‘Kadınlar 15 Ağustos ruhu ile devrime koştu’

- Newaya Jin
765 views

115 Ağustos 1984 atılımının 34. yıldönümünde bu atılımın etkisini, kadınların katılımını, mücadele sürecini, 15 Ağustos’un toplumun kalıplarını ve geriliklerini kırmada oynadığı rolü ve bugün dünya çapında tanınan bir harekete dönüşümünü PAJK Koordinasyon Üyesi Zozan Çewlik ile konuştuk…

“İlk kurşun” olarak tanımlanan ve Kürt halkı açısından tarihi bir adımı ifade eden 15 Ağustos atılımı Kürdistan toplumunda nasıl bir dönüşüm yarattı?

Öncelikle direniş ve diriliş günümüz olan 15 Ağustos atılımının 34. yıldönümünü Önderliğimiz şahsında tüm Kürdistan halkına ve kadınlarımıza kutlu olsun diyorum. 15 Ağustos hamlemizin öncüsü, askeri ve ideolojik kişiliğiyle, Apocu ruh ve cesaretiyle özgürlük mücadelemize damgasını vuran efsanevi komutanımız Agit (Mahsun Korkmaz) şahsında özgürlük mücadelemizi bugünlere getiren kutsal şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

PKK Kürt halkının direnişle dirilişe doğru akışının tarihidir. PKK’nin doğuşu özünde özgür Kürt’ün doğuşudur. PKK ruhunu yaratan ise Önderlik gerçekliğidir. Önderlik gerçeği hakikat çizgisinde Kürt halkına dayatılan soykırım kıskacını yıkma temelinde kendisini var eder. Ulus devlet iktidarı yüz yılardır uyguladığı inkar ve imha, soykırım politikalarıyla Kürt toplumunu teslim almaya çalışmıştır. Kimliğine, kültürüne ve yine kendine yabancılaştırılan bir halk gerçekliği yaratılmak istenmiştir. Kürt olmaktan korkan, kaçan, sindirilip tüm toplumsal değerlerine dahi ihanet eden bir halk yaratılmıştır. Önderliğimiz öncülüğünde tarih sahnesine çıkan PKK hareketi başta Türk ulus devleti olmak üzere, Kürt halkını ve halkları parçalayan ve varlığını inkar eden, kimliksizleştiren toplum kırımcı tüm egemen, milliyetçi, faşist politikalara ve uygulamalara baş kaldırmıştır. Büyük bedellerle ve mücadeleyle bugün Kürt halkı özgürlük ve varlık kazanmıştır. Bunun içindir ki Kürt ve Kürdistanlılar için 15 Ağustos 1984 Eruh-Şemzinan eylemi TC’nin işgalci, sömürücü politikalarına karşı geliştirilen atılım, Kürt halkı ve kadınları için salt bir eylem değil, tarihsel bir dönemeçtır. Yeniden dirilme, varlık kazanma ve özgürlük için başkaldırma hamlesidir.

12 Eylül TC faşizmi karşısında insanlık dışı tüm uygulamalara karşı zindanlarda Mazlum Doğan’la başlayan ve dörtlerle devam eden, Mehmet Hayri Durmuş ve Kemal Pirlerin ölüm oruçlarıyla yükselen, Sakine Cansız ve Yıldız Durmuşlar’ın canları pahasına düşman karşısındaki direnişleri büyük bir cesaret, inanç, irade ve bilinç açığa çıkarmıştır. Bu bir çizgidir. Bu çizgiye verilen cevap mücadeleyi yükseltmek ve yeni bir aşamaya taşırmaktır. 12 Eylül faşizmine verilen cevap ulusal kurtuluş stratejisi temelinde Kürdistan dağlarında geliştirilen 15 Ağustos hamlesidir. İşgalci ve sömürgeci TC devletine karşı öz savunma planlaması, ö4rgütlemesi ve mevzilenmesiyle yeni bir direniş hamlesi yükseltilmiştir.

15 Ağustos  atılımı Türk devletini şok etmiş, siyasal ve askeri anlamda zorlamış, uluslar arası siyasette büyük bir yankı yaratmıştır. 15 Ağustos’ta sıkılan kurşun salt işgalciliğe sıkılan bir kurşun değildir. Tüm geriliklere karşı, köleliliğe karşı sıkılan bir kurşundur. Bu anlamda 15 Ağustos atılımı büyük siyasi ve askeri sonuçlar açığa çıkarmıştır. Zindan direnişi ve 15 Ağustos atılımı halkta yeni bir moral, güven, cesaret, iddia ve en önemlisi de umudunu yitiren, ölüm sessizliği içinde olan halkımız için bir kez daha özgürlük umudunu ve inancını yeşertmiştir. Kürt halkı PKK ve gerilla mücadelesinde kendi kurtuluşunu görmüştür ve bu temelde kendi öz kimliğine sahip çıkmanın bilinci ve iradesini göstermiştir. 15 Ağustos çizgisi Kürt halkının dönüşümünde bu anlamda önemli bir temel oluşturmuş. Toplumumuzda bir direniş kültürü yarattığı kadar, halkımızda bir uyanışı da gerçekleştirmiştir. Bu temelde başta Kürt gençleri olmak üzere Kürt kadını ve erkeği kendi özgürlüğünü gerilla mücadelesinde görmüş ve kendisini bu çizgide var etme kavgasına tutunmuştur. Bugün de öz yönetim alanlarında 15 Ağustos atılım ruhunun ve yarattığı direnişin etkisi ve yankısı hala görülmektedir. Bu mücadeleyi zafere götürecek olan 15 Ağustos direnişinin yaratmış olduğu devrim inancı ve iradesidir.

2PKK’nin çıkışı ve sonrasında gelişen 15 Ağustos hamlesi ile birlikte gerilla mücadelesine yoğun bir kadın katılımı olduğunu biliyoruz. Kadın gerillaların dağlardaki varlığı toplumsal dönüşümde nasıl bir rol oynadı?

Kürt kadınları olarak kendi tarihimizi anlamak, bilmek, hissetmek, sahip çıkmak ve verilen bedellerin gerekliliklerine göre hareket etmek temel yaşam felsefemizdir. Kadın özgürlük mücadelemizin ilk adımları ve katılımı çok kolay gelişmemiştir. İlk mücadele yılları birçok ilklerin ve zorlukların yaşandığı yıllardır. Toplumun özünü ve örgütlülüğünü var eden kadın, toplumsal cinsiyetçi zihniyetin ağlarıyla çevrelenirken, özgürlük mücadelesine katılmak ve varlık savaşını yürütmek kadın açısından zor olanı başarmak, kendini yeniden var etmektir. Özellikle de o dönemin Kürt ve Kürdistan gerçekliği göz önüne getirildiğinde, feodal zihniyet kalıplarıyla ‘namus’ olgusuna kıstırılan kadın, değil bir mücadele içerisinde yer almayı, kapının eşiğinden yanında bir erkek olmadan çıkamazdı bile. Fakat PKK hareketinin çıkışıyla birlikte kadınlar, kendi yurtsever duygularıyla yeniden bir dirilişe, doğuşa yönelmiştir.

İlk katılımların her biri kendi başına var olan toplumsal geriliklere karşı bir isyan, bir başkaldırı niteliğindedir. Her bir kadının katılımı başlı başına bir eylemdir. Bu eylem “kadın savaşamaz, kadının aklı siyasete, savaşa ermez, kadın zayıftır” yaklaşımlarını bertaraf etmiştir. Bu nedenle o dönemin katılımları toplum algısında yer edinmiş olan egemen zihniyete sıkılan bir kurşundur. PKK, Önderliğimiz şahsında kadının özgürlük çizgisini ve ideolojisini başından beri savunmuş ve bunun imkanlarını yaratmanın mücadelesini vermiştir. Ulusal kurtuluş mücadelesi kendisi bir devrim mücadelesini gerekli kılsa da, bu devrimin içerisinde de kadın kendi devrimini gerçekleştirmektedir. Bu nedenle PKK her ne kadar bir toplumsal devrimi öngörse de, bu devrim özü itibariyle bir kadın devrimidir, kadın eksenli bir özgür toplum devrimidir. Sakine Cansızlar, Yıldız Durmuşlar ile başlayan bu devrim adımları 12 Eylül faşizmine karşı zindanda yürütülen direnişle ve sokaklarda kadınların zılgıtlarıyla yankı bulmuştur. Yine ülkeye dönüş guruplarında yer alan kadınlar her adımlarında mücadeleye akmış ve büyük bedeller vererek, zorluklar yaşayarak kendilerini var etmişlerdir. İlk silahlı propaganda guruplarında kadın yoldaşlar her sıktıkları mermide sadece düşmanlarını vurmamışlar, “kadın savaşamaz, kadın zayıftır” algısını da öldürmüşlerdir. Özellikle de 15 Ağustos atılımının hazırlıklarında yer alarak kadının eylem gücünü ortaya koymuşlardır. Başta Güney Batı’da şehit düşen Bese Anuş, Botan’da Hanım Yaverkaya ve Hatice arkadaş, Rahime Karaman, Çiçek Selcan,
Dersim dağlarında Azime Demirtaş’ın katılımları ve mücadeleleri bizlere büyük bir miras bırakmıştır. Onların mirasları üzerinden kadın kurtuluş ideolojisi örgütlenmiş ve eylem gücü hali3ne gelmiştir. Onların hem PKK içerisinde hem de toplumsal algıda yaratmış oldukları etki kendisiyle birlikte büyük bir dönüşümü de yaratmıştır. Kadınlar gerilla saflarına aktıkça ve mücadele içerisinde büyük bedeller ödeyerek yer edindikçe toplumsal anlamda da büyük bir değişim açığa çıkmıştır. Kadınlar kapı önlerine bile çıkamazlarken, bugün kadınlar akın akın dağlarda mücadeleye yönelmekteler. Kadınlar kendi özgürlüklerini dağlarda görmekteler. Bu mücadele salt dağlarda değil, toplum algısında da büyük bir etki yarattı. Kadınlar artık daha çok kendilerine güvenebiliyor, kendi haklarını savunabiliyorlarsa, korkusuzca sokaklarda yürüyebiliyorlarsa bu dağlarda kadınların mücadelelerinden bağımsız değildir. Zilanların, Beritanların eylemleri toplumsal hafızayı özgürlük ekseninde yeniden inşa etti aslında. Hareket olarak Berivanlarla serhildanlaştık, Beritanlarla ordulaştık, Zilanlarla, Semalarla partileştik, aynı zamanda toplum olarak da feodal, egemen zihniyet kalıplarını da yerle bir ettik.

Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi 15 Ağustos’tan bugüne önemli mevziler kazandı, önemli başarılar sağladı. Bugün Kürdistan sınırlarını aşan bir mücadele var. Gün geçtikçe evrenselleşen kadın mücadelesinin temelinde 15 Ağustos atılımının nasıl bir etkisi var?

15 Ağustos atılım salt bir askeri eylem değildir. Öz savunmaya dayalı özgürlük mücadelesi vermek, ideolojik, felsefik bir temele dayanmaktadır. Yeni bir toplumsallığı, yani ahlaki ve politik toplumu yaratmaktır. Bunun en dinami
k ve dönüştürücü gücü kadın ve özgür kadın mücadelesi olmuştur. 15 Ağustos atılımının hareketimizde yaratmış olduğu inanç ve ruh bugün toplumumuzda öz savunma örgütlülükleriyle daha da büyümektedir. 15 Ağustos atılımında sıkılan mermi nasıl ki o dönemlerde bir uyanışı kendisiyle yarattı ve Kürt toplumunda öz savunma örgütlülüğü ekseninde mücadeleye akıttıysa, bugün de öz savunma örgütlülüğü salt Kürt toplumunda değil, tüm halkların örgütlülüğünde ve eylemselliğinde kendisini yaratmıştır. 15 Ağustos 1984 yılında başlatılan atılımda Kürt halkı kendisini yeniden diriltti, fakat bugün o merminin yankısı tüm halklarda ve tüm dünya kadınlarında kendisini ifadeye kavuşturuyor. O dönemlerde 15 Ağustos atılımının hazırlıklarında sayılı sayıda kadın vardı mücadele içerisinde, fakat bugün dört parça Kürdistan’da ve dünyada yankılanan bu özgürlük mücadelesinde tüm halklardan kadınların yer aldığı bir öz savunma örgütlülüğü ve mücadelesi söz konusudur. Parmak sayısını geçmeyecek kadın arkadaşla başlayan bu mücadele bugün öz savunma örgütlülüğü temelinde bir araya gelmiş ve milyonlarca kadın birlik oluşturmuştur. Sakine Cansızlarla başlayan bu özgür kadın mücadelesi bugün Pakizelere, Ekinlere ve Eylemlere kad5ar uzanmış ve her kadınla daha da büyümüştür. Kürdistanlı kadınların öncülüğünde başlayan bu öz savunma ve özgürlük mücadelesi bugün Rojava’da YPJ direnişinde yer alan Kürt, Arap, Süryani kadınların ortaklığı ile birlikte tüm dünya kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmıştır. Arin Mirkanların, Sılavaların direnişleri bütün dünya kadınlarını bu direniş ekseninde toplamıştır. Yine Bakurê Kürdistan’da başlatılan direniş Pakizelerle, Rojevinlerle tüm Kuzey’i sarmalamıştır ve tüm demokratik güçleri bir araya getirerek HBDH ile halklar ve özelde kadınlar öz örgütlülüklerini daha da güçlendirmişlerdir. Yine Rojhilat’ta HPJ ile kadınlar öz savunmalarını yükseltmenin mücadelesini vermektedir. Başur’da, Şengal’de tüm kadınlar kendi özgürlükleri için alanlardadır. Bugüne kadar Kürtlerin, özelde de kadınların sesine kulaklarını tıkayan dünya kamuoyu bugün kadınların mücadele alanlarındaki direnişle uyanmış, bu direnişin etkisiyle kadınlar birliklerini daha da güçlendirerek tüm dünya kadınlarını sarmalamıştır.

15 Ağustos atılımıyla başlayan bu silahlı mücadele bugün Kürt kadınlarını da aşıp tüm Ortadoğu’yu, dünyayı etkisi altına almıştır. Bugün 15 Ağustos atılımının ruhu Kobanê direnişinde, Şengal’de, Kerkük’te, Cizre’de, Nusaybin’de öz yönetim direnişiyle yeniden anlam buluyor. 15 Ağustos atılımında sıkılan mermi dört parça Kürdistan’da, tüm kadınların zılgıtlarıyla bütünleşip evrenleşiyor ve öz yönetim direnişleriyle kadınları mücadele alanlarına sürüklüyor. Bu eksende bizler de diyoruz ki; 15 Ağustos’un ilk heyecanıyla tüm kadınların özgürlük aşkıyla, öz yönetim direnişlerinde kadın renginin örgütlülüğüyle, her zamankinden daha yüksek bir mücadeleyle demokratik, özgür yaşamı inşa edelim.