Kadın devrimi deyince…

- Tekoşin Ozan
655 views

Kadın devrimi deyince insanın aklına ilk etapta olumlu gelişmeler, kazanımlar, toplumsal değişimler ve gülen, mutlu kadınlar gelir. Kuşkusuz bu doğru bir algı. Bir yerlerde bazı sınırlar kırılıyorsa bütün insanlık kendi sınırlarının da aşıldığını hissederek bakar gelişmelere. Dünyanın her hangi bir yerinde açılan özgürlük kapısından bütün insanlığın er ya da geç geçeceğini bilir ya da hisseder insanlar, özellikle de kadınlar. Hiç bir şey sınırlanmış yaşamın çeperlerini kırarak kendini özgür hissetmekten daha mutluluk verici olamaz ve hiç bir kazanım ve gelişme eşitliği ve özgür yaşamı adım adım örmekten daha önemli olamaz. Bu nedenle kadın devrimi denince bardağın hep dolu tarafı görünür. Bardağın doluluğu umudun dozudur. Haklı olarak başta kadınlar olmak üzere devirmekten gelen devrim olgusunu aşılan eskiler de değil yeniliklerde takip eder insanlar. Devrim değişimin somut verileriyle algılanır. Yaşam tarzında, duygu, düşüncelerde ki gelişmelerde, sosyal, siyasal, ekonomik ve güvenlik alanındaki garantilerde izlenir.

Rojava’da bu konularda büyük gelişmeler var gerçekten. Mesela Rojava’da toplumsal ilişkilerin yeniden düzenlenmesine ilişkin oluşturulan yasalar dünyanın hiç bir yerinde olmadığı kadar kadın özgürlükçü. Ortadoğu’ da ki  cinsiyetçi, milliyetçi, dinci zihniyet ve yapılanmaları temellerinden sarsacak nitelikte. Miras dağılımında eşitlik, başlık parası, çok eşliliğin kaldırılması, şiddet ve tecavüze sert cezalar, eşit boşanma hakkı, küçük yaşta evliliğin kaldırılması gibi bütün toplumsal ilişkilerde kadın ve erkeklere eşit hakları tanıyan kanunlar da ayrıca kadınlarla ilgili çıkarılan kanunların kadın iradesine dayanması şartı var. Yani kadınları ilgilendiren kanunları erkekler tek başına çıkaramıyor. Bu bile tek başına bir devrim niteliğinde.

Üstelik bu kanunlar öyle havada kalmış da değil. Mesela geçenlerde kadın bakanlığına bir iş için uğramıştım. Emine Ömer’in (Cizîrê kantonu kadın bakanı) odasında tartışmak üzere bekleyen bir imam vardı. İmam olduğunu tokalaşmak içi elimi uzattığımda özür dileyerek abdestli olduğunu söylemesiyle fark ettim. Oda da bir imamı görünce garipsemedim desem yalan olur. Ne işi var bu imamın kadın bakanıyla diye merak ettim.  Meğer imam, islami şartlara göre evlilik ve boşanma konularında kendisine başvuran vatandaşların sorunlarını çıkan yasalara uygun olarak nasıl daha iyi çözebileceğine ilişkin Emine Ömer’in görüşlerini istiyormuş. Koyu bir tartışma yürüttüler. İmam çıkan yasaların islamın özüne en uygun ve insanlık değerlerini yükselten yasalar olduğunu düşünüyordu. Acaba değil İslam aleminde, dünyanın başka bir yerinde herhangi bir din görevlisi böyle bir şey yapmış mıdır? Hiç zannetmiyorum.

Bu kazanımlar için verilen bedeller, harcanan emekler, yaşanan acılar, sıkıntılar büyük kazanımlara dönüşmeye başlamışsa layıkına uygun sonuçlar vermiştir. Devrim süreci devam ediyor…. Bir yandan büyüyen özgür yaşam alanının heyecanı, coşkusu diğer yandan devrim sorunlarının ağırlığı… Çok karmaşık duygular, çok güçlü olmayı zorunlu kılıyor.  Bir yandan bardak dolarken diğer yandan saldırılar devam ediyor. Şehitler veriliyor…. Bu mücadeleyi Rojavalı kadınlar ve Rojava halkı tek başına veriyor. Tam da bu nokta da şunu ifade etmek lazım. Bardağa bütünlüklü bakmaya ihtiyaç var. Nasıl ki Rojava’da ki kadın devriminin tüm kazanımları dünya kadınlarının ve insanlığının kazanımları ise acıları da paylaşılmak, ihtiyaçlarını karşılamaya ortak olmak gerekir. Şengal’de Ezîdî Kürt kadınları ve Kobanê’de Müslüman Kürt halkı, Tiltemir’de Hristiyan Asuri kadınları ve en son Haseke’de Newroz’u kutlayan Kürt kadınları ve çocukları… Bu acıları yüklenen Rojava; Güneyde DAİŞ, kuzeyde DAİŞ’e destek veren ve sınırlarını kapatan Türkiye ve Rojava’daki kazanımlara konmak isteyen sınırlarını bu nedenle sınırıları sıkı tutan KDP ile çevrelenmiş durumda.  Siyasal, ekonomik, askeri imkanlar açısından ambargo altında bir bölge Rojava.

Rojava’lı kadınların savaş sorunları ile birlikte yaşamı yeniden inşa etmek için desteğe ihtiyacı var. Mesela kadınların her türlü ihtiyacını karşılamaya yönelik projeler üretmeye çalışan ve kendini her kentte örgütlemeyi hedefleyen Rojava Özgür Kadın Vakfı’nın desteklenmesi önemli ürünler verir. Merkezi Qamişlo’da kurulan vakıf kadın sağlık kuruluşundan, çocuk kreşlerine, eğitim destek evlerinden, kadınlar için ekonomik işletmelere kadar geniş bir yelpazede örgütlenmeye çalışıyor. Ne kadar desteklenirse o kadar çok kadına ulaşabilir ve sorunlara çözüm aracı olabilir. Kadın haklarını savunmak üzerinden örgütlenen Sara kuruluşu da benzer durumda. Doğrusunu isterseniz Rojavalı kadınların her şeyden önce gerçekleştirdikleri devrimin siyasal meşruiyetini dünya kamuoyunda sağlamaya ihtiyaçları var. Kadınlar ve halklar nezdinde bu meşruiyetin sağlandığı bir gerçek. Ancak dünya siyasi otoritelerinin devrimi görmezden gelmesine dünya kadınları ve halkları görmezden gelmemeli. Rojava’daki kadın devrimine sahip çıkarak aslında özgür yaşam geleceğine sahip çıkılmış olacak. Özgür yarınlara….