Geri sayım başladı 

- Site varsayılanı
749 views

AYTEN ASLANER1Avrupa’da yaşayan Kürt Kadınları 14. Zilan Kadın Festivali’ne hazırlanıyor. Sıcak siyasi bir iklime denk gelen festivalin programı netleşti. Onlarca kadın meclisi, Almanya merkezli olmak üzere, Hollanda ve Belçika gibi birçok merkezde festival hazırlık çalışmalarını yürütüyor.

23 Haziran’da Almanya’nın Dortmund kentinde gerçekleştirilecek olan festivalin bu yılki konsepti ve perspektifini, Çağın Direnişi’nin festivale yansıma boyutunu, 24 Haziran Seçim kampanyası ile kurulacak bütünlüğü ve festival programına dair detayları Tertip Komitesi Üyesi Ayten Arslaner’e sorduk.

Geleneksel olarak Avrupa’da her yıl gerçekleştirilen Zilan Kadın Festivali’nin bu yıl 14’üncüsü organize edilecek. Öncelikle festivalin ön hazırlıklarına dair bilgileri paylaşır mısınız?

14’üncü Zilan Kadın Festivalimizin ön hazırlıkları aylar öncesinden başlatıldı. Cenî Kadın Barış Bürosu ve kadın meclislerimizin ortak çalışması sonucu bir program oluşturduk. Festival bir nevi, yıl boyunca kadınlar olarak yerellerde verdiğimiz emek ve açığa çıkarttığımız örgütlülük düzeyinin somut ifadesi olacak. Kadınların rengi, sesi, kelamı, yetenekleri, bilinci, duygusu alana yansıyacak. Kürt kadınları olarak farklı uluslardan kadınlar olarak festivalde bir buluşmayı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.

Tekniki alt yapı hazırlıkları açısından sona doğru gidiyoruz. Yine yerellerde festivale hazırlık çalışmaları sürüyor. Almanya’nın yanı sıra farklı ülkelerden de katılım olacak. Kitlenin alana rahat bir şekilde taşırılması için onlarca otobüs tutulmuş. Festivalimiz geçen yılki alanda, yani Dortmund’un Hoeschpark Kirchderner str. 35-43 adresinde yapılacak.

14. Festival hangi slogan, perspektif ve tema ile gerçekleştirilecek?

Festivalimizin bu yılki şiarı; “Parastina Efrînê parastina şoreşa jinê ye” şeklinde. Türkçe tercümesi ile “Efrîn’î savunmak kadın devrimini savunmaktır.” Çünkü Efrîne dönük halen devam eden bir işgal saldırısı ve bunun karşısında tarihi bir direniş sözkonusu. Aynı zamanda bir kadın devrimi olan Rojava devrimi, kadınların en ön cephelerde büyük direnişi ve fedailikleri sonucu oluştu. Efrîn’de de geçerli olan bu ruhtu.

Dolayısıyla bu yılki festivalimizi Efrîn’deki Çağın Direnişçileri’ne adıyor ve bu direnişe öncülük eden kadın duruşunu selamlama perspektifi ile gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.

Festival sıcak bir siyasi iklimde gerçekleştiriliyor. Türkiye’deki 24 Haziran baskın seçimlerine de denk geliyor? Festival katılımcılarının aynı zamanda seçmen kitlesinden oluştuğunu hesaplarsak nasıl bir bütünlük oluşturacaksınız?

14.ZILAN FESTIVALI AFISI2Bizler festival çalışmalarına başlarken, seçim gündemde değildi. Ciddi yönetememe krizi yaşayan AKP-MHP soykırımcı-faşist ittifakı baskın seçim kararı aldı. Bizler Avrupa’da yaşayan Kürdistanlı ve Türkiyeli devrimci, sosyalist, aydın çevreler bir araya gelerek ortak platformlar oluşturduk. Yine kadınlar ortak seçim deklarasyonu yayınlayarak, oluşturulan faşist iki blok karşısında, yok sayılan HDP ve demokrasi bloğu için kolları sıvadık ve yoğun bir çalışmanın startını verdik.

Seçim kampanyası negatif anlamda festival çalışmamızı etkilemeyecek. Çünkü  gittiğimiz tüm çevrelere hem seçim, hem de festival propagandasını yapıyoruz. Bizler yıllardır bir-iki çalışmayı birlikte yürütme deneyimi edindik. Üstelik seçim çalışmaları vesilesiyle daha çok çevreye, kadına ulaşma şansı elde etmiş oluyoruz.  Demokrasi bloğunun festival alanında daha güçlü bir karşılığı olacağına inanıyorum.

Zaten seçim çalışmalarında yine kadınlar çok aktif ve öncülük yapmakta. OHAL koşullarının birinci dereceden mağdurları kadınlar. Üstelik kendi gelecekleri söz konusu. Gasp edilen hakları, artan cins kırımı karşısında kadınlar daha çok çalışmak gerektiğinin bilincindeler. Festivalimiz seçimlerden bir gün önce, yani 23 Haziran’da gerçekleştirilecek. Bu nedenle, o heyecan ve coşku festival alanına da yansıyacak. Zaten programımız kapsamında HDP seçilmişleri de bizzat festivale katılıp mesajlarını verecekler.

Tekrar Efrîn’e  dönecek olursak; Türk sömürgeciliği, çete ittifakı temelinde 20 Ocak’ta Efrîn’e dönük işgal ve talan saldırısı başlatmıştı. Kürt kadınları öncülüğünde Çağın Direnişi ile bu saldırılara cevap verilmişti. Avesta Xabûr ve Barîn Kobanê bu direnişin sembolleşen isimleri oldu. Bu direniş ruhu festivale nasıl yansıyacak?

20 Ocak’ta başlatılan işgale karşı aylarca görkemli bir direniş sergilendi. Avesta Xabûr ve Barin Kobanê’ler şahsında kadınlar “Teslimiyet ihanete götürür” inancı temelinde direnişe öncülük ettiler. Sömürgeci Türk devleti ve barbar çetelerine karşı bedenlerini siper ettiler, onların korkulu rüyaları, bizlerin ise ilham kaynağı oldular. Yaşam alanlarını sonuna kadar terk etmediler, ölüm pahasına direndiler. İşte bu direniş ve ruh bizlere büyük sorumluluklar yüklüyor.

Onların bu duruşu bizler açısından, ’Nasıl mücadele etmeli, nasıl yaşamalı’ sorularına somut bir cevap olmuştur. İşte bu ruh Avrupa’da yaşayan biz Kürtler için bir şiar niteliğinde, ve bu şiarı festival alanında da haykıracağız.

Ne kadar büyük bir ordusu, tankı-topu olsa da, haklı bir mücadele ve direnişin önünde hiçbir güç engel olamaz. Haklıyız ve kazanacağız. Mutlaka özgür bir ülkede tüm halkların, inançların eşitçe yaşayacağı bir birlikteliği elde edeceğimiz inancıyla mücadelemizi doruklaştıracağız. Çünkü Arîn Mirkan, Avesta Xabûr ve Barin Kobanê’nin bizlere bıraktığı miras, direniştir.

Festivalin ismini aldığı Zilan, yani Zeynep Kınacı 1996’daki eylemini Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük tehlike ve saldırılara karşı gerçekleştirmişti. Aradan 22 yıl geçti, fakat sayın Öcalan’ın yaşamına dönük tehdit ve saldırılar devam etmekte. Bu, Kürt kadınlarını ve halkı çok yakından ilgilendiren ve kaygılandıran bir konu. Konuyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Zilan arkadaş; ”Kürt halkının özgürlüğü ve insan hakları için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Halkımdan aldığım moral ve güçle düşmanın üzerine yürüyeceğim. Partimiz PKK’ye, Başkan Apo’ya, direnişçilerimize, dağlarda savaşan yoldaşlarımıza bağlılığın gereği olarak bu eylemi gerçekleştireceğim. Tüm dünyaya haykırıyorum. Duyun artık, gözünüzü açın” demişti eyleme hazırlanırken.

Aradan onca yıl geçmesine rağmen, Kürt halkının varlığına, kimliğine, Önderliğine, değerlerine dönük saldırılar maalesef devam etmekte. Önder Öcalan yıllardır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Kürt kadınları olarak Önderliğimizin durumu bizim yaşam ve varlık gerekçemizdir. Önderliğimizin özgürlüğü yıllardır birincil gündemimiz ve bu gerçekleşinceye kadar mücadelemiz yükselerek devam edecek. “Önderliksiz bir yaşam asla” diyoruz. Yaşam biçimimizi, mücadele çizgimizi O’nun açtığı demokratik, eşit, kadın özgürlükçü paradigma temelinde şekillendiriyoruz. Bu hayatın her anı ve alanı için geçerli. Keza festivalin kapsamı açısından da geçerli. Her 13 festivalde olduğu gibi, 14. festivalimizde de ortak bir ruh ile “Bê Serok Jiyan Nabe” sloganını haykıracağız.

Peki festivale bu yıl kimler davet edildi, sahne ve kültürel programına ilişkin detayları öğrenebilir miyiz?

Bu yılki festival programımız yine dolu dolu. Festival programı akışı iki ayrı bölümden oluşuyor. Birçok kadın kurumu ve parti temsilcilerinin konuşma ve mesajların yanı sıra, zengin bir içerikten oluşan kültürel-sahne bölümü olacak.

HDP temsili olarak; Besime Konca, Kongra Star adına Süreyya Mustafa, Sol partinin NRW temsilcisi, TJK-E ve Antifa gibi çevrelerin mesajları olacak.

Kültürel sahne performansında ise; Dengê Xwezayê, Pınar Aydınlar (ne yazık ki tutuklandı), JALA, Sena Dersimî, Yekşa, Silbus û Tarî, Tev-Çand kadın folklor grubu,  Hindistan dans grubu, Almanya kadın grubu olacak. Ayrıca Kürt kadın kıyafetlerinin sergileneceği bir defile de olacak.

Ayrıca “JXK-E’nin örgütlülük düzeyi” ve “Jîneoloji çalışmaları”na ilişkin iki ayrı bölümden oluşan paneller de olacak.

Her yıl birçok farklı temalı standın kurulduğuna tanığız. Bu gelenek bu yıl da devam edecek mi? Gelip stant kurmak isteyenler nereye başvurmalı?

Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınların el emeğinin sergileneceği, renkli ve zengin standlarımız olacak. Ev yemeklerinden oluşan yemek stantları, el işlemeleri standları, yöresel kıyafet standları, kitap ve enformasyon standları ve denkbêj çadırı her zamanki yerlerini alacaklar. Stand kurmak isteyenler Festival Tertip Komitesine başvuruda bulunabilir.

Festivalin en yoğun katılımcılarından bir bileşen de elbette ki çocuklar. Var mı çocuklara ilişkin bir program?

Son iki yıldır festivalimizin yine en beğenileni çocuklarımız için kurduğumuz çocuk çadırı. Çoğu annelerimiz bu sayede hem festivalin tadını çıkarıyor, hem de çocuklarımız beraber keyifli zaman geçiriyorlar.

Bu yıl da çocuklar için oyun alanı ve çadır kurulacak. Ayrıca çocukları eğlendirmek için palyaçolar gelecek. Yani çocuklu tüm annelere sıkıntısız ve keyifli bir festival coşkusu yaşatacağımızın garantisini veriyoruz.

Festival tarihi bir dönemece tekabül ediyor. Kültürel eğlence içeriğinin yanı sıra, politik mesajların da verilmesi bekleniyor? Nasıl bir katılım bekliyorsunuz, kadınlar bu festivale neden katılmalı?

Evet bu yılki festivalimiz önemli bir siyasi dönemeçte gerçekleştiriliyor. Bir taraftan

Efrîn’de Çağın Direnişi devam ederken, öte yandan Önderliğimize dönük ağırlaştırılmış tecrit, OHAL koşullarının yarattığı hak ihlalleri, seçim gündemi gibi bizi, yaşamımızı birebir ilgilendiren mevzular birincil gündem.

Yine kadın cinayetlerinin tavan yaptığı, insan haklarının yok sayıldığı, gasp edildiği, ekonominin dibe vurduğu, diktatörlüğün kanunlarının geçerli olduğu bir ortamda kuşkusuz mesajlarımız da buna denk olacak.

Bizler her ne kadar ülkemizden uzak olsak da, yaşanan tüm bu gelişmelere karşı kayıtsız kalamaz, gözümüzü kapatamayız. Başarmak için, özgür ve eşit bir gelecek için, özgür Önderlik için, yüzümüz sürekli ülkemize ve orada yaşananlara dönük olmak zorunda. Ve tüm bunlar için de daha çok örgütlülük, daha çok mücadele, daha çok direniş diyoruz. Festival hazırlıklarımızı bu ruh ile yürütüyoruz ve alanda vereceğimiz mesajlar, haykıracağımız sloganlar da bu minvalde olacak. Tüm kadınları yaşamı daha da güzelleştirmek için bu heyecana, ruha ve ortak ağa dahil olmaya çağırıyorum.