Bilim-Kuram alanında yeni bir soluk: Jineoloji Dergisi

- Elif BERK
448 views
Matbaadan yeni çıkan bir kitabın kokusunun çekiciliği başkadır okurlar için. Ancak çağımızda basılı yayıncılığın yerini giderek dijital yayıncılık alıyor. Uzun yazıların yerine kısa yazılar daha fazla tercih ediliyor. Bu anlamda dergicilik de tartışılıyor. 144 karakterle sınırlanan twitter paylaşımları, birkaç paragrafı aşmayan facebook paylaşımları okuma alışkanlıklarını değiştiriyor.

Bilgiye ulaşma kaynakları, yöntemleri ve yorumlama biçimlerinin değiştiği, herkesin her şey hakkında bir fikrinin olduğu ama hiçbir şeyi de tam bilmediği bu dünyada bilimsel bir dergi çıkarmanın zorluklarını göze alarak atıldı Jineolojî Dergisinin ilk adımları. Hele bir de kadın bilimi gibi bir iddiayla ortaya çıkmak büyük bir cesaret isterken… Elimizin altında internet varken, arama butonu olmayan bir kitabın veya derginin sayfaları arasında aradığımızı bulmaya çalışmak ayrı bir ruh gerektiriyor. Geçiciliğe, yüzeyselliğe, bilginin hızla tüketilmesine dayanan okuma alışkanlıklarının karşısında Jineolojî Dergisi ile 6 yıldır kalıcılığı, derinliği, hakikat arayışında ısrarı geliştirmenin peşindeyiz.

21. yüzyılda kadının örgütlü öncülüğü

Diğer yandan daha yeni yeni oluşmaya başlayan bir bilimin oluşum sürecini kolektifleştirmenin bir yolu olarak bir dergiye ihtiyaç var mı yok mu? Jineolojînin kurumsallaşma süreci daha çok yeniyken jineolojî ismiyle bir kadın bilim dergisi çıkarmaya güç getirebilecek miyiz? gibi tartışmalar doğum aşamasının sancılarıydı. Jineolojî isminin kendisi ayrı bir ilgiye yol açtığı gibi büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyordu. Zira Rêber Abdullah Öcalan’ın kadın gerçeğini çözümlemek toplum gerçeğini çözümlemenin anahtarıdır düşüncesine dayanan, egemen sosyal bilim anlayışını değiştirecek gücün kadın olacağına dair inancının pratikleşme alanı olacaktı Jineolojî Dergisi. Rêber Abdullah Öcalan’ın “kadın etrafında geliştirilecek bilim doğru sosyolojiye atılmış ilk adım olacaktır” tespiti, bu pratikleşme sürecinin temel ilkesi oldu. 21. yüzyılda alternatif ve sistem dışı güçlerin mücadele karakterini belirleyecek olanın kadın özgürlük sorununa yaklaşım ve kadının örgütlü öncülüğü olacağı bugün gerçekleşmekte olan bir öngörü. Bu öngörünün gereklerini çok önceden kuramsal, politik ve eylemsel olarak tartışan, yerine getirilmesi için yol haritası çıkaran Rêber Abdullah Öcalan, jineolojîyi sadece öneren değil, aynı zamanda gelişmesinin de en büyük emekçisidir.

Her kadın kendi tarihini bilmeli

Kadın bilim dergisi olarak dünyadaki tek örnek değil Jineolojî Dergisi. Kadın sorununa dair geniş bir literatür oluşmuş durumda, kadınların çıkardığı yüzlerce akademik dergi mevcut. Ancak kadınların karşılaştıkları sorunlar, üzerine yazılıp çizilenler arttıkça azalmıyor. Bu yüzden durup yöntemimizi sorgulamamız, neyi kaçırdığımızı düşünmemiz gerekiyor. 21. yüzyılı kadın yüzyılı yapmak için kadınların bilimsel paradigmada köklü bir değişimin öncülüğünü yapmaları önemli. Bu anlamıyla jineolojî, tarih başta olmak üzere bütün sosyal bilimlerin nasıl ele alınacağının yöntemini bize sunan kadın eksenli bilim olarak bu öncülüğün ifadesi oluyor. Hepimizin içinde olduğu özgürlük sorununu nasıl çözeceğiz? Sadece ne konuştuğumuz değil, nasıl ve niye konuştuğumuz da önemli. Jineolojî Dergisinin her sayısı, bu yöntemleri zenginleştiren, temel ilkelerini ortaya koyan bir emek ve tartışma süreci aynı zamanda. Her kadın kendi tarihini bilmeli, öğrenmeli. Kendini sosyolojik ve tarihsel bir varlık olarak çözümleyebilmeli. Kurumsallaşan ataerki ve kapitalizmi çözümleyebilmeli. Her kadın bilgiyi anlamla yoğurma işi olan bilimsel düşünüşe kendi rengini katarak, bilimi yaşamla buluşturmanın öncüsü olabilmeli. Bunun için bilgi hiyerarşisi yapmadan, yeni teoriler, yeni eylemler geliştirmeye ihtiyacımız var. Bugünlerde 23. Sayısını çıkartmaya hazırlanan Jineolojî Dergisi, kadın özgürlük hareketinin ilmek ilmek örülen teori ve pratiğinin geldiği aşamada, yerelle evrensel arasında bir köprü olmaya çalışıyor. 2016 yılından beri yayın hayatını sürdüren dergi, kadınların el birliğiyle oluştu. Bir mekana sıkışmamayı, kadınların ruh birliğiyle yol almayı ve farklı coğrafyalardan kadınların deneyimleri arasında bir köprü olmayı hedefledi. Köprüler kuruldukça anlam çoğalacak, anlam çoğaldıkça kadın mücadelesinin içinde yeni bir bilimsel dil ve düşünüş tarzı gelişebilecekti. 3 ayda bir kitap niteliğinde bir dergi hazırlamak ve basımından dağıtımına, tanıtımına bütün süreçlerini kolektif dayanışma ile örgütlemek yoğun bir emek ve enerji istiyor. Türkiye’de, Kürdistan’da, kısmen Avrupa’da dağıtımı yapılan derginin tirajı 3000’i geçmiyor belki ama etki alanı, dokunduğu kişiler şüphesiz çok daha fazla. Çünkü kadın özgürlük hareketinin direniş enerjisinden besleniyor. Kadın özgürlük mücadelesinin gerçekleştirmekte olduğu devrimin bilimsel dayanaklarının oluşmasında bir okul, bir tartışma zemini olma iddiası ve hedefiyle yol alıyor.

Kürt basın geleneğinde yeni bir soluk

Jineolojî Dergisi sadece kadınların çıkardığı bilimsel-teorik bir dergi olma özelliğiyle aynı zamanda Kürt basın geleneğinde de yeni bir soluk. Derin asimilasyon ve özel savaş koşullarında maruz kaldığımız dil kırımına rağmen Kürtçe edebiyat başta olmak üzere pek çok alanda yayıncılık gelişti. Ancak bilimsel alan bizler için de Kürtçe için de yeni bir alan. Bu gerçekliği engel olarak koymuyoruz kendimize. Hem yazmak isteyen kadınların daha fazla katılmasını sağlamak hem de mücadele içinde oluşturduğumuz teorik ve pratik birikimi her kesimden kadına taşırabilmenin kaygısıyla, yaşamın bilimi ve dili nasıl olmalı sorusunu hep gündemimizde tutuyoruz. Bu anlamda akademik standartların beklentilerine göre değil, kadın devriminin ihtiyaçlarına göre, yaşamın dilinin sadeliğine ve kapsayıcılığına dayanarak yazmaya çalışıyoruz. Bu anlamda sadece dil olarak değil her anlamda klasik dergiciliğin kalıplarını kırarak, bükerek kendi yolunu oluşturan bir dergi Jineolojî. Dosya konularının belirlenmesinden, kapak resmine, gelen makalelerin değerlendirilmesinden dağıtımına kadar bütün süreçler derginin künyesindeki isimlerle sınırlı kalmayan bir dayanışma ile örgütleniyor. Şimdiye kadar Kürdistan’dan ve dünyanın farklı yerlerinden yüzlerce kadın Jineolojî Dergisi için yazdı. Derginin sayılarını incelediğimizde sadece Kürdistan ve Türkiyeli kadınların değil Latin Amerika(kendi ifadeleriyle Abya Yala)’dan Hindistan’a dünyanın farklı yerlerinden kadınların deneyimleriyle Kürt kadınların deneyimlerinin buluşmasında önemli bir zemin olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte derginin çok dilli bir politikası var. Bütün dillerden yazı kabul ettiği gibi, dönem dönem farklı dillerde hazırladığı özel sayılarla daha fazla kadına ulaşmaya çalışıyor. Şimdiye kadar belli aralıklarla çıkarılmaya çalışılan özel seçkiler vesilesiyle Arapça, Farsça, Kurmancî, Soranî, İngilizce dillerinde de okuyucuyla buluştu. Aynı zamanda eski sayılarının (www.jineolojidergisi.com) websitesi üzerinden yayınlanması daha fazla kişinin ulaşabilmesine imkan sağlıyor.

Basılan 22 sayının temaları

Yeni bir sosyal bilim anlayışının ifadesi olmaya çalışan Jineolojî Dergisi, ele aldığı konularla toplumsal yaşamın kördüğümleşen sorunlarını kadın bakış açısıyla tahlil etme ve çözüm önerilerini tartışma zemini oluşturuyor. Şimdiye kadar çıkan sayıların dosya konuları kadın bilimi tartışmalarının seyrini de ifade ediyor bir bakıma. Sırasıyla; 1-Sosyal Bilimlerin Krizi, 2- Kadın Gerçeğine Dayalı Yöntem ve Hakikat, 3-Kadın Devrimi ve Jineolojî, 4-Özsavunma Olarak Jineolojî, 5-Ortadoğu Krizine Çözüm Arayışları, 6-Kadın Doğasına Bakış, 7-Erkek Doğasına Bakış ve Erkeklik, 8-Özgür Eş Yaşam; Neden, Nasıl?, 9-Etik-Estetik I; Toplumsal Tarihte İyi ve Güzelin Direnişi; 10-Etik-Estetik II; İyi ve Güzelin Dili, Eylemi ve Kuramı, 11-Kadın Direniş Yöntemleri I, 12-Kadın Direniş Yöntemleri II, 13-Eğitim Politikaları, 14-Demokratik Siyaset, 15-Demografya, 16-Demokratik Komünal Ekonomi, 17-21. Yüzyıl; Kadın Yüzyılı, 18-Aile Tartışmaları, 19-Ekolojik Yaşam, 20-Yaşamın Bilimi ve Dili, 21- Dincilik Eksenli Sömürgecilik ve Kadın Kırım Politikaları, 22- Kültürel Kriz ve Krizden Çıkış Yolları Sayıları yayınlandı. 23. Sayı Gençlik Tartışmaları dosyası basım aşamasında, “pandemi” gündemli özel bir dosyanın hazırlıkları da sürmekte. Jineolojî atölyeleri, dergi etrafında gelişen tartışma grupları, dergi konularının tartışıldığı okur buluşmaları ile oluşan sinerji içeriğine de yansıyarak, yaşam-bilim ilişkisinin yapıcı gücünü ortaya koyuyor. Bu sinerji kendisiyle birlikte bilginin kolektif üretim süreçlerine dair yeni bir yöntem de geliştiriyor. Jineolojî Atölyelerinin derginin her sayısında bazen bir söyleşi, bazen bir film analizi, bazen ortak yazılan bir makaleyle katılması, okur gruplarının değerlendirmelerini dergiye yansıtması gibi süreçler  dergi ve okurları arasında diyalektik bir ilişkinin zemini de oluyor.

Kadın devriminin hamuruna su oluyor

Yine sırasıyla dosya konularına baktığımızda, jineolojînin bir bilim olarak çıkış gerekçelerini ortaya koyduğunu ve sosyal bilimler başta olmak üzere pozitivist bilimin bilimsel bir sorun alanı olarak görmediği konularda yoğunlaştığını görüyoruz. Sorunsallaştırdığı bilimsel alanlara dair sadece analiz etme sorumluluğuyla değil, çözüm olanaklarını ortaya koyma ve tartışma hedefiyle hareket eden dergi bu anlamda önemli bir birikim oluşturdu. Bu yönüyle hem güncel kadın gündemini takip eden hem de daha geniş tarihsel ve sosyolojik bir perspektifle ele alan dosyalar ile kadın, yaşam ve bilim bağını ortaya koymaya çalışıyor. Mevcut akademik bilim kalıplarını esas almaktan ziyade kadınların özgürlük sorununun sinir uçlarına dokunmayı, kadınların duygu-anlam dünyasından beslenmeyi ve bu dünyaya dokunmayı esas alıyor. Özgürlük sorununun ekolojiden politikaya, bilimden sanata kadar geniş bir alanda belirmesi, derginin ele aldığı konuların da çeşitlenmesini getiriyor. Jineolojî Dergisi, sosyal bilimlerdeki hakim ideolojiyi deşifre ederken farklı düşüncelere açıklığını da koruyan bir yayın politikası izliyor. Akademisyen, aktivist, gerilla, öğrenci, sanatçı, işçi, köylü, tutsak farketmeksizin bütün kadınlara açık bu mecrada, dergiye yazan her kadınla birbirimizin dünyalarını daha derinden tanıyor ve anlıyoruz. Daha fazla kadın jineolojîyi tanıyor, jineolojîyle buluşuyor. Kadınlar arasında kurulan bu ağlar, kadın devriminin hamuruna su oluyor. Biliyoruzki bu hamur daha çok su kaldıracak. Daha çok kadın bir araya gelecek, tartışacak. Entelektüelizmin sınırlarına sıkışmadan, marjinalleşmeden kadın özgürlük sorununu ele alabilmek, bu çeşitliliği sağlayabilmekten geçiyor biraz da.

*Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu Üyesi