Gururunuzu yılanlar yesin!

- KAKTÜS
341 views
Her yıl bu Kasım ayının sonu beni fıtık ediyor. Oysa ben Eylül’den Kasım’a Sonbaharı bir ayrı severim. Yanlış anlaşılmasın, ben tüm mevsimleri severim, ama Sonbaharı bir başka…

Hatta öyle bir sevgim vardır ki, böyle ara ara gururlanırım. Hani İlkbahar’da hayat yeniden filizlenir ve dünya heyecana gelir ya, ben de bunu Sonbahar gelince yaşarım. Heyecana gelip bir gururlanırım, içimdeki gençlik şahlanır(!) “Yapraklar dökülmesine rağmen mi?” diyeceksiniz. Evet, gururlandığım kısımlardan biri de o. (!!!)

Tabi gururlanacak şeyler var, yerin dibine sokacak şeyler var. Ama neye ve kime göre? Günümüz tabiriyle söylüyorum, yani yanlış anlaşılmasın çok affedersiniz devlet taraftarı değilim. Örneğin çok affedersiniz ben bir devlet yöneticisi olsaydım, her yıl Kasım ayında öldürülen, tecavüze uğrayan, tacize ve şiddete maruz kalan kadınlara ilişkin yayınlanan rakamsal bilançolardan utanırdım. Yüzüm kızarır, kimsenin gözüne bakamazdım. Başım eğik gezerdim. Ya bu sorunu en asgari düzeye çekip, çözmeye çalışırdım ya da “yapamıyorum, yapabilen gelsin” derdim. Ama yok! Nerede bunlarda o gurur, o onur?!? Reziller! O yüzden de rezillik diz ile burun arasında gidip geliyor. Kısacası, devlet olarak bir kaşık pisliğinizde boğulun inşallah!… Gerisi mi? Gerisi teferruat!?

“Bir toplumun aynası kadındır”

Şimdi “Bir toplumun aynası kadındır” demiş birileri. Kendisine sonuna kadar katılıyorum. Kadının sadece toplumun değil, evrenin de aynası olduğuna inanıyorum. Ama nerede bunu anlayacak beyin? Anca oturup fitne ekip fesat biçsinler. Sonra da ortalığı şerefsizlik götürsün. Şerefsiz diyorsam öyle boş söylemiyorum. İnsanlar okula bir şeyler öğrenmek için gider. Öğretmen de öğrencisi bir şeyler öğrensin diye çabalar. Hatta eskiden “bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” gibi öğrenmenin kutsallığını anlatan sözler söylenmiş. Ama şerefsiz okula gitmiş, kendisini uyaran öğretmene, “Kadın başına konuşma, zaten saçını başını açıp gelmişin, kadın-madın demem döverim” demiş. Şimdi böyle birine ne öğreteceksin? Ruhu bozuk, çürümüş zihniyet kokusu geliyor adamdan. Böylesini kırk yıl falakaya yatırsalar içim cız etmez. Ama ne yaparsın, böylelerinin yıl boyunca ağzının payını vermediğimiz ya da veremediğimiz için, anca Kasım ayı gelsin şiddet, ölüm, taciz, tecavüz bilançoları çıkaralım/a kaldık. Yeminle fıtık oldum ya. Midemin ağrısını anlatamam yani. Hani bu durumda sorsam, “Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz” diye, cevaplar muhtemelen şöyle olurdu: A-Zifiri karanlık, hiçbir şey göremiyorum. B-Dizlerimin bağı çözüldü, çok korktum, konuşamıyorum. C-Dehşete kapıldım, gelecek faşizm kokuyor. D-Azrail ile birlikte geziniyorum, ruhum güvercin tedirginliğinde. E-Evet, eksik. Ama hepsi doğru!

“Vatanına bağlı katiller”

Peki erkeklerin bu soruya cevabı ne olurdu? “Ayna mı, hangi ayna? Bir ayna mı var?” Hay kaşığınız ağzınızda kırıla emi… Siz susun, konuşmayın. Konuştukça batıyorsunuz, battıkça bizi de kendinizle aşağıya çekiyorsunuz. “Rezilsiniz” deyince de tepeleri atıyor. Rezilsiniz işte! Bir de olur olmadık yerde bir gururlu kesiliyorlar anlatamam yani. Ortadaki “ayna” dururken, kendilerine nerenin aynasıyla baktıklarını bir bilsem; Allah sizi inandırsın gururlarına gurur katacağım?!? Yani şimdi kadının yaşadığı bu gerçekliğe bakıp, vatana-millete bağlılığın nesiyle övünüyorsunuz? Sizi ne gururlandırıyor? Adamlar, mülteciler bürosunda, mülteci bir kadına tecavüz ediyor. Göz altına alınıyorlar, “ben vatanına-milletine bağlıyım” diyor. Nasıl yani anlayamadım? Suçun tecavüz. Kaldı ki bir kadına el atmak vatana-millete zaten ihanettir. Hangi vatan-millet? Karşıdaki şerefsiz de “eee vatana-millete bağlı.” deyip şak diye tecavüzcü polisi salıveriyor. Zaten bu ülkede vatanına-milletine bağlı olanların tecavüzcü, katil olması şaşırtıcı gelmiyor artık.  “Kızz, kim taciz etmiş?” “Yabancı değil bacım, bizim mahalle polisi, bir de ülkemizin ‘kahraman askerleri’. Merak edecek bir şey yok, her şey vatan-millet için (!!!)” Yani yakında böyle konuşursak hiç şaşırmayın. Ama sizce de garip değil mi, vatanına-milletine bağlı olanların katil, tecavüzcü, tacizci, ahlaksız olması? Düşünsenize askeri katil ve tecavüzcü. Mafyası ülkücü, katil, tecavüzcü ve sübyancı. Polisin sicili ise Londra’nın kanalizasyonu gibi, ortaklığı her türlü pislik götürüyor. Ama gel-gör ki, memleketin medarı iftiharı bunlar. Ha bir de DAİŞ’çısı var. Dünyadaki tüm pislikler bu DAİŞ’çılarda, onlar da müslüman olmakla gurur duyuyor. Tabi insanın sorası geliyor, peki müslümanlık da sizinle gurur duyuyor mu? Din’in de temelini sarstılar. İnsanların inançlarını kırdılar. İnsanların kafasını kesmeyi, tecavüz etmeyi, talan etmeyi, her türlü ahlaksızlığı dinin gereği saydılar. Siz adamlardaki kafaya bakar mısınız? Ne yaptılarsa dinin gereği olarak yaptıklarını söyleyip, sanki kendileri değil de din suçluymuş gibi yaptılar. Şerefsizsiniz deyince de hindi gibi kabarıyorlar. Şerefsizsiniz işte! Öyle bir yaptılar ki, sanki müslüman şehirlerde farklı halklar, toplumlar, inançlar, mezhepler, dinler hiçbir arada bulunmamış, birlikte yaşamamış gibi halkları, toplumları katlettiler. Buna da gururla ‘cihat’ dediler. Adamlardaki zihniyete bakın. Kendi arzularını, kirli ruhlarını nasıl din ile, vatan-millet safsatası ile kapattılar. Kutsal şeyleri güdülerine alet etti bu reziller. Bu kadar şeylerden sonra midem bulandı, kusasım geliyor cidden.

Star’ın rahmeti

Olaya bakın siz; adam sabah kalkıyor, eşini ve kızını öldürüyor. Soruyorlar, “niye öldürdün?”  “Rüyamda gördüm karım ve kızım çırılçıplaktı. Günaha girdiler, öldürdüm.” diyor. Rüyayı gören kendisi. Demiyor “benim zihniyetim bozuk, ben ahlaksızım”, “günaha girdiler.” diye savunmaya geçiyor utanmadan. De gel de böyle birinin gururunun ortasına tükürme! Lafa bak, “erkekliğime laf söyledi, çektim vurdum. Bizim de bir erkeklik gururumuz var.” Hay senin gururunu yılanlar yesin, sürüngen! Ne demiş kadın? Erkek değilsin demiş. Eee değilsin. Aha ben de söylüyorum, erkek değilsin işte! Bu mudur erkeklik? Erkeklik dediğin devlete, devletin her türlü baskı aracına karşı çıkmaktır. Kadına uzanan eli kırmaktır. Çocuğuna dokunana yaşam alanı bırakmamaktır. Kadınla aynı zeminde buluşabilmek için özgür yaşam alanları açmaktır. Gurur duyacaksan bununla duy. Yoksa öyle onursuzca, gurursuzca karşımızda durmayın. Gidin, Star rahmetinden nasiplenmeyesiniz inşallah! Cidden her Kasım ayının sonunda böyle cinlerim geliyor, fıtık oluyorum. Yettiniz garii, kadınlar sizin “vatana-millete bağlılığınız”dan ve “gururunuz”dan öldü! Bir defa da olsa hayatımıza bir parça yaşam, biraz umutla gelin. Kucak dolusu özgürlükle gelin ya… Ya da gelmeyin, uzaklar sizi sevsin?!?..