Gençlik kimliğini doğru tanımlamalıyız

- Newaya Jin
553 views

genclikToplumsallığın öncü gücü konumundaki gençliğin tarihsiz ve zamansız bir hakikat olarak anlaşılması düşünülemez. Anlamlı bir yaşama doğru ilerlemek tarihsel bilince erişmekten geçer. Ne kadar bu bilinçle donanıp toplumsallığın gelişim seyrini anlarsak o kadar anlamlı yaşam örebiliriz.

Egemen sistem, iktidarcı ve baskıcı tarih anlatımlarıyla bombardımana tabi tuttuğu toplumu öz tarih bilincinden kopartmak için muazzam çaba harcamaktadır. Böylelikle

anlamsız ve kimliksiz bir yaşamla yüklü toplum yaratılmak istenmektedir. Bu yüzden her türlü milliyetçi argüman kullanılıp tek tarih anlayışı propaganda edilmekte, iktidar ve savaşlardan ibaret olan devletli tarih önümüze tek doğru olarak koyulmaktadır.

Yazılı resmi tarihin tümü buna dayandırılarak oluşturulmaktadır. “Tarih tekerrürden ibarettir”, “geçmiş mazidir”, “geçmişi boş ver, geleceğe bak” söylemlerini daha da inandırıcı olmak için türetmekten geri durulmamaktadır. Kapitalizmle beraber doruğa çıkan sömürgen uygarlık sistemi bu şekilde tarihe karşı her zaman karamsar bir bakış oluşturmaktadır. Doğru tarih yazımını ve öğrenimini engellemek için elinden geleni yapmaktadır. Kendisini sonul ve eşsiz göstermek için tarihi anlı-şanlı savaşlarla yüklü olaylar yığını olarak göstermektedir. Bu anlamda kapitalist modernitenin tarih katliamcılığı yaptığını söylemek mümkündür.

Oysa bu tarihin zıt kutbunda gerçek toplumsal gelişmeler vardır. Bağrında toplumsallığı taşıyan halkların bitmeyen direniş tarihi mevcuttur. Gerçek tarih toplumun dipten gelen dalga misali bu akış öyküsünde gizlidir. Tek ve eşsiz olduğu tezi ile ileri sürülen egemen tarih, halkların bu özgürlük tarihini ya bastırmış ya da lanetlemiştir. Tarihi bu şekliyle sadece devletin tarihinden ibaret görmek bir uygarlık saptırma ve çarpıtması olarak gelişmiştir.

Devletli uygarlık tarihine karşı öz tarihimiz olarak direnişlerle yüklü demokratik uygarlık tarihini esas almak bizler için kaçınılmazdır. Çünkü doğru tarih doğru insandır, doğru insan da doğru yaşamdır. Özgür bir gelecek kurmanın yolu tarih ve gelenek ilişkisini kavramaktan geçtiği kadar, bir toplumsal kategori olarak gençliği anlamak da tarihi ve toplumu anlamaktan geçer. Gençlik ancak toplumsal ve tarihsel gelişmelerin içerisinde anlamlı bir yere sahip olabilir. O halde hem gençliği doğru tanımlamak hem de geçmiş ve gelenekten aldığımız güçle şimdiyi çözümleyip geleceğe doğru yürüyebilmek için uygarlıksal ve toplumsal gelişmenin seyrini her zaman hatırda tutmak ve gençlik olgusuna da bu perspektif ışığında bakmak gerekmektedir.

Gençlik denetime alınmak isteniyor
genclikÖzgür yaşamın temel bir şartı olarak gençliğin kendi kimliğini tanıması ve tanımlaması hayati önemdedir. Gençliğe ilişkin bugüne kadar geliştirilen tüm tanımlamalar egemen sistemlerin gençliğe biçtiği rollerle yakından bağlantılıdır. Egemenler tarafından gençliği küçük düşürmek için birçok kavram türetilmektedir. “Ayyaş”, “toy”, “delikanlı”, “avare”, “başında kavak yelleri esen” gibi tanımlar bunlardan bazılarıdır. Böylesi uydurma kavramlarla gençlik enerjisinin sisteme yönelmesi engellenmektedir.

Gençliği kontrole alan düzenin kendisini en güçlü hisseden düzen sayması bu hususla bağlantılıdır. Bu tür yapay tanımlamalarla gençlik denetime alınmakta ve sözü, konumu değersiz kılınmaktadır. Böylece sistem kendini güvenceye almaktadır.

En genel tanımlama ile gençliğin elbette bir yaş kuşağını ifade eden yönü mevcuttur. Gençliğin bu yönü biyolojiktir diyebiliriz. Toplumun aynı yaş kuşağında olan kesiminin oluşturduğu sosyal bir gruptur gençlik. Yeni bir sosyal kesim ya da geçiş aşamasında olan bir sosyal katman olarak da değerlendirilebilir.

Gençlik bahar çağını çağrıştırır

Doğada her yeni varoluşu gözlemlediğimizde ilk etapta canlılığı göze çarpmaktadır. Gençlik de toplumsal doğa içerisinde böylesi bir konuma sahiptir. Gençlik toplumsal doğanın canlılığını temsil etmektedir. Hareketlidir ve asla yerinde durmamaktadır.

Sesini her zaman en uzağa duyurmaya çalışır, enerjisi bitmek tükenmek bilmez. Taze ve diri bir yaşam duruşunu ifade eder. Gençlik döneminin mevsimlerden bahara denk geldiğini düşünebiliriz. Gençlik çağı bahar çağını çağrıştırmaktadır. Nasıl ki baharda tüm doğa değişim ve dönüşüm yaşıyorsa gençlik çağı da içinde müthiş bir değişimi barındırmaktadır. İnsan yaşamı bu döneminde değişime müthiş açıktır. Yenilenmeye ve değişime ise verili olanı reddederek başlanması diyalektiğin gereği olmaktadır.

Bu dönem rengarenk ve canlıdır. Dili değişim ve farklılaşmanın dilidir. Doğanın dili, yani farklılaşma, en yoğun gençlikte yaşanmaktadır. Farklılaşmanın en yoğun biçimde gençlikte yaşanması zamanın yoğunluğu olgusuyla bağlantılıdır. Zamanın olduğu yerde oluşum da var demektir. Hareketi, dinamizmi, değişimi, farklılığı, oluşumu görüyorsak o halde zamanın yoğunluğundan şüphe edemeyiz. Yani zaman orda hızlı yaşanmaktadır. Gençliğin en basitinden bir bedensel değişiminde bile zamanın bu yönlü etkisi görülmektedir. Gelişen bu oluşum hali kendi içerisinde aktifliği, canlılığı, dinamizmi, akışkanlığı ve ataklığı barındırmaktadır.

Gençlik sürekli akış halindedir

A Palestinian girl uses a slingshot to throw stones at Israeli troops during clashes in the West Bank city of BethlehemYaşamın bu çağında zaman ve mekan durgun değildir ve sürekli akış halindedir. Bu yaşam çağı her zaman bir seçimin gündemde olduğu ve bitip tükenmez soruların ve arayışların devam ettiği bir zaman aralığına denk düşmektedir.

Gençlik, biyolojik bir olgu olduğu kadar aynı zamanda toplumsal bir olguyu da tanımlar. “Tıpkı kadınlığın sadece fiziksel değil toplumsal bir olgu olması gibi gençliğin de toplumsal yönünün olduğunu önemle görmek gerekmektedir.’’ Zira insan yaşamındaki bu doğal dönemin toplumsal yaşama kendi özellikleriyle yansıması kaçınılmazdır. Gençlik, yaşam, duygu ve düşünce bakımından toplumun diğer kesimlerinden ayrılan, kendine has ayırt edici özellikleri ve karakteri olan bir toplumsal kategoridir.

Gençliğin doğası devrimciliğe yatkındır

Dinamik, enerjik, sağlıklı, uyanık ve atak bir kişilik özelliğini ifade ettiği kadar onun bu özelliklerinin topluma yansıması doğal olarak sosyal yaşamda bir “gençlik özelliği” farklılaşmasını ortaya çıkarmaktadır. Gençlik bu özellikleri ile toplumsal alanda yansımasını bulduğunda ise toplumsal akışkanlığı ve toplumsal davranış-tavır yoğunluğunu temsil etmektedir. Bu nedenle gençlik kendini ve toplumunu ilgilendiren konularda tepki gösterme refleksi yapısal olarak en gelişkin olan toplum kesimidir. Gençlik, içerisinde yaşadığı toplumun geleceğini belirleyecek olan bugünün meseleleri ile oldukça ilgilidir. Çünkü önünde çok uzun bir yaşam geleceği onu beklemektedir. Dolayısıyla gençlik dönemi, gelecek arayışlarının yoğunlaştığı bir dönem olarak yaşanmaktadır. Toplumu geliştirme, koruma, kollama görevlerine sahip çıkmakta, toplumu ilgilendiren konulara karşı refleks sahibi olmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak toplumun hızla siyasallaşan, devrimcileşen bir kesimi konumunda bulunmaktadır. Gençlik ve devrimcilik kavramlarının birbirine yakınlığı, gençliğin doğasının devrimciliğe yatkın olduğu belirlemeleri de bu nedenlerle sıkça yapılmaktadır.

Gençlik bilincine sahip olunmalı

Çok daha önemli olan husus gençliğin toplumsallık içerisindeki özelliklerini ve rolünü bilince çıkarması olmaktadır. Bu olmaksızın bir gençlik gerçekleşmesinden söz etmek pek mümkün değildir. Bir hamal sınıf bilincine sahip olmak için sınıfsal özelliklerini bilince çıkarmak durumundadır. Veya kadın köle durumuna düşürüldüğü gerçeğini güçlü kavrayamazsa cins bilinci edinemez. Kısacası tek başına kadın veya işci olmak bir bilinç oluşumunu kendisiyle getirmeye yetmemektedir. Bu da özgürleşme çabası acısından bir anlam ifade etmemektedir. Benzer durum gençlik için de geçerlidir. Gençlik bilincine sahip olmaksızın özgür ve bağımsız gençlik asla olunamaz. Gençlik bilincine ise ancak gençlik özellikleri anlaşılarak ve edinilerek ulaşılabilir. Muhalefet cesareti, atiklik, çıkarsız-hesapsız yaklaşmak, saf ve temiz duygulara sahip olmak, fedakar ve paylaşımcı olmak bu özelliklerin bazıları olmaktadır. Gençliğin bu özelliklerini bilince çıkarmadan, onun ruhunu yaşamadan genç olunamaz. Biyolojik olarak genç olunsa dahi gençlik temsil edilemez. Tersi de doğrudur. Biyolojik olarak gençlik dönemi geçilmesine rağmen gençlik özellikleri taşınıyorsa gençlik de temsil edilebilinir. Zira gençlik topluma mal olmuş bir tarihsel olgudur. Bir yaş diliminin temel özelliklerini ifade eden toplumsal davranış, duygu ve düşünceler toplamıdır. Bu anlamda da gençlik bir zihniyet durumu ve ruh halidir aynı zamanda.

Gençlik Manifestosu’ndan