İnsanlığın altın çağı bugün özgürlük mücadelesi yürütülen topraklarda yaşanmakta. Tarih öncesi uygarlık öylesine canlı duruyor ki karşımızda. Attığımız her adımda, her mekanda ve bir tepecikte izlerine rastlamak mümkün. Kadın emeği ve ekonominin geliştiği bu topraklarda bir daha geçmişe yol alırız. Bereketli ve merhametlidir Mezopotamya insanları her zaman olduğu gibi. Ruhu sonsuz bir devinimde hareket eder gibi nazlı ve dokunaklıdır. Dolanır attığımız her adımda bedenimize. Gözlerimize değen her an bir tarih suretini içerir. Soyut değildir hiçbir şey Rojava’da.
Tarihin “Kewana zerin” kavşağında gülümser bize yaşam. Ondandır ki bereketi her zaman insanlığın ve kadının ellerinde somutlaşır. Çok zulümler yaşadı bu toprakların halkı. Çok fazla horlandı ve çok fazla matem tuttu. Ama hiçbir zaman direncinde ve varoluşundan vazgeçmedi. Bir kere varlık bilincine varmıştı. Emek denen olgu ilk buralarda karşılık buldu, örgütlendi. Doğanın kutsallığı bilinçte ve sözcüklerde anlam buldu. Ondandır ki her zaman bir kerameti vardır bu toprakların.
Dile kolay, bilinçli emek yaratımı MÖ. 10.000-4000 yıllarına tekabül etmekte. Kadın elinde destarı, teşisi ve toprakta elleri sardı başakları, ördü milyon yıllık varoluş gerçeğini. Anlam bilinci üretimin her ilmeğinde gelişti. Kadınlar özgüveniyle her insanı ortaklaştırdı yaşamında. Ortak kültürle üretti yaşamı. Hiçbir zaman anlaşılmayan, tek düze bir ekonomi olmadı üretim alanı. Köyleri ilk kurduklarında o sevinç ve dokunuşla tuğlalarına dokundu. Tel Xelafta, Girê Moza’da dokudu yaşamını. Şimdi de aynı gülümseyişle rengini üretime katıyor.
Bugün Rojava’da kadınlar bin yılların geleneksel üretimi içinde kendine yetecek ekonomiyi geliştiriyor. Ne şaşalı endüstriyalizm teknikleri ile, ne de devletlerin kurnaz tekelleriyle geliştiriyorlar üretimlerini. Üretim ve ekonomi sadece bir akıl işi değildir onlar için. Yüreği, elleri aklı ile birlikte, üzüntüsü ve kutsallığıyla dokunuyor toprağa. Yaşamın ihtiyacı kutsallıktır onlarda. Bir geçmişi oldu üretimin her zaman bu topraklarda. Yukarı Mezopotamya bugün de kadın kooperatifleriyle üretimini bilinçli geliştiriyor.
Rojava’nın tüm bölgelerinde kadın ekonomisi kooperatiflerle yaşam buluyor. Dêrik’te, Qamişlo’da, Tirbespiyê’de Hesekê’de ve tüm şehirlerinde geleneğini yeniliyor. Kâr değil, paylaşım var yaşamın ahlakında. Çok üretmek değil, yeterliliği esas alacak bilinçle ter döküyor güneşin yakıcı sıcağında kadınlar. Emeğin ve üretimin karşılığı yeniden anlam buluyor. Kadınlar emek fırınlarından, konserve kooperatiflerine, tarım, ziraat kooperatiflerinden yemek kooperatiflerine kadar ekonomi geleneğini elleri ve yürekleriyle gerçekleştiriyorlar.
Bugün dünyada emek yabancılaşmasına karşı geliştirilen örgütlenmelerin somut pratiğini Rojava’da kadınlar pratikleştiriyor. Yaşamın her alanında eşit temsiliyetin dışında bir de sadece kadınca emekle ortaya koyuyorlar ürünlerini. Endüstriyalizm hastalığından uzak kadınca sosyal pazar hedefiyle gerçekleştiriyorlar. Her şehirde gelişen, ortaklaşan emek ve üretim daha da çeşitlenmekte. Rojava’da ekonomi erkek işi, erkek kabiliyeti ve yeteneği olmaktan çıkarak tüm toplumun yaşam ihtiyacı tanımına kavuşmakta. Pratikleştiği kadar dönüştüren ekonomi gerçeği burada somut gözlemlerimizle karşımızda durmakta. Kadınları üretim içinde dinledikçe daha da umutlu oluyor, emeğimize güvenimiz daha da gelişiyor…