Öcalan bize ışık oldu

- Newaya Jin
342 views

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulunan tecride tepki gösteren devrimci aktivistler:

‘Öcalan’ın ideolojisi hepimiz için bir uyanış oldu’

Kürtler uzun süredir Türkiye’nin kimyasal silah kullanımını protesto ve uluslararası toplumda duyarlılık uyandırma amacıyla Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerinde eylemler düzenliyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan başta olmak üzere Türkiye cezaevlerinde tutsaklara uygulanan ağır tecrit koşulları da Kürtlerin ana gündemlerinden. Kürtlerin eylemlilikleri kapsamında sözkonusu iki konuda Kasım ayı içerisinde öne çıkan eylemler oldu. Birincisi Lahey’deki Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önündeki yoğun katılımlı eylem diğeri ise Atina’dan demir alarak Napoli’ye varan Öcalan üzerindeki tecridi protesto eden ’Özgürlük Gemisi’ eylemiydi. Her iki eyleme de katılan gazetemizin muhabirleri katılımcı kadın aktivistlerden görüş aldı. Lahey’deki (Den Haag) Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önünde 3 Kasım’da yapılan eyleme Kürtler ve dostlarının yanı sıra Avrupalılar da yoğun katılım gösterdi. Lahey’de sadece Avrupalılar değil, Arjantinli Abya Yala Aktivisti Kadın Dayanışma Komitesi Üyesi Arjantinli Nathalia Benavides de vardı.

‘Diktatör Erdoğan’ı durdurmalıyız’

Nathalia gazetemize verdiği demeçte, öncelikle kimyasal kullanımının kabul edilemez bir uygulama olduğunu ifade ederek uluslararası kuruluşların sessizliğini eleştirdi. ‘Diktatör’ olarak tanımladığı Erdoğan’ın her fırsatta Kürt halkını kriminalize etmeye çalıştığına dikkat çekti. “Erdoğan’ın her konuda durdurulmaya ihtiyacı var” diyen Nathalia bu nedenle de Kürtlerle birlikte Lahey’de olduğunu söyledi. Erdoğan’a karşı Avrupa’nın sessizliğinin ardında ‘mülteci tehdidi’ olduğunu savunan Nathalia Benavides “Erdoğan, Avrupa’ya karşı savaş oyunu oynuyor. Tüm dünya bunu görüyor aslında. İnsan hayatlarıyla oynayarak birbirini tehdit ediyorlar” şeklinde konuştu.“Kimyasal denildiğinde aklıma Halepçe geliyor” diyen Nathalia, sessiz kalanların tarafında olamayacağını bunun kendisi açısından büyük bir utanç olacağını kaydetti.

‘Öcalan’a uygulanan tecrit Kürt halkına uygulanan tecrittir

Nathalia, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride de tepki gösterdi. Öcalan’ın hala cezaevinde olması ve insanlık dışı tecride maruz kalmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Nathalia, “Abdullah Öcalan şimdi hemen özgür olmalı. Öcalan’a uygulanan tecrit Kürt halkına uygulanan tecrittir. Öcalan, ‘Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü’ paradigmasıyla özgürlük isteyen diğer haklara ilham verdi. Öcalan’nın geliştirdiği ideoloji hepimiz için bir uyanış oldu. Çünkü O’nun sayesinde ‘kadının özgürlüğü, halkın özgürlüğüdür’ diyebiliyoruz. Halkların özgürlüğü, kadının özgürlüğü, direniş ve başarıya dair birçok şeyi Öcalan, ideolojisiyle bizlere anlattı. Minnettarız” dedi.

‘AB ve BM net tutum almalı’

Pedagoji alanında çalışmalar yürüten Hollandalı Laina Van Der Heiden de Lahey’deki eylemciler arasındaydı. “Kimyasal silah kullanımı insanlığa karşı suçtur. Bu uluslararası sözleşmelerde de mevcuttur” diyerek sözlerine başlayan Laina, vahim olanın özellikle kendi ülkelerinde medyanın bundan bahsetmemesi olduğunu söyledi. Hiçbir devletin buna karşı çıkmamasının onaylamak anlamına geldiğine işaret eden Laina, AB ve BM’nin net tutum alması gerektiğini belirtti. Laina da tecridi insanlık dışı bir uygulama olarak nitelendirerek bu konuya ilişkin de kendi medyalarında herhangi bir haberin yapılmadığını ifade ederek eleştirdi. “Öcalan’ı okuma fırsatı buldum” diyen Laina şöyle devam etti: “Tabii ki Öcalan’ın görüşleri sadece Kürt kadınları için değil, Hollandalı kadınlar için de önemli ve tüm Avrupalı kadınlar için de. Çünkü ‘özgürlükçü toplum’ ideolojisiyle bize patriarkanın yenilebileceğini gösterdi. Aynı zamanda cinsiyetçiliğin aşılabileceği, kadına karşı şiddet ve cinsiyetçi yaklaşımların değiştirilebileceğini öğretti.”

‘Öcalan’ın özgürlüğü ile

yeni dünya sistemi yaşamsallaştırılabilir’

Uruguaylı Florencia Guarch ise Atina-Napoli güzergahındaki “Özgürlük Gemisi”ndeydi. Güney Brezilya’da Kürt halkıyla dayanışma için kurulan Solidarity Comite’de tercüman olarak çalışan Florentia, eyleme Latin Amerika’yı temsilen katıldığını söyleyerek böylesi bir eylemde yer almanın memnuniyetini dile getirdi. Florentia Watch, Demokratik Konfederalizm’in kapitalizme karşı mücadele veren bütün hareketler ve toplumlar için bir alternatif olduğuna inandığını ifade ederek “Bu fikrin birleştiriciliğiyle uluslararası ilişkiler kurabilir, dünyada demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistemin hüküm sürmesini sağlayabiliriz. Bu nedenle bahsettiğimiz bu büyük fikrin yaratıcısı Abdullah Öcalan’nın fiziki özgürlüğünü önemsiyoruz. Öcalan’ın özgürlüğü ile yeni dünya sistemi yaşamsallaştırılabilir” dedi. 2015’te Uluslararası İlişkiler okuduğu sırada Kürtlerle tanıştığını anlatan Florentia, Öcalan’ın “başka bir dünya isteyen toplumlar için ışık” olduğunu belirtirken, Demokratik Konfederalizmin ise tüm mücadelelere ilham kaynağı ve tüm halkları kurtarabilecek yegane paradigma olduğunu düşünüyor. Florentia, son olarak üniversite tezini Kürt mücadelesi üzerine verdiğini, şimdi ise Portekizce Öcalan’ın fikirleri üzerine araştırmalar yaptığını aktararak, “Öcalan’ın fikirlerini dünyaya yaymak istiyorum” dedi.

Öcalan paradigması tüm dünyaya yayıldı
DURDURAMAZSINIZ!

Ruken Akça (Almanya-Köln): Sayın Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit aslında sadece O’na değil tüm Kürt halkına ve Ortadoğu halklarına yönelik bir tecrittir. Tecrit böyle devam ederse topyekün bir iç savaş yaşanacak. Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos durumu da bunu gösteriyor zaten. Kürt halkı ve dostları sorumluluklarını yerine getirse inanıyorum ki cezaevlerinde uygulanan tecrit ortadan kalkar. Öcalan’ın fikir ve paradigması şu anda tüm dünyaya yayılmıştır. Bunun önüne geçemeyecekler. Tüm yurtsever, devrimci, demokrat, sosyalist hareketlere çağrımız; bizler birlik olursak bu tecridi kırabiliriz. Çünkü tecrit kırılırsa tüm halklar kazanacak.

Ezgihan (Belçika): Türkiye ve Avrupa, Önder Apo’dan korktuğu için birlik olup bu tecridi uyguluyor. Aslında Önder Apo ve Kürt halkı arasındaki irtibatı keserek egemenliklerini sürdürmek istiyorlar. Tecrit sadece Türkiye eliyle yapılmıyor, arkasında Avrupanın desteği var. Önder Apo’nun sunduğu perspektiflerin Kürtler için büyük kazançlara vesile olduğunu biliyor. Bu nedenle ilk iş tecridi derinleştirerek irtibatı kesmek. Bizim de bu anlamda büyük bir mücadelenin sahibi olmamız gerek. Tüm alan ve sokaklarda sesimizi duyurmalıyız. Dünyaya sesimizi duyurmak için elimizden geleni herşeyi yapmalıyız.

Mühlise Çewlik (Almanya-Krefeld): Önder Apo, Kenya’dan özel bir uçakla getirildi. Bu da şunu gösteriyor ki işin içinde NATO, Amerika ve Avrupa var. Önder Apo, sadece Kürt halkı için değil tüm ezilen halklar için mücadele veriyor. Bunu iyi biliyorlar. Kadını, ekolojiyi, ekonomiyi, ezilen halkları tüm dünyayı ele alan bir perspektif ve çözüm gücüne sahip olduğu için tecrit uygulanıyor. Çünkü Önder Apo’nun sunduğu perspektif iktidarlıklarını sarsıyor. Kadının gücünden korkuyorlar. Biliyorlar; kadın irade olursa, konuşursa kendi ayaklarının üzerinde durursa egemenlikleri yıkılır. Yapacağımız tek şey; korkularımızdan vazgeçip tüm baskı, tutuklama ve katliamlara karşı mücadeleyi büyütmek.

Şilan (Almanya-Mönchengladbach): Dünya derin bir kaos içerisinde. Önder Apo bunu çözmek istiyor. Dış güçlerin işine gelmediği için, tecritle bunu engelemek istiyorlar. Önder Apo’nun Demokratik Konfederalizm fikri tüm hakları kapsayan bir sistemdir. En çok kadın da haklarını savunan bir paradigmadır. Biz genç kadınlar, Avrupa sistemin içersinde çok farklı şekilleniyoruz. Sistem ve ailede öğrendiğimiz şey nedir? ‘Çalış kendine bak!’ Yani tekçi mantık. Kendi cinsimize yabancı, düşman olarak şekillendiriliyoruz. Hayata dair ezberler var, bilinçlenmiyoruz. Önderliği okudukça bunun bilincine vardım. Çünkü Önderliğin kadın eksenli paradigması kapitalist sistemin tam tersi bir paradigmadır. Önderliğin kadın eksenli paradigmasından bu yüzden korkuyorlar. Biz genç kadınların üzerine düşen görev bu paradigmayı toplumsallaştırmaktır. Önderliği okuyup-okutmak, yaymak gerek. Bunu yaparak Önderliğimize sahip çıkabiliriz.

Selda (Hollanda-Den Haag): Demokratik güç birliğinde çalışma yürütüyorum. Özellikle son dönemlerde cezaevlerinde artan baskıların aynı zamanda Kürdistan’da da artması tesadüf değildir. Bu, soykırım politikasının bir parçasıdır. CPT, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu, devletlerle olan diplomatik ilişkilerini bozmamak adına en demokratik hakları bile gözden çıkarmaya hazır. Bu sistem, insani ne kadar değer varsa hepsine düşman. Emperyalist güçler onun sistemini reddeden, onu yıkmaya hazır olan tüm güçlere düşman. Bu nedenle enternasyonal çalışmaların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bütün mücadeleler gerçekten iç içe geçmiş durumda. Emperyalist iş birliği arttıkça, bizim yani devrimci güçlerin de kendi arasında daha sıkı bir şekilde ve daha organizeli bir biçimde örgütlenmemiz gerektiğini düşünüyorum.