Küreselleşen erkek faşizmine karşı kadın ortaklaşmalarına ihtiyaç var

- Bese ERZİNCAN
686 views

TURKEY-DIYARBAKIR-KURDS-WORLD WOMEN DAYKadınlar demokratik modernitenin temel yapıcı aktörü olarak özgürlük mücadelelerini yaşamın her alanında sürdürmektedirler. Bu direniş eğilimi egemenlerin tüm görünmez kılma çabalarına rağmen çok canlı, diri bir kadın geleneği ile yaşamın tüm gözeneklerine sızmıştır. Erkek egemen sistemin tarihsel olarak kadına karşı geliştirdiği komplo yüklü tuzaklar, operasyonlar, yalanlarla dolu bir yaşam ve bu yaşamın içerisinde uygulanan acımasız vahşi şiddet yüklü politikalara rağmen kadınlar bu direnişi sürdürebilmişlerdir. Esasında insanın insan olmasından bu yana kadının yaşamsal manevi gücü, aklı ve maddi emeği ile insanlık bugüne kadar gelebilmiştir. Zaten bu sebep ile de kadınların, halkların, ezilenlerin mevcut hegemonik sömürü sistemlerine karşı başkaldırısı ve direnişleri sayesinde insanlık bir nebze de olsa geleceğe umut ile bakabilmektedir. Bu anlamı ile de günümüzde kadınların, Kürt halkının özgürlük mücadelesi insanlık bahçesinin en fazla ilgi çeken mücadelesi oluyor.

8 Mart 2016 yılına Kürt kadınları ve halkı olarak büyük bir direniş ve özgürleşme hamlesi olan öz yönetim ilanları ile giriş yaptık. Öz yönetim ilanları, kapitalist sistemin halklar üzerindeki derin sömürüsüne karşı bir model olarak geliştirilmiştir. Bu model modernizmin bütün oyunlarını bozabilecek güçte ve etkide alternatif olmayı amaçlamaktadır. Kapitalist modernitenin elinde can çekişen insanlığa güçlü bir nefes kazandırabilmek sanıldığından çok daha fazla değerlidir.  Kürt halkı ve dostları kendisini demokrasi ve insan haklarının baş temsilcisi sayan bu güçlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini çok iyi bilmektedir.  Bu yüzden en son Cizre olmak üzere Kürdistan’da gelişen katliamlara suskun kalınarak onay verilmesine hiç de şaşırmadık. Çünkü Kürt halkının bölünüp, parçalanmasında baş aktör olan Avrupa devletlerinin ve ABD’nin sesiz kalmasına bu yönü ile anlam veriyoruz. Hepsinin yaklaşımında kadınların köleleştirilmesi, Kürtlerin parçalı olması, hiçbir statükoya sahip olmaması gerçeği vardır. Tüm bunları uzun uzadıya siyasi, ekonomik, tarihsel çıkarları açısından açıklamaya gerek yoktur. Kadınlar ve halkımız açısından içinde bulunduğumuz sömürgeleştirilme hakikati çok barizdir. Yaşanan durum özgürlük mücadelesi yürütenler açısından çok net ve berraktır.

Bu açıdan Bakurê Kürdistan’da öz yönetim ilanları ile gelişen direniş ve Rojava’da İŞİD ve işbirlikçisi AKP’ye karşı sürdürülen özgürlük mücadelesi Ortadoğu coğrafyasının yeniden yapılanmasında yapı taşları olarak ele alınmak durumundadır. Bu özgürlük mücadelesinde stratejik rol oynayarak kalıcı kılınmasını sağlayan ise Kadın Özgürlük Mücadelesi olmaktadır. Demokratik modernitenin oluşumunda Kürt kadınlarının duruşu ve katılımı tüm çalışmaları belirlemekte ve özgürlük, eşitlik temelinde şekillendirmektedir. Kapitalist moderniteye ancak bu şekilde alternatif olunabilir.

Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi sadece bölge açısından değil tüm dünya açısından çok yönlü bir özgürlük havası ve pratikleşmesi yaratmaktadır. Bu mücadeleler büyük bir özgürlük enerjisi yayma özelliğindedir. Biz bu özgürlük enerjisine jinerji diyoruz. Özgürlük mücadelesi ile ortaya çıkan bu jinerji dünyadaki tüm özgürlük hareketlerine de ilham kaynağı olma özelliğini taşımaktadır. Neolitik dönemde insanlığın inanç ve yaşam kaynağı Tanrıçalar nasıl bir rol oynadıysalar, şimdilerde özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar da toplum açısından aynı rolü oynamaktadırlar.

8 MART ISTANBUL MITING JIN JIYAN AZADI PANKART 28 Mart 2016 tarihi itibarı ile Kürt kadınları olarak bir bildirge ile mücadele stratejimizi tüm dünyaya duyurduk. Bu bildirge Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesine, güncel gelişmelere karşı nasıl bir cevap olmaya çalıştığımızın ifadesi olmaktadır. Bu anlamı ile Kürt kadınları artık yaşamın her alanına ilişkin kadının kolektif aklı ve emeği temelinde şekillenmiş kadın değerleri, kadın gelenekleri ile yaşamı yeniden oluşturuyor. Ortadoğu’nun bir temel özelliği de kadınların ortaklaşmasına daha alışkın olmasıdır. Ortadoğu’da toplumsallık güçlüdür. Özgürlük bilinci ile donatıldığında bu ortaklaşma ruhu çok hızlı bir şekilde yapısallıkların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Bu bildirgeyi ve kadın özgürlük hareketimizin hemen tüm çalışmalarını, başarılarını; kadınların kolektif aklı ve emeğinin yansımaları olarak değerlendirmek gerekir. Kadınlar hemen her alandaki başarılarını özgürlük bilinci yakalamış, özgün örgütlülükleri temelinde alternatif olanı geliştirmişlerdir. Bireysel özgürlük anlayışı kadına sürekli kaybettirmiş ve kapitalist sisteme entegre olmasında en etkili bir araç haline gelmesini beraberinde getirmiştir.

8 Mart 2016 KJK bildirgesi ile birlikte bu mücadele yılımızın çerçevesi de belirlenmiş oldu. Önderliğimizin özgürlüğünü, öz yönetim direnişlerine ve tüm alanlardaki yeniden inşa çalışmalarına katılarak sağlayacağız. Önderliğimizin özgürlüğü Kürtlerin statü kazanması ile mümkün olabilir. Bu açıdan 2016 yılını özgürlük mücadelesine ilişkin daha çok somutlaşmaları oluşturma ve bunu süreklileştirme azmi, kararlılığı temelinde geliştirme yaklaşımı içinde olacağız.

Kürdistan’daki öz yönetim direnişlerinde kadınlar en önde yerlerini almışlardır. Onlarca kadın bu öz yönetim direnişinde kahramanca şehit düşmüştür. Silopi’de Sevê, Fatma, Pakize arkadaşların şahsında somutlaşan kadın öncülüğü tüm halkımızın sembolleri olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Kürt kadınları bu kadın şehitlerimizin şahsında özgürlüğün, yurtseverliğin timsali olmayı bir kez daha başarmışlardır. AKP’nin katliamcı zihniyeti ile örülmüş vahşi uygulamaları DİAŞ ile ne denli ortak bir maya ile şekillendiklerini çok net ortaya koymaktadırlar. Katliamların, zorla göç ettirmenin, insan yakmanın aklı da özünde Türk devlet geleneğinden gelmektedir. Bu açıdan İŞİD ile Türk devlet zihniyeti arasında bir fark yoktur.

8 Mart vesilesi ile AKP’nin katliamcı politikalarına karşı en önde direnişle karşılık verilecektir. Kadınlar öz savunma sistemlerini yaşamın her alanında geliştirerek en etkili cevapları vereceklerdir. Bu anlamı ile direniş bizim yaşam öz suyumuzdur. Kuzey’de, Rojava’da, Şengal’de bu öz savunma direnişi daha da derinleşerek gelişecektir.

Savaşta gösterdiğimiz kararlılığı, cesareti bu kez yaşamın yeniden yaratılmasındaki ince ayrıntılarda göstereceğiz. Bu açıdan öz yönetim ilanları ile halkımızın kendi kendisini yöneten bir pozisyonda olabilmesi için gereken her türlü çalışmayı daha örgütlü, planlı bir özgürlük zihniyeti ile yürüteceğiz. Kadın Özgürlük Mücadelemiz büyük tarihsel tecrübesi, düşünsel birikimi itibarı ile bunu yapabilecek bir formasyon içerisindedir. Tüm halklardan kadınlarla birlikte güçlü ortaklaşmalarla eşit, özgür, demokratik ve ekolojik bir toplum yaratılacaktır. Bu anlamı ile küreselleşmiş erkek faşizmine, erkek egemenliğine karşı kadınlar olarak daha ortak bir duruş geliştirmeye ve pratikleşmeye ihtiyaç vardır. İnsanlık tarihinde özgürlük zihniyetini zehirleyen cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik, bilimcilik zehirleri en fazla da kadınları vurmuştur, katletmiştir. Buna karşılık olarak kadınların ortak özgürlük mücadelesi 2016 yılı itibarı ile daha güçlü gelişecek ve başarılı olacaktır.