Komplolar tezgahında büyük anlam arayışı

- Sema MAZLUM
423 views

Fransızca’dan gelme bir kavram olan ‘komplo’, gizli-saklı hesap yapma anlamına gelir. Komployu tezgahlayanlar özünde; insanlığın iyi, doğru ve güzel değerlerini kendilerine tehdit olarak görür. Bu tehditi ortadan kaldırmak için insanları ve toplumları şaşkına çevirecek en ince psikolojik ve özel yöntemleri devreye koyar. Sınıflı ve devletli uygarlık sahipleri için komplo, kirli çıkarlarını elde etmenin en etkili tezgahıdır. Demokratik uygarlık toplumları ve halkları için ise, en lanetli oyundur. Çünkü bu oyun ile hile, yalan ve tuzaklarla demokratik toplum değerleri teslim alınmak istenir. İnsanlık tarihinin her aşamasında mutlaka komploların izine rastlanız.

Mitolojiler devrinden günümüze kadar devam eden bu lanetli gerçeklik, halkları teslim almak için öncelikle önderlerini hedef aldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998’de start alan ve 15 Şubat 1999’da İmralı Adası’nda fiziki esaretle sonuçlanan Uluslararası Komplo da buna verilecek en çarpıcı örneklerdendir. Komplo’nun uluslararası boyutlarda olması, çıkarlarının büyüklüğüne ve kapsamının ne kadar geniş olduğuna işaret eder. Hegemon güçler tarafından dört parçaya bölünmüş, dünyanın her tarafında mültecileştirilmiş, toplumsal ve kültürel olarak her türlü kırım ve asimilasyona uğramış bir halkın Önderine neden uluslararası ölçekte bir komplo tezgahlandı?

Soğuk savaş sonrası yeniden dizayn

Bilindiği üzere 1990’lar itibariyle soğuk savaşın son bulmasıyla ABD dünyayı yeniden düzenlemek istedi. Buna da yeni dünya düzeni adını verdi. Bununla beraber Ortadoğu merkezli iki ayrı proje olan ‘Genişletilmiş Ortadoğu projesi (GOP)’ ve ‘Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’ ile kendini var etmek istedi. İkinci dünya savaşı ile tamamlanmayan paylaşım savaşımını bu projelerle tamamlamak istedi.

ABD, bölgenin merkezi statükocu ulus devletlerini kendi çıkarlarına engel görüyordu. Sovyet gölgesinde şekillenen bu devletleri devirip, yerine kendine bağımlı yeni merkezi ulus devletçikler kurmak istedi. Barzani’ye federatif yapı içerisinde yasal güvence verirken, Sykes-Picot’u yeniden Kürt inkarı üzerinden güncellemek istedi. Bu savaşlarda zaman, mekan ve karşı tarafın durumuna göre, bazen sert bazen de yumuşak güçle sonuç alınmak istendi. Güç paylaşımında devrede olan, sert gücün askeri mantığı ve askeri araçlarıdır. Özellikle istila, işgal, imha etme, teslim alma uygulanan vahşi pratiklerdir. Tarih boyunca Ortadoğu her türlü vahşet ve sömürüyle karşı karşıya kaldı. Soykırıma, kültürel kırıma ve toplum kırıma tabi tutuldu. Ortadoğulu halklar tüm bu yok etme operasyonlarına karşı isyan, ayaklanma  ve bazen de uzlaşarak varlıklarını yaşatabildiler. Egemen güçlere karşı tümden başarılı olmasalar da, sömürge olmayı kabul etmeyip, direniş geleneğinin tüm yöntemleriyle iradelerini savunabildiler.

Savaş denklemine karşı toplumsal barışı yaşatmak

Kürt Halk Önderi; hegemonik güçlerin Ortadoğu’da yarattığı savaşın toplumda sürekli bir hale getirildiğini, değişim ve gelişimin önünü kapattığını, dinler, mezhepler ve etnik yapılar arasında sorunlar hep canlı tutularak, bölgeyi hem müdahalelere açık hem de savunmasız bir duruma getirdiğini belirtir. Yine Ortadoğu’da kurulan bu lanetli savaş denklemine karşı toplumsal barışı ve kültürü yaşatma arayışını esas alır. Halklar üzerine planlanan savaş projelerini kabul etmediği gibi, böl-yönet ve kendine bağla yönetim anlayışını irade dışı olarak görür ve reddeder. Halkların kendi özgücüne dayanarak varlıklarını korumayı ve büyütmeyi kendi olma şartı olarak görür.

Ortadoğu’nun bağımlı, işbirlikçi ve iktidarcı liderlerinin tersine, Kürt Halk Önderi özgürlükçü ve bağımsız çizgisiyle, Ortadoğu’da sürekli kılınan savaş denklemini deşifre edip, teşhir eder. Halkların özgücünün esasına inanır. ABD başta olmak üzere İngiltere ve İsrail Kürt Halk Önderi’nin özgürlükçü ve bağımsız çizgisini savaş çıkarlarına tehdit olarak gördüler. Sayın Öcalan’ı Ortadoğu’da ‘oyunu bozan adam’ olarak ele aldılar. Denetim altına almak ve özgürlükçü iradesini kırmak için uluslararası komplonun tezgahını kurdular.

Yüzyıllara yayılmak istenen Kürt-Türk savaşı

Sayın Öcalan’ın İmralı adasına alınmasıyla, komplonun ikinci amacı devreye konuldu. Altı aylık ömür biçilen Kürt özgürlük hareketinin dağılması için, iç komplo hazırlanmıştı. Sayın Öcalan İmralı’daki ilk zorlu zamanları, kendisinin ve hareketinin tasfiyesinin önüne geçerek, varlık savaşını en üst düzeyde yürüterek komployu boşa çıkardı. Komplonun üçüncü amacı ise; yüzyıllara yayılacak bir Kürt-Türk savaşını başlatmaktı. Komplo sahipleri Türkiye’den Kürt rantı ile sermayelerini büyütmek derdindeydiler. Kürt Halk Önderi, İmralı’daki ilk duruşmasında demokratik cumhuriyet çağrısıyla halkların barışını gündeme koydu. 1999 ve 2004 yılları arasındaki ateşkes zamanı Kürt-Türk savaşını ortadan kaldırmanın en açık halidir. İmralı Adası’nda geliştirdiği demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ile anlamlı ve değerli yeni bir yaşamın zihniyetini ortaya koydu.

Sayın Öcalan neden İmralı Adası’na götürüldü? İmralı Adası politik kimliği ağır basan isimlerin cezalandırıldığı ve idamların yapıldığı bir mekan. Kürt Halk Önderi, İmralı işkence sistemine ilişkin, “Bir adada tek kişilik bir hücrede dış dünya ile bağı koparılmış halde yaşamak bir tabuta canlı konulmak gibi bir şeydir, buna tabutlukta yaşam dedim, zaten bu tabutluk gibi hücremde nefes almakta bile zorlanıyorum. Nasıl bir idam mahkumu asılma sırasında son nefesini vermeden önce çırpınır, üç dakika sonra ölürse, burada bana uygulanan yöntemle üç dakikalık ölümü zamana  yayarak gerçekleştirmek istiyorlar” şekilde ifade eder.

İklimin boğucu etkisi sağlığı üzerinde ciddi yan etkiler yapmakta. Özel ve keyfi yasallarla tüm hukuksal hakların elinden alındığı gibi, 27 Temmuz 2011’den Mayıs 2019’a kadar avukatlarıyla görüştürülmedi. “Hücre cezası ve hava muhalefeti” gibi uyduruk yalanlarla savunma hakkı gasp edilmekte.

Kürtler tarihe tekerrür ettirmedi

Kurdish people hold a huge picture of jailed leader of Turkey’s Kurd rebels, Abdullah Ocalan, in Strasbourg, eastern France, on February 13, 2016, during the annual rally of Kurds from all over Europe to denounce the detention of Abdullah Ocalan.
Ocalan was captured by Turkish undercover agents in Kenya in 1999, brought back to Turkey and sentenced to death. His sentence was later commuted to life. / AFP PHOTO / PATRICK HERTZOG

Uluslararası Komplo gerçekleştiğinde Kürtler ülkelerinde ve dünyanın dört bir yanında topyekün ayağa kalktılar. “Güneşimizi karartamazsınız” sloganıyla zindanlarda başlayan fedai eylemleri, dışarıda halk serhildanları ile birleşerek ateşten bir çember oluşturuldu. Kürtlerin öfkesi dinmek bilmedi. Şex Said, Seyit Rıza, Qadi Muhammed’in idamlarını unutmayan Kürtler, bu kez tarihin tekerrür etmesine izin vermeyecek, Önderlerini sahiplenecekti. Bedenler ateş topuna dönüştürüldü. İrade, kararlılık ve direniş ruhu büyük bir volkan olup, komplocuların kucağında patladı.

Kürt Halk Önderi, “Komplo büyük oranda boşa çıkartıldı” derken Kürtler’in bu topyekün ayağa kalkışına işaret ediyordu. Kürt halk Önderi’nin toplumsal ahlaki vicdani ve politik dehası dostu-düşmanı kendine hayran bıraktığı gibi derinden etkilemektedir. Yaşadığı ve yaşattığı hakikat ne kadar zaman alırsa alsın, zamanın ruhu onun iyi, doğru ve güzel düşüncelerini, emeğini hep yeşertecektir.

Ruhta, duyguda, düşüncede ve eylemde birbirini tamamlayan halk ve Önderlik, komploya verilen cevabın en büyüğüdür. Nasıl ki, Kürt Halk Önderi daracık hücresinde komployu boşa çıkardıysa, şimdi Kürtler olarak bizlere düşen de İmralı işkence sistemini parçalamaktır.

 

*Gebze Cezaevi