Olasılıkların en güzeli…

- Ruken Aras
537 views

2015 genel seçimleriyle birlikte 8 Haziran’dan itibaren Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Seçim sonuçları ne olur bilinmez ama HDP barajı aşsa da aşmasa da zihinlerde birçok barajın yıkıldığı apaçık ortada.

Herkes biliyor, bugün itibariyle HDP’nin barajı aştığını ama herkes şimdi AKP’nin hangi oyunlarla HDP’nin oylarını çalacağının senaryosunu konuşuyor. Kuantum felsefesinin ve fiziğinin bile bunalıma gireceği bir süreç yaşıyoruz. Akla, mantığa, duygulara, toplumsal ahlaka, hiçbir dinsel söyleme sığmayan konuşmalar bazen öfkeyi unutturup anlamsız kahkahaya yol açıyor.

Başbakan Davutoğlu, Şırnak’taki reklam panolarında gülümsüyor: “Artık kendi savaş uçaklarımızı kendimiz yapacağız.”  Roboski ise ona bakıp “gülsem mi ağlasam mı” diyor.

Bir seçim  ki tarihin en provokasyonlu, bombalı, bıçaklamalı, yalanlı, iftiralı seçimi…

Ama  HDP çatısında  halkların ve kadınların bir arada tüm farklılıkları içererek çalışıyor olması hayalin ötesine geçiyor.

BIDLIS-2Bir seçim  ki o ülkenin cumhurbaşkanı bir parti lideri gibi mitingler yapıyor ve siyasetin, felsefenin, sosyolojinin artık çözemediği bir dil kullanıyor.

Ama halklar İstanbul’da, İzmir’de, Amed’de, Şırnak’ta inadına çoğalıyor ve inadına sesini yükseltiyor.

Kürdistan’da daha önce yoğunluklu olarak el bildirileri dağıtma ve miting çağrıları yapma temelinde süren seçim çalışmaları bu seçimde insanın insanla buluşmasına dönüştü. Her kesimden insan, kadınlar, üniversite öğrencileri, memurlar, temizlik işçileri ve sayamayacağımız kadar gönüllü insan bürolara gelerek çalışıyor. Seçim bürolarında çalışan gönüllüler birebir evlere giderek süreci değerlendiriyor. Ve birçok çalışan” ah keşke bu çalışmayı daha önce yapsaydık” diyor.

Devletin tüm mekanizmaları AKP adına çalışsa da, hiçbir iletişim yöntemi insanın insanla sohbeti kadar etkili olmuyor. 32 yaşındaki bir kadının hayatı boyunca hiç oy kullanmaması, iki saatlik bir sohbetin onda zihniyet dönüşümü yaratması aslında toplumsal ilişkilerin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Kürdistan’da on üç yıldır AKP’ye oy veren insanlar pişmanlıklarını dile getiriyor.

Evlerde birlikte içilen çaylar, derin sohbetler, yeni tanışmalar aslında yarının siyasetini de güçlendireceğe benziyor. İki odalı bir evde 13 kişinin kaldığını, bu ailenin yıllar önce köyleri yakıldığı için kente geldiğini, gururlarından hiçbir kuruma gidip yardım talep etmediğini gördüğümüzde siyasetle politika- ahlak iç içe geçiyor.

Bu arada Rojava’dan şehit cenazeleri gelmeye, kadınlar katledilmeye devam ediyor, tacizci ve tecavüzcüler iyi hal indirimi alıyor, bir öğretmen rüyasında 10 yaşındaki öğrencisini gördüğü için gidip onu babasından istiyor, Ermenilerin değer verdiği Kamp Armen  yıkılmak isteniyor. Ve sosyal bilimlerin kriz yaşadığı bir kez daha somut ifadeye kavuşuyor.

SECIM-2015-3Algıları alt üst eden HDP projesi ile umut etmek artık hakikat arayışına dönüşüyor.

Her türlü olasılığın yaşanabileceği bir süreçte en güzelini hayal ederek yatmak insanı ertesi güne hazır uyandırıyor.

HDP barajları aşıp meclise girdiğinde bu coğrafya,  uzun zamandır hiç olmadığı kadar renklerin zenginliğini ve farklılıkların güzelliğini bir arada görecek. Ve hiç olmadığı kadar,  bu toprakların yüzlerce yıldır böylesi bir tabloya hasret kaldığını anlayacak.

Bir resim ki her türlü ağacın olduğu kocaman bir ormana benzeyecek. Hırsızların, tecavüzcülerin, yalancıların, talancıların, yobazların dışında kimse rahatsız olmayacak bu resimden.

Çünkü bu resimde herkes kendisini görecek. Kimse başkaları adına konuşmayacak, herkes kendi adına söz söyleyecek.

Kadınlar kürsüde konuşacak, eylemde halkıyla birlikte olacak, kadın katliamlarına karşı isyan bayrağını ilk çekenlerden olacak. Mecliste kadın kimliğinin, kadın duruşunun, kadın iradesin olduğu anlaşılacak.

Bu tablo milyonlarca kadını sorgulatacak. Ve kadın cins bilincinin açığa çıkmasında büyük etki yaratacak.

Her inanç, her kültür, her kesim kendi adına siyaset yapacak.

mrs-20-05-2014-pazarcik-demirtas-miting5Seçim çalışmasında yaşanan kardeşlik, yoldaşlık, arkadaşlık bir örgü gibi çoğalacak. Tekçiliğin, milliyetçiliğin, dinciliğin renksizliği yerini gökkuşağına bırakacak.

HDP projesinin aslında Türkiye halklarının, kadınların, gençlerin, emekçilerin, inançların projesi olduğu seçim çalışmalarında dahi açığa çıktıysa meclise girildiğinde yaratacağı etki insanı heyecanlandırıyor. Katliamların, yok sayılmaların, darbelerin, saltanatlıkların yaşandığı bu coğrafyanın artık barışı, eşitliği, adaleti ve kadın özgürlük mücadelesini görmeye hakkı var. Bu kadar zulmü yaşamaya hiçbir halkın, inancın, kültürün hakkı yok. Ve toplumsal barış mühendislik gibi yaratılacak bir şey değil, özümüzde var olan, üzeri kapatılan ve açığa çıkmayı bekleyen kendi hakikatimiz. İşte HDP bu yüzden mecliste olmalı, AKP bu yüzden başkanlık sistemine geçmemeli.

HDP’nin barajı yıkması devletin tüm mekanizmaları kullanılarak engellenmek isteniyor. Bu durumda nelerin yaşanabileceğine dair tahmin yürütmek yerine tarihin acı dolu sayfalarına bir kez daha göz atmak gerekiyor.

Olasılıkların yaşanması kendiliğinden gelişen bir kader değil;örgütlülüğümüzle, irademizle, mücadelemizle kazanacağımız tarihin yeni bir sayfasıdır.