‘Geleneğimiz üretime yansımalı’

- Türkan ARSLAN
684 views

RUKEN YILMAZ-1Kapitalist Modernite güçleri, tüm üst yapıyı (sanat, siyaset, felsefe) toplum mühendisliği araçları haline getirerek, kendine yabancılaşan insan gerçeğini acımasızca kullanmaktadır. Buna karşı devrimci sanat, sistemin kitle iletişim araçları yoluyla toplumda yarattığı yabancılaşmaya, kendi olmaktan çıkan bir yaşam tarifine ‘dur’ demeyi temel alan çalışmadır. Erdemsizlik ve değersizlik gerçeği içerisinde kuşatılmış insanı; kendi toplumsal değerleriyle buluşturarak, onu yeniden güç yapmayı amaçlar. Bu anlamıyla  tüm toplumsal mücadeleler gerçeği içerisinde sanat ve sanatçı, yazılan tarih içinde çok önemli roller üstlenmiştir.

Bu sayımızda sanatçının bu rolünü genç bir kadın sanatçı ile konuşmayı tercih ettik. Ruken Yılmaz… Marmara üniversitesi müzik öğretmenliği bölümü mezunu olan Ruken Yılmaz, 1990 doğumlu. Hem kadın olmanın ve hem de Kürt kadın sanatçı olmanın zor olduğunu belirtiyor. Kürt kadınlarının mücadele gerçeğini; hem toplumsal kurtuluş savaşı, hem toplumsal kültürünü yeniden üreten bir yön taşıdığını söylüyor.

Komünal sanat çalışmaları içerisinde yer alan Ruken, bugünün geçmişle bağını kuran bir sanat üretiminin, Kürt sanatçılarının sanat çalışmalarındaki temel perspektifi olması gerektiğini belirterek, sanat üretiminde modern ve akademik metotların kullanımına dikkat çekiyor.

Sevgili Ruken, öncelikle Newaya Jin olarak bize zaman ayırdığın için teşekkürler… Okuyucularımız için bize biraz kendinizden bahseder misin? Müzik yaşamına nasıl adım attın, yaşadığın zorluklar nelerdi, bir kadın olarak karşılaştıkların nelerdi?

1990 İstanbul doğumluyum. Aslen Siirt/Eruhluyum. Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünden mezunum. 2010’dan bu yana MKM bünyesinde müzik çalışmalarıma devam etmekteyim.

Aslında kendimi bildim bileli bir şekilde müziğin içerisindeyim diyebilirim. Bu konuda ailem her zaman yanımda olup beni desteklemiştir. Özellikle babam, yanımda olmaktan öte beni daha çok müziğe teşvik etmiştir. Bu düzen içerisinde Kürt, sanatçı hele ki kadın olmak oldukça zor. Kadın olarak sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmek istediğinizde her şeyden önce karşınıza çıkan ilk engel aileniz oluyor.  Bundan ötürü kendimi bu konuda şanslı hissediyorum diyebilirim.

Vermiş olduğun konserler olduğunu biliyoruz. Biraz bu etkinliklerden bahsedebilir misin?

İçerisinde bulunduğum Mezopotamya Kültür Merkezi’nin organizasyonu da dâhil 1. Kürt Kültür Sanat Günleri, çeşitli festival ve Newroz programlarında birçok kez sahne aldım. Tüm bu etkinlikler, kolektif bir yapılanma olan kültür-sanat alanımızın farklı merkezleri içerisinde gerçekleşiyor. Ben de tüm bu çalışmaların komün yapılanmasının verdiği güçle bu etkinliklerin bir yapı bileşeni ve aktif bir çalışanı olarak tüm süreçlere müziğimle dâhil olmaya çalışıyorum.

Yakın bir zamanda albümün çıkacak. Neler var albümünde, hangi temalara yer verdin?

Bu benim ilk albüm çalışmam. Yoğun bir çalışma temposundan sonra, çok yakın bir zamanda planlanıyor. Soft bir albüm oldu. Albümde anonim eserler ve yeni besteler car. Kulağımızın aUntitled-2şina olduğu anonim eserleri, tarzımı ve yorumumu katarak daha farklı bir tarzda yorumlamaya çalıştım. Albümde Kürt edebiyatından fazlasıyla yararlandım. Cegerxwîn, Faqiye Teyran ve Mele Ahmedê Cizîrî gibi şairlerin eserlerinden yararlanarak beste yaptım.

Kürt kadınlarının çok trajik bir tarihi var. Adeta sömürgenin sömürgesi durumunu yaşıyordu. Günümüz itibariyle çok büyük kazanımlar edinerek, bir kimlik kazandı. Hem bu gelişimi, hem de Kürt kadınının sanat yaşamındaki yerini nasıl değerlendire bilirsin?

Kürt kadınları devrimci, sanatçı, mücadeleci ve savaşçı kimliği ile hem kendi örgütlülüğünü oluşturdu, hem de ezilen halkların ilham kaynağına dönüştü. Kadınlar psikolojik, fiziksel tüm saldırılara karşı mücadele eden ve aynı zamanda yanı başındaki erkek zihniyetine karşı da savaşmaktan vazgeçmeyen bir gücü açığa çıkardılar. Tam da bu dinamikler üzerine kurulan anlayışla Kürt kadınları yaşamda, sanatta ve yaşamın tüm alanlarında bu düşünceyi ve iradeyi büyüttü. Bunda komünal değerlerin katkısı büyük oldu.

Kürt kadınlarının sanat yaşamındaki yeri bence kendi yaşadığı toplumun yaşadıkları ile uzak bir ilişki içinde olmamasıyla paraleldir. Örneğin geleneklerimizde yaşayan ninniler ve ağıtlar ya da aile büyüklerimizdeki kadınların söylemleri bir müzisyen olarak beni ya da tüm kadınları etkileyen bir yerde olmalı ve üretimlerimize yansımalıdır. Bu ve buna benzer birçok şeyi yaşam alanımızın içine dâhil ettiğimizde, hem sanatla hem de olduğumuz nokta ile buluşturabiliriz.

Gerçekliğin yeniden yaratımı olarak sanat, sence nasıl ele alınmalıdır? Özgün olarak Kürt kadın sanatçılarının nasıl bir çalışma içerisinde olmaları gerekir?

Estetik ve bilgiye dayalı (akademik) fakat aynı zamanda arşivleri de gözeten her türlü proje ve çalışmanın özüdür yaratım. Eskiyi ve yeniyi bir araya getirirken eskiyi yeren, yeniyi öven bir çalışma anlayışından uzak, geçmişin mirasını ve günümüzün metotlarını kültüre ve yaratıma yön verecek bir çalışma anlayışla eserler ele alınmalıdır. Kadınlar birbirleri ile daha fazla ortak proje geliştirmelidirler.

Son dönemlerde yaşadıklarımız toplumsal acıları yeniden üreten bir yön taşıması itibariyle barış umudunu köreltiyor. Benzer dönemlerin sanat yaşamında etkileri nelerdir? Sanatçılar açısından da belli bir zorlanma yaratıyor mu?

Tüm savaş süreçleri her konuda olduğu gibi sanatı da içine alan negatif etkilere her zaman maruz bırakılıyor. Bu süreçlerde tabii ki yaratımlar hatta sahneler aktiviteleri durdurulan ilk alanlar olarak biz sanatçılara yansıyor.

Fakat bunun dışında yaşadığımız durumun psikolojisi ve güncel somut durumu üzerine soykırımlara, savaşlara karşı şarkılar yazabiliyoruz. Aynı zamanda direnişteki halkımızın bize ruhsal olarak kattıkları üzerine, yani hissettirdikleri üzerine büyük bir yaratım gücü de sağlayabiliyoruz.

Kürt halkının varlığına ve kazanımlarına saldırılar dün olduğu gibi bugün de devam ediyor. Bu bir zihniyet sorunu, bir kültür kırım politikasından başka bir şey değil. Bizler halk olarak tüm saldırılara karşı geçmişten bugüne hep sağduyu ve barış umudu ile cevap olduk. Bugünden sonra da tepkimiz bundan farklı olmayacaktır.

Çok çeşitli toplum kesimleri savaş karşıtı tutum içerisinde yer alıyor. Kürt kadın sanatçılarının savaşa karşı geliştirdiği tepkiler neler oldu? Kürt kadın sanatçılarının savaş karşıtı etkinliklerini yeterli buluyor musun?

Savaşa karşı birçok kadın sanatçı eylemleri oldu. MKM kadın komünü olarak biz de bu eylemlerde görünür olmaya, etkin olmaya çalıştık. Direnişte olan alanlara gitme planlarımız var. Örneğin Cizre’ye gidip ailelerin sorunlarını dinlemek ve çözüm için neler yapabileceğimiz konuşmak istiyoruz. Aynı zamanda ezgilerimizle halkın yanında olacağız. Tüm bunlar bir adım ve tabii ki yeterli değil, fakat herkes kolektif çalışmalara daha fazla açık olursa yapacak çok şey var.

Son olarak neler söylemek istersin?

En kötü süreçlerde bile Kürt halkı olarak barış söylemlerimizden vazgeçmedik, bu ısrar ne kadar büyük bir erdeme ve değere sahip olduğumuzu gösteriyor. Bizler gücümüzü burdan alıyoruz. Çünkü bu ahlaki ve vicdanı bir tutumdur. Sanatsal üretimimizi de buna dayandırmaya çalışıyoruz. Barışa olan inancımız hiç bir zaman bitmeyecek!