Dünya kadınları Kürdistan’da yürüyor

- Ruken Aras
526 views

Yüz yılı aşkın süredir dünya kadınlarının ortak buluşma günlerinden  biri  olan 8 Mart heyecanı bizleri sarmaya başladı. Muhtemelen her ülkede kadınlar 8 Mart’ı “nasıl daha büyük bir coşku ve kitlesellikle karşılayabiliriz” hazırlığına girerken kendi geçmiş deneyim ve kazanımlarını  -etkinlikleri de baz alarak-  değerlendirecektir.

Bu yılın 8 Mart karşılaması sanırım tüm zamanlardan daha büyük heyecanla en çok da Kürdistan’da yaşanacak. Bu heyecanın nedeni de tüm tarihsel birikimlerin sonucu olarak kazandığımız değerlerin bu kadar görünür kılınması ve Dünya Kadın Yürüyüşü’nün Kürdistan’da başlatılıyor olması.

Acılarımız ve yaratılan değerlerle birlikte hafızalardan hiç silinmeyecek bir kadın yılı geçirdik aslında. Neler yaşanmadı ki son bir yıllık süreçte…

DAİŞ’in Şengal ve Kobanê’deki vahşi saldırıları, katledilen, tecavüze uğrayan kadınlar,  Ezîdî kadınların pazarlarda satılması, on binlerce kadının aç ve susuz,  evlatları için göç yollarına düşmesi…

Ve Kobanê’de  YPJ şahsında gelişen kadın devrimi… Ardından Ezîdî genç kadınların tarihlerinde ilk defa öz savunma birliklerini kurması…

Rojava Kantonlarında eşbaşkanlık uygulamaları…

Kuzey Kürdistan’da 2014 yerel yönetimlerinde dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde eşbaşkanlık sistemine geçiş…

KJA’nın, Kürdistanlı kadınların ortak mücadele örgütü olarak ve tüm farklılıkları kapsayarak kadın sözleşmesinin sistemi şeklinde  kendini ilanı…

Konferanslar, buluşmalar, yürüyüşler ve daha birçok etkinlik…

dunyan kadın yuruyusu

 

Sakine Cansızların Paris’te katledilmesinin öfkesi ve Kobanê’de yaşanan kadın devriminin coşkusu sadece Kürdistan’da değil, dünyanın birçok yerelinde kadın olmanın kendisini sorgulattı. Bu sorgulama eylemleri daha güçlü kıldı, kadınlar özgün kurumlara daha fazla katılmaya başladı, kendi olmayı daha büyük bir gururla dile getirdi.

Kürdistan’da yaşanan kadın rengindeki gelişmeler dünya kadınlarının enerjisini bu 8 Mart’ta Kürdistanlı kadınlarla ortaklaşmaya çekti. Bask bölgesinin Donostia kentinde 18 Avrupa ülkesinden bir araya gelen Dünya Kadın Yürüyüşü Avrupa Örgütlenme Koordinasyonu, Rojava’nın Kobanê Kantonu’ndaki Kürt kadınların direnişini selamlayarak “4. uluslararası eylemimizi 8 Mart 2015 tarihinde Kürdistan’da başlatmaya karar verdik” dedi.

6 Mart’ta Nusaybin’de başlayacak olan Dünya Kadın Yürüyüşü, 7 Mart’ta Mardin’e geçerken 8 Mart’ta büyük bir yürüyüş ve mitingle Amed’de devam edecek. Ardından bu büyük yürüyüş Antakya’dan İzmir’e kadar sürecek.

Dünya Kadın Yürüyüşü, yoksulluk ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden taban gruplarını ve örgütlerini siyasi, ekonomik ve toplumsal değişimi hedefi etrafında birleştiren, uluslararası feminist eylem hareketi olarak kendini tanımlıyor.

2015 yılında yapılacak 4. Uluslararası Eylem için belirlediği eylem alanları ise:

a) Doğanın gaspı ve metalaştırılması,

b) Geçim kaynaklarının ve emeğin haklarının gaspı,

c) Kadın bedeni ve yaşamı üzerinde kontrol,

d) Militarizasyon, kriminalizasyon ve şiddet.

dunyan kadın yuruyusu-2

 

Kongreleşen Kürdistan kadın mücadelesinin de içinde temsilini bulduğu Dünya Kadın Yürüyüşü kadınların bir araya gelerek farkındalık yaratmaya çalıştığı bir oluşum. Bu oluşum iki yüz yıllık feminist mücadelenin değerleriyle hareket ediyor. Her dönem farklı bölgelerde yürüyüş planlayarak dikkatleri orada yaşanan sorunlara çekmeye çalışıyor. Bu arada binlerce kadının bir araya gelmesini ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini hedefliyor.

Elbette ki binlerce yıldır süren erkek egemen sistemin kadın kırımına karşılık yılın belli dönemlerinde belli zaman aralıklarıyla yapılan eylemsellikler sorunun radikal çözümü açısından yeterli olmuyor. Çünkü eril sistem hiçbir boşluk bırakmadan kadının iradesinin açığa çıkmaması için algı operasyonlarını ve katliamlarını sürdürüyor. Hem ikna ederek bunu başarıyor hem de korkular yayarak. Dolayısıyla bu kadar planlı yürütülen ideolojik savaşa karşılık bizim mücadelemizin de zamanda ve mekanda hiç boşluk bırakmadan sürdürmesi hayati önemde duruyor.

Dünya Kadın Yürüyüşü Kürdistan’da başlarken aslında tam da bu noktada yani kadının kendi iradesi ve kendi gerçekliğiyle tanışıp mücadelesini kesintisiz sürdürmesinin yarattığı sonuçları ve başarının nedenleri üzerinde çokça durulabilir. Bu başarının kaynağı nedir? Kadınlar 40 yılı aşkındır sistemin tüm verilerini reddederek nasıl özgür alanlar yarattılar, bedenlerini bomba yapıp halkının özgürlüğü için mücadele ettiler, aşk yalanlarını ve sistemin evliliklerini reddettiler. Bu noktada zihniyet devrimi dediğimiz süreçleri ve bunu besleyen kadın kurtuluş ideolojisini, kopuş teorisini, özgür eş yaşam iddiası  ile tüm bu kazanımların toplamı jineoloji (kadın bilimi) tartışmalarını paylaşacağız. Kimlik tartışmalarında kadın kimliğini nasıl tanımladığımızı, Ortadoğu coğrafyasında üstü kapatılan, kadının elinden çalınan gerçekliğin yeniden kazanımı için verilen mücadeledeki örgütlülük esaslarını konuşacağız. Kapitalizmin asla kazanmadığını, kapitalizmin ne kadar kadından korkar olduğunu kendi deneyimlerimizden yola çıkarak ifade edeceğiz. Ve on binlerce kadın olarak sokaklarda yürürken  belki de Kürdistan Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir önerisini hatırlatacağız:

dunyan kadın yuruyusu-3

 

Bir yola çıktık yürüyoruz, doğru bir yoldayız ama artık bu yolda koşmanın zamanı geldi… 

Kürdistan’da adeta nefes alışlarımızdan daha hızlı gelişen süreçler ve böylesi süreçlerdeki kadın duruşu bu yıl bizlere hem daha fazla onur ve güven hem de daha fazla sorumluluk veriyor.

Yürüyüşün koşuya dönüşmesi için gerekli olan sistem karşıtı radikal duruşlar, geniş örgütlenme ağları, mücadeleyi yükseltecek mekanizmalar, kadın cins bilincinin açığa çıkması ve bunun toplumsallaşabilmesi ile doğrudan bağlantılı. Teorik tartışma ve paylaşımların günlük pratiklerde sistemle mücadele ederken de hayat bulabilmesi, dünya kadın mücadele kazanımlarının bilimsel veriye dökülmesi, kadının kendi bilgisine dolaysız ulaşımı için gerekli olan yapısallıkların oluşturulması konusunda değerli ortaklaşmalar yaşayabiliriz.

Erkek egemen sistem bizi birbirimizden parçalamak, birbirimize ötekileştirmek için senaryolarını kurgularken bizler de kendi tarihimizi açığa çıkarmaktan başlayıp, kendi kimlik tanımımızı yaparak ve sistemin tüm verilerini reddedip kendi yaşam felsefemizi hayata geçirerek demokratik, ekolojik yaşamı kurabiliriz. Dünya Kadın Yürüyüşü’nün isyan ruhuyla  geçecek olması bu iddiaları daha da güçlendirecek, hepimize daha fazla moral kaynağı olabilecektir. Sadece yürüyüşün kitlesel olmasına dönük örgütlenmemiz yeterli olmayacak, asıl cinsi bilincini açığa çıkarıp kadın zihniyet oluşumunu gerçekleştirerek, bunu paylaşarak alanlara çıkmamız ama her gün yüreğimizde bu isyanı taşımamız bizi bugünlere getiren mirasa hak ettiği değeri gösterecektir. O zaman fabrikalarda diri diri yakılan işçi kadınlar, bedenini bomba yapıp düşmanın üstüne yürüyen Arin Mirkanlar, Rosalar, Claralar, Leyla Qasımlar, Sakine Cansızlar bize selam gönderecektir.