Söz ve Yol

- Gönül Kaya
1.1K views

Haziran, Kürt Kadın Hareketi açısından önemli dönüm noktalarından birinin, belirleyici olanlarından bir olayın gerçekleştiği bir aydır. Zilan’ın ayıdır bu ay.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi ilk sözden ilk adımdan başlamak üzere her an ve her zaman farkını, derinliğini hissettirdi, gösterdi insanlara. Hatta tarihe…

Bu mücadele halklar tarihi içindeki yerini büyük bedeller vererek alırken, sadece verilen bedellerin büyüklüğü kadar, düşüncesinin, arayışının, hayallerinin sağlamlığı ve büyüklüğü de Kürt halkını kendine çekti. Düşüncelerine, hedeflerine, hayallerine sınırlar çizmemesi, sınır tanımaması, ama ilkeli oluşu, ahlaka büyük önem vermesi, söz ve eylemi kopmaz bağlarla birbirine bağlaması insanları özgürlüğe bağlamasına yol açtı. Herkesin kendi gerçekliğine yolculuk yapmasını sağladı, hala sağlıyor.

Sonu olmayan bir yol ve yolculuk bu. Aranan nedir? Yol mu, yolcu mu, yolun sonu mu?

Düşüncelerin ve duyguların, bedenler gibi paramparça edildiği bir çağı yaşıyoruz. Düşüncelerin umursanmadığı, duyguların aşağılandığı, bedenlerin nesneleştirildiği bir çağ bu. Alınıp satılan o kadar çok şey var ki… Eski çağlarda ‘söz’ kutsal bilinirmiş. İnsan bir söz söyledi mi, söz verdi mi, bu en kutsal paylaşım sayılırmış. Kıymetinin ölçüsü yokmuş o zamanlar. Yemine gerek yokmuş. Çünkü ‘söz’ özgür insana ait bir değermiş. ‘Söz’ kadına çok yakışırmış. Her ses, her cümle, her konuşma paylaşım demekmiş, bireyin toplumuyla buluşması demekmiş, emek demekmiş. İnsanın doğaya, insana ulaşma çabasıymış. Doğadan öğrenilen sesler, insanda, kadında ‘söz’ olmuş. Söz söyleyebilmek kendini var etmek demekmiş aslında. Bugün de ‘söz söylemek, kelam etmek’ arif olmanın, bilge olmanın yansımasıdır. ‘Sözünü bilmek’ toplumda önemlidir.

Kölelik çağında kadının, insanın elinden alınan değerlerden biri de bu ‘söz’ olmuş. Konuşmak yasaklanmış. Söz söylemek-konuşmak efendilere ait kılınmış. Kölelere anlaşılmayan sesler çıkarmak, çeşitli hareketler yapmak kalmış. Düşüncesi-duygusu-dili elinden alınmış. Efendiler o kadar çok sözü yıpratmışlar ki, insanın sözüne güven kalmamış. Belge istenmiş, yemin edilmesi istenmiş, imza vb istenmiş. Çünkü efendiler yaratmıştır hileyi, komployu, yalanı, iftirayı, sözden dönmeyi.

Kaybedilen sözün yaratıcısı kadının özgürlüğü, insanın özgürlüğü, toplumun özgürlüğüdür aslında. Özgürlük olmadan söylenecek her sözün bir değer taşımayacağı da açıktır.

Önderliğimiz, Kürdistan’ın özgürlüğü için ilk sözü söylediğinde nasıl da tir tir titrediğini, neredeyse bayılma nöbeti yaşadığını anlatır. Özgürlük için söylenecek ilk söz, yerine getirilmesi gereken özgür bir yaşam anlamına gelmektedir çünkü. Hakikatin sözcüsü olmak; ilk sözü unutmamayı, o sözün değerini büyütmeyi gerektiriyor çünkü. Reber APO’nun bugüne kadar ki her sözü, ilk sözün heyecanını, inancını, kararlılığını yansıtıyor. Unutmuyor, unutturmuyor… Çünkü ‘sözü’ kutsal bilen bir insandır o.

Bu kutsallığa inanan, sözü büyük değeri ile söyleyen, sadece söylemeyen, o sözü yaşamsal kılan tarihi bir kişilik Zeynep Kınacı (Zilan)’dır. 30 Haziran 1996 tarihinde Dersim’de gerçekleştirdiği eylemiyle, Kürt kadınları için tarihi bir dönüm sağlamıştır. Zeynep Kınacı’nın mektuplarını okumanızı hepinizden rica ediyorum. Onun mektupları ve çözümleme düzeyi, bir manifesto olarak isimlendirildi. Özgürlüğe dayalı duruşa sahip olan Kınacı’nın her sözü, her cümlesi bizi ‘yol’a çağırıyor. Söz’ün değerini, kutsallığını hatırlatıyor bizlere. Söz; düşünülerek, tarihselliği yakalayarak, bugünden geleceği örerek söylenmeli diyor adeta. Söz söylendikten sonra da yürünmeli ‘yol’da…

‘Anlamlı bir yaşamın sahibi olmak istiyorum’ sözü başlı başına tartışılması, düşünülmesi, kendi yaşamlarımızı sorgulamamızı sağlayan bir söz oluyor. Nedir yaşamak, nedir anlam? Hele de anlamlı yaşamak? Zilan’ın sözleri kadın özgürlük mücadelesinin yolunda yürüyenler için önemli bir kılavuzdur. Bu yolun yolcularının nasıl bir donanıma, nasıl bir felsefeye, nasıl bir bakış ve yorum gücüne, nasıl bir pratikleşme iradesine sahip olması gerektiğini söylüyor bize.  Kadının kendi öz sistemini mutlaka inşa etmesi gerektiğini söylüyor. Yine pratiğimizin, emeklerimizin ifadesi olan söz gücüne nasıl ulaşmamız gerektiğini de gösteriyor bize. Anlamı olan bir düşünce-duygu ve yaşama sahip olmanın sözleri bunlar. Kendini bu yolun kıyısında tutarak, geride kalınarak yürünemeyeceğini; bireycilikle, bencillikle de bunun anlamlı olmayacağını söylüyor bize.

Kadının özgür sözün yaratıcı olmasının adı Zilan oldu. Onun temsil ettiği değerler bugün yeni bir kadın kişiliğini, yeni bir toplumu inşa ediyor. Söz yine kutsallığını, değerini kazanıyor. Özgürleştikçe sözlerin anlam kazandığı biliniyor artık.

Zilan, özgür kadının ilk sözü ve yoludur. O yol ise, özgürlük sözünün her kadını kucaklamasıyla büyüyecek ve hiç bitmeden sürecektir. Zilan şahsında tüm özgürlük yolunun yolcularını saygıyla, minnetle anıyoruz.