Sosyolojinin özü SARA’lar

- Zerya GÜL
597 views

a

Böylesine acı yüklü, ağır bir gündemle bir kadın gazetesine dahil olmak, oldukça zor ve anlamlı. Kadını oluşturan ve çoğaltan zamanları yakalama, yaşama ve yaşatmada sorumluluk yükleyen bir duygu yoğunluğuyla, merhaba…

2013’ten 2017 yılının 9 Ocak gününe kadar bildik zaman dilimiyle, klasik yıldönümleriyle tarif edilemeyecek bir akışı yaşadık, yaşıyoruz. Her gün aynı anda, aynı hissiyatta, aynı boşluk ve tamamlanma ihtiyacı, dünü ve geleceği o an’da görme ve mutlaka aşma, ulaşma duygusu içinde varlaşma ve özgürleşme yolundayız. Kabullenmedik, kabullenmeyeceğiz!

Sara, Rojbin ve Ronahi’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, olmayacak. Saldırganlığın büyüklüğü, toplumsallığın gücünden, etkisinden, özgürlük duygusunun tüm kadınlara ulaşmasından duyulan korkudan kaynaklanıyor. Kadın özgürlük ideolojisi ve kadın devriminin devletçi iktidarcı sisteme alternatif ilerleyişinden korkuluyor. Özgürlük ruhu, bilinci kazanmış, özgücüne dayalı bir örgütlülükle erkek egemen sistemin bütün kuramlarına, kurumlarına başkaldıran kadından büyük korkuyorlar. Bu kadın on binlerce yıllık demokratik toplumsallığın özü, kökü oluyor; egemen sistemin köksüzlüğünü deşifre ediyor.

“Onlar benim için sosyolojinin özüydüler” biçiminde tanımlanan kadın hakikati, Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Önderliğinin hakikatidir. Toplumsallığın özünü oluşturan kadın, Özgürlük Hareketi’yle bu özü yeniden keşfetti. Sara’nın hikayesi bu keşfin bütün güzellikleri, zorlukları, inişli çıkışlı oluşma zamanlarıyla hepimizin hikayesi. Özgürlük yolculuğunun soluksuz militanlığı ile tek başına yola çıkarken, milyonlara dönüşeceğinin umudu ve özleminin hikayesi. Bin bir parçaya bölünmüş beyni, yüreği ve bedeniyle bütüne, özgürlüğe, toplumsallığa doğru ilerlemenin yılmaz direnişçiliği içinde, her anı yeni bir soluk, her anı biraz daha aydınlık derken, kadın dünyasını, güzelliklerini keşfetmenin heyecanı, bitmez tükenmez mücadeleciliği içinde bir ilerleyiş, bir oluşma hali.

Her adımında kadına inançsızlığı, umutsuzluğu bir nebze geride bırakan bir yolun yolcusu; ama inançlı, kararlı, direngen bir yolcu. Tüm umutların tükendiği bir an’da kendine, kadına, halkına umut olmanın yol hikayesi. Kadın toplumsallığının tüm toplumsallıkların anası olduğunun derin bilgisi, sezgisi, sevgisi ile yürüyen, büyüyen, Rojbin’leşen, Ronahileşen bir kadın oluşumu. Bu oluşma enerjisiyle özgürlük aşkıyla tutuşan yürekleri dünyanın neresinde olursa olsun buluşturan bir gücü ifade ediyor.

Sara’nın aşkı ve arayışı; ne olursa olsun, birbirine düşmanlaştırılan, çekilmez kılınmak istenen, sevgisizleştirilen, çirkinleştirilen, üzerinde her an bin bir operasyon yürütülerek kendi olmaktan çıkarılan kadını güzelleştirmektir. Birbirini seven, kucaklayan, yaşamı emekle yaratma gücünü geliştiren kadın gerçeğine ulaşarak, birlikte yaşamayı başarmaktır. Sevgiyle birbirinin yüzüne bakan, birbirinin bakışlarından yaşadığı zorlanmayı, sevinci, üzüntüyü algılayarak ortak çözüm geliştiren kadının peşindedir. Tarihselliği ve toplumsallığın gücünü arkasına aldığından şikayetçilik ve geleneksel kaçış yollarını kapatarak, yaşamı etik ve estetik ilkeler temelinde örgütleyerek, egemenlik ve kölelik dayatmalarına asla izin vermeden direnen kadın gerçeğinin sembolüdür. Bu mücadelede kendi olma ve kendi kalmanın ilkesel duruşunu oluşturmada aldığı yol, temsil ettiği sosyolojik özle bağlantılıdır.

Kadın sezgiselliğinin yaşam kaynağı, direniş damarı olduğu gerçeğinin dili olan Sara yoldaş, yaşamı gibi ölümünün de normal, sıradan olmayacağını yoldaşlarına yazdığı mektuplarında paylaşmıştır. Bu hissiyatın arkasındaki gerçek, bireysel oluşma ve algılama kadar, Özgürlük Hareketi’nde oluşan ve olgunlaşan kadın temsili ve toplumsallığa öncülük etme düzeyiyle ilgili bir durumdur. Ömrü böyle bir direniş yolunda yoğrulmuş ve ilerlemiş, bu direniş tarihiyle oluşmuş özdeşleşmiş bir kadın gerçeğinin, kapitalist modernite için en büyük tehdit olduğunun bilincindedir. Bir de bu kadın, binlerce yıllık analık kültürünün, tanrıçalar diyarının, Star ülkesinin güzellik, özgürlük, sevgi kaynağı bir kadın gerçekleşmesidir. Kökleriyle, kültürüyle buluşmuş, özüne kavuşmuş bir kadındır.

Sara, Ronahi ve Rojbin toplumsallaşan, güzelleşen ve sevilen kadının nasıl bir çekim merkezi olacağının yalın anlatımıdır. Oluşan kadın oluşturur; güzelleşen kadın güzelleştirir; seven kadın sevilir. Emeğe dayalı, mücadeleye dayalı, direnerek mutlaka kazanmaya dayalı iradi bir olgunlaşma durumudur bu. Varlık biçimini tanımladıkça bilinç düzeyinde derinleşmeyi, bu derinlikle özgürlük alanlarını, kurumlarını, sistemini yaratmayı, savunmayı ve süreklileştirmeyi ifade etmektedir. Üçüncü Dünya Savaşı’nın yaşandığı, devletçi sistem çelişkilerinin toplumsal değerlere egemenlik tarihi boyunca biriktirdiği bütün kiniyle saldırdığı bir dönemde, Sara’ların özgür yaşam ve toplum iddiası, direnişini yükseltmek, böyle bir oluşma, olgunlaşma ve yaşam gücüne dönüşmek anlamına geliyor. Bu zamanı yakalama, yaşama ve başarma umuduyla yeni bir mücadele yılında hepimize serkeftin.