‘Daha da büyüdük ve çoğaldık’

- Ruken AYDIN
716 views
Üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in 9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Ortaya çıkan onca delile rağmen katliamın failleri ne yargılandı ne de cezalandırıldı.

Katliam devletlerarası bir sırra dönüştürülmek, zaman aşımı ile unutturulmak isteniyor. Kürt kadınları, Kürt halkı ve dostları ise elini katillerin yakasından çekmeyerek “adalet” talebini haykırmaktan vazgeçmedi. Katliama dair gazetemize konuşan Avrupa’nın farklı ülkelerinden birçok kadın, katliam aydınlatılıp katiller hesap verinceye kadar “adalet” mücadelelerini sürdüreceklerini aktardı.

Engelleyemezler!

Belçika’da yaşayan Zeynep Görgü katledilen her üç kadın devrimcinin özgürlük mücadelesinin kıymetli neferleri olduğu hatırlatmasında bulundu. Sakine Cansız’ın mücadele hayatı boyunca birçok ilke imza attığını aktaran Görgü katliam sonrası sürece dikkat çekti: “Katliamdan sonra Fransa ve Almanya Türk sömürge devleti ile yaşadıkları ekonomik ve politik ilişkiyi zedelemeyecek tarzda tutum sergilediler. Bu siyasi tutumlarıyla Kürt halkına karşı düşmanca tavırlarını bir kez daha sergilemiş oldular. Türk sömürge devleti bu karanlık katliam ile  hem kadınların hem de Kürt halkının özgürlük mücadelesine bir darbe vurmak istedi. Yüzyıllardır devam eden düşman siyasetini devam ettireceğinin mesajını açıkça vermiş oldu.  Paris katliamı ile onlarca farklı katliamın sorumlusu olan faşist şef Erdoğan, lanetle anılarak tarihe ‘diktatör’ ünvanıyla geçmiş oldu. Sakine’yi, Fidan’ı, Leyla’yı katledenler Kürt halkının özgürlük mücadelesini ne engelleyebildi, ne de geriletebildi. Ödenen onca bedelin yarattığı değerleri sahiplenenler özgürlük mücadelesini yükselterek sürdürüyor.”

Daha da büyüdük, çoğaldık…

“Üç fidana özlem” sözüyle değerlendirmesine başlayan Almanya’dan Semiha Karagüzel de dikkatleri Türk devletinin tarihsel Kürt düşmanlığına çekerek aynı devletin Kürtler’in soykırımına karar verdiğini hatırlattı. Bu soykırımı mücadelenin öncülerini hedef alarak yürüttüğünü ifade eden Karagüzel yorumunu şu cümlelerle sürdürdü: “Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimci özgürlük mücadelesinin aktif öncüleriydi. Amaçları gözdağı vermek, korkutmak, teslim almaktı. Oysaki bu gibi hunharca saldırılar, halkın kinini, öfkesini artırıyor, isyana kaldırıyor. Katliamı duyar duymaz derin bir acı hissettik. Avrupa’da yaşayan Kürtler olarak Paris’e akın ettik. Aradan yıllar geçti ama acımız ve öfkemiz hiç dinmedi. Politikleşen, bilinçlenen bir halk acılarını da öfkelerini de unutmaz. Katliamdan bu yana eksilmedik, daha da büyüdük, çoğaldık. Onlar yüreğimin derinliklerinde yaşamaya devam ediyor. Bana, bize rehberlik etmeye devam ediyorlar. Bize bıraktıkları mücadele mirası ile yolumuzu aydınlatmaya devam ediyorlar. Sakine, Fidan, Leyla yaşıyor.”

Özgür dünyayı kuracağız!

Konuşmasına her üç kadın devrimciyi anarak başlayan Fransa’dan Sevgi Elmas, üç devrimcinin kapitalist sistem güçlerinin kirli ve çirkin ortaklığı sonucu katledildiğini dile getirdi. Dünya’nın gözü önünde gerçekleşen ve failleri belli olan katliamın Fransa hükümeti tarafından hala aydınlatılmadığını hatırlatan Elmas  şöyle devam etti: “Zamana yayarak unutturulmaya çalışılsa da Kürt halkı, Kürt kadınları ve dostları 7 yıldır adalet arayışını sürdürüyor ve sonuç alana kadar da sürdürmeye devam edecek. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez yaşamları, düşünceleri ve mücadeleleri ile kadının binlerce yıllık özgür ve eşit yaşam arayışının ve mücadelesinin temsilcileri oldular. Özgür, demokratik ve eşitlikçi bir yaşam için direnen, örgütlenen, bilinçlenen kadına yönelik bu saldırılar, tüm insanlığa dayatılan bir soykırım olarak devam etmektedir. Egemen sistemlerce uygulanan sindirme politikaları, halkları ve kadınları yıldıramayacak ve özgürlük arayışından vazgeçirtemeyecektir. Çünkü biz kadınlar katledilen üç devrimci yoldaşımızın ve bugüne kadar devrim mücadelesi vermiş tüm kadınların mücadele mirasından beslenerek örgütleniyoruz, büyüyoruz ve evrenselleşiyoruz. Arzu ettiğimiz özgür ve eşitlikçi dünyayı ilmek ilmek örerek, er ya da geç kuracağız!”

Takipçisi olacağız!

Londra’dan Fatma Aksoy ise üç kadın devrimcinin dünyanın gözleri önünde katledildiğini ifade etti. Sara, Rojbin ve Ronahi’nin katledilmesini Kürt sorununun çözümüne sıkılan bir kurşun olduğunu ifade eden Fatma anne sorumluların yargılanmasını istedi: “Derin devlet ve MİT’in tetikçi kullanarak işlediği bu cinayette Fransa devleti ve istihbaratının da payı olduğuna inanıyoruz. Biz Kürtler bu katliamı kınıyor ve lanetliyoruz. Sorumlular, uluslararası mahkemelerde yargılanıp mahkum edilene kadar bu davanın takipçisi olacağız. Saralar’ın izinde özgürlüğü ve onurlu barışı bulana kadar mücadelemiz devam edecektir. ‘Jin, Jiyan, Azadî'”

Öfkemiz ilk günkü gibi…

9 Ocak Katliamında üç devrimci şahsında kadın direnişi, halk diplomasisi ve gençlik örgütlenmesinin hedef alındığını aktaran İsviçre’den Sema Duruk, o günü ömür boyu unutamayacağını belirtti. Sakine Cansız’ın Kürt kadın hareketinin başlangıcı olduğu tespitini yapan Duruk düşüncelerini şu cümleler ile dile getirdi: “Sakine Cansız, Kürt kadınları olarak bizlerin bugün tüm dünyada tanınmamıza vesile olmuştur. Bu saldırı direnen, mücadele eden tüm kadınlara yapılmış bir saldırıdır. Kürt kadınlarının kalbine, beynine yönelik gerçekleştirilen bir saldırı. Özgür yaşam felsefesine yapılmış bir saldırı. Çünkü bu felsefeye öncülük eden Kürt kadınlarıdır. Özünde hedeflenen Kürt kadın direnişidir. Bu katliam ile genç kuşak da hedef alındı. Gençlerin geleceğe dair umutları yok edilmek istendi. Paris Katliamı aslında daha fazlasını ifade ediyor. Sadece Kürt kadınına değil, dünyada özgürlük mücadelesi yürüten tüm kadınlara mesaj verilmek istendi. Ama bu saldırı amacına ulaşmamıştır. Sakine, Rojbin ve Leyla bugün Rojava’da can buluyor, tüm dünya kadınlarına umut oluyor. Yükselen her kadın direnişinde ve mücadelesinde yaşıyor. Üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen öfkemiz ilk günkü gibi. Mücadelemiz, katliam aydınlanana kadar devam edecek ve Saralar’ın direngen ruhu direnişimizi yükseltecektir.”

Kadınlar vazgeçmezler!

Üç devrimciyi anarak ve failleri kınayarak konuşmasına başlayan Hollanda’dan Muazzez Kaya, katliamın sı

radan bir saldırı olmadığını, çok öncesinden tasarlanıp planlandığını dile getirdi. Üç ismin neden hedef alındığı sorusuna ise Kaya şu yanıtı verdi: “Tarih boyunca kapitalist, faşist egemen sınıf hep önlerindeki engelleri yok etme çabası içersinde

 oldu. Kendileri için en büyük tehlike kimse öncelikle onları bertaraf etmek istediler. Bu üç arkadaş da çok bilinçlice seçildi. Kimdi bu arkadaşlar? Leyla Şaylemez kızıl bir isyandı. Fidan Doğan’ı Strasbourg’taki açlık grevleri döneminde ta

nıdık. İnanılmaz bir potansiyel ve müthiş bir diplomattı. Bir karınca misali  gece gündüz durmadan çalışıp çırpınıyordu. Kah öfkeleniyor, tepkileniyor, kah coşuyor coşturuyordu. Ama hep kararlı, hep umutlu. İnanılmaz güzel bir devrimci duruş sahibi. En yakından tanıdığım ise heval Sara, yani Sakine Cansız’dı. He

val Sara’yı anlatmak çok zor. Hep beni şaşırtmıştır. İnanılmaz bir zekası vardı. Olabildiğince mütevazi, hümanist, sevecen. Bazen de bir kartal misali hedefe kilitlenir, kararlılığı ile giriştiği işten başarıyla çıkardı. Alabildiğince insan sevgisi olan, hayatı ciddiye alandı. Katliam 45 yıllık Kürt ulusal mücadelesi bir müzakere sürecine evrilmeye başladığı süreçte gerçekleşti. Tabi bu acımasız katliamın bir de kadın boyutu var. Egemenler önce direngen ve dinamik odağa saldırır. Kürt kadınlarına saldırmaları da bu gerçeklik ile bağlantılı. Çünkü bilirler kadınlar inandığı mücadeleden asla vazgeçmezler. Ve egemenlerin unuttuğu bir şey daha var. Bitirmek istedikleri kişilerin özgürlüğe olan inançları ve mücadeleleri gün be gün katlanarak büyüyor. O özgürlük bayrakları nesilden nesile devir alınacak ve egemen güçlerin korkulu rüyası haline gelmeye devam edecektir.”