Sevgimizin pratik karşılığı olmalı

- Evindar ARARAT
582 views

8 MART  - SILOPI - BASKAN

Önderliğimiz, uluslararası güçlerin karanlık bir komplosu sonucu 15 Şubat 1999 yılından bu yana İmralı’da esaret altında tutulmaktadır. İmralı’da uluslararası hukuk tamamen ihlal edilmesine, her anı bir işkence haline getirilmesine rağmen, CPT başta olmak üzere ilgili tüm uluslararası kurum ve kuruluşlar buna sessiz kalmaktadırlar. Önderliğimiz İmralı’da bir savaş esiri gibi tutulmakta, rehin muamelesi yapılmaktadır. Türkiye devleti İmralı’da özel bir rejim uygulamaktadır.

Temmuz 2011’den bu yana Önderliğimiz avukatları ile görüştürülmemektedir. Ailesi ile hiçbir zaman yasal hakkı çerçevesinde düzenli bir görüşme yapamamıştır. Ailesi ile iki kelime Kürtçe konuşması bile engellenmiştir. Uluslararası ve Türkiye yasalarında her tutuklunun ailesi ile telefonda konuşması, istediği kişiye mektup yazması ve mektup alması hak olmasına rağmen, Önderliğimiz bunlardan yararlanamamaktadır. Gönderdiği ve kendisine gelen her mektup sansürlenmekte, okunamayacak düzeyde karalanmakta veya mektupları verilmemektedir. İki yıl öncesine kadar İmralı adasında tek başına tutulmaktaydı. İki yıl önce Türk devleti ile Kürt sorununun çözümüne yönelik sürdürülen diyalog süreci ile bağlantılı olarak İmralı adasına müebbet cezası olan beş tutuklu gönderildi. Daha sonra bu tutuklular değiştirilerek yine müebbet cezası olan beş tutuklu İmralı’ya gitti. Ancak Aralık 2016’da bu tutsaklardan Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş adeta kaçırılırcasına, Önderliğimizle vedalaşmalarına dahi izin verilmeden İmralı’dan Silivri cezaevine sürgün edildiler. Önderliğimizin, İmralı’da kalan diğer tutsaklarla görüşmesine de sınırlama getirildi. Haftada bir iki gün ve bir-iki saat görüşmeye izin verdiler. Bunun yanı sıra özgür basının dergi ve gazeteleri verilmedi. Odasına alıp okuyacağı kitaplara da sayı sınırlaması getirildi. Önderliğimizin ciddi sağlık sorunları olmasına ve İmralı adasının ve zindanının ağır koşullarının sağlığını olumsuz etkilemesine rağmen, Türk devleti dışarıdan bağımsız doktorların İmralı’ya gitmesine izin vermedi.

Özgür Kürt gerçeğinin tecrit edilmesi

1999’dan 5 Nisan 2015’e kadar uzun aralıklarla ailesinden birkaç kişi ve HDP İmralı heyeti dışında Önderliğimiz ile kimseyle görüştürülmedi. 17 yıldır Önderliğimiz, İmralı’da en ağır tecrit ve işkence koşullarında tutulmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde bu tarzda bir rehin tutulma, işkence sistemine tabi tutulma durumu olmamıştır. Hiçbir siyasi tutuklu, hiçbir siyasi lider bu tarzda bir uygulamaya tabi tutulmamış, 17 yıl gibi bir süre bu işkence ve tecride karşı direnememiştir. Önderliğimiz, İmralı’da zihinsel, paradigmasal, fiziksel, psikolojik çok yönlü bir direnişi geliştirmiştir. Uluslararası komplocu güçler tarafından kaçırılarak İmralı’ya hapsedilmesinin temel nedeni Önderliğimizin paradigması, ideolojisi ve bu temelde geliştirdiği Kürt Özgürlük Mücadelesi’dir. Bu mücadelenin yarattığı sonuçlar kapitalist modernite ve ulus devlet ideolojisi ve çıkarlarına karşı bir tehlike oluşturmaktadır. Bu yanıyla İmralı’daki tecrit veya rehin alma uygulaması salt fiziksel bir durum değildir. Önderliğimizin “özgür insan ve özgür yaşam” felsefesinin yaşam bulmasını engellemek ve özgür Kürt gerçeğini tecrit etmek için İmralı sistemi uygulanmaktadır. Önderliğimiz buna karşı tarihsel bir direniş geliştirmiştir. Bu direniş her şeyden önce ideolojiktir, felsefiktir, paradigmasal ve yaşamsaldır. Kapitalist modernite ideolojisi ile demokratik modernite ideolojisinin kıyasıya mücadelesidir İmralı’da yaşanan. Bu anlamda Önderliğimizin 17 yıldır İmralı’da geliştirdiği direniş, tarihsel ve görkemli bir duruştur.


Komplo gerçeği ve statüsüz bırakılan halk

Uluslararası komplocu güçler ve özelde AKP devletinin kabusu Önderliğimizin düşüncelerinin, ideolojisinin halklara ve özgür yaşam arayışçılarına ulaşmasıdır. Önderliğimizin düşüncelerinden korkuyorlar. Ortadoğu ekseninde yürütülen 3. Dünya Savaşı ve buna bağlı uluslararası siyasi, askeri dengelerin belirlenmesi, kısacası Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi sürecinde Önderliğimizin çözüm projelerinin halklara ulaşmasını engellemek istiyorlar. Bunun için Ortadoğu’ya müdahaleyi başlatmadan önce Önderliğimizi komplo ile kaçırdılar. Bu anlamda Ortadoğu’ya müdahalenin ilk hamlesi, Önderliğimize ve hareketimize karşı uluslararası komplonun devreye konulmasıdır. Önderliğimiz ve PKK etkisizleştirilerek veya tasfiye edilerek müdahale başlatılmak istendi. Önderliğimiz ve PKK öncülüğünde bilinçlenen, örgütlenen özgür Kürt kişiliğinin kapitalist modernite güçlerinin ve ulus devlet statükocu rejimlerinin önündeki en temel engel olduğunu bildikleri için uluslararası komployu gerçekleştirdiler. Komplo ile altı ay içinde PKK’nin dağılıp parçalanacağını, böylece Kürtleri kendi çıkarları temelinde istedikleri gibi kullanacaklarını, 20. yüzyılda olduğu gibi Kürdistan’ı egemenlikleri altında tutacaklarını, işbirlikçi ve köle Kürt üzerinden Kürtleri 21. yüzyılda da statükosuz bırakacaklarını hesapladılar. Uluslararası komplonun temel amacı Kürtleri statüsüz bırakmak, geçmişte olduğu gibi kendi çıkarları için kullanmak, işbirlikçi Kürt çizgisini geliştirerek Kürtleri köleliğe mahkum etmekti.

Önderliğimizin modeli umut kaynağıdır

Önderliğimizin İmralı’da geliştirdiği direniş, halkımızın her yerde Önderliğini sahiplenmesi ve PKK’nin tüm planları alt üst ederek Önderliğin perspektifleri ile her geçen gün daha da güçlenmesi, Ortadoğu’daki gelişmelerde Kürtleri en önemli aktör pozisyonuna getirmiştir. Böylelikle komplonun tasfiye ve teslim alma planları boşa çıkarılmıştır. Rojava’da gerçekleştirilen devrim, DAİŞ faşizmi karşısında gösterilen kahramanlık ve Rojava sisteminin diğer halklarla birlikte inşa edilmesi; Önderliğimizin özgür Kürt kişiliği, yaşam ve mücadele tarzında yarattığı gelişmelerin sonucunu ortaya koymuştur. Şengal, Maxmur ve Kerkük’te DAİŞ’e karşı geliştirilen mücadele ile artık PKK’nin bölgesel bir güç haline geldiği, tüm SYRIA-KURDS-TURKEY-CONFLICTsiyasi ve askeri dengelerde dikkate alınması gerektiği gerçeği açığa çıkmıştır. Kuzey Kürdistan’da Ağustos 2016’dan bu yana halkımızın ve hareketimizin geliştirdiği öz yönetimini inşa ve savunma direnişi sadece AKP devletinin kirli savaşına, topyekün imha konseptine karşı değil, bölgedeki tüm gerici güçlere karşı verilen bir direnişi ifade etmektedir. Bugün PKK hareketi sadece Kürdistan’da değil, bölgede yaşayan bütün halklar adına gericiliğe ve egemen güçlere karşı mücadele eden bir güç konumuna ulaşmıştır. Önderliğimizin, Ortadoğu’nun kangrenleşen sorunları karşısında geliştirdiği demokratik özerk sisteme dayalı halkların ve inançların ortak yaşam modeli, en köklü ve gerçekçi çözüm modeli olarak Rojava’da somutluk kazanmıştır. Bu çözüm modeli, Ortadoğu halkları açısından faşizme ve diktatörlüklere karşı direnme ve öz savunmasını geliştirmede umut kaynağı olmaktadır. Uluslararası kapitalist güçler ve bölgesel ulus devlet statükoculuğu bundan dolayı Önderliğimiz ve PKK hareketine saldırılarını sürdürmektedirler. Özgür Kürt kimliğinin siyasi statü kazanmasını, kendi çıkarları için tehdit görmektedirler. Bundan dolayıdır ki, Önderliğimiz üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit karşısında CPT başta olmak üzere birçok uluslararası kurum ve kuruluş sessiz kalmaktadır. Bu suskunluk aylardır AKP devletinin paramiliter güçleri tarafından Kürdistan’da yürütülen kirli savaşa ve katliamlara karşı da sergilenmektedir. Yıllardır Önderliğimiz, Türk devletinin Kürt sorununun çözümünde adım atması için tarihsel çabalar sergilemiş, defalarca çözüm projeleri sunmuştur. Uluslararası güçler Önderliğimizin ve hareketimizin geliştirdiği bu çabalara hiçbir zaman destek vermemiştir. Çünkü süren çatışma ve savaşı kendi çıkarları için daha uygun bulmuş, Kürt kozunu Türk devletine istediklerini yaptırtmak için ellerinde tutmuşlardır. Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle geliştirilmesini engellemişlerdir. Önderliğimize İmralı adasında uygulanan tecrit ve buna karşı sergilenen sessizlik bununla bağlantılıdır.

Önderlik ve halkın kopmaz bağları

Önderliğimize yönelik geliştirilen işkence ve tecrit sadece bir insanlık suçu olarak tanımlanamaz. Önderliğimizin İmralı rejimi olarak tanımladığı tecrit, izolasyon ve rehin tutma durumu siyasidir, bir uluslararası konsepttir. Buna karşı sadece hukuksal mücadele vermek, sıradan demokratik eylemlerle karşı durmak yetersiz kalmaktadır. Karşımızda uluslararası bir konsept ve AKP devletinin faşist rejimi, Türk devletinin tarihsel Kürt inkar ve imhasına dayalı savaş stratejisi bulunmaktadır. 17 yıldır bu konsept ve uluslararası işbirliği temelinde bizleri Önderliğimizin esaretine alıştırmaya çalışmaktadırlar. Önderliğimizi hareketimizden ve halkımızdan koparmak için her türlü yöntemi, siyaseti devreye koydular. Ancak Önderliğimize kopmaz bağlarla bağlı olduğumuzu mücadele duruşumuz ve Önderliğimizin paradigmasını Kürdistan’ın her yerinde adım adım pratikleştirerek ortaya koyuyoruz. Ancak bunun komplocu güçleri ve faşist Türk devletini çılgına çevirdiğini de görüyoruz. Türk devletinin topyekün imha konseptini boşa çıkarmanın, uluslararası komplonun yeni saldırı hamlelerini yenilgiye uğratmanın yolu Önderliğimiz etrafında daha fazla kenetlenmek ve her yerde örgütlülüğümüzü güçlendirmekten geçmektedir. Kürt halkı, toplumsal özgürlüğün Önderliğin özgürlüğünden geçtiği bilincine varmıştır. Bu bilinç temelinde ulusal birlik güçlendirilmeli, öz yönetim her yerde inşa edilmeli ve her türlü saldırıya karşı öz savunma geliştirilmelidir. Tüm bunları en başarılı şekilde yapmak Önderliğimizin özgürlüğünü sağlayacaktır. Kilitlenme noktamız bu olmalıdır.  Çözümün tek adresi Önder Apo’dur. Bu çok daha güçlü ifade edilmelidir. Uluslararası komplo sürecinde Kürt halkı nasıl tek bir yürek gibi birleşerek ve ortak mücadele ederek Önderliğine ve hareketine sahip çıktıysa, bu süreçte de aynı ruh ile Önderlik etrafında kenetlenmelidir.

Her Kürt bireyi, Önderliğin fikirlerini ve çözüm projelerini daha fazla anlamalı ve anlatmalıdır.

Her Kürt bireyi, Kürdistan’daki soykırım uygulamalarını ve bunun karşısında direnişin meşruluğunu daha fazla tanıtmalı, gönüllü Kürt lobisi elamanı sorumluluğu ile çalışmalıdır.

Tecridi kırmalı ve özgürlüğe kilitlenmeli

Şimdiye kadar Önderliğimizin özgürlüğü ve tecridin kaldırılması için her yerde çok değişik eylemler gerçekleştirildi. Ancak bir yıldır Önderlikten tek bir haber alamıyoruz. Bu kadar keskin mücadele yürüttüğümüz ve 20. yüzyıldaki dengelerin, hatta haritaların değiştiği bir süreçte ve en önemlisi de Kürtlerin üzerinde bu kadar hesap yapılan bu kritik aşamada Önderliğimizin görüşlerinin bizlere ulaşmaması, bölge siyasetine yansımaması ciddi bir tehlikeyi içermektedir. Yaşamımızı ve özgürlüğümüzü Önderlikle özdeşletirdiğimize göre, tecride karşı eylemlerimizin çok daha büyük ve sonuç alıcı olması gerekir. Avrupa devletlerine ve CPT gibi kurumların iki yüzlü politikalarına karşı tutum alınması önemlidir. Bir yıldır TURKEY-IRAQ-UNREST-PKK-MEETING-OCALANÖnderlikten tek bir haber alınmamasına, uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak çok ağır bir tecrit uygulanmasına rağmen, CPT’nin eylemcilere “Öcalan ile görüşmeyi hedefliyoruz” açıklaması iki yüzlülüğünü ve Türk devleti ile suç ortaklığını ortaya koymaktadır. CPT, İmralı’ya gidinceye kadar kesintisiz eylemlerin yapılması gerekmektedir. CPT’nin bu açıklamasının kabul edilmemesi en doğru tutum olurdu. Özellikle Avrupa’daki halkımızın çok daha etkili, süreklileşen ve sonuç almayı hedefleyen eylemleri geliştirmesine ihtiyaç vardır. Bu konuda kadın ve gençliğin öncülük temelinde halkımızı her yerde harekete geçirmesi eylemlerin sonuç almasında önemli rol oynayacaktır.

Önderliğin özgürlüğü ve devrimin başarısı

Topyekün imha saldırısı karşısında topyekün direnişin Kürdistan ve Avrupa başta olmak üzere her yerde ve her düzeyde geliştirilmesi için ulusal seferberlik temelinde hareket edilmelidir. Oldukça kritik ve kader tayin edici bu tarihsel mücadele aşamasında herkesin tarihsel sorumlulukla hareket etmesi, Önderliğimizin özgürlüğüne kilitlenerek çok yönlü ve sonuç alıcı bir mücadele içinde olması gerekmektedir. Bu, halkımızın özgür geleceğinin garantiye alınmasında önemli role sahiptir.

Önderliğimizin özgürlüğü, Kürt sorununun demokratik çözümü ile 21. yüzyılda halkımızın siyasi statüsünü kazanmanın devrimsel aşamasındayız. Rojava ve Kuzey Kürdistan’daki direnişimiz, halkımızın diğer parçalardaki özgürlüğünü de tayin edecek niteliktedir. Kürt halkı artık kendi devrimini geliştirmenin yanı sıra diğer halklara öncülük etmektedir. Bu devrim aşamasına gelmemizi sağlayan Önderliğimizin İmralı sisteminde tutulmasına artık tahammülümüz kalmamıştır. Bundan hareketle başta kadın ve gençler olmak üzere halkımızı devrim sürecinin mücadele tarzı, direniş ruhu, ulusal birliği ile Önder APO’ya uygulanan tecride karşı daha güçlü mücadele etmeye çağırıyoruz. Önderliğimizin özgürlüğünü Kürdistan’ın özgürlüğüyle ile birleştirerek devrimi başarıya ulaştırmanın emeğini, umudunu, mücadelesini geliştirmek hepimizin Önder APO’nun emeklerine cevap, bağlılığımızın ve sevgimizin pratik karşılığı olacaktır.

Evindar ARARAT

*PKK Yürütme Komitesi Üyesi