4 yıl sonra; “katil öldü” dediler!

- Selma AKKAYA
626 views

-Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde PKK kurucu üyesi Sakine Cansız, KNK üyesi Fidan Doğan ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in katledilmesinin üzerinden dört yıl geçti. Katliam dosyasının 23 Ocak-23 Şubat 2017 tarihleri arasında Paris Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi beklenirken, mahkemenin atadığı savcı 17 Aralık günü katil zanlısı olarak cezaevinde bulunan Ömer Güney’in öldüğünü avukatlara duyurdu.

Üç yıl boyunca konuya dair süren soruşturma geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda dosya hakimi Jeanne Duyé tarafından sonuçlandırılmıştı. Ardından bir buçuk yıl geçmesine karşın mahkeme tarihi olarak Ocak 2017 olarak belirlenmişti. Katil zanlısının ölümünün ardından mahkemenin olup olmayacağı ise muamma. Soruşturma sürecinin MİT’i işaret ettiği bir dosyada yargılanan katil zanlısının ölümü tasadüf olabilir mi!

Şüpheler MİT’i gösteriyor

TURKEY-FRANCE-KURDS-DEMOSöz konusu hakimin mahkeme sevk belgesinde Ömer Güney, terörist bir örgütle ilişki içerisinde cinayet işlemekle suçlanıyordu. Bu söz konusu ilişki nedeniyle katil zanlısı terörle mücadele yasası kapsamında yargılanacaktı. Katil zanlısı Ömer Güney, bu iddiaları son sorgusuna kadar kabul etmese de hakim, söz konusu katliamı Güney’in kişisel bir sebeple işlemediği konusunda elde yeterli verinin olduğunu belirtiyor ve katil zanlısının MİT’le bağlantısına dikkat çekiyordu. Telefon trafiği, yayınlanan MİT belgesi ve ses kayıtları ışığında Türk istihbarat teşkilatı MİT’in Fransa’da işlenen siyasi bir cinayete karışma olasılığı üzerinde duruluyordu. Söz konusu ilişkinin biçimi, düzeyi, MİT içerisinde bir birimle mi yapıldığı ya da MİT’in olaya ne düzeyde karıştığı konusunda davaya ilişkin Türkiye’nin bilgi vermemesinden kaynaklı ilerleme sağlanamadığı iddia edilmiş ve davanın ilk duruşmasının Ocak ayında gerçekleşeceği açıklanmıştı.

25 politik cinayet işlendi

Sonlanan soruşturma sürecinde MİT’e işaret edilmesi, dava avukatları tarafından Fransa tarihinde bir ilk olarak değerlendiriliyordu. Şu ana kadar Fransa’da çeşitli ülkelerin gizli servislerinin örgütlediği 25 farklı politik cinayet işlendi. Bunların hiçbirinde Fransa, söz konusu ilgili servisleri açık bir dillist-090115-dokh-qetliama-parise-mes13e işaret etmediği gibi bazı dosyalarda tutukladığı katil zanlılarını ilgili ülkelere teslim etmiş bulunuyor. İlk kez Fransız adli makamları yabancı bir devletin bir siyasi cinayete karışma olasılığına ilişkin bu kadar açık bir dil kullandı. Tam “Fransa, bir ilke imza atıyor” diye düşünülürken, bu kez “katil öldü” denilerek başka bir ilke daha imza atılıyor.

Bu açık dil konusunda katliama ilişkin internete sızdırılan belgeler önemli rol oynamıştı. Katliamın birinci yıl dönümünden üç güç sonra, 12 Ocak 2014 günü internete sızan bir ses kaydında katil zanlısı Ömer Güney, Türk istihbarat servisinden olduğu belirtilen 2 kişiyle cinayet planlarını konuşuyordu. Bunun devamında, iki gün sonra Sakine Cansız’a yönelik suikast için tetikçiye verilen talimatın belgesi yayınlandı. Talimat belgesi, Şube Müdürü O. Yüret, Daire Başkanı U. K. Ayık, Başkan Yardımcısı S. Asal ve Başkan H. Özcan adlı MİT yetkililerinin imzasını taşıyordu. 18 Kasım 2012 tarihli bu belgede, saldırı için olası harcamalara yönelik 6 bin euro ödeme yapıldığı vurgulanıyordu. MİT bu belgeyi reddetmişti.

Bu gelişmeler her yaşandığında Fransız hakim, Ankara makamlarına yazılı olarak başvurarak soruşturma konusunda ellerinde olan belgeleri paylaşmaları yönünde talepte bulunmuştu ama Ankara, katil zanlısı Ömer Güney’e ilişkin elindeki hiçbir bilgiyi Fransız savcılarla paylaşmadı.

Soruşturma tamamlanıp mahkeme sevk belgesinde MİT’e işaret edilse de, metnin bütününe bakıldığında bir dizi soru işareti halen yanıtlanmayı bekliyor.

Fransız istihbaratı neyi gizliyor?

MANSET-13 kadın devrimcinin ailelerinin avukatları, Fransız servislerinin hem üç Kürt devrimci kadına dair hem de katil zanlısı Ömer Güney’e ilişkin ellerindeki bilgileri dosya hakimiyle paylaşmasını istemişti. Nisan 2015’te Fransız hükümetinin istihbarat servislerinin ellerindeki bilgiler üzerindeki gizliliği kısmen kaldırdığı belirtilmiş ve belli belgeler dosyaya sunulmuştu. Ancak gizliliği kaldırılan belgelerde sadece kamuoyu tarafından bilinen bilgiler (Örneğin Sakine Cansız hangi yıl doğdu, ne tür faaliyetler yürüttü, örgüt içerisinde basın ve yayın organlarına yansıyan veriler ışığında görevleri…) açık tutulmuş ve yüzde doksan oranında bilgi sansürlenmişti. Fransa istihbaratı sansürlediği verilerde neyi gizliyor sorusu, halen yanıt bekliyor.

Bir diğer önemli nokta ise Ömer Güney’in katliamdan kısa bir süre öncesine kadar Almanya’da yaşadığı düşünüldüğünde Alman gizli servislerinin elinde bulunan muhtemel bilgiler… Geçtiğimiz yıl MİT’in Almanya’daki faaliyetleri konusunda Almanya’nın yapmış olduğu operasyon düşünüldüğünde, MİT’in ülkedeki elemanlarının yakından izlendiği açık bir biçimde görülüyor.

Katil zanlısı Güney, 2011 yılının sonlarına kadar Almanya’da yaşamış; kendisine gelen görüşçüler Almanya’dan gelmiş; internette sızan MİT belgesi ve ses kaydı ise Almanya’dan internet ortamına servis edilmiş. Hepsi dosyada yer alıyordu. Fransa söz konusu durumlara dair kendi soruşturmasında Alman makamlarının duvarlarına takılmış ve mahkeme sevk belgesindeki duruma bakıldığında ise yol alamamış görünüyordu. Almanya’nın son yıllarda ülkesinde faaliyet yürüten MİT mensuplarının telefonlarını dinlediği geçtiğimiz aylarda MİT mensuplarının yargılandığı mahkeme sürecinde basına yansımıştı. Peki Almanya neden elindeki verileri paylaşmadı?

Fransız hükümeti Kürtleri kurban etti

Türkiye, Almanya, Hollanda ve ilgili ülkelerin gizli servisleri, Fransa’daki hakimle bilgi paylaşımından kaçındığı dosyadan anlmrs-100115-paris-katliam-yuruyus6aşılıyor. Başta Fransız gizli servislerinin bunu yaptığı açık olan bir durum. 4 yıllık sürecin ardından, Paris Katliamı davasının 23 Ocak-23 Şubat 2017 tarihleri arasında görüleceği açıklanırken, ardından katil zanlısının öldüğü kamuoyuna duyuruldu.

Davayı perdeleme ve karanlıkta bırakma çabası aslında dünden belliydi. Soruşturma süreci boyunca Fransa iktidarı Kürtlerin adalet ve davayı aydınlatma talebini görmezden gelmeye devam etti. Ailelerin ve Kürdistani kurumların konuya dair görüşme talepleri her defasında reddedildi. Hatta üç Kürt kadın devrimcinin aileleri ve Kürt kurumları, katil zanlısının sağlık sorunları gerekçesiyle tahliye talep etmesinin ardından  “elimine mi edilmek isteniyor” sorusunu Fransız yargı organlarına sordu.

Fransız iktidarı dönemin İçişleri Bakanı şimdiki Fransa Başbakanı Manuel Valls şahsında, katliamdan iki gün sonra Türk İstihbarat yetkililerini kabul ederek, “PKK ile daha etkin mücadele edeceğiz” demiş, daha başlamayan bir soruşturmada PKK’yi suçlamıştı.

17 Aralık günü katil zanlısı Ömer Güney’in öldüğünü açıklayan Fransa; yürütülen soruşturmalar sonucunda MİT’le bağlantısı kesinleşen katil zanlısının sağlık sorunları olduğunu bilmesine rağmen, 4 yıl boyunca davanın görülmesini uzatmıştır. Böylelikle Fransa, mahkeme süreciyle Kürtleri yeniden Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerine kurban ettiğini beyan etmiştir.