Ataerkiye karşı mücadelede yeni bir mevzi: ROSARA

- Döne GÜZEL
404 views

Patriyarkal ve kapitalist sistemin yaşadığı kriz ve ahlaki çöküntü, Covid-19 olarak kodlanan küresel pandemi ile birlikte daha görünür olmaya başladı. İnsanlık değerlerinin ayaklar altına alındığı çağımızda, kendisini ezel ve ebed gören bu sistem, maske, eldivan, dezenfeksiyon jeli, solunum cihazı gibi tıbi gereksinimleri bile temin edemedi. Tarih sayfalarına bir de ‘maske savaşı’ tabiri eklenmiş oldu. İnsan hayatı için olmazsa olmazlardan olan; hastane, tedavi, yatak, bakım gibi önceliklerin, devlet düzenlemelerinde ve politikalarında listenin sonlarında yer aldığı açığa çıktı. ‘Güvenlik’, ‘Savunma’ gibi bahanelerle savaşa milyarlarca ve hatta trilyonlarca yatırım yapan birçok devlet, insan sağlığına bütçe ayırmayı unutmuş!

65 yaş üstü olanların ‘yaşama hakkı var mı yok mu?’ tartışmaları yürütülerek, ‘ülke için yaşlıların gözden çıkartılabileceği’ hükmüne varıldı. Ve nihayetinde, çoğu bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlılar olmak üzere, onbinlerce insan yaşamını yitirdi. Covid-19 gündemine paralel ilerleyen başka bir konu ise, kadına yönelik artan ev içi şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetler. Özellikle yeni kuşak olmak üzere, çoğu insan belki de ilk kez kapitalist sistemin insanlık düşmanı yüzünü bu denli çıplak görmüş oldu.

Kadın düşmanı sisteme karşı yeni bir mevzi: ROSARA

Covid-19 ile beraber yaşadığımız ‘büyük kapatılma’ deneyimi, eminim çoğu insanlar açısından birçok boyutta öğretici olmuştur. Devletler ‘güvenlik’ yalanı ile toplum ‘rıza’sını da alarak daha çok totalitarizm ve faşizm devşirme planları yaparken, karşı mevzideki muhalifler ise inandıkları ütopyanın doğa ve kadınla barışık olmakla gerçekleşebileceğine bir kez daha kanaat getirdi. Kadın hakikatini yadsıyan, sistemini onun yokluğu üzerinden inşa eden hiçbir yapının uzun vadeli yaşam şansı olmaz. Kadınların binyıllar içersinde verdiği ağır bedel bu gerçeği tecelli etmiştir. Ortaçağ’ın karanlık perdesi aralanmış artık. Bunu, milyonlarca kadın hayatıyla takas ederek sağlatmıştır. Ortada savaşan tek bir cephe yok artık. Ataerkiye karşı, cesareti kuşanmış, örgütlü ve direngen meydan okuyan başka bir mevzi de var.

Ülkemiz Kürdistan’da ve dünya ölçeğinde kadınlar gün geçtikçe bir araya gelme ihtiyacını daha çok duyuyor, duyumsuyor. Çünkü bir araya geliş güçlendiriyor, güzelleştiriyor, özgürleştiriyor. Kadınlar birbirine dokundukça hikayelerinin nasıl da tanıdık olduğunu, ötekinin hikayesinde anlatılanın aslında kendi hikayesi olduğunu görüyor. Bir çeşit uyanıştır bu görme hali. ‘Kader’, ‘ikinci cins’, ‘köle’ hikayeleri ile uyutulan bilincin uyanışı. Ve birazdan kıran kırana bir mücadeleye atılmanın tam da eşiği.

Bu mücadeleye soyunan yeni mevzilerden biri de İsviçre’nin Zürich kentinde Mart 2020’de  kuruluşunu ilan eden Rosara Kadın Merkezi’dir. Rosara, İsviçre’de yaşayan kadınların ortak buluşma merkezi olmaya talip.

Kadına yönelik şiddeti görünür kılma ve şiddete karşı yaygın mücadele etme iddasında olan kurum, İsviçre genelinde kadın ve çocuklara yönelik sosyal, kültürel ve eğitsel projeler üzerinde çalışacak. Merkez, kadına yönelik şiddet ile mücadelenin patriyarkal sisteme karşı mevzilenmekten geçtiği bilincinden hareketle, toplumsal cinsiyet kodlamalarına dikkat çekiyor. Merkez, kamuoyu ile paylaştığı basın metninde; kadınların ataerkil sistem tarafından kodlanan cinsiyet tanımlaması sarmalı ile kuşatıldığına, bu şiddet sarmalı içerisinde kadının zayıf, yalnız, eş, sevgili, anne, kızkardeş vb. tanımlar ile kategorize edildiğine ve böylelikle şiddetin kadına, topluma ve çocuklara empoze edildiğine dikkat çekti.

Sosyal, kültürel ve eğitsel alanlar açacak

Açıklamanın devamında kadına yönelik fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin sistematik bir şekilde devam ettiğine vurgu yapıldı.

Kapitalist sistemin savaş politikalarının sonucu olarak yaşanan göçmen/mülteci dramına da dikkat geçen Rosara Kadın Merkezi, “başta şiddet olmak üzere, insanca yaşam koşullarının yetersizliğinden dolayı göç etmek zorunda kalan kadınların, geldikleri ülkelerde dil ve yeni kültüre adaptasyon sorunları giderek derinleşiyor” dedi.

Rosara’nın genç kadınlara dair de özellikle de kültürel çapta plan ve projeleri var. Kapitalizmin her gün biraz daha dejenere ettiği genç bilinçleri uyandırmak ve akışkan enerjilerini toplumsal hakikat mecrasına yöneltmek, geleceği örmenin başlıca ilmeklerindendir.

Rosara, endüstriyalizmin nesnelleştirdiği doğa ve toplum, birey ve toplum arasındaki bağı yeniden kurmak için de farkındalık ve bilinç yaratacak projeler üzeri çalışacağını duyurdu. Patriyarkal zihniyet ve sistemin varolan sosyal alanlara dönük de sistemsel bir yönelim içersinde olduğu gerçeğinden yola çıkan Rosara Kadın Merkezi, kadın ve çocuklara yönelik psikolojik, sosyal ve pedagojik danışmanlık hizmetlerini vermeyi de hedeflemekte.

Kadınların ihtiyaçları üzerinden yola çıkan Rosara, hedefledikleri tüm projelerin üstten bir grup tarafından değil, kadınların ortak emeği ve mücadelesi ile hayata geçirilebileceğini belirterek oluşturulacak ‘kadın ağı’na herkesi katılmaya çağırdı.

 Kollektif yaşam ve umudu büyütelim

İsviçre kantonlarının tümünde örgütlü olan kadın hareketlerine, dernek, insiyatif, meclis ve komünlere hitap eden Rosara; “İhtiyaç duyan herkese ulaşmak için kadın dayanışma ağı kuruyoruz. Gelin hep birlikte bu ağı büyüterek kadın gücü ile kolektif yaşam ve umudu büyütelim.”

Rosara Kadın Merkezi iletişim kanalları:

[email protected]

0041791200910