En kutsal emekĀ 

- Zerya GÜL
415 görüntüleme

SOSYALIZM VE KADIN copyƖzgürlük sosyolojisinin yaşam-kadın diyalektiğini aydınlatmada temel dayanağı, emek olgusunu ele alışta ulaştığı derinlik, kapsayıcılık ve bilimselliktir. Erkek aklının ve devletli uygarlık sisteminin Ƨıkarlarına gƶre şekillendirilen pozitif bilimciliğin, toplumsal emek ve aklı parƧalayarak en Ƨok zarar verdiği alan emek-ekonomi-üretim alanıdır.

Modernite bilimciliğini aşamayan Marksizmin ve gerçekleşen sosyalizm uygulamalarının bu parçalanmayı daha da derinleştirdiğini, toplumsallık adına daha fazla zarar verdiğini yaşanan deneyimlerden biliyoruz. Devlet çıkarına bağlanmış emeğin ve toplumsallığın, ancak iktidar ve devleti güçlendireceğine, toplum ve kadın özgürleşmesine hizmet etmeyeceğine tanıklık ettik. Teorik tespitlerdeki yanlışlığın, yaşamsal ve toplumsal alanda daha büyük tahribatlara yol açtığı gerçeğini gördük.

Ɩzgür toplumsallık ve kƶlelik, serflik, işçilik

Ɩzgürlüğün emekle bağı, Ƨalışmanın ƶzgürleştiriciliği, dinamik, moralli, coşkulu ve sağlıklı bir toplumsallığa kaynaklık ettiği, toplumsal ƶzgürlükten yana olanların ortak gƶrüşüdür. Bunun iƧin amansız mücadeleler verilmiştir. Demokrasi ve sosyalizm mücadelelerinin ana eksenini oluşturan bu yaklaşım, nerede sapmaya uğradı? Marks’ın emek-değer teorisinin, emeğinin hakkını arama biƧimini tarifinin, toplumun işçileştirilmesini ƶvmesinin, Ƨƶzümü devlet (proletarya diktatƶrlüğü) ve el değiştiren iktidara bağlamasının, daha fazla devlete ve burjuvazinin Ƨizdiği sınırlara bağlı kalmayı getirdiğini, hep bu sınırlarda gidip gelmenin enerjiyi tükettiğini ve toplumsallaşma kanalına akıtmadığını rahatlıkla sƶyleyebiliriz.

Ɩzgür toplumsallık paradigmamız, kƶlelik-serflik-işçilik bağlantısının, tarihten günümüze kƶleliği daha da derinleştirdiğini inceliyor. İşçileşmeyi savunmanın, sınıflaşmayı, kƶleleşmeyi savunmak anlamına geldiğini, ilk emek hırsızını gƶrmeyi engelleyen bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Sermayenin, makineleşmenin, endüstriyalizmin, şehirleşmenin; doğayı, toprağı, tarımı, toplumu ve kadını derin tahribatlara uğratarak büyümesi ve ƶrgütlenmesinin adı değişse de iktidarı, devleti, erkek egemen sistemi ve ideolojileri ürettiği, beslediğinin tarihsel kanıtları ortadadır. Günümüzde ulaştığı düzey; küreselleşen sermaye ve iktidara dayalı devletƧilik; parƧalanan, küçülen toplumsallık, üretim ve en kazandıran sermaye haline dƶnüştürülmüş ā€˜kadınlık’tır.

Devlet ve iktidarın götüreceği yer köleliktir

Üretime, yaşama, barışa değil, tüketime, ölüme, şavaşa dair yatırımların yüzdeleri arasında giderek derinleşen uçurum, kanıksanan rakamlarla sınırlı kalmamaktadır. Kültürleri, coğrafyaları, insanları, tarihi yoketmeye harcanmakta, aç ve yoksul bırakma, toplumları devletli sisteme bağlamanın tarihsel yöntemi olarak sürdürülmektedir. Ahlaki ve politik yıkım, anlamsızlık, iradesizlik, insani varlık olmaktan çıkarma, devletli sistemin tarihten günümüze ortak ideolojisi olarak hükmünü sürdürmektedir. Ancak en sonuç aldığı dönemin, ulus-devlet ve kapitalist moderniteyle yaşandığı, emekten, toplumdan ve kadından yana olanların ortak tespitidir. Savaş-silah tüccarlığı, en kazandıran sermaye ve iktidar alanı olarak, tüm toplumsal değerlere ve üretim alanlarına savaş açmış durumdadır.

Emek teorisini, sınıflaşmayı, devletleşmeyi, derin sermayeyi besleyerek köleliği sabitleştiren olmaktan çıkararak; ana kadın emeğine dayandırmak, özgür toplumsallığın tanımına önemli bir yenilik katmıştır. Endüstriyalizmi kapitalizm adına savunanlarla, sanayileşmeyi sosyalizm adına savunanların, aynı yerde buluşmalarının, devlet ve iktidar zihniyeti ve sistemine hizmet etmelerinin, güçlendirmelerinin nedenleri ve sonuçları iyi irdelenmesi ve aşılması için zihniyet dünyalarında yeni açılımlara ihtiyaç olduğunun görülmesi önemlidir. Devletten ve iktidardan kopmayan tüm çabaların ister teorik, ister pratik olsun götüreceği yer kölelik, tüketim ve kapitalizmdir.

Toplumsallığın gücünün keşfi

Kadın emeği ve ekonomisi etrafında gelişen üretim ve toplumsallığın gücünün keşfedilmesi, tarihinin incelenmesi ve kölelik-egemenlik zincirinin ilk halkasının kırılması açısından tarihi öneme sahiptir. İlk emek hırsızının egemen erkek ve ilk köleleştirilenin kadın olduğunun, ilk organize hırsızın devlet ve ilk organize köleleştirmenin topluma dayatıldığının görülmesi, bu hırsızlık ve köleleştirmeye karşı mücadelede temel perspektifi oluşturmaktadır. Kadın-toplum-emek kurtuluşunu, egemen erkek-devlet-iktidara karşı geliştirmek, toplumsal özgürlük-emek mücadelesinin temeline oturtmak, sınıflaşmaya karşı durmayı da kapsamakta, dar, tek yönlü ele almayı aşmaya öncülük etmektedir.

Ana emeğinin; yaşamla, toplumsallığa kaynaklık eden kollektif üretimle, herkesin ihtiyacını karşılayacak ortak paylaşımla, adalet duygusuyla yoğrulmuş, huzurlu, güvenli günün ve geleceğin güvencesi olmakla doğrudan ilişkisini gƶrmek, yeniden kurmak ve geliştirmek demokratik sosyalizm anlayışının ƶzünü oluşturuyor. Ana kadın kültürü anlaşılmadan, ƶzgür toplumsallığı geliştirmek mümkün değildir. ā€œTarih günümüzde gizliā€ temel tespitinden yola Ƨıkarak, bugünü, Ā  yaşamı, kadını aydınlatmak ve ƶzgür toplumsallığı geliştirmek en kutsal emek mücadelesidir.