2018’den mor izler…

- Türkan YILDIZ
752 views

Kadınların yükselen mücadelesi hem zorlu ama aynı zamanda başarılı bir yılı geride bıraktı. 2018, kadın mücadelesi içerisinde güçlü izler bırakan kampanyalarla dolu bir sene oldu. Kuşkusuz 2018’de kazanılmış hakların kaybedildiği, pek çok kadının erkek şiddeti sonucu hayatını kaybettiği bir yıldı aynı zamanda. Ama mücadelenin inişli çıkışlı doğası gereği dünya kadın tarihinde asla unutulmayacak bir mirasın da yaratıldığı bir yıldı. Yıl boyunca kadınlar bir taraftan kadın cinayetleri ve şiddette karşı, öte yandan  mücadele sonucu elde ettikleri haklarını savunmak için dünya çapında meydanlardaydı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde ise; dünyanın 7 kıtasında milyonlarca kadının sokaklara dökülüp tek sesle haklarını ve özgürlüklerini haykırışına şahitlik ettik.

#MeToo: İmtiyazlarını başkalarına hizmet için kullanmak zorundasın

Yıla damgasını vuran etkili girişimlerden biri #MeToo kampanyası oldu. Kampanya her ne kadar son yıllarda daha fazla görünür olmaya başlasa da aslında 10 yıllık bir geçmişe sahip. Kampanya ilk olarak, Afro-amerikan aktivist Tarana Burke tarafından 2007 yılında, beyaz olmayan kadınların uğradıkları ırkçı ve cinsel tacizlere karşı başlatılmıştı. Kampanyayı sosyal medya üzerinden örgütleyen Burke aynı zamanda siyahi kız çocuklarının ve genç kadınların uğradıkları tacizlere karşı mücadele eden Just Be Inc derneğinin de kurucusu.

Burke’nin kampanyası, sinema oyuncusu Rose McGowan ve Asia Argento’un ünlü Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein’ın kendilerini taciz ettiğini açıklaması üzerine sosyal medya üzerinden binlerce kadına ulaştı. Kampanya özellikle de zengin, bağımsız olan kadınların tacizcilerini ifşa etmesi ile bir sosyal harekete dönüşerek, binlerce kadını harekete geçiren güçlü bir araç oldu. Türkiye’de sinema sektöründeki örtük cinsel istismar ve şiddetin varlığına rağmen maalesef kampanya çok etkili olamadı. Kampanyadan güç alan “Yasak Elma” dizisi kostüm asistanının oyuncu Talat Bulut tarafından taciz edildiğini ifşa etmesi ve davacı olması istisna ama önemli bir adımdı.

Kürtaj hakkı: Benim bedenim, benim kararım

Kürtaj hakkı dünya’da ve Türkiye’de 2018 yılında çok tartışılan ve sürekli gündemde olan konulardan biri oldu. Dünya çapında düzenlenen dev mitinglerle kadınlar kürtaj hakkını savundular. Başta Polonya ve İrlanda olmak üzere kadınlar, dünyadaki kısıtlayıcı kürtaj yasalarına karşı cevap olarak, “Keep your laws off my body” (Yasalarını vücudumdan uzak tut) sloganıyla mitingler, grevler organize etti. Konuyla ilgili sosyal medya üzerinden de etkili bir eylemsellik geliştirildi. Türkiye’de de büyük ses getiren sosyal medya eylemlerinden ortaya çıkan en belirgin slogan ise ‘Benim bedenim, benim kararım’ oldu.

Kürtaj dünya genelinde 73 ülkede serbest iken, 68 ülkede ise halen yasak. Oysa bu yasak kadınların hayatını tehlikeye atmaktan öte hiçbir anlam ifade etmiyor.

Türkiye’de 1983’ten bu yana kürtaj belirli kurallar dahilinde uygulanmaya başlanmış olsa da, hükümetlerce defalarca yeniden gündeme getirildi. Konuyu en son gündeme getiren devlet erkanı ise Recep Tayyip Erdoğan oldu. 2012’de başbakanlık koltuğundayken kürtajı “cinayet” ve ‘Uludere” olarak nitelendiren Erdoğan, kürtajı fiilen yasakladı.

Film Endüstrisindeki cinsiyet eşitsizliğine tepki: Cannes Film Festivali ‘Kırmızı Halı Protestosu’

Cannes Film Festivali, 2018 yılında “Time’s Up” (Süre Doldu) ve “50/50 for 2020” (2020’de yüzde 50 eşitlik) Hareketinin organize ettiği ve Jüri Başkanı Cate Blanchett’in öncülük ettiği bir yürüyüşle başladı.

Kürt Kadın Direnişi’nin anlatıldığı ‘Güneşin Kızları’ filminin prömiyeri ile eşzamanlı olarak başlayan yürüyüşe Salma Hayek, Marion Cotillard gibi ünlü sanatçıların bulunduğu 82 kadın katıldı.

Bugüne kadar sadece 82 kadın yönetmenin ödül almış olmasından dolayı 82 kadın ‘Kırmızı Halı’da ‘Eşit işe eşit ücret’ protestosu gerçekleştirdi.

Aynı törende 16 Fransalı siyahi kadın oyuncu ise Fransız sinemasındaki ırkçılığa karşı protesto gerçekleştirdi. Bu zamana kadar karşılaştıkları ırkçılığı anlattıkları “Noire N’est Pas Mon Métier” (Siyahlık Benim İşim Değil) başlıklı bir kitaba da imza atan oyuncular, kırmızı halıda bir arada durup yumruklarını havaya kaldırdı.

Başörtüsü çıkartma eylemleri: Benim gizli özgürlüğüm

İran’da etkili bir eylem tarzı olarak geçmiş yıllara dayanan, ama kitleselleşmesi itibariyle 2017 Aralık’ta ekonomik koşulları ve işsizlik protestolarında başlayan olaylar sırasında Vida Muhaved’in yüksek bir taş’ın üstüne çıkarak başörtüsünü çıkarıp bir sopayla sallaması sonucunda gözaltına alınmasıyla başlayan, 2018’de yüzlerce protestoyla dünyaya yayılan eylemlerden biriydi başörtüsünü çıkartma eylemi. Başkent Tahran sokaklarında yüzlerce kadın gözaltına alınma bedelini göze alarak Vida Muhaved’i destekleyerek başörtülerini çıkartarak eyleme destek vermişti. Sosyal medya’da da yüzlerce kadın baş örtülerini çıkardıkları fotoğrafları paylaşmış ve İran’ın toplumsal alandaki kıyafet kısıtlamalarına cevap vermişlerdi. Büyüyen protestolara karşı birçok İranlı muhafazakar da eyleme destek vermiş ve dini kuralları uygulamanın kişisel bir şey olduğunu sosyal medya hesaplarından dile getirmişti.

Protestoların hızla artmasıyla birlikte İranlı kadınlar “Benim gizli özgürlüğüm” (My Stealthy Freedom) sitesi ve Facebook sayfası açarak burada başörtülerini çıkardıkları veya dövizle destek oldukları fotoğraflarını paylaştılar. Bu eylem kadınlara dönük katı şeriat kurallarını dayatan Molla rejimine karşı anlamlı bir cevabı teşkil ederken, ülkedeki değişim ihtiyacının da masumane ifadesiydi.

Jin Jiyan Azadi: Kürt kadınının dünyaya yaydığı ışık

Giderek büyüyen ve ışığı tüm dünyayı aydınlatan Kürt kadınlarının mücadelesi, 2018 yılında da global çapta ilham kaynağı olmaya devam etti.

Rojava devrimindeki destansı kahramanlıkları ve büyük direnişleri 2018’de de yabancı medyada hayranlık uyandırmaya devam etti. Dünyaca ünlü Vogue (Italy) 8 Mart için çıkardığı sayıda kapak fotoğrafında Kürt kadın gerillaların fotoğraflarını “Jin, Jiyan, Azadi -Women, Life, Freedom-” başlığıyla yayınlamıştı.

Hakkında belgeseller çekilen, filmler yapılan hatta bu filmler ile ödül alan Kürt kadınları savaşmaya, direnişe ve tüm dünyaya onurlu bir yaşamın nasıl olduğunu göstermeye devam etti. Savaş koşullarında esir düşen kadınların yaşadıkları, direnişleri, özgürlük mücadeleleri ve özgürlüklerine kavuştukları anların fotoğrafları dünya gündemine oturmuştu.

Hikâyeleri ve direnişleriyle dünyadaki kadınlara ilham kaynağı olan Kürt kadınları, yaşadıkları ağır savaş koşullarına rağmen başka bir yaşam mümkündür demeye ve bunu tüm dünyaya kanıtlamaya devam etti.