‘Bir nehir ki ömrü…’

- Newaya Jin
1.1K views

DSC00051Maraş’ın Elbistan ilçesinin Kantarma Köyü’nde 15 Ağustos 1975 yılında Alevi, demokrat ve yurtsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nudem Nurhak (Türkan Yüksel) Alevi olmasından kaynaklı devletin ayrımcı ve şiddet yüklü yüzü ile erken yaşlarda tanışır. Maraş katliamına tanıklık eder, acısını, sürgünlüğünü, öfkesini yaşar.

Baskılardan ve ekonomik sıkıntılardan ötürü İstanbul’a göç etmek zorunda kalırlar. Nudem, bir yandan çalışır, bir yandan ise örgütlü yapıya dahil olur. Kendini çok yönlü yetkinleştirir. 1995 yılında annesi İsfihan Yüksel’i Gazi olaylarında kaybeder. Annesinin katledilmesi Nudem’in öfkesini ve mücadele azmini daha fazla büyütür. 1997 yılından 2011 yılına kadar DEHAP kadın kolları çalışmasında ve DÖKH çalışmalarında öncülük düzeyinde yer alır ve kadın mücadelesinde muazzam bir emek sarfeder. HADEP, DEHAP, DÖKH ve DTP’de çeşitli düzeylerde görev alır.

Nudem Nurhak, Alevi geleneğini kadın özgürlük mücadelesiyle en anlamlı şekilde buluşturur. Devrimci mücadelenin neferlerinden olur. KJK onun bu duruşunu, “Bir derviş gibi kapitalist modernite yaşamının tüm maddi imkanlarına, şerbet gibi sunulmuş zehrine sırtını dönmüş, devrimci tavrını almış, şehirlere ve dağlara özgürce açılmıştır. Her açıdan öncüdür, her attığı adımda nitelik katmıştır, damgasını vurmuş, iz bırakmıştır. Mezopotamya ve Anadolu kadın mücadelesinin gelişmesinde, ortaklaşmasında rol oynamış, buna da öncülük etmiş olan Nudem arkadaş, Mezopotamya ve Anadolu’nun Tanrıça geleneğini kendinde canlandırmış, 21. yüzyıla taşımıştır. Bir Kürt, bir Maraş Alevisi ve bir kadın olarak yaşamın tüm çelişkilerini, düşmanın tüm saldırılarını, egemen erkek cinsiyetçiliğinin tüm haksızlığını, eşitsizliğini görüp derinden hissetmek, O’nun tanrıçaların yaşayan gücü haline getirmiştir” sözleriyle tarif eder.

Nudem Nurhak, uzun yıllar toplumsal ve siyasal çalışmalarda yer alır, halk örgütlülüğünde etkili ve öncü düzeyde rol üstlenir. Bilinçlidir Nudem, sadedir, inatçıdır, iddialıdır, mütevazıdır. Bu yönüyle bilge bir kadının ermişliğine varmıştır. Uzun bir süre yürüttüğü toplumsal alan çalışmalarını yeterli bulmaz Nudem; haksızlığa, zulme, sömürgeciye karşı öfkelidir. Sığmaz hiçbir yere. Bilir ki artık dağlara yol alma vaktidir. Orada hesap sorulmalıdır, orada faşizme karşı en amansız kavgaya durulmalıdır. Soluğu dağlarda alır. Güzel gülüşü, güzel yüreği, inançlı yanı ile yoldaşlarının sevileni olur.

Nudem Nurhak, özgürlük dağlarında özgür kadın-özgür Kürdistan hakikatinde daha fazla derinleşir. Dağlarda olmak, onun özgür ruhunu tarifsiz bir sevinç ile doldurur. Ama daha önlerde olmak ister Nudem, kavganın en önünde… Botan yürüyüşüne böyle başlar. İlk mücadele günlerinden dağ doruklarına varan ömründe halkının, yoldaşlarının kalbinde silinmeyecek izler bırakır. Ve öyle yıldızlaşır Botan dağlarında…

“Bir nehir ki ömrüm 

Taşır bin yıllık kavgasını

Yurtsuz aşklarımın 

Bir nehir ki ömrüm 

Yüreğim baş eğmez bir haylaz 

Bir nehir ki ömrüm…”