Direnenler belirleyecek geleceği

- Zeynep KIZILIRMAK
709 views

“Bütün savaşları dövüşemeyecek kadar korkak olan, bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır” diyor Emma Goldman.

MANSETOrtadoğu ile Akdeniz arasında Batı Kürdistan’ın en bereketli topraklarından olan ve adını ‘yaratmak’tan alan Efrîn’e, büyük bir iştahla işgal saldırısı başlatan hırsızların elbette vardı yeni bir talan hesabı. Evdeki hesap çarşıya uydu mu ona bakmak gerek?

Kapitalist modernitenin ya da diğer bir adıyla erkek egemen sistemin içine girdiği çıkmaz, halkları yönetemez hale geldiği dönemlerde başvurduğu yöntemlerden biridir savaş. Kriz için en kırılgan coğrafya Ortadoğu’da başlayan ‘Arap Baharı’nın istenen etkiyi yaratmaması üzerine, sistem halkları yönetememezliğini Suriye’de iç savaşı körükleyerek yeni bir merhaleye evriltti.

Tüm dünya, kadınların yürüyüşünü seyretti

Tam da bugünlerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik modernite öğretisi ile Rojava’da üçüncü yol şekillendi. Demokratik ulus ve cinsiyet özgürlükçü paradigma etrafından şekillenen bu sistem, özünde bölgede yaşayan tüm krizlere ve kapitalist modernitenin biriktirdiği sorunlara çözüm olması iddiasındaydı. Kürtler özelinde ise Kürt kadınları öncülüğünde ‘Üçüncü yol’ olarak adım adım hayata geçirilen sistemle halkların ortak yaşamı ve kadın özgürlüğü sistemsel olarak vücut buldu. Elbette bunun nehrin diğer yakasındaki ataerkil sistemin yöneticilerini rahatsız etmemesi beklenemezdi.

Menşei hegemon güçler olan, hamiliği ise Türk devletine verilen El Nusra ve DAİŞ gibi çeteler Rojava’daki devrimi boğmak için üzerine salındı. Kadın düşmanı bu çetelerin uygulamalarını tüm dünya görürken, Serêkaniyê ile başlayan, Kobanê ile devam eden bu saldırıların hepsi vekâlet savaşı veren çetelerin yenilgisi ile sonuçlandı. Tüm dünya YPJ öncülüğünde kadınların karanlık ruhların üzerine yürüyüşünü seyretti/takdir etti. Karanlık böylece yırtıldı.

En güvenli limana saldırı

EFRIN-KADINLAR copyRakka’da kadın savaşçıların zaferi Sayın Öcalan’ın posteri ile ilan etmesi, verilen savaşın kimler arasında olduğunu gösteriyordu. Minbiç’te çarşaflarını yakan, sigaralarını özgürce içen kadınlar, Tabqa’da DAİŞ’in kara bayraklarını indiren kadınlar ve Rakka’da YPJ’lileri sevinç gözyaşları ile karşılayan Arap kadınları bu savaşın sonucunu belirledi. Demokratik ulus ve ulus devletler arasındaki savaşı, cinsiyet özgürlükçü paradigma eksenli demokratik ulus kazanmıştı. Demokratik Suriye Federasyonu ile forma kavuşan Rojava Devrimi, artık sadece Kürtlerin değil Ortadoğu’nun model devrimi olarak varlığını iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı.

Vekaletten ürettikleri çetelerin yenilgisinin ilanı ile ‘intikam’ almaya soyunan hegemon güçler ve onların sahadaki aktörü Türk devleti, yeni bir savaşla kendini var etmek için, Suriye iç savaşının başladığı günden bu yana göç edenlerin tabiri ile ‘en güvenli liman’ olan Efrîn’e yöneldi.

Efrîn maskeleri düşürdü

Dünyadaki halkların ‘umut’la izlediği Rojava Devrimi’ni boğmak için seçilen Efrîn, sadece Efrîn değildi kuşkusuz. Düne kadar DAİŞ’e karşı savaşta sözde ‘destek’ olan hegemon güçler, ulus devletin EFRIN ANNEuçlaşmış faşizan hali Erdoğan rejimi ile iş tutarak, Efrîn’e işgal saldırılarına onay verdi/ortak oldu.  Efrîn bir yönüyle Suriye üzerinden plan yapan ve vekalet savaşı yürütün bütün güçler için maskelerin düşüp sahaya indikleri yer oldu.

Efrîn tüm dünyanın sağır ve dilsiz olduğu günlerde iki ayı aşkın süredir, tarihte eşine az rastlanır bir direnişe ev sahipliği yaptı/yapıyor. Siviller katledildi herkes sustu, yağmalandı herkes sustu, savaş suçu sayılan sözde uluslararası devletlerin yasakladığı ne kadar suç varsa Efrîn’de Türk devleti ve çeteleri eliyle işlendi. Birleşmiş Milletler ve uluslar arası kurumlarca belirlenen ve dünyaya dayatılan ‘insan hakkı’ endeksli evrensel yasaların söz konusu Kürtler olduğunda ne kadar da ‘taraflı’ ve ‘görünmez’ olduğunu herkes bir kez daha görmüş oldu. Herkesin sustuğu ve bir anlamıyla yüzündeki maskeleri döktüğü ortamda Efrîn ovalarında ve dağlarında kahramanlık türküleri yankılanıyordu. Avesta, Barin, Amargi, Jindar, Zilan, Canda, güzel gülüşlü kadınlar karanlık güçlerin üzerine yürüdü.

“Bizim direnişimiz birileri görsün diye değil, Önderliğin dediği gibi ‘dünyayı yenecek gücümüz olsa dahi saldırmayacağız, ama tüm dünya birleşip üzerimize gelse korkmadan tereddüt etmeden direniriz’ diyecekti Raco cephesinde tebessümü ile son eylemine giderken Zilan.

Zafer türküleriyle yollara dökülmek

EFRIN SEHIREfrîn’deki Çağın Direnişi elbette ki dünya tarihinde özel bir yer aldı. İnsanlık ve yaşam için hegemon güçlerin bütün kirli pazarlıklarını ortaya çıkaran bir direniş olarak şimdiden yerini aldı bile.

Bu yönüyle Efrîn direnişi kendisinden ibaret olmaktan öte, Kürtlük bilinci, insanlık onuru ve kadın özgürlüğü adına ölüm pahasına direnen kadın ve erkeklerin yurdu olarak anılacak bundan sonra.

“Dostun çaresiz, düşmanın kahpeleştiği bir yerde, ayakta durmak yiğitliktir” diye eski bir söz vardır. Efrîn’de bombalanan köylerin dumanı tüterken üzerine yürümek, parçalanan cenazeleri yerden toplarken dahi zafer işaretini eksik etmemek, her gün ondan fazla cenazenin kaldırıldığı bir kentte, zafer türküleriyle yollara dökülmeye tanıklık etmek ‘umudu’ her zamankinden çok biledi.

Direnmeyi seçenler belirler geleceği

Elbette Efrîn hakkında çok şey söylenmeli, çok şey yazılmalı, anlatılmalı bir halkın kızları ve oğullarının sadece ve sadece kendine güvenen direnişi…

Henüz sonuçlanmamış tarihsel bir mirastan söz ediyoruz. Kürdistan tarihine yeni bir destan ekleniyor; umut ile…

Emma’yı tamamlamak lazım Efrîn direnişi ile özdeşleşen “Savaş geldi kapımıza, başım gözüm üstüne” diyerek korkaklıklarını gizlemek ve hırsızlıklarını açık etmek için savaş çıkaranların karşısında bir de toprağını, onurunu koruyanlar var. İşte masalarda anlaşma ile toprak ve kelle hesabı yapanlara karşı, direnmeyi bir yaşam biçimi olarak seçenler belirler insanlığın geleceğini…