“İnsanlar sadece annelerinin onları doğurduğu gün doğmazlar. Hayat bizleri tekrar tekrar kendimizi doğurmak zorunda bırakır.” (Gabriel Garcia Marquez, Kolera Günlerinde Aşk)
Çoğumuz doğumumuzdan bahsederken fiziksel olarak doğduğumuz tarihi anarız. Rêber Apo ise savunmalarında üç doğuştan bahseder. Birincisini; bir anadan dünyaya geliş, ikincisini Kürdistan İşçi Partisi-PKK ile bir halkın yeniden dirilişi, üçüncüsünü ise ‘Demokratik Uygarlık’ temelinde yaşanan paradigma değişimi olarak tanımlar. Birinci doğuş; yani anadan doğuş süreci, tarımcı köy toplumu ile 20. yüzyıl arasındaki çelişkileri barındıran bir süreçtir. Çocukken çoğumuzun bu iki farklı dünya arasındaki geçişi ya farkında olmadan ya da uyum sağlayarak yaşamamıza rağmen Rêber Apo’da bu, sosyal bir mücadeleye dönüşür. Mevcut ilişki düzenine isyan, kısa süreliğine evden ayrılmaya kadar varan bu dönüşüm, daha o günlerden itibaren birçok aşamadan geçerek, devlete başkaldırıya, ama salt bir devlete isyan değil devletçi-egemenlikçi uygarlığa başkaldırıya kadar gider. O’nun “Çocukluk hayallerime ihanet etmedim” şeklinde özetlediği bu yürüyüşü, kadın özgürlüğü açısından da, genel olarak da böyle bir zemine dayanır.
Tıkanmayı gördü ve aştı
İkinci doğuş süreci birçok çelişkinin iç içe geçtiği bir süreçtir. Salt feodalizm ve kapitalizmden kaynaklı sorunlar değil, sosyalizm denemeleri, feminist hareketler, ulusal kurtuluş mücadelelerinde de birçok tıkanmalar yaşanmaktadır. Rêber Apo, Özgürlük Hareketi’ni de birçok yönüyle etkileyen bu tıkanmaları 1994’lerden itibaren çözümlemelerle aşmaya çalışmış, özellikle kadın özgürlüğü bu konuların başında gelmiştir. Özgün örgütlenme ile başlayan adımlar, ’Erkeği öldürme’, ‘Kadın Özgürlük İdeolojisi’ ve kadın partileşmesi ile yeni bir yol açmıştır.
Doğanın döngüselliği
İkinci doğuş kölelik ve sömürgecilikten arınmayı ifade ederken, üçüncü doğuş işte böyle bir düşünsel ve örgütsel zemin üzerinden gelişerek, beş bin yıllık sömürü sisteminden kopuşu ifade eder. Aslında yaklaşımı diyalektiktir. Diyalektiktir çünkü her yeni şey eskinin bağrından çıkar. Fakat aynı zamanda ondan farklılaşır. Hatta bazen karşıtlık da ifade eder. Ama aynı zamanda onunla bir bağı vardır; komple bir inkar değil. Doğadaki her şey döngüseldir. Bu, yenilenme ve ilerleme anlamına gelir. Bahar aylarındayız. Yenilenmeye, yeniden doğuşlara en fazla tanıklık ettiğimiz zamanlardayız. Uyanış, canlanma, yeni yıl olarak karşıladığımız Newroz zamanlarındayız. Newroz bitkilerin ve birçok hayvanın yeni bir döngü başlattığı vakittir aynı zamanda. Kökenlerini mitolojiden alan (İnanna ve Dumuzi-Tammuz -ki bugün hala bir aya verilen isimdir Temmuz olarak-mitolojisi), birçok inanca Hristiyanlık, Êzîdîlik vb. birçok inanca yansıyan bir yeniden doğuş, diriliş zamanıdır bu zamanlar… İşte Rêber Apo böyle bir diyalektik düşünceyle, doğanın diline ve döngüsüne saygıyla ve buna paralel bir ele alışla doğuşları ele alan, mücadelesini buna oturtan bir önderdir. Bu nedenledir ki Kürt halkı, Kürt Özgürlük Hareketi’yle birlikte küllerinden yeniden doğmayı başaran bir halk olarak artık tarih sahnesindedir. Newroz böylece gerçek anlamına kavuşmuş, buna 8 Mart ve 4 Nisan da eklenerek varlık kazanmıştır. Bu 4 Nisan da böyle bir anlam yüklenerek karşılanacak. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, Kürt halkı kendi doğuşunu selamlayacak.
‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük-Kürdistan’da Barış Uluslararası İnisiyatifi’ tarafından hazırlanan ve Rêber Apo’nun 75. doğum gününe atfen yayımlanan bir çalışmanın duyurusunu da yapmak istiyorum bu vesileyle. Bu yazıda da değinmeye çalıştığımız bu üç doğuşun tarihini, yaşanmışlıklarını, hiç vazgeçilmeyen çocukluk anılarını, büyük bir iradeyle yarattığı arayışları ilk kez bir çizgi roman ile okuyacağız, bir kez de bu pencereden öğreneceğiz. ‘Özgürlük Kazanacak-Çizgilerle Abdullah Öcalan’ın Hayatı’ adlı çizgi roman, 160 sayfadan oluşuyor. Öcalan’ı ve Kürtleri tanımak isteyen kişilerin anlayacağı yalın bir dil ve basit bir kurguyla yazılan kitap ilk olarak Kurmancî, Almanca ve Türkçe basıldı, daha sonra İngilizce ve Arapça olarak da okuyucuyla buluşacak. Bu kez çizgilerin anlatımıyla bir zaman yolculuğuna çıkacağız. Özgürlük için mücadele günümüz kutlu olsun.