Cevap bekleyen sorularım var

- KAKTÜS
534 views

Bir şeyi çok merak ediyorum; bir erkek topluluğunda az öteden geçen bir kadına laf atıp, onu taciz eden bir erkek neden hor karşılanmaz? Ve o topluluktan herhangi bir erkek, tacizci erkeğe, “sen adamsın adam, utanmıyorsun bir kadına laf atmaya” demez? Peki yoldan geçen bir erkeği ıslığıyla taciz eden bir kadına neden rastlanmaz? Atlet ve şortla gezen bir erkeğe neden herhangi bir kadın, “tahrik oldum. Kendimi tutamadım. Bir de baktım olmuş. Ne olsa Kadınım sonuçta. Benim de canım çekti” demez. Peki, siz hiç tespihini sallaya sallaya yürüyen bir erkeğe, bir kadının “leen, sahibin kim senin? Havasına da bak, cakanı yesinler senin yakışıklım” dediğini duydunuz mu? Onu da geçtim. Hadi şuna cevap veren: Yakası göğsüne kadar açık bir adama neden biri “fahişe” demez?

Bu arada hemen söyleyeyim, fahişe ya da fahişelik bir erkek icadıdır. Kelime kökeni Arapça olup, fahiş sözcüğünden türetilmiştir. Fahiş; ölçüyü aşan, aşırı anlamında kullanılır. Bir şeyin değerinden fazlasına verilmesi ya da satılmasıdır. Ki, sözüne ettiğimiz şey insan. Bu dünyada ilk tüccarın kim olduğunu bilmiyoruz ama bir insanı, bir başka insana satma fikrinin yüzde doksan dokuz, virgül dokuzunun erkeğe ait olduğunu inanıyorum. Bu fikrimi ataerkil sistemin doğuşu da dahil tüm tarihler boyunca araştırıp ispatlayabilirim. Ama şu an bunu ispatlayacak kadar vaktim yok. Lakin, düşüncemin tersini belgeleriyle iddia eden varsa o vakit oturup araştırabilirim. Ama karşıt fikir sahibi kanıtlarıyla birlikte benim düşüncemi çürütmeli, aksini kabul etmem. Belgeli çalışırım?!?

Konuya dönecek olursak; bir erkeğin, boğazından midesine kadar göğsünü açması bir aşırılıktır. Ama kimse “seni terbiyesiz adam. Namusumuzu üç paralık ettin” demez. Peki demeli mi? Tabi ki demeli. En çokta erkeğe demeli. Star aşkına, insan hiç o kıllara tahammül edebilir mi? O ne çirkin görüntü öyle? Kusasım var… İnandığınız değerler adına söyleyin, siz hiç bir kadının, şort giyen bir erkeğin bacaklarına bakarak, “vay vay vayyy, şu kıllı bacaklara bak, tam bir ormantik. Gel, kütüğüm ol, kazma-kürek ol. Gel evimizin ortasına kazık ol” diyebileceğini hakikatten düşünüyor musunuz?  İnanamıyorum size! …

Erkekliği böyle ele ayağa düşürmenize inanamıyorum. Ya biraz terbiye, terbiye arkadaşım. Sokakta sigara içti diye bir kadını dövmek, üstüne sigarayı söndürmek ne!?! Ulan, sizin sokakta yaptıklarınızı söylesek değil dayaklık, ölümlerden ölüm beğendirirler. Ama tabi aranızda terbiye sahibi, onurlu birinin olması lazım ki, bunları size hatırlatsın. Şimdi sayıyorum; sokağa işeyen siz, tüküren siz, türlü türlü zibidilik yapan siz. Sokağı geceli gündüzlü arşınlayan siz. Sokakta içkinizi, sigaranızı içen, erkeklik yeminlerini eden siz. Laf yarıştıran, sidik yarıştıran, erkeklik yarıştıran, bilumum her türlü yarışı yapan siz. Sokakta her gün yeni ölüm çeşitleri icat eden siz. Kendinizi her şeyin babası ilan eden siz. Peki Star aşkına, niye kimse çıkıp, “töremiz böyle” deyip, size dünya değiştirtmiyor? Şimdi kadınların sizi bu dünyadan beraat ettirme hakkı yok mu? Tabi ki var. Suçlarınızı henüz dosyalayacak büyüklükte bir kağıt icat edilmedi diye böyle bir hakları olmadığını mı sanıyorsunuz? Kadınların, sizi hiç görmediğini mi sanıyorsunuz? Ya da sizin “yakışıklığınıza” bayıldıkları için kör olduklarını mı düşünüyorsunuz? Sizin sorununuz ne biliyor musun? Korkaksınız! Fark etmediğiniz, farkına varmadığınız öyle büyük korkularınız var ki sizin adını bile ağzınıza almıyorsunuz. Yoksa yaptıklarınıza karşı elbette kadınların karşılık verme hakkı var. Yaşamlarımıza kast ediyorsunuz. Nasıl hakkımız olmasın? Tek sorun, kadınlar bu haklarını kullanmıyor. Ama düşünsenize bir, kadınlar bu haklarını kullansa ne olur? Yani sizin kadınları öldürdüğünüz kadar, kadınlar da sizi öldürse!?! Hem de yeni, yaratıcı icatlarla… Aaaaa, aklınızdan ne geçiyor biliyorum; “Nerde kadında bu yürek” diyorsunuz, öyle değil mi? Sizi doğuracak yürekliliği göstermişler ya, bir de öyle bakın! Kadın, yeni hayatlar yaratacak yürekliliğe sahip. Peki ya siz? Sizin yürekliliğiniz ne? Sokakta bir kadın sigara içiyor diye üzerinde sigara söndürmek mi? Şort giydi diye tekmelemek mi? Hamiledir diye horlayıp, aşağılamak mı? … Her gün dövdüğünüz, aldattığınız, taciz ettiğiniz, sattığınız, kadın, sizden kaçmaya, uzak durmaya çalışıyor diye onlarca kez bıçaklamak, jiletlemek, kurşun yağmuruna tutarak öldürmek mi? Sahi, sizin yüreğiniz nerede?

Bunları ifade etmemdeki amaç birilerini aşağılamak ya da birilerinin üzerine kinimi kusmak değil elbet. Tek kelimeyle söyleyeyim; yaşattığınız gerçekliği alıp gözünüze sokmaktır. Yaptıklarınızı, yaşattıklarınız şöyle bir düşünün, baştan aşağıya bir yoklayın kendinizi. Erkek olan sizsiniz. Erkekliğinizi, kadın üzerinden ispatlamaya çalışan da siz. Ölçün, tartın. Sonra da bir kadın olduğunuzu farz edin. Karşınızda oturan erkeğin oturuş pozisyonundan, bakışlarına kadar her davranışını bir yoklayın. Onu görüyorsunuz değil mi? Ne kadar terbiyesiz… Bir erkek iken neler yaptığınızı hatırlayın. Hatırladıklarınızı bir kadın olarak yorumlayın şimdi: Ne oldu? Mideniz kaldırmıyor sanırım? Duyumsadığınız tiksintiyi açıklayamıyorsunuz bile. Yaptıklarınızın ağırlığının farkındasınız değil mi? Sonrada yaptıklarınızı, yaşattıklarınızı haklı göstermek için kadının yaratıcılığına saldırıyorsunuz. Bakın “demedi” demeyesiniz diye söylüyorum: Allah kendindeki en büyük kabiliyeti yani yaratma gücünü kadına emanet etti. Kendi başına bu gerçeklik bile kadının erkeğe itaat etmek üzere yaratılmadığını açıklıyor. Ama ısrarla bir üstünlükten bahsedilecekse, o zaman erkek, erkekliğini terk ederek kendini ispatlasın. Mevcut erkekliğini terk edebilen erkek kendini yeni baştan yaratan erkektir. Kendini yeniden yaratan erkeğin üstünlüğünü kabul ediyoruz. Tabi yeniden yaratımın ölçüleri var. Bir de cevap bekleyen sorularım var. Hadi bakalım, hodri meydan!…