Katiller AKP himayesinde

- Günay AKSOY
304 views
Türkiye’deki adaletsizliğe karşı verdiği mücadeleyle 9 ayı geride bırakan Emine Şenyaşar gece gündüz tek başına Türkiye’de yerlerde sürülen adaleti tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Yaklaşık iki yüz yetmiş gündür bir kadın Urfa Adliyesi önünden ‘adalet’ diye haykırıyor.

Bundan üç yıl önce Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018’de seçim sürecinde iktidarda kalma pahasına seçimi kana bulayan AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarıydı. Bu saldırı sonucu eşi ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar, 8 ayı aşkın bir süredir “adalet” talebiyle nöbet tutuyor.  Baskılarla yıldıracaklarını sandıkları adalet direnişi dokuzuncu ayına girdi.

Sağ kalanlar yargı eliyle susturulmak isteniyor

Emine Şenyaşar 65 yaşında. Yüzünde yaşadığı acının derin izlerini taşıyor. Adaletsizliğin çölünde dudakları haykırıştan çatlamış. Canını dişine takarak eşi ile birlikte yoksulluk içinde büyütmüştü çocuklarını. Baba Hacı Esvet Şenyaşar ile çocukları Adil ve Celal Şenyaşar kendi halinde bir aile olarak Suruç’ta yaşamlarını sürdüren esnaftılar. Bir Milyoncular Çarşısı’nda küçük bir ekmek teknesi olan dükkanları vardı. Yaşamlarını o dükkândan elde ettikleri gelirle idame ediyorlardı. Hayatları boyunca devletle işleri olmamış, adliyenin yolunu bile bilmezlerdi, ta ki o katliam gününe kadar. AKP’li vekil Yıldız ve korumaları vahşice Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde ailesini yok etti. Katliamdan kurtulan bir oğlu da haksız yere cezaevinde tek kişilik hücrede tutuluyor. Aynı saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit ise her gün annesinin koluna girip adliyenin önüne giderek adalet nöbeti tutuyor. Param parça olmuş Şenyaşar ailesinin dramı ne ilk ne de sonuncusu. Şenyaşar ailesinin yarısı toprak altında diğer yarısı da Türk devletinin adaletsizliğinin kurbanı. Bir gün bile evlerinde rahat uyuyamayan anne ve oğul, birbirlerine tutunarak aylardır katillerin yargılanması için adliye binasının önünde mücadele veriyor. Aç, susuz, sıcak ve soğuk demeden hasta, yorgun ve acı çeken bedeniyle her gün nöbette. Eşinin ve çocuklarının katilleri dışarda serbest dolaşırken, polisler tarafından defalarca işkence edildi, gözaltına alındı, tehdit edildi ama vazgeçmedi adalet arayışından.

Katiller AKP himayesinde

Şenyaşar ailesini kökten ortadan kaldırmayı hedefleyen AKP’liler sağ kalanları da yargı eliyle susturmaya çalışıyor. Hastanede polis ve hastane görevlilerinin gözü önünde  Şenyaşarlar’ın canına kast ettiler. Bu yetmemiş gibi, hakkını arayan Emine anaya AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’a hakaret ettiği gerekçesiyle dava açıldı. Oğul Ferit Şenyaşar’a da “Saray’dan korkuyorlar” dediği için dava açıldı. Şenyaşar ailesi yargılanırken, katiller de AKP’nin himayesinde mecliste korunuyor. Katiller meclise, hakkını arayanlar ise mahkemeye. Şenyaşar ailesinin hayatı cezaevi, karakol ve adliye binası önünde tükeniyor. Bu adalet mücadelesine destek verenlere de dava açılıyor. Her gün ağladığı için yüzde 70 oranında görme kaybı yaşayan Emine annenin tek isteği ölmeden adaleti görmek… Her gün “Adalet nerede?” diye soruyor. “İstanbul’da denizin içine, Ankara’da toprağın altına da baktım, bulamadım” diye isyan ediyor. Üç yıldır çalmadığı kapı kalmadı ama hepsi yüzüne kapandı. Ankara’ya giden Emine Şenyaşar, Adalet Bakanlığı’nın kapısından içeri bile alınmadı. Yaşadığı hukuksuzluk karşısında umudunu kesen Emine Şenyaşar, saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit ile birlikte 8 Mart’ta Urfa Adliyesi önünde Adalet Nöbetine başladı. Emine Şenyaşar her gün, evinden 42 kilometre uzakta olan Urfa Adliyesine gidiyor. Ana-oğul ilk olarak eyleme başladıkları adliye binası kapısının önünden, daha sonra adliye bahçesine, oradan da dış kapıya, son olarak ise adliyenin 100 metre ilerisinde bulunan bariyerlerin oraya itildiler. Hafta sonları adliye binası kapalı olması nedeniyle Suruç’taki evlerinde eylemlerini sürdürüyorlar.

Herkes için eşit adalet

Adliye binasına bir adım dahi yaklaşmalarına izin verilmiyor. AKP yargısı el birliğiyle ‘Aileyi buradan uzaklaştıracaksınız’ talimatı verdi. Ana ve oğul avukatlarıyla birlikte savcıyı görmeye gittiği sırada dahi savcı, koridorda onları gördüğünde kaçıyor. Odadaki görevli, ‘Kesinlikle sizinle görüşmek istemiyor’ diyor. Hukuksuz bir şekilde mağdur edilen ana ve oğlunun görüşme talebini kabul etmiyor. Şenyaşar ailesi aylardır adliyede bir muhatap arıyor. Adli Tıp Raporları ve kamera kayıtları vahşeti belgelese de bu kanıtlar yok sayılıyor. Adliye saraylarında katledilenler bu kez yargı eliyle diri diri gömülmek isteniyor. Adaletin olmadığı bir ülkedir Türkiye. Adı Adalet ve Kalkınma Partisi olarak geçse de AKP döneminde adalet, en çok karanlıkta kaldığı bir dönem olarak tarihe geçiyor. Emine Şenyaşar ise bu adaletsizliğin hem mağduru hem de baş eğmeyeni. Gözlerini kapayınca, katledilen çocukları ve kocasını görüyor, uyuyamıyor. Ancak uyku ilacı ile dalabiliyor. Yemek yiyemiyor. Gün geçtikçe kilo kaybı yaşıyor. Tansiyonu sürekli düşüyor. Kolunda serum ve iki poşet ilacıyla nöbet tutuyor. Şenyaşar ailesi sadece kendilerine değil, herkese eşit bir adalet istiyor. Dosyaya bakan savcı dahi AKP’lilerden korktuğu için yargı sürecini yürütemiyor. Aileye, “Birçok kişinin kellesi gider, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı ile konuşun, bana destek versin. 23 kişiyi tespit ettim, bu soruşturmayı hemen başlatayım, namus borcum olsun” dediği aktarılmakta. Ancak bu konuşma sonrasında savcının başka bir yere tayin edildiği    aktarıldı.

Toprağı kazarak adaleti aradı

Emine Şenyaşar direnişiyle çağın önemli sembollerinden biri oldu. Bu sembol, adaletsizlik ve işlemeyen hukuk karşısında bir direniş abidesi gibi durmakta. Anne Şenyaşar’ın çıplak elleriyle toprağı kazarak adaleti araması 21’inci yüzyıl Türkiye’sinin en acı resimlerinden biri olarak hafızalarda yer edindi. Şenyaşar ailesinin ısrarlı mücadelesi toplumda da büyük bir etki yarattı. Siyasetçiler, adalet savunucuları, kadın örgütleri, sivil toplum örgütleri, tutuklu yakınları, Barış Anneleri ve toplumun her kesiminden adalet isteyenler Emine Şenyaşar’ın direnişiyle birleşti. Destek çığ gibi büyüdü. Oturma eylemi adalet arayanların, bu haksızlık karşısında vicdanı sızlayanların yeni mekanı oluyor. Bir de Emine ananın “adalet köşesi”ne gidemeyen ama yüreği Emine anayla birlikte atan milyonlar var. HDP, Şenyaşar ailesinin taleplerini meclis gündemine taşıyarak AKP’nin görmezden gelerek üstünü örtmeye çalıştığı vahşi katliamı gözler önüne serdi. Düsturu gerçekleri karanlıkta bırakmamak olan özgür basın, Şenyaşar ailesinin adaleti haykıran çığlıklarına ses olmayı sürdürüyor. Ancak akıtılan onca kanı görmezden gelen AKP’nin havuz medyası aleni olan bir katliamı çarpıtarak yayınladı. Böylelikle işlenen suçun ve günahın da ortağı oldu.

Kutsalın sahibi, direngen bir kadın

Emine Şenyaşar bu eylemiyle sadece ailesi için değil, Türkiye’de yıllardır kaybedilen adaletin de arayışçısı haline geldi. Emine Şenyaşar, tanrıça soyundan gelen bir kadın. Kutsallığın sahibi, direngen bir kadın. Köleci ve feodal zorbaların lanetine baş eğmiyor. Emine Şenyaşar’ın direnişi ve AKP’li Yıldız ailesinin katliamcı, işbirlikçiliği Urfa’nın “kutsallık ve lanetlilik” kavramının en yalın halinin günümüzdeki fotoğrafı. Emine Şenyaşar’ın oğluyla birlikte girdiği mücadele aslında hem AKP, hem de Türk devletinin inkarcı ve soykırımcı geleneğine karşı yapılan bir isyan oluyor. Adaletin ekmek, su ve hava kadar elzem olduğu günümüz Türkiye’sinde Emine ana, direnişiyle adaleti inşa etmenin yolunu gösteriyor. “Adalet köşesi”nde sabahtan akşama kadar soğuk kaldırım taşı üzerinde oturan Emine anne, hepimizin annesi ve hepimiz için adalet istiyor. Göz pınarları kurumadan Emine annenin adaleti görmesi sağlanmalı.