27 Kasım ve kadın devrimi 

- Zerya GÜL
713 views

27 Kasım 1978’de gerçekleştirilen PKK Kuruluş Kongresi’ne iki kadın katıldı. İki kadın, iki çizginin temsilcisi oldu. Özgürlük mücadelesi içinde iki ayrı kimliğin ayrışması olarak somutlaştı: Sakine Cansız ve Kesire Yıldırım. Erkek egemen sistem kadını ile demokratik toplumsallığın kadını kıyasıya çatıştı ve bu çatışma kadın devriminin toplumsal zeminini güçlendirdi.

Sakine Cansız, kadın özgürlük mücadelesinin varlık-bilinç-form kazanan devrimci kadın kimliğini açığa çıkardı. Demokratik uygarlık tarihinin direngen damarı, toplumsal özü ve mücadeleci kişiliğinin tarih-şimdi diyalektiğini kurdu. Kadın hakikatinin toplumsuz, özgürlüksüz ve emeksiz tarif edilemeyeceğini yaşam deneyiminde, kişilik ve kimlik kazanma arayışında, mücadelesinde ifadeye kavuşturdu.

Kesire Yıldırım, devlete ve erkeğe göre şekillenen kadının yenilgili, köle kişiliğinde ısrar ederek, devlet ve iktidarı üretmeye devam etti, hakikat yitiminin sürdürücüsü oldu. Özgür kadın kişiliğine, mücadelesine ve varlık kazanma arayışına düşman, erkekleşmiş ve kadın hakikatinden uzaklaşmış, kimliksizliği-kişiliksizliği kabullenmiştir.

Bu iki çizgi savaşı, kadının irade olma, mücadeleci kişilik kazanma, düşünsel ve yaşamsal özgürlük alanlarını oluşturma, etik ve estetik ölçülere dayanan ahlaki ve politik toplum özünü açığa çıkaran bir toplumsal sistemle sonuçlanmıştır. Kadının, varlık ve özgürlük mücadelesinde bilimsel, toplumsal, ideolojik, politik ve askeri bir kazanıma dönüşmüş ve Rojava’da gerçekleşen kadın devriminin temelini atmıştır.

Özgürlük mücadelemize derinlik kazandıran, toplumsal özgürlük düzeyini açığa çıkaran, erkeğin demokratik dönüşümünde rol oynayan çizgi, Sakine-Sara çizgisidir. Kadında kurumlaşan kadercilik, geleneksel rolleri kanıksatan dogmatizm ve boyun eğmecilik aşıldıkça, iktidarı, kurumsal kimliğe dönüştürülmüş erkekliği, militarizmi, dinciliği, milliyetçiliği sorgulama ve aşma zeminleri açığa çıkmıştır.

Kendine güvenmeyen, toplumsal sorumluluk üstlenmekten kaçan, birbirine karşı konumlanmış kadınlıktan, tarihsel bilinç ve güncel politikadan, yaşamdan, eylemden uzaklaşmış gerçeklik aşıldıkça, yaşam gücü, eylem gücü, toplumsal değişim dönüşüme öncülük edecek enerji birikimi açığa çıkmış, bilinç-örgüt-eylem-yaşam diyalektiği yeniden kurulmuştur. Demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü gelişimin önü açılmış, kadın-yaşam-toplum tanımı yeniden yapılmış, zihniyet düzeyinde, inanca dayalı kurulmuş kalıplar bir bir kırılmaya başlamış, yeni ve özgür kadın ve erkek kimliğinin gelişmesinin önü açılmıştır.

Bu mücadelenin büyük bir bölümü, kişilik ve kimlik aşınmalarını tanımlama ve aşmaya dayalı gelişmiş, toplumsal kimlik tanımına, özgürlük düzeyini açığa çıkarmaya adanmış, ulus-devlete ve kapitalist emperyalizme karşı mücadele, bu mücadelede alınan sonuca dayanmıştır. Yerel, bölgesel ve ulus ötesi etkileri geniş, özgürlük umudu ve inancını canlandıran bu mücadele ve kadın gerçekleşmesine karşı yerel ve küresel saldırganlığın gelişmesi, erkek egemen sistemin doğası gereğidir. Katliam dayatması, tecrit, ideolojik, siyasi, askeri operasyonlar ve yeniden sistem içine çekme, etkisizleştirme politikaları özel savaşın uygulanma düzeyini ve erkek egemen sistemin korkusunun büyüklüğünü göstermektedir.

Kürdistan’ın dört parçasında ve Rojava’da atılan kadın devriminin temelleri, egemen erkekliğe korku salan, ezilen ve direnen halklara umut olan bir toplumsal direniş ve kimlik açığa çıkarmış, kadın özgürlük düzeyinde önemli açılımlar yapmıştır. Bu düzeyin kalıcılaşması, kadın devriminin ve kazanımlarının açığa çıkardığı toplumsal enerjinin doğru temelde örgütlenmesine ve harekete geçirilmesine bağlıdır. Egemenlik ve kölelik zincirlerini koparmak yetmez, yerine konulacak yeni kimlik ve kişilik yapılarını oluşturmanın toplumsal mücadelesini derinleştirmek, anti-iktidarcı, anti-devletçi, anti-kapitalist direnişi ve toplumsal kültürü geliştirmek gerekmektedir.

Sakine-Sara çizgisi, bütün katliam ve komploları, iktidarcı erkek sisteminin oyunlarını boşa çıkaracak, özgürlük eğilimini güçlendirecek, mücadele gerekçelerini çoğaltacak ve devrimci kazanımları toplumsal kuruluşun harcına dönüştürecek zengin bir birikime, bilinç ve örgüt deneyimine sahiptir. Başta kadın olmak üzere, erkeği de özgürlük çizgisine çekecek güce sahiptir.

27 Kasım, tüm direnenlere ve direniş öncüsü kadınlara kutlu olsun!