3. Cihan Savaşına karşı demokratik devrim cephesi 

- Zerin RUKEN
607 views

MANSETOrtadoğu merkezli yürütülen Üçüncü Dünya Savaşı Efrîn işgal saldırıları ile yeni bir boyut kazandı. Faşizm; Türk devleti ve çete ittifakı eliyle Kürdistan ve Ortadoğu’da kurumsallaştırılmak istenmekte. Soykırım planları ile halklar kökünden sökülmek, bin yıllardır yaşadıkları topraklardan göçertilmek, mültecileştirilmek istenmekte. 3. Dünya Savaşı bugüne kadar vekalet örgütler ve çete yapılanmaları eliyle yürütüldü. Gelinen aşamada hegemon güçler bizzat kendileri savaş sahasına inmiş bulunmakta. Ortadoğu’nun yüzlerce yıllık çizilmiş sınırları yeniden dizayn edilmekte. Kürdistan ve Kürtler ise bu yıkıcı ve büyük savaşın merkezinde bulunmakta.

BOP’da yeni aşama

Aslında BOP’un henüz çok açıklanmayan ama çıkarlara dayanan yeni bir hegemonik aşamasına giriyoruz. Rêber Öcalan, 2025’e kadar savaşın süreceğine yönelik çeşitli dönemlerde öngörülerde bulunmuştu. Ulus-devletler bu paylaşım savaşı karşısında hızlı bir biçimde çözülmeye doğru gitmekte. Bugün Ortadoğu gerçekliğinde tarihsel ve toplumsal dinamikler hızlı bir yayılma ve bölgeselleşme eğiliminde. Ulus-devlet sınırlarını aşarak bölgeye yayılan derin ve köklü toplumsal değişim dönemi kendisini oldukça yoğun bir şekilde hissettirmekte. Bu kaotik durumu salt küresel güçlerin veya ulus-devletlerin çatışması veya savaş dayatmasının sonucu olarak görmek yanlış olacaktır.

Afganistan’dan İran, Irak, Suriye, Türkiye ve hatta Suudi Mısır, Lübnan’a kadar yayılmış olan demokratik devrimin etkisi çok daha etkili ve derinliklidir. Bu demokratik devrim, dünyayı da Avrupa’yı da etkilemekte. Efrîn ile birlikte; demokratik devrim Rojava Kürdistan’ında daha görünür olup, özgür yaşam umudu, kaynağı ve çizgisi olmuştur. Efrîn direnişi etrafında gelişen, büyük bir ulusal irade ve ruh olmuştur. Soykırım karşısında, halkların demokratik modernite paradigmasına ilgisi ve desteği büyümüştür. Enternasyonal toplumsal desteği güçlü bir biçimde açığa çıkartmıştır.

Demokratik devrim cephesi

KADIN VE MULTECILIKBir yandan hegemon güçlerin bölgede geliştirdiği egemenlik savaşı, diğer yandan demokratik devrim gelişimi ve olasılığı Ortadoğu’yu oldukça karmaşık ve kaotik bir hale getirmiştir. Uluslararası hegemon güçlerin kendi iç çelişkileri ve çözüm konseptleri de böylesi süreçleri kontrol edebilme gücünde değildir. ABD ile Rusya arasındaki çelişkiler sistemin kendi iç çelişkileri olmaktadır. Her iki “süper güç” de bölge halklarını karşı karşıya getirme ve savaştırma politikaları ile bütün tarafları kontrol etme, yönlendirme ve kendine muhtaç hale getirme operasyonlarını temel bir politika olarak geliştirmekte.

Böylesine kaotik bir dünya savaşı gerçekliğinde politik dengelere bel bağlamamak önemlidir. Ya da bu güçlere göre politika belirlemek büyük riskleri beraberinde getirecektir. Çünkü günlük-anlık olarak değişkenlik arz eden dengelerden bahs ediyoruz; bugün “dost” olan, yarın “düşman” olabilmekte. Böylesine karmaşık ve bölge halkları için ciddi soykırım tehlikesini barındıran bir süreçte üçüncü çizgi ideolojik-kültürel etki kadının öncülüğü anlamında önemli bir gelişim seyrini göstermektedir. Yine bütün gerici-faşist-milliyetçi ve kapitalist güçlerin kendilerini bir sistem halinde hızla örgütleyebilme ve politikaya kavuşturma gücüne de sahip olduklarını da görmek gerekir. Bunun karşısında kadının devrimci-demokratik cepheyi geliştirmesi, daha örgütlü olabilmesi hayati bir önemde. Kadınlar ancak politikleşme düzeyini güçlü bir örgütlülüğe dönüştürerek bu paylaşım savaşı karşısında kendisini daha güçlü tutmayı başaracaktır.

Demokratik toplumsallaşmada kadınların öncülüğü

Öte yandan dört parça Kürdistan’da soykırım savaşı planlarına karşı durmak kadın öncülüğünde büyük bir toplumsal kalkışı gerektirirSAVAS MAGDURU KADINLAR. Demokratik değerleri koruyan ve yaşatan kadınların dünyanın gözü önünde Şengal’de nasıl bir kırımdan geçtiğine tanıklık ettik. Şimdi ise Erdoğan ve çeteleri Efrîn’de 14-15 yaşındaki genç kadınları esir alarak köle pazarlarına sürüklemekte. Tüm bu saldırılara karşı kadınlar olarak daha güçlü bir mücadele ile anti faşist cepheyi büyütmek çok önemli.

Sert virajlar karşısında başarıyla geçmek için politik esneklik kadar yaratıcılık ve nitelikli insan formasyonuyla birikim gücümüzü yetkince örgütlemeliyiz. Kadın özgürlük gücü olarak bizler toplumla birlikte; demokratik toplumsal siyaset mücadelesini geliştiren konumda ve pozisyondayız. Gücümüzü ortak ve komple seferber edebileceğimiz bir süreçteyiz. Tüm bu kaotik süreç içersinde Önderliğimizin özgürlüğünü sağlamak için mutlak tecritti kırmak ve parçalamak en temel mücadele gerekçemiz, tavrımız ve tutumumuzdur. Stratejik-taktik doğrultu ve pratik politikanın yetkinliği böylesine kritik bir sürecin demokratik çıkış zeminini önemli oranda geliştirecektir.

Giderek tırmanan bu savaş gerçekliğinde salt askeri savunma boyutuyla öne çıkması tek başına yeterli olmayacaktır. Esnek ve yaratıcı politika üretemeyen, hegemon güçler karşısında beklentili olan, stratejik öngörüsü ve planlaması olmayan güçler bu süreç karşısında başarılı olamazlar. Kendi öz gücünü örgütleyen halk gerçekliği, herhangi bir baskı ve saldırı durumunda dış güçlerden beklenti içersinde olmaz. İşte Efrîn direnişi savaşan halk gerçekliğiydi. Hegemonik güçlerin paylaşım savaşı bu duvara çarpmış oldu. Efrîn direniş savaşı yeni bir ufku açmıştır. Halkların ve kadınların mücadele seyrinin özgürlük zemini ve durağı olmuştur.

Halklar ve kadınlar kazanacak

3. Dünya Savaşı gerçekliği karşısında Ortadoğu halklarını çok daha ciddi süreçler beklemektedir. Kapitalist modernitenin krizden çıkış olarak gördüğü ulus devlet çizgisi bugün yeni bir sistemsel kriz boğuşmasını yaşamaktadır. Bu krizi aşmada Ortadoğu halkları görmezden gelinerek alabildiğince savaş politikaları geliştirilmekte. Halklar nezdinde bilançosu ağır olan bu savaşa karşı demokratik Ortadoğu devrimini geliştirmek, Ortadoğu halklarının ve kadınların ortak mücadelesi ile gerçekleşecektir. Herşeyden önce üçüncü çizgi gibi bir tercih ve perspektif sahibiyiz. 3. Dünya Savaşının Ortadoğu planı karşısında demokratik konfederalizm diyoruz.

8 Mart, Newroz ve Efrîn direnişinde sergilenen halk iradesi 2018’de halkların ve kadınların kazanacağını güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Ortadoğu’nun kaderini belirleyecek çizgi halkların ortak demokrasisidir.