“Kültürler, Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme”

- Dilan BOZGAN
504 views
2019 yılı Latin Amerika’da toplumsal hareketler açısından önemli bir yıl oldu. Bir yandan 2000’lerin başından itibaren tüm kıtada farklı biçimlerde de olsa etkili olan popülist sol hareketlerin kendi siyasal söylemleri ile ters düşen pratiklerine yönelik eleştiriler, öte yandan da bu eleştirel ortamdan faydalanarak yükselişe geçen sağa karşı tepkiler birleşerek yepyeni bir panorama oluşturdular. Bu yeni panoramada “21. yüzyılın devrimci özneleri” olarak kadınlar önemli bir siyasi rol oynamaya başladılar.

Örneğin Şili’den LasTesis, tüm dünyada kadın mücadelesinin belleğine kazınırken, Bolivya’da 2019’da gerçekleşen darbede ise tank ve tüfekler karşısında bedenini siper eden cholitalar (yerli/köylü kadınlar), tüm saldırılar karşısında wiphalanın (yerli halkların bayrağı) yeniden göklerde dalgalanmasında önemli bir rol oynadılar.

Akıllarda ve kalplerde yer edinen bu ikonik görüntülerin ardından, 2020 yılında ise, Latin Amerika/Abya Yala’da kadınlar, halk isyanlarında oynadıkları bu önemli rollerinin sonucu olarak siyasi tanınma ve temsil anlamında önemli kazanımlar elde ettiler. Şili’de anayasa yapımında temel rolü oynayacak olan “Kurucu Meclis”lerde kadınların parite esasına göre temsil edilmeleri garanti altına alındı. Arjantin’de kadınlar kürtajı yasal bir hakka dönüştürdüler, ayrıca yeni hükümette önemli bürokratik görevlere getirildiler.

Kadınların çatısı: Bartolina Sisa

Çokuluslu Bolivya devletinde ise, MAS-IPSP (Sosyalizme Doğru Hareket- Halkların Egemenliği için Siyasi Araç)’nin yeniden iktidara gelmesinin ardından 20 Kasım 2020’de “Kültürler, Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme” Bakanlığı kuruldu. Esasen bir röportaj olarak düşündüğümüz bu yazıyı, bürokratik zorluklar nedeniyle gerçekleştiremedik. Ancak, yine de siyasi/ideolojik anlamda yerli/köylü/etnisite temelli kadın mücadeleleri anlamında önemli bir sonuç sayılabilecek bu gelişmenin ark aplanına bakmayı önemli bulduk. Henüz çok kısa bir geçmişi olan bu Bakanlığın, ismi nedeniyle yarattığı egzotikleştirilmiş ilginin ötesinde hangi mücadelelerin ve ideolojik okumaların bir sonucu olduğuna bakmakta fayda var. Zira, Bolivya’da Bakanlık bünyesinde “isimleştirilen” ve “kurumsallaştırılan” bu kelimelerin arkasında, uzun soluklu bir kadın mücadele tarihi var. Bolivya’daki kadın mücadelelerinin; Şili ve Arjantin’deki yükselen ve önemli birer siyasal güç olarak ortaya çıkan, ama daha ziyade “şehirli feminizm”in bir sonucu olan kadın hareketlerinden farkı, yerli/köylü kadın mücadelesinin –diğer ülkelerdeki gibi ırkçılık ve sömürgecilik konularında katkı sunan- marjinal/eleştirel bir noktada değil, anaakım bir konumda yer alması.

Bolivya yerli/köylü kadın mücadelesinin kökenleri 1970’li yıllara dayanıyor. Köylü Kadın Dernekleri, Anneler Klübü ve Komünal Kadın Sendikası gibi örgütlenme deneyimleri ile başlayan ve süreç içerisinde bir araya gelen parçalı yapılar, 1980’de Bolivya Köylü Kadınlar Ulusal Federasyonu – Bartolina Sisa adıyla birleşiyorlar. Bartolina Sisa adı ise, 18. yüzyılda sömürgeci güçlere karşı (eşi) Túpac Katari ile birlikte mücadele eden kadın liderin ismine ithafen federasyon tarafından benimseniyor. Bu federasyon, Bolivya Köylü İşçileri Özgün Sendikal Konfederasyonu ile işbirliği içerisinde, organik yapısının temeli olarak sendikalizmi benimsiyor. 1994’de MAS-IPSP kuruluşunun ardından Bolivya Köylü Kadın Federasyonu, 1997’de %30 Kadın Kotası yasasını da kapsayan bir siyasi projenin temellerini atıyorlar. 1999’da Bolivya yerel seçimlerinde köylü/yerli kadınların belediye seçimlerine katılımının da önünü açıyorlar.

Bolivya’da “demokratik kültürel devrim” temelinde “değişim süreci”ni gerçekleştirecek olan “siyasi bir araç” olarak kurulan MAS-IPSP içerisinde, organik olarak yer alan “Bartolina Sisa” Köylü Kadın Federayonu’nun çalışmalarının amacını ise şu şekilde dile getiriyorlar:

“Toprak ve beslenme egemenliğini, köylü ve yerli kadınların onurunu yeniden kazanmak… Böylece kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik tüm alanlarda eşit katılımını, bir toplumsal cinsiyet

eşitliği kavramı olan chacha warmi esasına göre sağlamak. Erkek kardeşlerimizle eşitten eşite bir katılımı sağlamak. Kız kardeşlerimizin sürekli olarak formasyonunu ve kapasitasyonunun sağlanması, baskı ve cehalet mentalitesinden özgürleşmek ve gerçek bir özgürlüğe ulaşmanın yegane yöntemidir.”

“Eş-temsiliyet”
Chacha-Warmi; Ant (dağları) siyasal sistem modeline göre “eş-temsiliyet”, yani dişi ve erkek cinsler arası denge esasına dayalı bir siyasi güç yönetimini gerçekleştirmek için gereken “birlik ve kardeşliğin” komüniter ideolojik düşüncesinin temelidir. Diarkik gücü temsil eder. Bu “geleneksel”/sömürgecilik öncesi yönetişim biçimi MAS-IPSP (Sosyalizme Doğru Hareket- Halkların Egemenliği için Siyasi Vasıta) tarafından yeni/”modern” bir yorumlama ile, iktidara geldiği 2006 yılından itibaren, “dönüştürülmesi” gereken “sömürgeci, cumhuriyetçi ve neoliberal devletin” alternatifi olarak görülen, Çokuluslu Bolivya Devleti’nin temel ilkelerinden biri olmuştur. “Bartolinalar” olarak anılmaya başlayan kadın örgütlenmesi de bu diarkik-güç birliği ve temsiliyet esasını, yani chacha-warmi’yi, kadınların siyasi temsiliyetlerini meşrulaştırmanın önemli bir aracı olarak kullanılır. Böylece, “Demokratik ve Kültürel Devrimin” yöntemi olan “sömürgesizleştirme” projesinin önemli ve vazgeçilmez parçası haline gelirler. Öte yandan, “Ant maçizmine” karşı da mücadeleleri, sömürgesizleşme mücadelesiyle yan yana yürütülen bir mücadeledir. Zira; sömürgecilik, esasen “matriarkal” olan yerli halkların kültürlerini ataerkilleştiren en önemli neden olarak görülmektedir. “Kadim kozmik-görüşe” (cosmovisión ancetral) geri dönüşü hedefleyen siyasi projenin; sömürgesizleşme, ataerkilsizleşme ve çok-ulusluluk ilkeleri birbirini tamamlayıcı olarak görülür.

Küllerinden yeniden doğuyor

Evo Morales’in Túpac Katari ile özdeşleşerek/özdeşleştirilerek 2006-2019 yılları arasında MAS-IPSP’nin ve devlet başlanlığının ardından, şimdi de Túpac Katari’nin eşi “Bartolina Sisa”nın küllerinden yeniden doğduğuna tanık olmaktayız. Kendisi de bir “Bartolina” olan ve bizzat Cochabamba “Bartolina Sisa” Köylü Kadınlar Eyalet Federasyonu ve MAS-IPSP yöneticiliği yapan Bakan Sabina Orellana’nın liderliğinde kurulan “Kültürler, Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme” Bakanlığı bunun en önemli göstergesi niteliğinde. Quechua halkından olan Bakan Sabina Orellana’nın kişisel siyasal tarihi, Bolivya kadın mücadelesi tarihi ile eş zamanlı. 1985’te “Anneler Klübü”nde başlayan siyasal hayatı 1993’te Vacas Kadın Merkezi aracılığıyla sendikal mücadeleye katılımı ile devam eder. 2005-2008 yılları arasında Cochabamba Köylü Kadınlar Eyalet Fedarasyonu’nun yöneticiliğini yapar ve “Bartolina Sisa” Bolivya Köylü/Yerli Kadınlar Ulusal Konfederasyonu’nun (CNMCIOB-“BS”) üyesi olur ve 2006-2009 yılları arasında Cochabamba milletvekilliği yapar.   

Kadınlar protestoların ön safındaydı

2019’da darbeyle Evo Morales’in başkanlığına son verilmesinin ve sürgüne gönderilmesinin ardından, Bolivya’da bir yıl boyunca aralıksız devam eden protestoların en ön sıralarında kadınlar yer aldılar. Zira bahsi geçen, 2006-2019 yılları arasındaki “Demokratik ve Kültürel Devrim sürecinde” en çok hayatları değişen yerli/köylü kadınlardı. MAS-IPSP’nin başa geldiği 2006 yılına değin cholitaların yerel kıyafetleriyle ve kültürel sembolleri olan “etekleri” ile (ki bu nedenle kendilerine mujeres de pollera – etekli kadınlar) kamusal alanlara girmeleri yasaktı. “Devrim” onların kültürel ve hatta varoluşsal olarak tanınmasında önemli bir rol oynamıştı ve kazandıkları haklardan vazgeçmeyeceklerini ortaya koyar bir biçimde, 2019 yılı boyunca darbecilere karşı mücadelede ön safları bırakmadılar. 20 Kasım 2020’deki yemin töreni sırasında Sabina Orellana da bu mücadeleyi ve 2019 darbesi sırasında yerli halklara, kültürlerine, “etekli kadınlara” ve yerli halkların (eşit bir biçimde kare ve çok renklilikle temsil edildiği) bayrağı olan wiphala’ya yapılan saldırıları hatırlatarak Bakanlığın bütün bunları temsil ettiğinin altını çizdi.

2009 yılında Kültürler ve Turizm Bakanlığı adıyla kurulan Bakanlık bünyesinde, Evo Morales’in başkanlığı süresince; Turizm, Kültürler-Arasılık (Interculturalidad) ve Sömürgesizleşme müsteşarlıkları bulunuyordu. 2020 yılının Haziran ayında, darbeci Başkan Jeanine Añez tarafından kapatılması, Bakanlığın darbeciler ve MAS-IPSP arasındaki ideolojik mücadeledeki önemine işaret eder nitelikte. İktidarın yeniden MAS-IPSP tarafından ele geçirilmesi ile Bakanlığın yeniden, ama farklı bir isimle açıldığına tanık oluyoruz. Öncekinden farklı olarak Turizm kelimesi yerini “Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme”ye bıraktı. Bakanlık bünyesinde iki Müsteşarlık bulunuyor. Bunlar “Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme” müsteşarlığı ve bu müsteşarlık bünyesinde aynı isimdeki Genel Müdürlük ile “Irkçılık ve Her Türlü Ayrımcılıkla Mücadele Genel Müdürlüğü” bulunuyor. Diğer müsteşarlık, “Kültürler-Arasılık” Müsteşarlığı bünyesinde ise “Kültürel ve Sanatsal Gelişim” ile “Kültürel Miras” Genel Müdürlükleri bulunuyor.

“İçe dönüş” hamlesi

Bakanlığın temel hedefleri daha çok kültürleri koruma perspektifini esas alıyor. Önemli başlıklardan birisi de Çokuluslu Bolivya Devletinin resmi olarak kabul ettiği 36 yerli dilinin öğretimine yönelik programlar geliştirilmesi. Ayrıca, yerli/köylü halklar, kültürler-arası halklar ve Afro-Bolivyalı halkların tarihsel hafızalarının onarılmasına yönelik de programlar geliştirilecek. Ayrıca, Bakanlığın isminden de anlaşılacağı üzere tekçi bir “kültür” perspektifi yerine “kültürler” denilerek çoğulculuğa vurgu yapılıyor. Katılımcı bir yönetişim biçimi ile tüm halkların temsil edildiği mekanizmalar aracılığıyla politikalarını belirleyeceklerini söylüyorlar.

Henüz üç aylık bir geçmişi olan bu Bakanlığın nasıl bir “sömürgesizleştirme” ve “ataerkilsizleştirme” politikası izleyeceğini kestirmek zor. Ama altını çizmekte fayda olan konulardan birisi; Ant Dağlarının yüksek yaylaları boyunca ve denize sınırı olmayan bir konumda bulunan Bolivya’da, MAS-IPSP’nin “Turizm”den “Sömürgesizleşme ve Ataerkilsizleşme”ye doğru yaptığı hamle. “Kültürel Turizm” ve “Kalkınma” politikalarını dayatan uluslar-arası kurumların ulus-ötesi perspektifleriyle uyumlu bir biçimde “dışarı açılma” yerine, “içe dönüş”e doğru bir hamle olarak değerlendirilebilir. “İçteki” farklı kültürlerle bütünleşme ile bu kültürlerin sömürgeci ve ataerkil içeriklerine yönelik bir perspektifi odağa alıyor. “Uluslar-arası ve ötesi” bütünleşmelerin; yani gerek Batılı-küreselleşme, gerekse öteki-küreselleşme perspektiflerinin bunca “önemli” bulunduğu bu günlerde; sanırım bizlere yeniden “içe dönüş”ü ve “kültürel-korumacılığı” hatırlatması bakımından takip edilesi önemli bir gelişme olarak gündemimizi meşgul edecek gibi görünüyor.

Kaynaklar:

• Sánchez Echevarría, Mireya (2015) “Ser Bartolina” en tiempos de cambio. Procesos de construcción identitaria de la Confederación Nacional de Mujeres Campesinas Indígenas Originarias de Bolivia “Bartolina Sisa” en el Estado Plurinacional”. CLACSO: Buenos Aires.

• Orellana, Sabina (2013) “No hay diferencia entre las organizaciones y nuestro instrumento”. Conversaciones: Bitácora Intercultural. La Paz, Bolivia.