Hindistan’da feminizmin öncü sesi: Tarabai Shinde

- Fidan YILDIRIM
320 views
Tarabai Shinde 19. yüzyılda Hindistan’da ataerkilliğe ve kast sistemine karşı mücadele eden, kadın hakları savunucusu, feminist bir aktivist ve yazardı. 1850-1910 yılları arasında yaşadı. 1882’de Hindistan’da konuşulan diller arasında yer alan Marathi dilinde yayınlanan ‘Stri Purush Tulana’ (Kadınlar ve Erkekler Arasında Bir Karşılaştırma) adlı eseri ile tanındı.

Üst kastın ataerkilliğinin eleştirisi olan bu eseri ilk modern Hint feminist metni olarak kabul edilir. Hindu dini metinlerini kadınların ezilmesinin kaynağı olarak gören ve meydan okuyan yaklaşımı o zamanlar için cesur bir yaklaşımdı. Shinde 1873 yılında kurulan ve egemen Brahmanlar dışında kalan Şudralar, Dalitler gibi imtiyazsız gruplar için eğitim ve sosyal haklar ile siyasi olanakları artırmayı hedefleyen; bu amaçla örgütlü etkinlikler düzenleyen, özellikle kadınlara odaklanan Satyashodhak Samaj (Hakikati Bulma Topluluğu) adlı sosyal reform topluluğunun kurucu üyesiydi.

‘Hakikati Bulma Topluluğu’

Tarabai Shinde 1850 yılında İngiliz egemenliği altındaki Hindistan’ın Berar İli’ne bağlı Buldhana kasabasında Matang ailesinin kızı olarak doğdu. Babası Gelirler Komiser Vekili’nin ofisinde baş katip olarak çalışan radikal bir kişiydi ve 1871 yılında ‘Eğitimli Yerlilere İpucu’ adlı bir kitap yayınladı. Dört erkek kardeşi olan Tarabai evin tek kız çocuğuydu. Yörede kız çocukları için okul olmadığından babası tarafından eğitildi; Marathi, Sanskritçe ve İngilizce dillerini öğrendi. Klasik ve modern edebiyat ürünlerini severek okuyordu ve döneminin kadınlarından farklı bir gelişim şansı buluyordu.

Tarabai çok genç yaşta evlendirildi ancak klasik evliliklerin aksine o evinden ayrılmayıp eşi kendi ailesinin evine yerleştiğinden dolayı zamanın birçok Marathi kadınından daha fazla özgürlüğe sahipti. Yine kendi kararı sonucu, çocuk yapmadı ve bu, o dönemde toplumun kadınlardan beklentilerine çok aykırı bir duruştu.    

Tarabai Shinde, ‘Hakikati Bulma Topluluğu’nun kurulmasına öncülük eden Hintli sosyal aktivist, düşünür, kast karşıtı sosyal reformcu ve yazar Jyotirao Govindrao Phule ile onun eşi olan sosyal reformcu, eğitimci ve şair Savitribal Phule’nin mücadele arkadaşıydı. Savitribal Phule Hindistan’ın ilk kadın öğretmeni olarak kabul ediliyor ve eşi ile birlikte Hindistan’da kadın haklarının iyileştirilmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Hint feminizminin anası olarak kabul edilmektedir. Eşi ile birlikte 1848 yılında ilk Hintli kız okulunu, 1854’te ise, evlenmeleri yasaklanan ve toplum dışı bırakılan üst sınıftan dullar için bir barınak kurmuşlardır.

Toplumsal sorgulamaya ön ayak oldu

Jyotirao ve Savitribal Phule’nin daha sonra girişimlerine dahil ettikleri ve eğittikleri Tarabai Shinde onların rehberliğinde ve onlarla birlikte, insanlara dönük kast ve cinsiyet temelli ayrımcılık, haksızlık ve fırsat eşitsizliğine karşı mücadele vermiştir. O zamanlar dinin ve toplumun katı kurallarına bağnazca sarılanlar çok, alternatif düşünceleri savunanlar azdı. Dul kadınların yeniden evlenmesinin yasak olduğu, kadınların eğitimden yoksun bırakıldığı, zorla evlendirildikleri, aile içinde ve dışında cinsel şiddete maruz kaldıkları, ahlaki bir zırh içine hapsedildikleri bir zamanda geleneksel bakış açısına karşı çıkmak cesaret isterdi ve bu cesareti göstermek Tarabai Shinde’yi tarihi bir rol oynamaya götürdü. Shinde, toplumdaki kadın ve erkeklere dönük çifte standartlar konusunda bir farkındalık yaratmanın yanısıra farklı kastlara karşı içine girilen haksız muameleleri de tartışmaya açtı ve toplumda bir sorgulamaya ön ayak oldu.

Tarabai Shinde popüler edebi eseri ‘Stri Purush Tulana’ ile tanınmıştır. Bu broşüründe kast sisteminin yol açtığı toplumsal eşitsizliğin yanısıra diğer aktivistlerin kastı Hindu toplumunun ana uzlaşmaz çelişkisi olarak görüp cinsiyet temelli eşitsizliği göz ardı eden ataerkil görüşlerini de eleştirmiştir. Onu diğer entelektüeller ve aktivistlerden ayıran temel fark; bu kapsamlı feminist bakış açısı olmuştur. Aynı şekilde, bir Hindu’nun dul eşinin yaşamında karşı karşıya geldiği zorlukları ve kadınlara karşı işlenen başkaca kolayca tanımlanabilir zulümleri ele alarak da bir farklılık ve farkındalık ortaya koymuştur. İzole bir şekilde çalışan Shinde, ataerkil toplumun ideolojik dokusunu da içerecek şekilde analizinin kapsamını genişletebilmiş ve her yerdeki kadınların aynı şekilde baskı altında oldukları gerçeğine vurgu yapmıştır.

Üst kast ataerkilliğini eleştirdi

‘Stri Purush Tulana’ 1881 yılında bir Ortodoks haftalık dergide genç bir Brahman dul kadın üzerine yazılan, kadınları aşağılayan bir dizi makaleye cevaben kaleme alınmıştı. Genç dul kadın gayri meşru oğlunu, utanç ve halk tarafından dışlanma korkusu nedeniyle, kürtajla öldürmek suçlamasıyla yargılanmış ve ölüme mahkum edilmişti. Cezası sonradan ömür boyu hapse çevrilmişti. Yeniden evlenmeleri yasak olan üst sınıf dullarla çalışan Tarabai Shinde birçok dul kadının akrabaları tarafından hamile bırakıldıklarının farkındaydı. Ortodoks gazetede yayınlanan makaleye cevaben yazdığı makalede, Hindu kutsal metinlerinde kadının yeri konusunu ele alarak üst kast ataerkilliğini eleştirdi; kadınların ‘iyi kadın’ ile ‘fahişe’ arasında bir ipte yürümek zorunda olduklarını analiz etti. Kast sistemi, kızların eğitiminin reddi, çok eşlilik ve dul kadınlara yaklaşım konularında eleştiriler getirerek eşitsizlikleri gözler önüne serdi ve bu eşitsizliklerin toplum tarafından yaratıldığını, medya ve dinin de bunları geliştirmede eşit şekilde rol üstlendiğini ortaya koydu. Shinde, di

nin ve kutsal yazıların baskı sistemleri yaratmada oynadığı rolü korkusuzca eleştirdi ve Tanrıları yargıladı. Eseri, k

ast sistemi ve ataerkilliğin içiçe geçmişliğini anlamada temel oluşturan eserlerden biri niteliğindedir.

1882’de 500 nüsha basılan broşür toplumun ve basının düşmanca yaklaşımı nedeniyle bir daha basılamadı. Yerel gazeteler Tarabai’yi kınayan makaleler yayınladılar ve eseriyle alay ettiler. Ancak Jyotirao Phule ‘sevgili kızım’ diye hitap ettiği Shinde’nin, “cesur bir yazar, özgün feminist düşünür ve eleştirmenin cesur girişimi” olarak değerlendirdiği broşürünü övgüyle karşılayıp meslektaşlarına tavsiye etti. ‘Satyashodhak Samaj’ın dergisi ‘Satsar’da da 1885 yılında broşürden söz edildi. 1975 yılında yeniden keşfedilip yayınlanana kadar broşür fazla tanınmadı. Ancak ‘Stri Purush Tulana’ bugün bile ülke çapındaki feminist akademisyenler ve aktivistler için bir referans metni olmaya devam ediyor.