Tarım-köy kültüründe kadının yeri

- Newaya Jin
827 views

pekmez-yapimiİnsanlığın yarattığı manevi-maddi kültürün tüm değerleri, onun emeğinin sonucu olduğu gibi, bu yaratımlar için sarfedilen emekler sayesinde günümüze kadar gelebilmiştir. Tarım-köy kültüründe emek kutsaldır ve kutsal olanın değeri de herhangi maddi bir karşılıkla ölçülemez. Her şeyden önce bu kültürün ideolojik önderi ve politik öncüsü olan ana-kadının emeği, en yaratıcı, yaşatıcı, üretici, besleyici ve dolayısıyla kutsal emek olarak görülür.

Bunun farkında olan toplumun, ilk kutsallığı ve kimliğini Ana-Tanrıça ile ifade etmesi, mitolojilerde ve inanışlarda ilk ve en etkili tanrıların kadın kimliğine dayanması veya ana-kadın özellikleri taşıması gibi daha sayılamayacak kadar çok örnek, bu gerçeğe dayanır.

Tarım-köy kültürü, esasta ana-kadının ortaya koyduğu zihniyet ve yapılandırma düzeyine, hem ideolojik önderliğe ve hem de politik öncülüğüne dayanır. Kürdistan kültürü ve toplumsallaşması da bu gerçeklik temelinde, özü itibariyle ağırlıklı olarak ana-kadına dayanır. Devletçi sistemin doğuşunda ve kendi egemenliğini sürdürmede, kadın ve kadına ait ne varsa tasfiye etmeyi temel ideolojik hedefi olarak ele alması, kaynağını bu gerçeklikten alır. Tarım-köy kültürü, aynı zamanda ana-kadının öncülüğü ve önderliği şahsında duygusal zekâ ve analitik zekânın birbirlerini tamamlayan bütüncül temeldeki yaratıcı birlikteliğinin sonucunda gerçekleşmiştir. Bu kültürün zihniyeti, yüz binlerce yıllık sürede insan düşüncesinin sağladığı gelişim düzeyi ve anlam dünyasına dayanır. Ancak bu birikimler, ana-kadının doğayla, yaşamla, toplumla ve insanla ilgili evreninden süzülerek toplumsal sistemin zihniyet temelini oluşturur. Doğuran, besleyen, barındıran, örgütleyen, yaşamı kuran, yaratan, veren, güzelleştiren, bir bütün olarak hem toplumun varlık haline gelmesini ve hem de yaşamını sürdürebilmesinde belirleyici güç olan ana-kadın, bu özelliklerinden dolayı doğayla özdeş kılınır. Tarım-köy kültüründe ana kadın, hem tüm kutsalları ortaya çıkarır, hem de en büyük kutsallığı, yani yaşamın kendisini temsil eder. Neolitik devrimle birlikte ortaya çıkan tarım-köy kültüründe ana-kadının tanrıça olarak tanımlanması, doğanın tüm özelliklerinin kadınla ifade edilmesi bu nedenledir.

Devletçi uygarlığın binlerce yıllık baskılarına rağmen Kürdistan kültüründe kadının bu etkinliğini hala önemli oranda sürdürebilmesi de doğuşundan itibaren Kürdistanî olan tarım-köy kültüründe belirleyici olmasına dayanır.

Kürtçe’de dişil öğeler etkilidir

kadinlar-desdarTarım-köy kültürünün Kürdistan kültürünün manevi boyutundaki yeri en açık ve köklü biçimde dilde görülür. İnsan toplumunun kök kültürü olan tarım-köy kültürünün, aynı düzeyde etkili bir dil olmadan gerçekleşemeyeceği çok açıktır. Çünkü düşüncenin ifadesi olan dilin gelişmişlik düzeyi, toplumun kendi içinde anlaşması, yaratım gücüne ulaşması, düşünülenlerin karar ve uygulamaya geçmesi, toplumun kendi arasındaki düşünce ve yaşam birliğini sağlaması konusundaki gelişme düzeyiyle paraleldir. Aryenik dil grubunun ilk, temel ve kalıcı temel dil gruplarından başta geleni olmasının nedeni, onun tarım-köy kültürünün dil grubu olmasına dayanır. Tarım-köy kültürünün ilk gerçekleşme ve gelişme mekânı Kürdistan olduğundan Kürtçe de Aryenik dilin temelidir. Bu gerçeklik temelinde Kürtçe dil yapısında hem dişil öğelerin etkili ve sayıca fazla olmaları, hem de doğa ve toplumla ilgili kavramların büyük anlam derinliğine ve ifade gücüne sahip olmalarının nedeni Kürtçenin özünde bir tarım-köy kültürü dili olmasıdır. Örneğin Avrupa dillerin de doğa “wild” (vahşi) olarak kavramlaştırılırken Kürtçe’de “xweza (kendini doğuran, yaratan) jîngeh (yaşam ortamı) olarak kavramlaştırılmıştır.

Kürdistan kültürünün kutsalları

Tarım-köy kültürünün zihniyet dünyasını yansıtan en önemli alanlardan biri de kutsallıklardır. Toplumun kendi farkına varma, kendini kimliklendirme, ifadeye kavuşturma konusundaki en büyük devrimsel çabaları, tarım-köy kültüründe ortaya çıkmıştır. Bu kültürün yaratımı olan kutsallar ve kutsallıklar, günümüzde bile değerlerinden hemen hemen hiçbir şey kaybetmemiş halde, toplum tarafından büyük saygı ve sevgiyle sahiplenilmekte, yüceltilmektedirler. Tarım-köy kültürünün kutsallarıyla Kürdistan kültürünün kutsalları ve kutsallıkları özdeştir.

Güneş:

dyb-08-06-16-koyun-kirpma19Tarım-kültüründe ilk ve en büyük kutsal güç Güneştir. Toprağa, ekinlere ve diğer bitkilere can katan, bereket veren, bitkileri olgunlaştıran, tüm canlılara yaşam enerjisi veren Güneş’tir. Bununla birlikte Güneşin yüceleştirilmesinin tek nedeni maddi anlamda topluma sunduğu katkıdan dolayı değildir.

Güneş aynı zamanda günü ve yaşamı aydınlatır, insanın-toplumun kötülüklere ve karanlıklara karşı mücadele etmesini de sağlar. Bu özelliklerinden ötürü toplum, kendini ilk önce Güneşle ifade etmiş, ona ulaşmayı, onunla buluşmayı arınma, hidayete erme ve yaşamın sırrına kavuşma olarak görmüştür. İlk mitolojilerden tek tanrılı dinlere, felsefeye ve hatta bilimsel düşünceye kadar Güneş’in en önemli kutsallık, yaşam ve enerji kaynağı olarak görülmesi bu nedenledir.

Yaşam açısından belirleyici konumu nedeniyle Pazar günü, Güneş (Sol-Sun) günü olarak görülmekte, ona saygının gereği olarak bu günde insanlar çalışmayıp kendisine şükranlarını ve isteklerini iletmektedirler. Tarım-köy kültürünün ifadesi olan Aryenik kültür, aynı zamanda Güneş ve onun Dünyadaki temsili olan ateş kültüne dayanır. Bu kültürün doğduğu Kürdistan coğrafyası ve kültüründe Güneşin ve ateşin kutsallığının nedeni budur. Kürdistan’da ortaya çıkan Mitraizm’de Güneş, en büyük tanrıça/tanrıdır. Zerdeştilikte iyilikleri ve güzellikleri yaratan, yaşatan, kötülüklere karşı mücadele eden, aydınlatan tanrı olan Ahura-Mazda, Güneş’i temsil eder. Newroz destanı, özü itibariyle kötülüklere karşı aydınlığın, yani Güneşin ve Ateşin zaferini anlatır. Kürtlere aynı zamanda Güneşin ve Ateşin çocukları denmesi bu tarihsel, toplumsal ve kültürel temele dayanır. Güneş ve ateşten yaratılma miti, tarım kültürü üzerinde toplumsal yaşamın inşası ve bu kültürün doğuşunda Güneş ve ateşin belirleyici konumuna işaret eder.

Toprak:

dersim-bostanTarım-köy kültürünün yaratıcısı olan proto-Kürtlerin toprakla bağı sadece besin kaynağı temin etmeye dayanmaz. Bununla birlikte Kürdistan toplumsallaşması, halklaşması ve kültürünün temeli, özü itibariyle toprakta atılmış ve onunla süreklilik sağlamaktadır. Kürdistan kültürünün otantikliğini ve toplumunun otoktonluğunu sağlayan topraktır. Toprağın yaşamsal öneminin farkında olan proto-Kürt Zerdüşt’ün felsefesinde toprağa karşılık gelen ve kadın olan Armaiti adlı meleğin karakteri, insanın özüne-kendine dönmesine, iyilik için mücadele etmesine ve inancını toprağa bağlılığıyla ortaya koymasına dayanır.

Zerdüşt’e göre toprağın kirletilmesi en büyük günahlardan sayılır. Kürdistan mitolojisi, düşünce ve inanç evreninde baş tanrı, baş melek veya tanrının baş yardımcısını imgeleyen kara yılan, özü itibariyle toprağın sembolüdür. Kara yılan aslında yaşam bilgisini, iradeli, özgür, eşit ve toplumsal yaşamanın ve de bilgeliğin yolunu gösterendir. Şahmaran efsanesi, özünde bu gerçekliğin anlatısıdır. Devletçi güçler ile Yahudi kaynaklı ideolojilerde toprak “kara toprak” derekesine düşürülürken, insanın Tanrının dışkısından (yani topraktan) yaratıldığı anlatılırken, Dünya bedensel-maddi sınama yeri, fani ve ölümlü Dünya olarak gösterilirken esasta toprak ve toprağa dayalı tarım kültürünün kutsallıklarının gözden düşürülmesi amaçlanır. Devletçi güçlerin, Kürdistan’ı işgal etmek için, önce onun insanını-toplumunu toprağından koparmayı esas almalarının nedeni de bu gerçekliktir.

Su:

Tarım kültürünü yeniden canlandırmayı amaç edinen Zerdüşt’ün felsefesinde su, temel yaşam kaynağı olmasının yanısıra arınmayı, bütünlüğü, fiziksel-ruhsal temizlik ve sağlıklı olmayı sağlayan güç olarak görülür. Dünyanın önce su kütlesinden oluşmuş olduğu belirtilir. Suyun bu özellikleri Aşa ve Haurvatak adlı meleklerle ifadelendirilir. Suyun kirletilmesi en büyük günahlardandır.

Kültürümüz köy kültürüne dayanmaktadır

Kürdistan kültürü varlıksal olarak tarım-köy kültürüne dayandığından binlerce yıllık kesintisiz saldırı ve baskılara rağmen tasfiye edilememektedir. Tarım-köy kültürünün manevi temeli, insanlığın yüz binlerce yıllık emekleri sonucunda yarattığı düşünce, anlam ve zihniyet birikimlerine dayanır. Bu birikimler, tarım-köy kültürüyle birlikte toplumun üzerinde kurulduğu temel zihniyet ve paradigmaya dönüşür. Nasıl ki tüm toplumsal inşalar önce zihniyette gerçekleşirse, insanlığın yeniden doğuşunu temsil eden böylesi büyük bir devrimin de aynı derecede köklü bir zihniyet devriminin üzerinde inşa edilmiş olduğunu kabullenmek gerekecektir.

Günümüze kadar yapılan araştırmalar ve son yıllarda, o da ancak çok küçük bir kısmı ortaya çıkarılabilen tarihi bulguların doğru incelenmesi halinde,  bu gerçeklik rahatlıkla anlaşılabilecektir.

Köy devrimi zihniyet devrimidir

mansetNeolitik veya tarım-köy kültürünün ortaya çıkardığı zihniyet düzeyi ve manevi kültür birikiminin, tüm toplumsal direnişleri çok derin biçimde etkilediği ortadadır. Bu etkileme, Mitraizm’den başlayıp günümüze kadarki demokratik direnişlerin bir bütünü üzerinde olduğu gibi, her bir direniş hareketi içersinde de düşünce biçimleri, kültler ve değerler biçiminde gerçekleşmiştir. Üzerinde tartışmalar ve spekülasyonlar sürse de, eldeki bulgu ve bilgiler temelinde Mitraizm’in, ağırlıklı olarak tarım-köy devriminin zihniyet evrenini yansıttığı söylenebilir. Yaklaşık olarak bundan 7-8 bin yıl öncesine tarihlenen Mitraizm kalıntıları bu gerçeği işaret eder. Mitraizm’e ait değişik alanlarda ve tarihlerde gösterilen bulguları genel anlamda incelersek şu ortak sonuçlara varabiliriz: Düzenleyen ve oluşturan baş tanrı olan Mitra, Güneş’le temsil edilir ve genelde kayalar veya mağaralardan doğduğu gösterilir. Burada aslında Aryenik kültürün yaratıcı ve öncü halkı olan Kürtlerin dağlarla olan kopmaz ilişkisi tasvir edilir gibidir.

İkinci figür olan Boğa’nın öldürülmesiyle, başta buğday ve arpa olmak üzere tarıma ilk alınan bitkiler yeşerir. Bilindiği üzere sığır, ilk evcilleştirilen hayvanlardandır. Ay, suyu alçaltıp yükselterek sulama rejimini düzenler. Yılan tarımsal üretimin bilgilerini verir ve topluma kendi iradesiyle yaşamanın yolunu gösterir. Yedi tanrı, haftanın yedi gününün göstergesidir. Mitraizm’in esas aldığı yaşam ve evren anlayışı, düşünce biçimi, kutsallar ve semboller Terzi Hermes’te, Zerdüşt’te, Maniheizm’de, Mazdeizm’de, Ezdailik’te, Qızılbaşlık’ta, Ene-l Heq’ta ve daha bir çok direniş hareketinde sürdürülerek günümüze kadar aktarılmıştır.