Direnmek eşsiz bir güzelliktir

- KAKTÜS
1.5K views

Direnmek! Evet, direnmek… Direnmek muhtemelen özgürlükten sonra insanda oluşabilecek en güzel duygulardan biridir. Bazılarının ağzını, burnunu kıvırdığını görür gibi oluyorum ama çok ciddiyim. Hayatta insana eşsizlik duygusunu kazandıran en güzel duygudur özgürlük ve direniş. Çok şükür bu duygulardan biri hep bizimle, öbürünü ise yakalamaya çalışıyoruz. Er ya da geç yakalacağız. 

Umutluyum! Umut da insanın en evrensel duygusu, hem ezelî, hem ebedi… Yani Pandora’nın kutusunda kalan son şey olması belki de bir yerde iyi olmuş. Düşünsenize umut o kutudan çıksaydı ne olurdu? Hıımm, kafamdan geçenleri söylemeyeceğim ama, işler bayağı bir karışırdı. Birbirimiz hakkındaki fikirler, düşünceler, acayip fantaziler aklıma geldikçe dehşete düştüm valla… Bazılarının umutları gerçekleşse bugünkü insandan eser olmazdı muhtemelen. Artık hayaliniz ne kadar genişse o kadarını düşünceye dahil edebilirsiniz. Bilmiyorum anlatabildim mi?… Hmmm, tüylerim diken diken oldu, ürperdim bir an. Ama ben kötü, garip ve mahlukatlar cephesinden baktım. İyi tarafından, güzel tarafından da bakarsak tabi ki umutlarımızın gerçekleşmesini daha fazla isteriz. Neden güzellik ve iyilik kazanmasın?!? Çok mu fazla iyimser düşündüm acaba? Üff ya, aklıma özgürlük düşünce iyimserliğim tutuyor. Ruhum kayboluyor evrende. Galiba bende aynı anda hem kötücül hem iyimserlik hastalığı var. Bu kez iyimserliğim tuttu. İki şeyin ortasını tutturamıyorum bir türlü. Elbette iyiler, ruhu özgürlükten yana olanlar kazansın istiyorum. Fakat ruhu bencil, hayali küf kokanların da maalesef dileği azımsanmayacak derecede. Hatta iyilerin bin katı dilekleri var. Düşünün yani… O yüzden bu iyimserlikle Aklime ananın da dediği gibi “Sessiz kalırsak evimize de kayyum atanacak.”

Devlet kime ve nereye kayyum atar?

Son dönemdeki kayyum sefaletini söylememe gerek yok herhalde. Gerçi “kayyum atandı” demek biraz kazık gibi duruyor. Çünkü; kayyum Türkçe sözlükte, “Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse” olarak tanımlanıyor. Peki devlet kime ve nereye kayyum atar? Usülsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, devlet el koyduktan sonra kayyum atar. Buradaki püf nokta ne peki? “Özel kurum ve şirketler.” Şimdi belediye özel kurum mudur? Ya da şirket midir? Belediye kamuya ait değil midir? Geniş anlamda yerel yönetimi tanımlamaz mı? Peki nasıl oluyor da devlet kamu adına kamu malına el koyup, ucu bucağı aile içine kadar uzanan bir yapıya kayyum atıyor? Kayyum elektrikçi midir? Yol, kanalizasyon, kaldırım, ağaçlandırma, park yapım, çocuk evleri, okul vs, vs bilimum işin uzmanımıdır? Fatura nasıl yatırılır, gaz kime ve niye verilir? Yemekten, içmekten, fabrikasından şundan bundan ne anlar? “Anlar” diyorsanız o vakit niye kayyum oldu? Gitsin çalışsın, çalışmasın değil mi?

Oyumuz zehir-zıkkım olsun!” 

Size bir şey diyeyim mi? Herkes siyaset yapamaz. Öyle özel görüşmelerle, perde arkası gizli kapaklı işlerle, yok müzakere yapıyoruz, diplomasi yürütüyoruz gibi lakırdılarla siyaset yapılmaz. Hiç kimse analar kadar siyaseti iyi uygulamıyor. Hatırlayan var mı o ananın sözlerini? Ne diyordu? “Daha kayyumun yedigi dadlinin borci duri. Daha parasi ödenmedi” dedi. Oradan biri de “sen nereden biliyorsun” gibi çok bilmişlik tasladı. Ana anında ağzının payını verdi. “Çarşaf çarşaf belgeler açiklandi, ma sen gormedın. O kadar xeberlerde verdiler. Bizde biliyıx bu işleri. Vallah hakkımızı helal etmiyıx.” “Oyumuz zehir-zıkkım olsun!” “Burdan kalkmiyam, hakkımızı istiyıx!” Başka bir ananın da tepesini attırmışlar: “Biz makarna istemiyıx, biz oyumuzu istiyıx. Biz makarnacı degilik anlıyırsın? Anlıyırsın, anlıyırsın, hepiniz Kürtçe anliyırsınız, sanki biz bilmiyıx? İşinize gelmi…” Şimdi anaların söylediği bu sözler mi siyaseten ikna edici yoksa “yaratılmak istenen algı operasyonlarıyla” diye başlayan cümleler mi ikna edici? “Kim daha iyi siyaset yapıyor, hangisi siyasetin dili” diye bana sorsalar oyum kesinlikle analara. Hatta isterseniz bir anket bile yapabiliriz. Ben varım. Neden analar? Çünkü siyaseten çok kıvrak bir zekaya, geniş yelpazede gündelik, güncel herkesin anlayabileceği açık, net bir dile sahipler. İstekleri net ve de su götürmeyecek kadar berrak. Radikal demokrasinin dilini hem mutfakta hem sokakta ve hemi de siyasette gayet iyi kullanıyorlar.

Mesela Aklime anaya sosyal medyada “para alıp yapmıştır” diye çamur atmak istemişler. Ana gayet kendinden emin, “Sosyal medyada boş konuşanlar hakkında dava açacağım” demiş. Bazılarımıza bunu söyleselerdi hemen “para almadım” deyip yeminler içerdik. Ama ana öyle mi? “Boş konuşiler” deyip siyasetin ağrıyan karnına yürümüş. Tabi pratik eylemci olduğu için de eklemiş, “Ben hakkımın peşindeyem. Yanlış yolda degilem, hak yolunda yürirem. Beni şaşırtmasınlar, felekleri şaşar!” Yaaa, var mı ötesi?

Dipten gelen bir dalga

“Hırsız değilim, kimsenin hakkını gasp etmem ama hakkım gasp edildi” diyor ana. Bu sözü duyunca aklıma Afrikalı kadın geldi. “Size özgürlükten önce ekmek gerek” diyen beyaz adama; “Konuşma özgürlüğüm olmazsa ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim” demişti. Bu söz söyleneli belki çok uzun zaman oldu ama, Kürdistan’da kadınların haklarının gasp edildiğini söylemesi de öyle kısa bir sürede gerçekleşmedi. Kadınlar en küçük hakları için bile direndi. Hem de olağanüstü bir şekilde direndi. Hala da öyle. Anaların o sokak ortasında, “direne direne kazanacağız!” sloganı öyle tepeden hayatımıza inme değil. Baya baya dipten gelen bir dalga. De hayde sustur susturabilirseniz anayı. Dedim ya direnmek başka bir ruhtur. İnsana huzur verir. İçin rahatlar. Belki direnirken ölürsün de, ama en azından hakkın için direndiğini bilirsin. Görünürde kaybetsen de gerçekte hiçbir zaman kaybetmezsin. Tıpkı İbrahim’in ateşine su taşıyan karıncanın ölümsüzlüğü gibi. Karınca bir taraftır ve yakılan ateşi söndürmek üzere su taşır. ‘Karıncanın taşıdığı sudan ne çıkar’ demek sadece kendini kandırmaktır. Birincisi karınca bir taraftır, ikincisi bir tavır sahibidir. Üçüncüsü zalime biat etmez, zulme karşı direnir. Yani “gerçekçi ol, imkansızı iste.” Sinir etme, kaybetmezsin. Çünkü direniş safında kimse kaybetmez.