Yol, dağlarda varoluşumuzu ören, bizi kendimize taşıyandı. Ve bu yol, O’nun yolculuğu olacaktı…
“Axîn heval!” dedim var gücümle ve arkasından koşarak tünelden çıktım. O, heyecanla çantasını sırtlamış, çoktan vadiye doğru yol almıştı. Birden arkasına döndü. Koşarken aklımdan geçen tüm tüm cümleler sanki birer birer tünelin duvarlarına çarparak yutuldu ve ağzımdan sadece bir cümle dökülüverdi: “Kendine iyi bak, serkeftin!”
Kendine bakmak, eski Yunan’da bir felsefi ilke, yaşam felsefesinin temeli; kendine dikkat etmek, özen, ilgi, ihtimam göstermek ‘kendini bilme’ye de temel oluşturan ana düsturdu. Yani özünü koru ve ona özen göster demekti. Öz güvenli, dik duruşuyla tebessüm etti; “Güzel yaz beni, çok mutluyum” dedi ve hızlıca gruba yetişti. Bu, O’nu son görüşümdü…
Toprağa bağlılıktan aldı adını
Zeynep Özkan; 1990’lı yıllarda faşist Türk devletinin Şırnak’ın birçok köyünü ateşe vermesiyle Cizre’ye göç eden ve Bane köyünde yaşamına devam eden bir ailede doğdu. Yakılan köylerin, faili meçhullerde, sokak ortasında katledilen Kürtlerin, buna karşı dağları mesken tutan savaşçıların hikayelerini dinleyerek büyüdü: “Annem, kulağımıza fısıldayarak her anlattığında düşmanın varlığını ve buna karşı mücadele etmemiz gerektiğini anlıyorduk. Onlar ne kadar işkence ederlerse biz bir o kadar bağlanıyorduk toprağımıza ve mücadeleye.” Yurtseverliği, onun uğruna korkusuzca mücadele etmeyi Cesur Cizre topraklarından öğrenmişti; 2014’te dağların yolunu tuttu: “Okulu bıraktım ve PKK’ ye gelmeye karar verdim. PKK, benim için en büyük okul oldu.” Toprağına bağlılığı koyduğu isme de yansıdı: Zeynep Özkan, gerilla Axîn oldu. Cıvıl cıvıldı. Yaşamdaki canlılığı hemen dikkat çekmişti. ‘Neşemi hep koruyacağım’ sözü verdi kendine. İlk pratik alanı Qendîl oldu. İlk eğitimini aldığı, ilk gerilla pratiklerini yaşadığı, büyük bir aşkla bağlandığı Qendîl’de beş yıl kaldı.
Küçük yeşil defter
O’nu ilk kez, 2019’da geldiği eğitimde gördüm. Bir röportaj için askeri akademilere gitmiştik. Gerilla kolay kolay kameranın önüne geçmez. Dağları tepeleri aşan, korkusuzca işgalcinin üzerine yürüyen gerilla kamera karşısında heyecanlanır, bazen konuşamadan sadece gülümser. Okul Komutanlığı’nda yer alan gerilla Axîn bizim ikna çabalarımızı görünce yanımıza geldi, savaşçılarını konuşturmak için binbir yöntem denedi. Kimisine sadece gülümseyip ikna etti, kiminin elini tutup cesaret verdi, kimine bu an’ların tarihe not düşmek olduğunu anlattı. Enerjinin, kişide oluşturduğu his ve duygu dünyasını artık bilmeyen yoktur sanırım. İşte o gün gerilla Axîn ile aramızda böyle bir enerji akışı oldu. Savaşçılarını konuşmaya ikna ettikten sonra kısa bir süreliğine ortadan kayboldu. Dönüşte askeri gabardin yeleğinin cebinden küçük yeşil bir defter çıkardı, günlüğüydü. Her sayfasında şehit yoldaşlarını yazdığı satırları okurken kamerayı da açmıştık. O an karşısında kamera değil de sanki şehit yoldaşları vardı, böyle bir duygu yoğunluğuyla süzülüyordu sözcükler.
Bir komutan, bir hizmetkar
Yollarımız bir yıl sonra yine kesişti. Haziran 2020’de işgalciler işbirlikçi birçok gücün yardımıyla Heftanîn’e saldırmıştı. Savaşı takip etmek için Heftanîn’e, orada en stratejik yer olan Xantur’a doğru yol aldım. Arazinin yarısı yanmış, geçtiğimiz köylerdeki evler bombalanmış, geriye arazide yırtık çocuk ayakkabıları kalmıştı. Yanımdaki gerilla “Bu yoldan ayrılmadan git ve önüne çıkan ikinci yoldan yürümeye başla, arkadaşlar bulur seni” diyerek ayrıldı. Ağaçların arasında kamerama sarılıp yavaş yavaş ilerlerken, sırtımdaki çantayı bir el geriye çekti. Arkamı döndüğümde, “Muhteşem sonu çekmeye mi geldin?” dedi. İşte gerilla Axîn, Cenga Heftanîn’de karşımdaydı. Çok yüksek sesle gülmüş olmalıyım ki hemen uyardı, “Düşman, yirmi dakika uzaklıkta sesiz ol” dedi. Beni bulundukları mevziye götürdü. Araziye hakimiyeti, savaşçılarına yaklaşımı, duyarlılığı ile tecrübeli bir komutan olmuştu. Yirmi dört saat hiç uyumadan işgalcilerin hareketliliğini takip ediyor, nerde eylem yapılabilir ya da işgalciler saldırmak isterse neler yapılabilir diye sürekli tartışma yürütüyordu savaşçılarıyla. Bir komutandan çok bir hizmetkâr gibiydi yoldaşlarına karşı. Yoğunluğunun içinde bile muhakkak fırsatını bulur bir şeyler okurdu. “Benim kadın özgürlük ideolojisinde kendimi eğitmem lazım. Emek vermem lazım. Çünkü kadınlar kurtulursa herkes, her şey kurtulur. Dağlar da, toplumumuz da, halkımız da, dünya kadınları da” diyordu. Her röportajda ya da konuşmada “tıpkı şehit Çiyager’in dediği gibi son muhteşem olacak ve biz buna inanıyoruz. Bizi böyle azimlice savaştıran da bu inançtır” diyordu.
Hejar Zozan’ın anıları
İşgalci Türk Ordusu, Qesrok tepesinde konumlanmaya çalışırken, sık sık araziye operasyonlara çıkıyordu. Bir gece saat iki, üç civarıydı. Axîn, açtığı yağmurluğun altında hala uyanıktı. Nöbetçi olan Nuda (daha sonra şehit düştü), birden gelip, “arazide bir ışık yanıyor” der demez Axîn yerinden fırladı ve silahını aldı. “Düşman, araziye çıkmış, basıncı yoldaşı heval Hejar’ların yanına götür, burada kalmasın” dedi. Yanına bir savaşçıyı alıp atiklikle bıraktı kendini arazinin derinliğine ve gözden kayboldu. Vedalaşmamıştık… Evrenin, her zaman bir bildiği vardır. Bazı insanlarla hep aynı yola çıkar yürüdüğünüz yollar. 2023 ve 2024’te gerilla Axîn’i tekrar tekrar gördüm. Cenga Heftanîn’de işgalcilere karşı birlikte savaştığı Komutan Hejar Zozan’ın, Serhad alanında şehit olması onu çok etkilemişti. “O benim öğretmenim, yaşam komutanım oldu. Ne olursa olsun, Kuzey’e gidip düşmanla hesaplaşmalıyım” diyordu sık sık.
Yol O’nu kendine taşıdı
Yanına tüm şehit yoldaşlarının vasiyetlerini, hayallerini alarak yiğitlerin diyarı Botan’ a yol aldı şu sözleri heybemize bırakarak: “Bu halka özgürlük borcumuz var. Önderliğimizin, Bilgemizin İmralı’da hala tutsak olması gidişimin en büyük gerekçesidir. Şundan eminim; vereceğimiz emek, diğer yoldaşlarımızın emeğine eklenip bu halka zaferi getirecektir. İddiamız net, isteğimiz net, kararımız net, amacımız net. Yolumuz bellidir.” Yol, onu kendine taşıdıkça yürüdü. Alın terine, Şehit Hejar Zozan’ı ve daha nicelerinin anılarını katarak biledi öfkesini. O, hissin ve maneviyatın yarattığı bir duruşun sahibiydi. Gerilla Axîn Gabar; 19 Haziran 2024 tarihinde Botan’ın Mawa bölgesinde gerilla Şervan Botan’la birlikte yürüyüş bayrağını yoldaşlarına devrederek ölümsüzleşti.