Dikkat! Hırsız var

- KAKTÜS
322 views
Analitik zekanın bir ürünü olarak şekillenen yapay zeka sürekli olarak geliştiriliyor. Yanlış anlamadınız, gelişen bir şey değil geliştirilen bir şeydir. Öyleki giderek “süper” olma seviyesine doğru tırmandırılıyor. Sanırım söylememe gerek yok, ben bir yapay zeka karşıtıyım. Lakin merak işte(!), soramadan edemeyeceğim; yapay zekanın “süper zeka” olarak tanımlanmasının nedeni ne?

Geçmiş zamanlarda şıp diye bir fikir ortaya atan veletler olurdu. Parlak beyinli yani. Onlara, “ateş gibi”, “cin gibi” derlerdi. “Zeka fışkırıyor yahu!” diyenler bile olurdu. İnanılmaz şeylere imza attılar mı, mucit olurlardı, dahi olurlardı. Öngörülü oldu mu da, kahin olurlardı. Yeni kaşif olurlardı. “Cadı” olurlardı. Bilginin üzerine olgunluklarını da kattılar mı, alim olurlardı, derviş olurlardı.. Onlar kimsenin fikirlerini çalmadan, dünyanın öbür ucundan haberdar olmadan, her sabah ufukta güneşin çıkacağını bilmeden o fikrin yaratıcısı olurlardı. O yüzden dahiydiler. Zekaları hiçbir şeyle ölçülemezdi. Bazı fikirler kötü sonuçlar doğursa da (balta, barut, hidrojen bombası gibi) bunlar bir fikirdi ve bir beyinden çıkıyordu. Peki ya yapay zeka?!?

Yapay zeka bir hırsız

Bir kere yapay zeka denilen olayın etten, candan, kandan oluşan bir bedeni yok. Kafasına vurduğunuzda, “aman vurmayın salak olacak” diyebileceğiniz bir beyin yapısı da yok. Yaşayabileceği olası bir acıdan ağlayamaz ya da komik bir şeye gülüp-kırılmaktan durabilecek bir kalbi ve bunun sonucunda pıhtılaşabilecek bir beyin damarı da yok. Yani candan değil ve can ile yoğrulmamış. Fikri ile gönlü arasında bir bağ yok. Her şeyden önce bir göbek bağı yok. O aşık olamaz. O birinin gönlünü değil anca fikrini çalabilir. Çünkü; yapay zeka bir hırsız. Hem de hırsızların hırsızı. Robin Hood gibi bir hırsız değil bu, zenginden çalıp fakire versin. O bir Kırk Harami değil, kılıçlarla sizi soysun. Devlete isyan edip dağlara kaçan bir eşkıya da değil yol kesip, “neyin var neyin yok, sökül” desin. Yaratılışında bankalardan para ve altın çalmaması için formatlandırılmıştır. Ancak o sizi rüyalarınıza kadar soyar da haberiniz bile olmaz. Hatta siz ona hayallerinizi, umutlarınızı, beklentilerinizi, beğenilerinizi gelecek hedeflerinizi, projelerinizi en önemlisi düşüncelerinizi bir tıkıyla gülümseyerek sunarsınız. Çünkü onun insanı soyma biçimi bu. O yüzden hiçbir hırsız, yapay zeka kadar profesyonel hırsızlık yapamaz. Aynı anda milyonlarca insanın düşüncesini, umudunu, hayallerini, dileklerini, rüyasını hatta ruhunu çalar da kimsecikler farkına bile varmaz. Aynı zamanda başkalarının düşüncelerini, hülyalarını ruhuyla birlikte size satar ama siz onu bile fark edemezsiniz. Öyle bir an gelir ki, sizin olmayan fikirleri savunurken bulursunuz kendinizi. Bazı şeyleri kendi istek ve dileklerinizmiş gibi sanırsınız. Yola çıkmadan bir gün önce “Sabah yağmur var. Yanına şemsiyeni al da git” diye bir mesaj görürsünüz telefonunuzda ya da bilgisayarınızın ekranında. Bunun hayatınızı kolaylaştırdığını sanıp mutlu olursuzun belki de. Ama bu senin hayattaki tüm olasılıklarını, rastlantılarını ve tesadüflerini ortadan kaldırır. Sen ile doğa, hava arasında hatta olası bir tanışıklık arasında kuantumik bir bağ kalmaz.

Bizim hayallerimiz satılık değil

Bir anlık hava değişiminin teninde oluşturacağı duyguyu yok eder. Ben böyle söylüyorum ya, şimdi analitik zekanın sahibi diyordur ki, “bunda ne kötülük var. Islanalım mı?” Heee, ıslanalım. Neden hayattaki tercihlerimizi elimizden alıyorsunuz? Bizim hayallerimiz satılık değil. Hele o reklamlarınız yok mu, sıktı artık. Vallahi sinirim burnuma kadar gelmiş. Her an üzerine bir bardak su dökülecek priz gibiyim, sigortalar ha attı haa atacak… Yaaa, canım reklam izlemek istesem televizyon seyrederdim. Bu ne ya? Reklamsız film izlemek için film sitelerine giriyorum. Kumar, spor ve erotizm reklamlarından geçilmiyor. Bir de ne yaparsan yap reklama tıklamadan kaçamıyorsun. Sırf bu yüzden bilgisayarın fişini çekmek zorunda kalıyorum. Bu nasıl bir rezillik, bu nasıl bir eziyet. Etraftaki insanların, akrabaların, akbabaların bakışlarını hiç saymıyorum. Sanki tercihen bu reklamlara tıklıyormuşum gibi bakmıyorlar mı, kulağımın kristalleri yerinden oynuyor. Ya arkadaş oturmuşum Sokurov’un Faust’unu izlemeye çalışıyorum, her üç dakikada bir üstüne din reklamı atılıyor. Yeminle tepem atıyor. Zaten oldum olası bu tesettür modasına acayip gıcık oluyorum, zırt diye oradan buradan çıkıyor. Sanki analarımızın beyaz tülbenti yok da “sıkma baş” diye bir moda yaratmışlar. Görüntü tıpkı deve kuşu. Bu nasıl bir bilinçsizlik ve biçimsizliktir yarabbi… Ama diyeceğim o ki, Allah kimseyi kendi kültürenden mahrum bırakmasın. Biçimsizlik gerçekten de çok zor…

Çalınan ruhunuz için nereye gideceksiniz?

Pardon sevgili okuyucu, işin ucu kaçtı. Tekrar eksene dönüyorum. Ama “vay be içimde neler varmış” demekten de kendimi alıkoyamayacağım. Sadece şunu söyleyeyim: Dikkat! Hırsız var. Soyguncular her yerde. Tepeden tırnağa soyuluyoruz. Her gün bizi bir elden geçiriyorlar. Ve bunu da elimizdeki telefonlarla ve sanal platformlarda yaptığımız paylaşımlarla yapıyorlar. Milyonlarca insan herhangi bir konuda fikir beyan ederken, bu fikirler birleştirilip, tekrardan halka karşı kullanılıyor. Bir bakın bizi korona sürecinde nasıl yürütüyorlar, yönetiyorlar? Siz uyuyun tabi. Bunca paylaşım kapitalizme akıl taşıyor. Tabi hiç paylaşmayın demiyorum. Ama yapay zeka sanki kendiliğinden gelişiyor, hayatımıza yenilik getirecekmiş gibi gösteriliyor ya, o konuda yanılmayın diyorum. Yapay zeka bizim duygudan yoksun fikirlerimiz üzerine kurulup, geliştiriliyor. O süper değil, süper olan sizsiniz. Ama çok açık ifade edeyim; eğer yapay zeka “süper” düzeye çıkarsa yani bizim duygudan yoksun fikirlerimizi çalmaya devam ederse çok yakında bilim kurgu filmleri gerçeğe dönüşür ve bir makine sizin yerinize her türlü kararı alır. Zaten şimdiden bunu yapmaya başlamış. Telefonlarınıza ve onların bilgi akışına kendinizi ne kadar kaptırdığınıza bir bakın… Her gün tepeden-tırnağa düşüncenizden ruhunuza kadar soyulup, soğana çevriliyorsunuz, ama gıkınız çıkmıyor. Biri cüzdanınızı çalsa hemen polise gidiyorsunuz. Peki çalınan ruhunuz ve fikirleriniz için nereye gideceksiniz?!? Yoksa hala çalınmadığını mı zannediyorsunuz. Ah zavallım!.. Ev yanmış, o diyor, “ah odam vah odam.”

Ne diyeyim, Star bizi salt akıl hırsızlarından korusun!