Ahlaksızların ahlakçı kesildiği şu dünyaya bak

- KAKTÜS
370 views

Bir siz eksiktiniz bizden!.. Babamız, kocamız, eski kocamız, sevgilimiz, eski sevgilimiz, oğlumuz, oğlumuzun oğlu, dayımız, dayımızın oğlu, amcamız, amcamızın oğlu, onların erkek çocukları, mahallenin serserisi, lümpeni, semtimizin züppesi, maçosu, ilçemizin zibidisi, avaresi, şehrimizin iti, kopuğu, tacizcisi, tecavüzcüsü, canisi, devletin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanı, askeri, polisi, sapığı, röntgencisi, pezevengi yetmedi, üstüne bir de “bekçisi”ni eklediler. Kadının “iffet”inin mesuliyetini alan bu erkekleri canı gönülden tükürüğe boyuyoruz. Sizinle gurursuz olup, medeni iftiharsızlaşıyoruz. Yettiniz be! Bir çekilin artık. ‘Nefes alamıyoruz!’ …

“Bekçi” adı altında özel ordu

Çok çok affedersin sevgili okuyucu, izninle bir-iki küfür edeceğim. Neyse, düşündüm de en iyisi etmeyeyim.?! Seni sürüngen, seni çiyan, seni “tezek”, seni sinek dışkısı… Adama bak ya, kendisine “Bekçi” adı altında özel ordu kurmuş, faşist! Toprak başına ola, tez elden musalla taşına yatıralar seni. Evrenin sonuna kadar reenkarne olamayasın inşallah! Gelmiş geçmiş tüm evren ve paralel evrende ruhun bölüne, tamamına eremeyesin emiii! Gerçi düşünüyorum, suç sadece onda mı? Sen kalk açık-aleni özel ordu kur, milletin reaksiyonu nötr olsun. Ya insan hiç mi refleks gösterip, bekçinin k…na tekmeyi basmaz? Yok! Faşist de bundan güç alıp, polis gibi sürekli ortalığa pisleyen “Bekçiye” silah ve “zor” kullanma yetkisi versin.  Sanki polisi yeterince insan öldürmüyor, millete şiddet uygulamıyor, karakoldaki işkenceyi sokağa taşımıyormuş gibi üstüne bir de “Bekçiyi” getirdi. Siz bir de “Bekçiye” verilen yetkiye bakın: “Şüphe üzerine…”,  pardon “şüphe” derken ne kast ediliyor? Kişisel kanaat tabi. Bir tezek kadar topluma yararlı olmayan çapsızın birinin kişisel kanaatine göre “uygunsuz, şüpheli” davranışlarından dolayı kimlik kontrolünden geçebilirsin, keyfi davranışına maruz kalıp gerekçeli kararına göre dayak yiyebilir, hatta öldürülebilirsin. “Şüphelendim, beni vuracakmış gibi psikoz oldum” derse copu belinize, fişeği kafanıza yersiniz. Neyden dolayı? “Şüpheden” dolayı. “Bekçi” evinizi, binanızı, mahallenizi, girdinizi-çıktınızı gözlemleyip, sizi devlete fişleyebilir. Ki, emin olun şimdiye kadar fişlemiştir bile. Hatta “kişisel kanaatim”e göre siz emniyette afişe bile olmuşsunuzdur!?!

“Ahlak masası” polisleri

“Bekçi” artık bekar veya yalnız yaşayan kadınların evlerini gözetleme, “uygunsuz davranış” tespit etme halinde “fuhuş yapmakla” suçlama yetkisine bile sahip. Bu ne demek oluyor? Bu tüm üniversiteli kadınların, bekar kadınların devletin hedefinde olduğu anlamına geliyor. Hatırlarsanız bir ara İzmir, İstanbul gibi yerde yalnız başına dolaşan, kısa kollu giyinen kadınlara “Ahlak masası”ndan olduğunu söyleyen polisler saldırmış ve kadınları “ahlaksızlık” yapmakla suçlamışlardı. Daha da eskiye gidersek, devlet; hastanelerde genç kızları bekaret kontrolünden geçirip, ailelerine “kızınız bakire değil” belgesi gönderme görevini üstlenmişti. Ne memleket, Ya Star! Aha şuraya yazıyorum: Nerede kadının bekaretiyle uğraşılıyorsa, orada sapık, sapkın, tecavüzcü bir zihniyet vardır. Daha da kötüsünü söyleyebilirim ama kalsın şimdilik. Cidden yüzüm kızarıyor söylerken. İnsan bu kadar utanmaz ve adi olabilir mi?. Bu ne büyük terbiyesizlik, Ya Star!..

“İnsanın içi neyse dışı odur”

Gerçi adamın sıfatı sıfat değil. İnsan yüzüne bakınca içindeki çirkefliği görüyor. Demek ki “insanın içi neyse dışı odur” sözü doğruymuş. İçten içe fitne-fesatlık kaynıyor içi. Kötülük kokuyor resmen. Zaten böyle olmasa “ahlak masasına” taş çıkartırcasına bir “Bekçi” yasası çıkarır mı? Sapkın, çirkef fikirli biri anca röntgencilik yapar. Milletin evinde ne yaptığından sana ne be adam! “Fikir neyse zikir odur” demişler. Aynen öyle. Adam, tacizci, tecavüzcü, sapık röntgenci olmasa böyle fikirleri ortaya atar mı? Gerçi her gün bir “kaset”inden söz edip duruyorlar. Sonrasında o kasetler neden ortadan kayboluyor bilemiyorum, ama memlekette röntgencilik meslek ve cumhurbaşkanı ahlaksız olduğu sürece bu tür şeyleri daha çok duyacağız.

İnanın bunlardan söz ederken sinir kat sayım arttı. Aha şuraya yazıyorum, bu bekareti kutsallık derecesine çıkaranı bir yakalarsam yeminle ona “derin uzay”dan yer ayırtacağım. Nedir bu ya; “Kutsal Bakire”, “Kutsal Kase”(?) Nerede “Kutsallık” orada ayak altında giden kadın oluyor. Yettiniz be! Ben özel ordu istiyorum, hem de derhal istiyorum. Şimdi, mümkünse bu akşam istiyorum. Bilmem anlatabildim mi?!? Bu “Bekçiler”e ve onların atasına “derin uzay”dan yer ayırtmanın zamanı geldi. Şu hale bak ya… Ahlaksızların, ahlakçı kesildiği şu dünyaya bak… Hay öte dünyaya gidişiniz ola dönüşünüz olmaya.

De gel de insan kızı olarak çıldırma. Her şeyin ırzına geçmişler, kadını bakire istiyorlar… Eee şimdi gel de şehirde kadın ordusu kurup, bu “Bekçiler”in k…na tekmeyi indirme?!? Şart artık, kesinlikle bizim de bir kadın ordusu kurmamız şart! Hayde kızlar; Ayşe, Fatê, Gulê, Sevê, Sevgi, kız Pakize kalksana! Çağırın Emma’yı, Sophia’yı, Marie’yi, Julia’yı, Lisa’yı. Gelirken de tavayı ve oklavayı da almayı unutmayın. Artık “Las Tesis” değil, “Tez elden kurtul” dansı yapacağız. De hayde, oklavaya kuvvet! Kız bacım, oklava yoksa merdane de olur ha. Ordumuz için her türlü “cephane”ye ihtiyaç var. Düdüklü tencere getirmeyin, o ağırdır. De hayde, Star yolumuzu açık etsin, merhametini esirgemesin… Öptüm sizi!