Kadınlara insan statüsü için mücadele eden öncü: Emily Murphy

- Fidan YILDIRIM
873 views

MANSET-Tanınmış Kanadalı kadın hakları aktivisti, hukukçu ve yazar Emily Murphy aynı zamanda Kanada ve İngiliz İmparatorluğu’nun ilk kadın sulh yargıcıydı. En etkili mücadelesini kadınların Kanada yasaları karşısında bir kişi-bir insan olarak kabul edilmeleri konusunda vermiştir.

Asıl adı Emily Gowan Ferguson olan Murphy 14 Mart 1868’de Kanada’nın Ontario şehrine bağlı Cookstown’da doğdu. Isaac ve Emily Ferguson çiftinin üçüncü çocuğuydu. Babası varlıklı bir iş adamıydı. Emily çocukken kendisinden büyük erkek kardeşleri ile birlikte maceralara atılır, babası da bunu destekler ve çocuklarının eşit sorumluluk almalarını teşvik ederdi.

Emily politikacı olan ve 1830’da ‘Orange Order’ın bir branşını kuran anne tarafından dedesi ile biri Yüksek Mahkeme yargıcı diğeri senatör olan iki saygın amcasının etkisi altında büyüdü. Bir kardeşi de avukat olup Yüksek Mahkeme’nin bir diğer üyesiydi. Ailesi toplumun önde gelen üyelerindendi ve onun resmi akademik eğitim almasına olanak sağladı.

Emily Murphy kızlar için özel bir okul olan Toronto’daki Anglikan Bishop Strachan School’a gitti. Burada bir arkadaşı vasıtasıyla gelecekte evleneceği, kendisinden üst sınıfta olan 11 yaşındaki Arthur Murphy ile tanıştı. 1887’de evlenen Emily ile Arthur’un dört kızları oldu. Kızları Doris daha küçük yaştayken difteriden hayatını kaybetti. Doris’in ölümünden sonra aile yaşadığı yeri değiştirmeye karar verdi. 1903’de Swan River-Manitoba’ya, 1907’de de Edmonton-Alberta’ya yerleştiler.

Toplumdaki yoksulluğu farketmeye başlar

Yerleştikleri yeni yerde eşi Arthur Anglikan papazı olarak çalışırken Emily de toplumdaki yoksulluğu her geçen gün daha fazla farketmeye başladı. 40 yaşına geldiğinde, çocukları artık bağımsızlaşıp kendi hayatlarını yaşamaya başladıklarında Emily Murphy yalnız olan ev kadınlarının bir araya gelip düşünce tartışmaları yaptıkları ve grup projeleri geliştirdikleri grupları aktifçe örgütlemeye başladı. Bu örgütlemelerin yanısıra Emily toplumlarını saran dezavantajlı ve yoksul yaşam koşulları hakkında yüksek sesle ve açıkça konuşmaya başladı.

Kadın ve çocukların korunmaları ve hakları konusuna ilgisi bir Albertan kadının yaşadığı haksız durumdan haberdar olduğunda daha da arttı. Kadının eşi çiftliklerini satıp onu ve çocuklarını evsiz ve beş parasız bırakarak ortadan kaybolmuştu. O zamanın mülkiyet yasaları kadına hiçbir yasal başvuru şansı bırakmıyordu.

Bu olay Murphy’yi evli kadınlara mülkiyet hakları verilmesi için bir kampanya yürütmeye teşvik etti. Kırsal alandan çok sayıda kadının desteğiyle Murphy kadınların kendilerine ait mülkiyetin haklarını kendi ellerinde tutmaları konusunda Alberta hükümetine baskı yapmaya başladı. 1916 yılında Murphy evli kadınlara eşlerinin mülkiyetinin üçte birine sahip olma hakkı veren Dower Act’ı (Çeyiz Yasası) Alberta yasama organına kabul ettirmeyi başardı. Bu ilk politik başarı Emily Murphy’nin bir kadın hakları savunucusu olarak ün kazanmasını sağladı. Dower Yasası’nın çıkarılması için verdiği mücadele, Yerel Kadın Konseyi’ndeki çalışmaları ve kadın hakları konusundaki artan duyarlılığı Murphy’yi kadın mahkemesinde hakimlik için başvuru yapmaya teşvik etti.

Kadınların kadınlar tarafından yargılandığı özel mahkeme

EMILY 31916 yılında Murphy sokak kadını olarak damgalanan ve tartışılır koşullarda tutuklanan bazı kadınların davasını izlemek için bir grup kadınla birlikte girişimde bulundu. Fakat, ifadelerin karma bir bileşimle dinlenmeye uygun olmadığı gerekçesiyle kadınların mahkeme salonunu terk etmeleri istendi. Bu tutumu kabul edilemez bulan Murphy başsavcıyı protesto ederek, eğer olayı karma olarak dinlemek uygun değilse o zaman hükümetin kadınların kadınlar tarafından yargılandığı özel bir mahkeme kurması gerektiğini savundu. Murphy’nin itirazı yerinde bulunarak İngiliz İmparatorluğu’nun ilk kadın hakimi olarak atandı.

Ne var ki, hakim olarak atanması yasaların kadınları ele alış tarzından dolayı ciddi sıkıntılarla karşılaşmasına neden oldu. 1 Temmuz 1916’da Alberta’da girdiği ilk davada kadın tutukluyu suçlu buldu. Mahkumun avukatı, müvekkili yasalar önünde bir ‘kişi’ olarak kabul edilmediği için, verilen cezayı tartışmaya açtı ancak itirazı İl Yüksek Mahkemesi tarafından reddedildi.

“Kadınlar acılar ve cezalar için uygun”

1917’de Murphy kadınların Kanada’da ‘kişi’ olarak deklare edilmesi için mücadelenin başına geçti ve sonuçta Senato’da hizmet verme hakkına kavuştu. Avukat Eardley Jackson onun hakim olmasına itiraz etti, çünkü 1867’deki İngiliz Kuzey Amerika Yasası kadınları ‘kişi’ olarak tanımıyordu. 1876’da yürürlüğe konulan bir İngiliz yasasında da, “kadınlar acılar ve cezalar için uygun fakat haklar ve imtiyazlar için uygun değildirler’ hükmü yer alıyordu. 1919 yılında Murphy kadın senatör atanması için bir çağrıyı karar altına alan Kanada Federe Kadın Enstitüleri’nin konferans açılışını yaptı. Ulusal Kadın Konseyi ve Montreal Kadın Kulübü de bu çağrıyı destekleyerek Murphy’yi adayları olarak belirledi.

Kadınların Senato’ya girmesi için mücadele

EMILY MURPHYEmily Murphy İngiliz Kuzey Amerika Yasası’nda kadınların nasıl değerlendirildiğinin ve nasıl senatör olabileceklerinin netleştirilmesini talep etmek için bir plan üzerinde çalışmaya başladı. Sorusunun işleme konması için en az beş yurttaştan oluşan bir grubun ortak başvuru yapması gerekliydi. Kadın ve insan hakları savunucularından dört Albertan kadının; Nellie McClung, Louise McKinney, Henrietta Edwards ve İrene Parlby’ın da katılmasıyla 27 Ağustos 1927’de dilekçelerini Kanada Yüksek Mahkemesi’ne sunmak üzere hükümete ulaştırdılar. İki soruluk dilekçeyi hükümet tek soruya dönüştürerek Yüksek Mahkeme’ye sundu. Soru şuydu: “İngiliz Kuzey Amerika Yasası’nın 24. maddesindeki ‘kişi’ sözcüğü kadınları da kapsıyor mu?” Kampanya “Kişi Davası”  (Persons Case) olarak tanındı ve Mart 1928’de Kanada Yüksek Mahkemesi’ne ulaştı. Mahkeme kadınların Senato’ya girecek nitelikte olmadıkları kararını verdi. Beş kadın İngiltere’deki Özel Konsey Adli Komitesi’ne başvurdu. 18 Ekim 1929’da Özel Konsey, 24. Madde’deki ‘person’ (kişi) sözcüğünün hem erkekler ve hem de kadınlar olarak yorumlanması gerektiğine, dolayısıyla kadınların da Senato’ya girmeye uygun olduklarına hükmetti.

Yasaya rağmen Murphy Senato’ya giremedi. Zamanın başbakanı bir Liberaldi, Murphy ise Muhafazakar; bu nedenle onun yerine Cairine Wilson 1930’da Senato’ya alındı. 1930’da Muhafazakarlar seçimin galibi olduğunda ise bir Katolik senatörün ölümü ile boşalan koltuğa Murphy yine oturamadı, çünkü kendisi bir Protestandı. Emily Murphy Kanada’nın en üst koltuğuna oturma düşünü gerçekleştiremeden 1935 yılında hayata gözlerini yumdu.

“Persons Case” (Kişi Davası) öncüsü beş kadın “Ünlü Beşli” olarak adlandırılıp sosyal reformun ve kadın haklarının liderleri olarak tanımlandılar. Kanada Senatosu’na beş kadının onuruna onların kadın davasına katkılarını ifade eden bir plaket asıldı. Murphy ve “Ünlü Beşli”nin diğer üyelerinin resimleri 2004’de çıkarılan 50 Kanada Doları’nın üstüne basıldı. 2009’da Murphy ve Beşli’nin diğer üyeleri Kanada’nın ilk ‘onur senatörleri’ olarak kabul edildi.