Dağlar maneviyatın mekanı, mananın yaratıldığı ülkedir, anlam gücünün zirvesidir. Tanrıçaların yurdu olan, göğe başlarını erdiren bu dağların etekleri insanlığın şafak vaktinden çıkışının adresidir. Toplumsal değerlerin yaratıldığı, eteğinde ilk üretimin başladığı Toros-Zağros silsilesi bereketi ve kutsallığı ile insanlığın kaynağıdır. Talancıya, istilacıya direnenleri, isyan edenleri heybetinde saklar dağlar.
Sürgün köklerinden koparamadı
Bunun için bedeni ne kadar uzaklara savrulursa savrulsun, ruhu o dağların rüzgarına asılı kalır Kürt kadınlarının, Kürt gençlerinin. Ronahî (Leyla Şaylemez) de böyle genç bir Kürt kadınıydı. Göç ettirilmiş, topraklarından fiziki olarak koparılmıştı. Önce Mersin daha da yetmezmiş gibi Avrupa’ya kadar sürgün edilen Leyla için her şey bir çelişkiler yumağı idi. Her zaman Amed’i düşlüyor, annesinden şehitler ve Amed Newrozu’nu anlatmasını istiyordu ısrarla. Avrupa’nın soğuk ve gri sokaklarında dağ patikalarını düşlüyor. Kentin sahte ışıklarına kanmıyor gözleri de yüreği de. Kürdistan’a ve dağlara özlemi hiç bitmiyor. Çocukluğunun kahramanlarından biri olmak için atılıyor kavgaya, 2008’de gençlik çalışmaları, 2010’da özgürlük hareketine katılıyor. Çok geçmeden hayalini gerçekleştiriyor, soluk kent sokaklarını aşıp dağların zirvelerine ulaşıyor.
Grileşmiş yaşamlara renk kattı
Kaç genç kentin soluk ışıklarından kaçıp dağa sığınmak ister? Kaç genç Avrupa sokaklarında dağ patikalarını düşler? Şüphesiz bu, büyük bir bilinç, bağlılık ve amaç ile gerçekleşebilir. PKK’nin yarattığı dağ gerçekliği hep yol gösterecek bir kutup yıldızıdır artık. Leyla bu yıldızın rehberliğinde yürüyor, tıpkı hayatı gibi adı da aydınlıkla anılsın istiyor; Ronahî ismini alıyor. Yüreğinin büyüklüğü ile geldiği özgürlük dağlarında sağlığı nedeniyle çok fazla kalamasa da aldığı ışığı sürgün diyarlara taşımaktan, grileşmiş yaşamlara renk katmaktan vazgeçmiyor. Avrupa kentlerinde genç kadınları mücadeleye çağırıyor. Kürt yurtsever genç kadınlarını kendi gerçeklikleri ile tanıştırıyor. Genç kadınlarla buluşarak, kadın düşmanı bu sisteme karşı günden güne daha fazla mücadele ediyor. Önderliğin yoldaşı olmak için azimle çalışıyor.
Işıklarından korktular
Yüzünün ve yüreğinin ışığı hiç sönmüyor. Bu ışık korkutuyor karanlık güçleri. Berrak bir su gibi akmaya devam ediyor coşkusu Ronahî’nin. Bu dinamizm, bu enerjiyi düşman belliyor Kürt halkının üzerine ölü toprağı serpmek isteyenler. Bu nedenle katledilir Sara, Rojbîn, Ronahî. Ve son olarak Evin Goyî…
Her ayaklanma özgürlük kıvılcımlarının gürleşmesini sağlar. Onların yaktıkları özgürlük ateşinin kıvılcımları, yüzlerce genç kadının yönünü dağlara vermesini, dağlarda var olmasını sağlıyor. Ulaşılan anlam gücü ve hakikat arayışı ile dağların sırrına erenler mücadelemizi evrenselleştiriyor. Bu mücadelenin yarattığı umut ile genç kadınlar öncüleşiyor. Tarihi değiştiren, karanlığa karşı dağların aydınlığı ile bütünleşmiş bu kadınlar yarattıkları toplumsal değerler ile yaşamın kendisi oluyorlar. Ronahî gibi nice genç kadın kutup yıldızının rehberliğinde özgürlüğe yürüyor.
