Kırkdokuzlar eylemi

- Gerillanın Kaleminden
639 views

2011, Önder Öcalan, gerilla ve Kürt halkına dönük saldırıların yoğun olduğu bir yıldı. Gerillayı askeri olarak imha etmeye dönük yönelimler ciddi boyutlardaydı. Buna karşın bizim de elbette hazırlıklarımız vardı. Söz konusu Önderliğimiz ise, hangi mevsim olursa olsun, koşullar nasıl olursa olsun gerilla ortak çizgide birleşip harekete geçer. Bu eylemlerden biri de Kırkdokuzlar eylemiydi.

Önderliğe, şehitlere, halka layık bir pratiğin sahibi olmanın zamanı gelmişti. Hiç kimse zorlu kar-kış koşullarından şikayet etmeden kendisini eyleme öneriyordu. O anki heyecanı, eyleme kilitlenme ruhunu anlatmak zor. Yerinde hareketsiz bekleyen, sessizce köşesine çekilen, umutsuzca kara kara düşünen birini bulamazdınız. Herkes bir koşuşturma içersinde.

Eylem öncesi yapı suikast, sabotaj, saldırı ve savunma gruplarına ayrıldı ve hazırlıklara başlandı. Kimileri keşif yapmaya gitti, kimileri kroki çizmeye başladı, kimileri ise silahlarını temizleyip son bir kez kontrol etti.

Mevzilenme zamanı

Bu denli sıcaklık ve enerji, ayaklarının altındaki karı eritmiş, havadaki soğuğu kırmıştı. Herkes uzun ve zorlu bir maratonunun heyecanını yaşıyordu adeta. Yağmur ve kar yağışı dinmişti. Komuta ve savaşçıların profesyonelce organize olduğu eylemlerden biriydi bu. Çelê’de bulunan düşman cephesi imha edilecekti.

Eyleme iki gün kala erzak ve cephanemizi taşıdık. Savunma ve saldırı için gereken ihtiyaçlarımızı da karşıladık. Altyapı hazırlıkları tamamlandığında takvimler 9 Şubat’ı gösteriyordu. Ve gruplar eylem başlangıç noktasına gelmeye başladı. Gerçekleştirilen toplantılar ile eylemin amacı, tarzı tartışıldı. Evet gerilla bir ölüm makinası değildi. Varlığımıza dönük saldırılara karşı bir meşru savunma savaşı veriliyordu tarafımızca. Doğadaki en küçüğünden en büyüğüne kadar her bir canlı varlık gibi gerilla da kendini savunmakla yükümlüydü. Kırkdokuzlar eylemi de bu amacı taşıyan eylemlerden biriydi. Gerilla amaçsız, disiplinsiz ve keyfi olarak düşmana saldırmaz. İhtiyaç doğrultusunda eylem yapar. Zaten bu eylem de modern gerilla savaş taktiklerini ortaya çıkarttı ve sonraki eylemler için bir ön hazırlık rolünü oynadı.

Cihazdan “Beritan” anonsu ile…

Silahların yerleri belirlenip saldırı ve savunma grubu çıkartıldı. Güç, yavaş yavaş mevzilenmeye başladı. Sabaha doğru saat üç gibi büyük bir sessizlik oldu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes büyük bir heyecanla cihazın “başlayın” anonsunu bekliyordu. Büyük bir soğuk sarmıştı her yeri. Saldırı ve savunma gruplarının olduğu yerde ne bir taş, ne de bir ağaç görmek mümkündü. Her şey kar altıda kalmıştı.

Ve cihazdan yükselen “Beritan” anonsu ile nefesler kesilip silahlar çalıştırılmaya başlandı. Bu, herkesin uzun süredir heyecanla beklediği an’dı. Eylem esnasında birçok gerilla fedaice savaştı. Bunlardan biri de Viyan Tekoşin arkadaştı.

Saldırı başladıktan bir süre sonra Viyan arkadaş tankın üzerine çıkıp bombayı tankın namlusuna koyuyor ve tankı imha ediyor. Kendisi de yaralı olmasına rağmen cihazdan koordine ile bağlantı kurup Cudi arkadaşın yaralı olduğunu aktarıyor.

Eylem içerisinde eylem gerçekleştirmişti Viyan Tekoşin. Biz savunma grubundaydık ve yaşananlara tanıklık ediyorduk. Viyan arkadaşın yanında bulunan Diren Muş da fedaice savaşıp şehit düştü. Ümit arkadaş yaralanmıştı.

Düşman, cephanesi biten Rojhat ve kol komutanı Şayan arkadaşları fark etti. Geriye sadece birer bombaları kalmıştı ve sağ ele geçmemek için bombalarını patlattılar.

“Heval” demek yetiyordu

Viyan arkadaş, yaralı haliyle tankı imha ettikten sonra ve düşman üzerinden aldığı birçok silah ile koşmaya başladı. Karşı yamaca varınca sırtından aldığı mermi ile yere düştü ve orada toprakla buluştu. Eylemde toplam dört arkadaşımız ölümsüzleşti.

Düşman cephesinde ise hiçbiri sıradan olmayan kırk dört asker öldürüldü. Düşmanın savaş kabiliyetinin sadece tekniğe bağlı olduğunu bu eylemde birkez daha gördük. Gerillanın içersinde olduğu zorlu kış koşullarında böylesi bir eylemi beklemiyordu ve şoke olmuştu. Sınır hattı boyunca inşa edilen karakol duvarlarının etrafında eylem öncesi onlarca asker vardı. Eylem sonrası ise bir sonraki güne kadar ortalarda kimsecikler yoktu. Heval Reşit ve Azad Siser şahsında bu eyleme öncülük eden tüm yoldaşları anmak istiyorum.

Öyle güçlü bir kenetlenme hali vardı ki, bir arkadaşın sadece “heval” demesi yetiyordu. Büyük moral ve güven veriyor, başarma inancı yaratıyordu.

Biz Kürdistan gerillası için, Önderliğimiz, halkımız, kimliğimiz, toprağımız, dilimiz kırmızı çizgimizdir ve bu hep böyle kalacak.