Kobanê destanını Jindar Delila’lar ördü

- Zeynep SİPÇİK
955 views

jindar-delila-3Ezilmiş halkların bir de kahramanları vardır. Egemenlik altına alınmak istenen halkların bağrından doğarlar. Kobanê Direnişi’nin sembolleşen isimlerinden, YPJ Komutanı Jindar Delila da (Fadime Demirkaya), sömürgeciliğe karşı başkaldırdı ve halkının kahramanlarından oldu.

Van’ın Çaldıran ilçesinde 1991 yılında beş çocuklu yurtsever bir ailenin ikinci çocuğu olarak doğdu. Çaldıran halkı emekçiliğiyle bilinir. Emekçilerdir çünkü yaşamın zorlukları onları sürekli üretmeye, daha fazla alın teri dökmeye götürmüştür. Günlük yaşadıkları ekonomik sorunların yanında bir de Kürt oldukları için her türlü hakaret, baskı, inkara maruz bırakılırlar. Hele ki kimliğini sahiplenip mücadele ediyorsan, devlet nezdinde her türlü uygulamaya tabi tutuluyorsun. Onlar da bu ailelerden biriydi.

Ailesi, Jindar doğduktan kısa bir süre sonra, faşist Türk devletinin baskılarına dayanamayıp metropollere göç eder. Kocaeli’ye taşınan aile, bundan sonra burada yaşamını devam ettirse de, kimliklerine ve özgürlük mücadelelerine her zaman sahip çıkar. Fakat burada da karşılarına ırkçılık bir duvar gibi dikilir. Türkiye illerinde yaşayan binlerce Kürdün başına gelenler gibi, onlar da faşizmin, ırkçılığın kıskacına alınır ve bu durum, iş yerlerinde, okulda ve diğer alanlarda devam eder.

İlk çelişki

jindar-delila-2Jindar, okul çağına gelince Türk devlet faşizmiyle tanışmaya başlamıştı. Yabancı olduğu bir dili öğrenmesi gerekiyordu. Annesinin ona öğrettiği Kürtçe’yi unutmalı, Türkçe düşünmeli ve konuşmalıydı. Zeki bir kızdı ve çabuk öğrendi. Başlarda fazla neden Türkçe öğrenmesi gerektiğini sorgulamadı. Bir süre sonra, Kürt olduğu için okul arkadaşları tarafından dışlandığını görünce kafasında bazı sorular belirdi. Artık Jindar’ın en önemli merakı bu çelişkinin yanıtıydı. Bu arayış, sadece merakını gidermeyecek, Jindar’ın yaşamının anlam bulmasına da vesile olacaktı. Asıl öğrenme süreci sorguladıkça başlayacaktı.

Yanıtları bulmaya başlar

Jindar ortaokula kadar normal yaşamına devam eder. Ortaokul sıralarındayken Kocaeli’de örgütlenen Kürdistan Yurtsever Gençlik ile tanışır. Heyecanlanır. Yıllardır aklından çıkmayan soruların cevabını alacağı ya da öğrendiklerini pratiğe geçireceği bir ortam bulmuştur. Kürdistan’da yaşanan sömürgecilik, toplumsal sorunlar, asimilasyon, bunun yanında Ortadoğu ve dünya sorunları vb. pek çok başlığın tartışıldığı bu ortamı sever.

Artık hiçbir dakikasını boşa harcamaz ve bir süre sonra gençlik çalışmalarında öne çıkar. Örgütleme yapar. Eve gelince de gecenin bir vaktine kadar okuma yapar. Kürt Halk Önderi A. Öcalan’ın tüm kitaplarını alır, anlamak için çaba harcar.

Doğup büyüdüğü Kocaeli’de kendisini hep yalnız hissetmişti. Kürdistan gibi değildi. Ülkesini özlüyor, hayallerini Kürdistan’da gerçekleştirmek istiyordu. Artık yaşamın anlamı, baskı altında olan halkının özgürlüğü için savaşmaktan geçiyordu.

Rojava devrimine doğru…

Uzun bir süre özgürlük hareketinin toplumsal çalışmalarında kaldıktan sonra, daha aktif çalışacağı bir yere gitmek ister.

jindar-delila-4Rojava devriminin ayak seslerinin yavaş da olsa duyulmaya başladığı yıllardı. Yüzyılların hayali gerçekleşmek üzeredir. Jindar için çekim merkezi ve kendisini ifade edebileceği bir yerdi. Bu nedenle, özgürlük mücadelesine Rojava’dan katılıp orada savaşmayı tercih eder. Kürdistan’ı hiç tanımamıştı ve bu içinde bir ukde olarak kalmıştı. Bu duygu Kürdistan’da gerçekleşen devrime gitme arzusunu artırır. 2010 yılının bir gününde kimseye haber vermeden, tutar Rojava’nın yollarını.

Rojava’ya gittiği ilk gün, tepeden tırnağa heyecanlıdır. “İkinci yaşamım” dediği Rojava’nın Cizire bölgesindeki çalışmalarda yavaş yavaş yerini almaya başlar. YPJ’ye geçer. Jindar artık aktif savaşın içindedir. Önce bir eğitim görür. Bir süre sonra uzmanlaşmak için suikast okuluna gider. Burada da başarılıdır. Bölüklerdeki yerini alır. Kısa süre içerisinde katılımı öylesine etkilidir ki, sorumluluk düzeyinde görev alır. Görevini yerine getirirken canla başla çalışır. Rojava Devrimi’ni göremeden yaşamını yitiren on binlerce özgürlük savaşçısı olduğunu bilir çünkü. Yoldaşlarının anılarına bağlıdır. Onların izinden yürür.

Ve Kobanê…

Mücadelesinin üçüncü yılından sonra, Kobanê’ye geçer. Bu direniş kenti yoğun saldırılar altındadır. Türk devletinin işbirliği ile DAİŞ çeteleri, devrimin gerçekleştiği ilk yer olan Kobanê’ye büyük bir saldırı girişimi yapar. 50’den fazla tank sınıra konuşlanmış, ağır silahlarla hiç durmadan Kobanê’ye saldırılır. Özgürlük savaşçıları YPG-YPJ öncülüğünde büyük bir direniş sergilenir. Kürt Halk Önderi A. Öcalan’ın çağrısı üzerine, dört parça Kürdistan’ın bir olup Kobanê sınırında eylemselliğe geçtiği tarihi günlerdir. Öncü güç kadın birlikleri YPJ’dir. Bir varlık yokluk savaşıdır. Buradan saldırılarak Kürt halkının şimdiye kadarki tüm kazanımlarına göz dikilmiş, Rojava Devrimi parçalanarak bitirilmek istenmişti. Jindar da Kobanê’ye gider. Bu tarihi, vicdani, öz savaşımı vermek, yüz yıllardır benliği elinden alınan halkının kazanımlarını korumak, buna göz dikenleri pişman etmek için… En önemlisi de çocukluk hayallerine ihanet etmemek, yine tarih karşısında hesap verenlerden olmamak için…

sonJindar, Kobanê Direnişi’nde oldukça aktif bir rol üstlenir. Her bir DAİŞ çetesini öldürürken, Şengal’in Êzidî kadınlarını hatırlar. Hatırladıkça öfkesi büyür. Öfkesini örgütler ve bunu savaşına yansıtır.

Kobanê halkına dönüp bakar. Savaşabilenlerin çoğu savaşıyordu. Çünkü artık gerçek yaşam buydu. Kazanımlarını korumak, devrimini sahiplenmek… Bunca bedel ile gerçekleşen Rojava Devrimi’ni koruyamasalardı kendilerini affetmezlerdi. “En güzel yaşam, özgürlük için mücadele edilen yaşamdır” dediler. Jindar yoldaşları ile beraber sonuna kadar savaştı. Savaştıkça özgürleştiğini hissetti. Ve özgürleştikçe güzelleştiğini…

‘Beni bırakın, savaş alanına gidin’

Tarih 2 Aralık 2014’ü gösteriyordu. Çatışmaların yoğunlaştığı günlerdi. DAİŞ ve Türk çeteleri tüm teknik gücüyle vuruyor, özgürlük savaşçıları ise tüm dünyayı şaşırtan güçlü iradeleriyle büyük bir direniş sergiliyordu. Savaş o gün daha da yoğunlaşmıştı. Jindar ön cephede çete saldırılarına karşılık veriyordu. Kobanê’nin çetelerin eline geçmesine izin veremezdi. Orada halkının direnişi saklıydı. Yüzyılların hayali orada vücut buluyordu. Jindar, tüm gücüyle savaşıyordu. Bilinciyle, öfkesiyle, fiziğiyle. Yoğun atılan bombalardan biri yakınında patladı. Ağır yaralandı. Elleri titredi, gözleri karardı ve yere düştü. Silahına tekrar doğruldu. Silahı elinde zar zor tutabiliyordu. Titreyen parmaklarıyla tetiğe son kez bastı ve taramaya verdiği silahının namlusundan üst üste mermi aktı. Bu mermiler isyanın doruğa ulaştığını anlatıyordu. Düşmemeliydi. Ne olursa olsun, savaşmaya devam etmeliydi. Gücünün tükendiğini hissetti. Ama silahı hâlâ elindeydi. Bu arada bir yoldaşı ona ulaşmıştı. Onu kucakladığı gibi savaş alanından uzaklaştırdı. Acilen tedavi edilmesi gerekiyordu. Yoldaşları başındaydı. Faşist Türk askerlerince, sınırdan geçirilmesine izin verilmedi. Jindar, o haliyle yoldaşlarına; “beni bırakın, savaş alanına gidin” diye bağırdı. Ama yoldaşları kararlıydı. Bırakmadılar. Onu hastaneye yetiştireceklerdi.

Özgürlüğü sayıklayarak veda etti

Sınırda çok beklediği için çok kan kaybetmişti. Ve bedeni yorgun düşmüştü. Gözleri yavaş yavaş kapanırken, geride bıraktığı yoldaşlarının mücadeleyi devam ettireceğini biliyordu. Son nefesinde de halkının özgürlüğüne inanan derin bir huzurla veda ediyordu…

O ve yoldaşlarının direnişi tüm dünyanın dengelerini değiştirdi. Mücadeleleri karşısında sömürgeci sistemler bile duramadı. Asıl şimdi ölümsüzleştiler!

Kobanê ise direnişçilerinin ruhuyla adeta yeniden doğdu. Tarih olması için üzerinden zaman geçmesine gerek yoktu. Kendisi uğruna can veren çocuklarının anılarını her zaman yaşatacak bir müzeye dönüştü.