Çeper büyüyor

- Ronahi SERHAD
858 views

Kapitalist sistemin liberalizm ideolojisi zayıflamış, sahte özgürlük ve insan hakları maskesi düşmüş ve egemen-ulus devlet yapılanmaları çökmektedir. Hegamonik güçler, her yere savaşı, yıkımı, ekonomik krizi, sosyal bunalımı yayarak bu derin bunalımını gizlemek istemektedir.

Kapitalist sistemin varlığı bunalımların, savaşın, yıkımın, göçün, işsizliğin, cinsiyetçiliğin nedeni iken, bunu, doğu toplumlarının ‘geriliği’yle, yerel kalmışlığıyla, ‘modernleşmeyişi’yle izah etme pervasızlığındalar. Bu, gerçekleştirdikleri saldırıları meşrulaştırma ve işledikleri suçları maskeleme çabasıdır. Maskeleme sürecinin başarısızlığından dolayı doğrudan saldırıya geçildi.

Dünya genelinde adı konulmamış bir faşizm yaşanmakta olup kadınlara, halklara, toplumsal kesimlere karşı saldırı halindedir. Artık Hitler, Musolini gibi sembolize olmuş isim ve devlet aramak gerekmez. Tüm devlet yapılanmaları aktif-pasif bu faşizm dönemini bir tercih olarak yürütmekteler. Dünyadaki siyasi tablo böyle olduğundan “güç” kanunu işlemektedir. Hiçbir devlet işlediği soykırım suçlarının, işgal saldırılarının, kadına yönelik irade kırım saldırılarının ve her türlü şiddetin hesabını vermemekte. Çünkü asgari düzeyde uluslararası hukuk da kalmamıştır.

AKP liderliğindeki Türk rejimi de bu gerçekliğe dayanarak Efrîn’i iki ay boyunca aralıksız uçak saldırılarıyla vurmuş, tüm halkı göçe zorlamış ve Efrîn’e DAİŞ çetelerini ve ailelerini getirmiştir. Efrîn’de kalan genç kadınları kaçırıp tecavüz etmekte, karşı koyanları öldürmekte, kadınlara, halka büyük bir zulüm yapmaktadır.

Çıkar güçlerinin küresel hegemonya kanunu

İngiltere, stratejik amaçları doğrultusunda ikiyüz yıldır Türk devletinin Kürtlere yönelik katliamlarına destek verdi, vermeye devam ediyor. Kürt sorununun yaratılmasında rol sahibi olan İngiltere, çözümsüzlüğün de mimarıdır.  Bundandır ki, Önderliğimiz uluslararası komplo planıyla bu güçlerce kaçırılarak faşist Türk rejimine teslim edildi. İngiltere, Ortadoğu’nun parçalanmasında, işgal savaşında bizzat rol sahibidir.

Öte yandan İsrail’in Filistinliler’e zulmü hala devam etmekte ve egemenlik savaşını halklara karşı vermektedir. İsrail, Kürt sorununun çözümsüzlüğünde, Ortadoğu’nun sömürgeleştirilmesinde rol sahibidir. Tüm suçlarına rağmen uluslararası kurumların İngiltere, Rusya, ABD ve İsrail gibi devletleri yargılama gücü yoktur. Çünkü bu kurumları bu güçler kurmuştur. Bizzat kendileri sahada olduklarından kurumların rolü tabeladan ibarettir. Sadece çıkar güçlerinin küresel hegemonya kanunu işlemektedir. Demokrasi ve insan haklarıyla övünen başta Avrupa devletleri de bu suça bilerek, isteyerek ortak olmayı tercih edip kendi varlığını korumayı esas almaktalar. Görmedim-duymadım-bilmiyorum gibi izahlarla mahcup olmayı bile beceremeyen bir tavır içindedir. Üstelik silah sanayi ve teknik sanayi olarak da Türk devletini desteklemektedir. Bundan dolayı Kürdistan ve Ortadoğu’da egemenlerin yürüttüğü saldırıların, yol açtığı yıkımın bir sorumlusu da Avrupa devletleridir.

Kapitalizmin hedefinde kadınlar var

Bu çapraz saldırı ve savaşın merkezinde ise kadınlar bulunmakta. Hiç olmadığı kadar bu yıl ve geçen yıl kadınlar, faşizmin temel hedefi oldu. Kaç çocuk doğrulacağı, kürtaj hakkının kısıtlanması, tüp bebeğe yasal sınırlama, tecavüz, cinayetler, fuhuş, işsizlik, göç, çatışmalarda doğrudan hedefleyerek katletme Kürdistan, Ortadoğu ve farklı birçok coğrafyada sıkça yaşandı. Faşizm, cinsiyetçiliği stratejik olarak günlük geliştirip uyguladı. 3. Dünya Savaşı, faşizm karakterine bürünmüş iktidarların hangi adla olursa olsun kadınlara, halklara karşı topyekün yıkım savaşıdır. Kapitalizm kendi sonuyla birlikte toplumların sonunu getirmek istemektedir.

Kapitalizmin sonu, insanlığın yeni bir doğuşu olacaktır. Bu doğuşu kadınlar geliştirmekte.  Bunun mücadelesini bu yılda güçlü verdiler. Öyle sanıldığı gibi çözüm adına demokratik de denilse yeni ulus-devletlerin özgürlük adına her bir mezhebin, etnik-kültürel kimliğin kendine devlet kurması olmayacaktır. Ulus-devletler dönemi bitmiştir. Biten ulus-devlet, biten cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik ve pozitifizme dayalı bilimcilik olacaktır. Çünkü bu iktidar formları ancak ulus-devlet modelinde mayalanma, olgunlaşma, iktidarlaşma sürecine sahip olabildiler. Ulus-devlet rahminde cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik pozitivist bilimcilikten başka bir şey yoktur.  Bunu örtmek için bireysel hak ve özgürlükler şahlandırılmıştır.

Kadın bedeni pazarın hepsine açılmıştır. Fiziki katliam ve kültürel katliam kadın şahsında yürütülerek toplumsallık dağıtılmak istenmiştir. Kapitalizm toplumu toplum olmaktan çıkarmazsa başarılı olamaz. Sistem buna dayanmaktadır. Toplumun iç dinamikleri ve dokusu dağıtılmakta, toplumsal çürüme ve çözülme hı

zla büyümektedir. Birey ve toplum dengesi bozulduğu gibi cinsiyetçilik, dincilik, milliyetçilik ve bilimcilik temelinde toplumsal dokuya yönelen devletli uygarlık son derece bilinçli politikalar üretmektedir.

Kapitalizm kadın özgürlüğünün toplumun özgürlüğü olduğunun bilinciyle en çok kadına yönelmekte, toplumu bu anlamda soluksuz bırakmaya çalışmaktadır. Kadınların sosyal kültürel ve zihniyet dünyasında parçalanma, kadını geleneksel role mahkum etme gibi sistematik bir yönelim söz konusudur. Manevi değerleri değersizleştirmeye ve parçalamaya çalışmakta, mutsuz, tatminsiz, hastalıklı, amaçsız, toplumsal bağlarını yitirmiş, sorumluluk duygusu ve vicdanı zayıflamış nihilist ve lümpen bireyler yetiştirmektedir. Maneviyatı temsil eden kadındır. Erkekler, erkek egemen zihniyet ve iktidar yapıları maddiyatı, aklın maneviyatından kopuşu, aklın ruhtan kopuşunu, düşüncenin duygulardan kopuşunu, vicdanın hiçliğini temsil eder.

Kadınlar faşizme karşı birleşti

Dünya genelinde yaşadığımız acıların şiddeti, yoğunluğu erkek egemen sistemin son versiyonu olan kapitalizmin vahşet düzeni olmasıyla ilgilidir. Önüne kim çıkarsa ezme, bitirme, teslim alma, entegre etme temel politik-ideolojik hedeftir. Bunun için bu yıl da kadınların her çıkışı cinsiyetçi sistem sahiplerince büyük bir korkuyla karşılandı. Kadın üzerinde zihni, ruhsal ve fiziki operasyonlarını sistematik sürdürdükleri gibi kadın gündemlerinin, eylem ve söylemlerinin önünü almak istediler. Buna karşı kadınların direnişi büyük oldu. Her ne kadar acıları derin, bedelleri ağır olsa da dünya insanlığı, kadınlar, ezilenler büyük direndiler, direnecekler. 2018 yılı boyunca kadınlar bu bilinçle bunun farkında olarak mücadele yürüttüler. Kadınlar faşizme karşı 2018 yılını büyük bir direniş ve mücadele yılı olarak karşıladı. Hakikatın peşini hiç bırakmadı. Biz Kürt kadınları, kadın özgürlük zamanı olduğu bilinciyle eyleme geçtik, sözümüzü söyledik. Önder APO, kadın uygarlık çağını teori ve eylemiyle müjdelerken en büyük direniş gücümüzü buradan aldık. Yine özgürlük uğruna, haksızlığa karşı çıkarken şehit düşen yüzlerce kadın yoldaşlarımızdan, alanları dolduran direnişçi kadınlardan aldık. Dünyanın kapitalistlerin teknik hakimiyetiyle denetim altına alınmasına karşı koyduk.

Teknolojik araçlarla, bilimcilikle dünya hakimiyet altına alınarak küçülmeye doğru yol alsa da, kadın dünyası tersine 2018’de büyüdü. Kadınlar farklı kıtalarda birbirinden habersiz, ilişkisiz ayrı dünyalarda yaşarken dünya büyüktü, ulaşım zordu, engelleri çoktu. Kapitalist sistem güçleri, zor ve baskıyla engelleri hep daha da çoğaltmaya çalıştılar. Tekel kapitalizmle ekonomik sömürüyü genişletip geliştirdikçe, sanayicilikle ve teknik donanımla, militarizmle dünyayı avucunun içine aldı. Azınlıkta olan zengin, egemen, iktidarcı kesim daha fazla netleşti, kendi içlerindeki çelişki-çatışmalarla beraber birlikte yürüme gücü göstermede ısrarlılar.

Direnenlerin cephesi büyüdü

Bunun karşısında direnenlerin cephesi büyüdü. Kadınların, halkların, toplumsal kesimlerin karşı koyuşu en geniş yelpazede gelişti. Anti-kapitalist, anti-faşist, sosyalist, anti-militarist, demokrat, feminist, çevreci hareketler, öğrenci hareketleri, kadın hareketleri, işçi hareketleri büyüdü. Silahlı savunma dahil örgütlenmeler gelişti. Kadınların dünyası, dünyayı sorunlarıyla birlikte kucaklayarak çözme cesaretini gösterdi. Kadınlar çok cesur ve harika işler başardılar. Korkusuzluk, özgürlüğe, kendine olan inançtan geliyordu. Dünya çapında kadın buluşmaları gerçekleşti, kadınlar faşizme karşı ortak eyleme geçme kararı aldı. Dünya kadınlarını buluşturan ve Kürt kadınlarının öncülük ettiği Uluslararası Kadın Konferansı geleceğe dair umutları büyüttü. Yanı sıra dünya çapında kürtaj hakkı eylemleri, Güney Amerika’daki “Bir kişi daha eksilmeyecek” kampanyası, #MeToo kampanyası gibi eylemsellikler ve girişimler yıla damgasını vurdu. 8 Mart eylemsellikleri ise, kadınların ortak taleplerini haykırdığı en görkemli gösterilere dönüştü. Kadınların iradi duruşu bu mücadele yılında erkek maskesinin düşmesine vesile oldu.

Ortadoğu ülkelerinde de kadınlar toplumsal mücadelenin temel dinamiği oldu. Örneğin İran’da kadınlar başörtüsünü çıkartarak gerici İran rejimine karşı isyanın fitilini ateşlediler. Değişim talebiyle halk ayaklanmalarına öncülük ettiler. Yine Güney Kürdistan’da Ranya merkezli başlayan halk ayaklanmalarına kadınlar etkili katıldılar. Asgari düzeyde bile işlemeyen yasa dışı Güney hükümetini protesto ettiler. Rojava’da Ocak ayından itibaren başlayan faşist Türk devletinin Efrîn işgaline karşı kadınlar hep alanlarda ve eylemde oldu. DAİŞ’e karşı Efrîn, Dêrazor gibi çeperlerde YPJ kimliğiyle QSD kimliğiyle savaştı. Dünya kadınları, Efrîn şahsında özgürlüğe, demokrasiye sahip çıktı. Faşizme karşı sesini, yüreğini birleştirdi. Kadınlar Efrîn etrafında kenetlenerek Putin-Trump-Erdoğan faşizmine karşı birleşti.

AKP karanlık bir döneme geçişin savaşını yürütmektedir

AKP iktidarını bu denli cüretkar kılan sadece Erdoğan’ın hırsı değildir. Kapitalist güçler Rojava’dan yükselen ve dünyaya yayılma potansiyeline sahip olan toplumsal devrimden korkmaktadır. Devrimimiz, kadın özgürlüğünü mücadelenin ve yeni toplumun öznesi kıldığı için, Önderliğimiz ve özgürlük hareketimiz hedeflenmektedir. AKP faşist rejiminin Cumartesi Anneleri, siyasetçi, kadın, işçi-emekçi eyleme geçen, iktidarı eleştiren herkese saldırmasının nedeni de bu korkudandır. Bu saldırılara karşı, halklar ve kadınlar boyun eğmeyerek direnişlerini sürdürdü. Türkiyeli 152 kadın örgütünün AKP’nin kadın ve toplum karşıtı yasalarına karşı Ağustos ayında verdiği  “Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz” deklarasyonu önemliydi. Bu minvalde kimi eylemsellikler de geliştirildi. Fakat bunlar, kadın düşmanlığını siyasetinin temeli haline getirmiş AKP rejimi karşısında yetersiz kaldı.

İdeolojik bir örgütlenme olarak AKP öncelikle kadınların politikleşme, mücadele ve örgütlenme düzeylerini dağıtarak toplumsal hedefine ulaşmak istemekte. Kadındaki gelişim düzeyinin toplumdaki devrimci, değiştirici etkisini bildiğinden örgütlenmiş, eyleme geçmiş, muhalif kadınları hedeflemektedir. AKP, bir siyasi parti değildir. AKP, cinsiyetçi, milliyetçi ve dinci bir parti olarak ideolojik bir partidir. AKP, kadını eve kapatıp, erkeğin egemenliğinin sarsılmayacağı, tartışmaya açılmayacağı suskun, edilgen, itaatkar bir toplum yaratmayı hedeflemektedir. Gericiliği, yobazlığı, erkek iktidarını, kadın köleliğini, cinsiyet ayırımını her türlü ötekiliği yaratarak tekçi, karanlık bir döneme geçişin savaşını yürütmektedir. Onun için AKP’ye salt Kürt düşmanlığı üzerinden yaklaşamayız. Aynı zamanda kadın düşmanıdır. En çok çocuk doğuran, ev sınırları içinde geleneksel kadınlık rolünü en iyi yerine getiren köle kadın modelini savunarak faşist bir zihniyete sahiptir. Kadınlara savaşa çocuk doğurup yetiştiren döl yatağı olarak bakmaktadır. İlkokuldan başlamak üzere giderek ulaşım araçları dahil kadın-erkeği birbirinden ayıran, sadece evlilik yoluyla bir arada olmayı meşrulaştırmak isteyen gerici, köhne bir zihniyete sahiptir. Kimi TV programları incelendiğinde; gelin adayı, gelin evi, en iyi çeyiz hazırlığı, mutfakta en iyi kim gibi geleneksel, cinsiyetçi kodlar ile tahayyül ettiği toplumu şekillendirmeye çalışmaktadır.

İnsanlığın umudunu bitirme projeleri

Bu anlamda Kürt Kadın Hareketi olarak 2019 yılına, cinsiyetçilikle mücadeleyi yükseltme kararlılığı ve hedefiyle giriyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinin tartışılmaz emektarı olan Önderliğimizin esaret koşullarının sonlandırılması mücadelesi vicdan ve vefa borcumuzdur. Yine gerilla kadın örgütlenmelerimiz, faşizme karşı kadınların yaşamının en etkili öz savunma örgütü olarak 2019’da da rolünü oynayacaktır.   Faşizme karşı kadınların direniş cephesinin en geniş bir biçimde örgütlenmesi temel hedeflerimiz arasındadır. Kadın ve yaşam bilimi olarak jineoloji; egemenliğin katmanlarını kazmaya devam edecektir. Jineolojinin açtığı yolda kadın örgütlerinin, devrimcilerin engelleri aşarak kadın özgürlüğü karşısındaki sorumluluklarını 2019’da da başarıyla yerine getireceklerine inanıyoruz.

Kürt Kadın Hareketi olarak, Kürt sorununun demokratik özerklik temelinde çözümü ve Demokratik Ortadoğu Devrimini gerçekleştirme mücadelesini 2019’da daha da yükselterek devam edeceğiz. Biz, bölge halklarının kaderini tayin edecek kadar rol sahibi olan alternatif devrimci bir gücüz. Bundan dolayı çok boyutlu müdahalelere maruz kalıyoruz. Sadece askeri olarak değil, siyasi ve ideolojik olarak da saldırı altındayız. Önderliğimiz ile hareketimizi koparma, hareketimizi etkisizleştirme, tekniğe dayalı hava saldırıları ve özel savaş politikalarıyla tasfiye etme planları devam etmekte. Bu planlar ve projeler insanlığın umudunu bitirme planlarıdır ve Türk rejimiyle sınırlı girişimler değildir. Gladyo güçleri birkez daha devrededir. Amerika’nın Özgürlük Hareketimizin öncü yöneticilerine karşı almış olduğu “İhbar ödülü” kararı bu projenin bir parçasıdır.

Kadının politik gücü daha etkili harekete geçecek

Saldırıların amacı; kadın özgürlükçü ekolojik, demokratik paradigmamızın hayat bulmasını engellemeye yöneliktir. Buna karşı en büyük devrimci direnişin ve iddianın sahibiyiz. Faşizmle savaşımız, erkek egemen sistemle hesaplaşmamız radikal sürecektir.  Kadının öz savunması başta olmak üzere diğer tüm ihtiyaçları temelinde eğitim, ekonomik, sosyal, kültürel örgütlenmesinin derinleşmesi ve sistemleşmesi sağlanacaktır. Kadının politik gücü daha etkili harekete geçecektir. Kadın hareketinin her alanda olduğu gibi politik alandaki rolü stratejiktir. Demokratik siyasetin kadınsız gerçekleşemeyeceği perspektifine denk bir siyasal tutumun sahibi olmak önem taşımaktadır. Kuşkusuz ağır bunalım ve kriz dönemini yaşayan kapitalist sistem sahipleri 2019’da da savaşı, toplumsal yıkımı tırmandıracaklardır. Buna karşı her yeri eylem alanına çevirerek özgürlük savaşımımızı etkili yürüteceğiz. 21. Yüzyılın kadın yüzyılı olduğu gerçeğinden hareketle bu yüzyılın hakikat ve aşk savaşçıları olan sosyalist kadın özgürlük partisinin militanları olan bizler, kadına dair etik ve estetiği kendi elimizle, bilincimizle yaratma eylemini büyüterek, hakikat militanlığını geliştirmede ısrarcı olacağız. Yeni bir tarih yazıyoruz. Büyük bir devrimi ortaya çıkarıyoruz. Kürdistan, bölge ve dünya genelinde umudun kendisiyiz. Özgürlük, demokrasi, adalet ve eşitliğin sosyalizmin mücadelesinden daha değerli, anlamlı bir şey yoktur. Bunu aşkla, tutkuyla yapacağız.