Tarihe iz düşen kadınların izinden

- Berfîn ZÎNÊ
1.1K views

3-MANSETTüm dünya ezilen halklarının,  kadınların, demokratik-sosyalist kesimlerin “mücadelenizden ve özgür yaşam projenizden ilham alıyoruz” diyerek Kürt özgürlük mücadelesini selamladıkları bu dönemde, bu topraklar ve bu toprakların halkları, kadınları bir kez daha umut olduklarını ortaya koymaktadırlar. Bu topraklar yeni bir yaşam arayışı ve felsefesini yeniden bu topraklarda yeşerterek, kominal yaşam ve demokrasinin ana kaynağı olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.

Türk devlet faşizminin kendisini Türkiye toplumuna yayarak ve yaygınlaştırarak tavan yaptığı, yine emperyalist güçlerle ortak bir konsept temelinde Kürt kadını ve toplumu nezdinde somutlaşan özgürlük yürüyüşü ve umudunu engellemeye ve kırıma uğratmaya çalıştığı bu dönemde, umut ışığı ve ilham kaynağı olan Kürt özgürlük mücadelesi ve Kürdistanlı kadınların özgürlük yürüyüşü gün be gün özgürlük yolunu aydınlatmaya devam etmektedir. Son olarak çağın direnişi olarak tanımlanan Efrîn direnişinde faşizme geçit vermeyeceklerini Avesta Xabur, Barîn Kobanê ve tüm özgür yaşam fedaileri yaşamlarını ortaya koyarak kanıtlamışlardır. Avestaların, Barînlerin ruhuyla Efrîn direnişi sürerken, “Bu topraklarda kölece yaşamaya bir daha asla”, “Faşizme No Pasaran!” şiarı bir yaşam felsefesine dönüşerek, özgürlük umudunu daha da yeşertmekte.

Tarihin ilk direnen halkları ve kadınları

DELAL AMED2Bugün demokratik uygarlık güçlerinin tarihsel direniş çizgisine bir yenisi ekleniyorsa ve günümüz direnişi demokratik modernite çağının direnişi olarak vücut buluyorsa, elbette ki bu tarihsel ve toplumsal kökenlerinden kopuk değildir. Kürt halkı binlerce yıldır bu topraklarda direnmiştir, adını halkların, dillerin ‘Hurriye, Hürriyet’ gibi özgürlük tanımlamalarına vermiş, kendi kimliğiyle özgürlük kimliği ve tanımını bütünleştirmiştir. Bu bağlamda Kürt direnişi aynı zamanda bir kadın direnişidir de. Egemen sisteme karşı tarihin ilk direnen halkı ve ilk direnen kadınları yine bu topraklarda açığa çıkmıştır. Kadın direnişi ve duruşunun bu topraklardaki kökleri uygarlık tarihi kadar eskidir. Erkek aklı ve sisteminin tüm baskı, zulüm ve özünden uzaklaştırma hamlelerine rağmen kök kaybolmamış, fırsat buldukça kadın yine kendi özüne dönüşü sağlayarak insanlığa ilham kaynağı olmaya devam etmiştir.

Efrîn’deki Çağın Direnişinde kendi bedenini her türlü işgal ve istila saldırılarına karşı siper ederek Hurrilerin öz yurdunda özgürlük arayışlarına cevap olan Avesta ve Barînler, 40 yıldır tarihin görebileceği en görkemli direnişleri sergileyen Kadın Özgürlük Hareketinden ilham almakta. Bu direniş Önder Öcalan’ın özgür yaşam felsefesinin tüm Kürdistan ve Ortadoğu’da ne denli içselleştirildiğinin en açık ifadesi olmaktadır.

Nesilsen nesile direniş ruhu

SONY DSCBugün tüm dünyanın takdirini kazanan ve ilgi odağı haline gelen Kürt kadınlarının mücadelesi, esasta 40 yıllık bir mücadelenin artık tüm dünyada daha görünür hale gelmesinin de ifadesidir. Dün nasıl ki Kobanê’de Kürt kadınları destansı bir direniş sergileyip Rêvan Kobanêleri, Arîn Mîrkanları doğurmuşsa, bugün de Efrîn yine aynı çizgide ve yolda yürüyerek Avestalar ve Barînleri doğurmakta. Demokratik özgür yaşam paradigmasını kendisine örnek alan Rojava kadını açısından, tarihte teslimiyeti hiçbir biçimde kabul etmeyip direnişi seçen Kürt kadınları ilham kaynağı.

Binlerce şehidi olan ve fedai bir ruh açığa çıkaran Kürt kadınının özgürlük yürüyüşü bugün Ortadoğu kadınlarının özgür yaşam umudu, dünya kadınlarının özgür yaşama yürüme ilhamı olmuştur. Türkan Derin, Besê Anuş, Sakine Cansızlardan başlayarak Beritanlara, Zilanlara, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Ronahi-Berivan ve Sema Yücelere, Doğalara, Zeryanlara, Sêvê, Pakize, Asyalara varan binlerce direniş abidesi ve öncüsü özgür bir yaşam kurma  uğruna kendilerini feda etmişlerdir. Nesilden nesile geçen bu direniş geleneği her dönem kendi öncülerini ortaya çıkartmıştır.

Tarihe iz düşen kadınlar

SEVIN CUDI:KAMILE DEMIR2Demokratik modernite çağının özgür yaşam arayışı ve onun inşasına yönelik gelişen saldırılar pervasızlaşıp yaygınlaştıkça, kadının özgürlük duruşu ve kararlılığı daha da pekişmekte, özgür yaşamın inşası uğruna gerekirse ölünecek kadar değerli ve anlamlı olduğunun bilinciyle direniş yükseltilmektedir.

Kırk yıl, dile kolay. Yarım yüzyıla yaklaşan bu mücadele kesiti içersinde Kürdistan toplumunda birçok nesil yetişmiş ve bu nesiller mücadeleye akmıştır. Tarihe iz bırakan 2017 yılına da, özgür yaşam tutkusundan bir an olsun vazgeçmeyen ve bu uğurda kanının son damlasına kadar direnerek kendisini feda eden onlarca kadın yoldaşımız damga vurdu. Kürdistan ve Türkiye’nin değişik bölgelerinden olan; Nalîn Mûş, Delal Amed, Berçem Cîlo, Şevîn Garzan, Hêlîn Murat, Gülnaz Ege, Azê Malazgirt, Nûjîn Artos, Nûdem Nurhak gibi onlarca direnişçi kadın 2017 yılında yine ‘ya özgür bir yaşam ya da asla’ diyerek onurlu yaşam çizgisindeki ısrarını ortaya koyarak, bizlere geçmişin birikimleri ile geleceğin umutlarıyla dolu mesajlar sundular.

Her biri yaşamın anlam derinliğine ulaşmış bu yoldaşlar, erkek egemen sisteme, onun kirli zihniyetine karşı nasıl durulacağını yaşam ve mücadele tarzlarıyla gösterdiler. Her biri kadın mücadelesinin öz güç ve öz güvene dayalı özgür kadın kimliğine ulaşmadaki militanlığın ifadesi olmuşlardır. Özgür kadın kimliğinin yaratılmasında, yeniden açığa çıkartılmasında geçmişten, tarihin karanlıklarına gömülmüş direnişçi kadınlardan aldıkları güç ve birikimle yol almış ve devasa başarılara imza atmışlardır.

Rindêxan’dan Avesta Xabûr’a kadının direnişi

Kendilerini özgürlük mücadelesine adayan tüm bu kadın yoldaşlar tarihin yeniden güncellenmesini de gerçekleştirmiş, Hürremilerin, Fata Reşlerin, Xatu Şanazların ruhlarını günümüze taşırmış, karanlıkta bırakılan gerçekHELIN MURATleri de aydınlatmışlardır. Xatûna Zadînê’nin Kela Dimdimê’deki direnişi ve öncülüğü gibi direnişlere öncülük etmiş, kadın cesareti ve fedakarlığını bir kez daha güncellemişlerdir. Rindêxan’ın Malabadê Köprüsündeki son sözleri olan; “Ez im rinda Rindêxan/Keça mîr û axa û çiyan/Ey Turkên Tacik/Karê we çiye li van çiyayên me/Rinda bûye namdar ez im ku niha dimirim/Birîndar û bê zar/Lê teslîm nabim destê neyar/Û naçim bê ar” direnişe çağrı kadar, teslimiyeti reddeden onurlu duruşun çarpıcı ifadesidir. Rindêxan’ın bu çağrısından onlarca yıl sonra, Efrîn’i kuşatan karanlık ruhlara karşı Avesta Xabûr teslimiyeti reddedip Rindêxan’ın direniş çağrısını yeni nesillere taşıdı.

Agirî İsyanı’nda baş eğmeyen, zindanda bile onurlu ve gururlu duruşundan taviz vermeyerek kendisini feda eden Gûlnaz Xanim’ın, Dersim’de bir efsane olan ve direnişin kayalıklarda açan güzelliğinin adı olan Besênin, Koçgirî’de özgürlük aşkı ve tutkusunun ifadesi olan Zarife’nin, Başurê Kürdistan’da Baas rejimine “Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak. Ben Kürdistan’ın özgürlüğü yolunda canımı feda ettiğimden dolayı sevinç ve gurur duymaktayım” diye haykıran Leyla Qasim’ın, Rojhilatê Kürdistan’da ismini bile bir sır gibi saklayarak düşmana söylemeyen ve teslim olmaktansa ölümü tercih eden Keça Neqedeyi’nin, özgür yaşam uğruna direnerek can veren Qedem Xêr’in günümüze taşırılması ve yansımasıdır tüm yaşananlar.

Direniş yüklü böylesi zengin tarihsel gerçeklikten beslenerek, sonuçlarından dersler çıkararak  ilerleyen Kadın Özgürlük Hareketimiz, binlerce yıllık direniş geleneğini özgür yaşam paradigmasıyla yoğurarak geleceği yaratma mücadelesini vermekte.

Hem tarihsel değerlerimize hem de Kadın Özgürlük Mücadelesi öncülerimize cevap olabilmenin ve onlara layık olabilmenin tek yolunun yaşamı güzelleştirmekten geçtiği açıktır. Yaşamı güzelleştirmenin de özgür yaşamı yaratmaktan geçtiğinin bilincindeyiz. Yaşam ve mücadele perspektifimiz, geleceğe dair özlemlerimiz ve hayallerimiz ancak bu yaşamı inşa etmek ve geliştirmek olabilir. Ancak o zaman tarih ve gelecek arasında gerçek anlamıyla bir bağ kurabilir ve esas köprüyü oluşturabiliriz. Bu bizim demokratik modernitenin inşasındaki temel görevimiz ve öncülük misyonumuzun da esasıdır. Büyük anlam ve yaşam sahibi öncülerimize ancak bu şekilde layık olabiliriz.