Kadın yoldaşı Öcalan’a selam olsun

- Newaya Jin
291 views
6 Şubat’ta Cenevre’den start alan 7. “Enternasyonal Uzun Yürüyüşü’ne birçok ülkeden onlarca aktivist katıldı. Enternasyonalistler, 15 Şubat Komplosu ile mutlak İmralı tecridine tepki gösterdi.

Gazetemize konuşan eylemcilerden Sicilya’lı Virginia,  Valencia’lı Maria ve Breton’lu Luzi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a duydukları sempatinin nedenlerini, özgürlük paradigmasından etkilenme boyutlarını, tecrit ve İmralı işkence sistemine dair değerlendirmeler yaptı. Tecrit politikasını ‘yeni bir dünya fikriyatı ile devrim olasılığını ortadan kaldırma girişimi’ olarak tanımlayan aktivist Virginia, Abdullah Öcalan’ın, ulus-devletlerin tahakkümcü karakterini sorguladığı için ‘tehlike’ olarak algılandığına işaret etti.  İspanya’nın Güneydoğu’sundan ikinci kez Uzun Yürüyüş’e katılan eylemci Maria ise demokratik konfederalizm projesine dair etkilenmelerini anlattı. ‘Abdullah Öcalan’ın ideolojisinin birleştirici ve bütünleştirici’ olduğunu hatırlatan Maria, ‘özgürlükçü paradigmanın en önemli yanı, bireyi hemen harekete geçiren karakteridir’ diyor.  Fransız Luzi ise eylem boyunca, Kürt Halk Önderi’nin fikirlerinin gündelik hayatta yoğun emek ve çaba sonucu nasıl da pratikleştiğine dair gözlem ve tanıklığını anlattı. ‘Herkes Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün gerçekleşmesini istiyor. O bir Lider ve hepimiz bu anı bekliyoruz.’ diyen Luzi, mücadele ile bir şeylerin değişmesinin mümkün olduğunu anımsattı:

Umut ışığı oldu’

İtalya’nın Güneyi’nde bulunan Sicilya’dan eylemci Virginia, uzun yürüyüşe ilk kez katılanlar arasında. Onu Uzun Yürüyüş’e katılmaya ikna eden motivasyonun Abdullah Öcalan’ın sistem karşıtı görüşleri olduğunu paylaşıyor. “Kürt Halk Önderi’nin fikir ve felsefesi, dünya halklarını sömürmeye çalışan kapitalist ve ataerkil medeniyete karşı bir umut ışığı oldu” tespitini yapıyor. Virginia’nın eyleme katılmasının temel sebeplerinden biri de İmralı’daki mutlak tecrit ve iletişimsizlik hali: “Tecrit uygulaması insan haklarının ihlalidir, tutukluluk normlarına aykırıdır. Bir kişinin yüksek düzeyde bu denli baskı ve saldırıya maruz kalmasının doğru olmadığını, insan haklarıyla bağdaşmadığını her yerde yüksek sesle söylemeli, dünya kamuoyuna duyurmalıyız. Öcalan özgür olmadan hiç kimsenin özgür olamayacağını anlatabilmeliyiz.”

‘Tüm iktidar yapılarına karşı birlikte savaşmalıyız’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dair ideolojisi ile kadınların özerk örgütlenmesi fikrinin kendisini en çok etkileyen boyutlardan olduğunu ifade eden Sicilyalı Virginia, hayallerinden birinin; ataerki ve tahakküm ilişkilerinden kurtulmak için   savaşan bir mücadele mekanizması ile ilişkilenmek olduğunu ifade ediyor: “Kürt özgürlük mücadelesi tam da bunun için var. Birey, toplum ve kadın düşmanı tüm iktidar yapılarına karşı birlikte savaşmalıyız. Kapitalizm ve ataerkiye karşı kolektif güç, öz savunma fikri ve ortak örgütlülük bilinciyle karşılık vermeliyiz. Ancak birlik olursak herhangi bir düşmanı yenebiliriz. Öcalan’ın savunduğu ideoloji kişiliğim üzerinde pozitif anlamda büyük etki yaptı. Arkadaşlarımla olan ilişkilerimi gözden geçirmeme izin verdi. Yine, uzun yıllardır yürüttüğümüz politik çalışmalarda büyük destek ve dayanak oldu. Düşüncenin büyük dönüştürücü gücünü artık görebiliyorum. Kadın özgürlüğünü tüm devrimci çalışmaların merkezine koymamı sağladı. Benim açımdan demokratik konfederalizmin boyutları arasında kadın özneliği en devrimci olan boyuttur. Toplumların yalnızca kadın özgürlüğü ile, ve yine radikal demokrasi ve ekoloji ilkelerine göre örgütlenmesi ile, insan ve doğa arasındaki ilişkinin yeniden tanımlanması fikri ile çiçek açma fırsatı bulunmakta. Bu aynı zamanda, özgür yaşam olasılığını yok eden ölümcül kapitalizme karşı mücadele etme fırsatıdır. Demokratik konfederalizm fikri, toplumlara bunun gibi birçok fırsat sunuyor. Özellikle de toplumsal değerleri yeniden canlandırma ve buna göre yeniden örgütlenme, organize olma seçeneğini sunuyor. Böylesi devrimsel nitelikte olanaklar sunan bu sistemi dünya halklarına taşırmalıyız. Bu fikir ve hayalin kendisi bile heyecan verici.”

Amaç, Öcalan’ın devrimci potansiyelini engellemek

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 24 yıllık esaretine de tepki gösteren Virginia, bu esaret ve mutlak tecridin temel hedefinin, Öcalan’ın sahip olduğu muazzam devrimci potansiyeli engellemek amaçlı olduğu tespitini yaptı. ‘Tecrit, Kürt Lideri’ni, önünü açtığı devrimci olasılıklara inananlardan uzaklaştırmaya çalışmanın bir yoludur.’ diyen İtalyalı aktivist, İmralı işkence sistemi ile tecritin politik karar olduğunu hatırlattı: “15 Şubat 1999’dan bu yana İmralı’da hapsedilmek istenen şey; sadece tek bir insan değil, bütün bir ideoloji, felsefe ve dünyayı yeniden düşünme fikridir. Bu nedenle İmralı’daki esaret halinin devamı hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü Öcalan’ın fikirlerini kısıtlamak, ‘yeni bir dünya’ fikriyatı ve devrim olasılığını ortadan kaldırma girişimidir. Abdullah Öcalan, tam da ulus-devletlerin tahakkümcü karakterini/varlığını sorguladığı için bir tehlike olarak algılanıyor. Çünkü Öcalan, ulus devlet formunun gerekliliklerine göre, ataerki ve kapitalizmin tahakküm ilişkilerine göre yaşamak zorunda bırakılan toplumlar gerçeğini sorgulama cesaretini gösterdi. Devletin varlık gerekçesi olan şiddet, korku ve egemen karakterini sorguladı, bunun yerine yerelden yönetime ve radikal demokrasiye işaret etti. Bu yaklaşım ve fikir dünya genelinde büyük ilgi gördü. Tecridin siyasi bir karar olmasının bu gerçeklik ile birebir bağı var.”     

‘Paradigma bireyi harekete geçiriyor’

İspanya’nın Güneydoğu’sunda bulunan Valencia kentinden olan Maria, Kürt halkı ile dayanışma içersinde olan enternasyonal isimlerden biri. Maria, ikinci kez, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için gerçekleştirilen enternasyonal Uzun Yürüyüş’e katılıyor. Geçen yılki Frankfurt uzun yürüyüşüne de katılan Maria, Alman devletinin Kürt Özgürlük Mücadelesine yönelik baskıcı politikalarını eleştiriyor. Maria, Kürt Halk Önderi’nin posterlerinin bile yasaklanmış olmasının kendisinde büyük öfkeye neden olduğunu belirtti. Kürt halkının haklı mücadelesinin daha da görünür olması için, mücadele yöntemlerinin daha zengin olması gerektiği ifade etti. “Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın düşünceleri ışığında kendi toplumsal değerlerimize tekrardan anlam biçme ve yaşanan haksızlıkları kamuoyuna duyurmamız gerekiyor” diye ekledi. Öcalan’ın demokratik konfederalizm projesine dikkat çeken Valencia’lı Maria şu değerlendirmeyi yaptı: “Demokratik konfederalizm projesinin en önemli ayaklarından biri kadın özgürlüğüdür. Kürt Halk Önderi’nin paradigması ile ilgilenmeye başladığımdan bu yana anladığımı pratiğe dökme ihtiyacı duydum. Öğrendiklerimi etrafımla paylaşmaya ve yaşama uyarlamaya çabaladım. Bence bu paradigmanın en önemli yanı bireyi hemen harekete geçirmesidir.”

‘Öcalan’ın ideolojisi birleştirici’

Aynı zamanda Valencia Jineolojî Komitesi’nde de yer alan Maria işe, yaşadıkları mahalleyi örgütlemekle başladıkları bilgisini paylaştı. Daha önce salt bir grupla çalışmayı önemserken şimdi ise toplumla birlikte çalışmayı esas aldıklarını ifade etti: “Kadının toplumdaki rolü daha görünür oluyor. Kadın özgürleşmedikçe doğanın, yaşamın özgürleşeceğine inanmıyorum. Kadınlar olmadan doğrudan demokrasinin bir anlamı olmayacaktır ve devlet sistemi çözülmeyecektir. Devlet, iktidar ve ataerkinin pekiştirilmesinin sembolü olduğu için elbette kadınlar için daha az özgürlük anlamına geliyor. Doğa ve ekoloji için de aynı analiz geçerlidir. Her boyut önemli olmakla beraber, kadının özgürlüğü kadar önemli hiçbir şey yoktur. Kadınların ve toplumun özgürleşmesi, fikirlerimizi ve eylem biçimlerimizi meşrulaştırmanın bir yoludur.” Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, savunduğu paradigma ve ideolojiden dolayı egemenler nezdinde ‘tehdit’ olarak görüldüğünü hatırlatan Maria, bu paradigmanın sistem karşıtı kesimler ile buluşmasının büyük risk olarak ele alındığını belirtti.  “Egemenler bizi böldüğü oranda üzerimizde bir o kadar tahakküm sağlamakta.” tespitini yapan Maria, bunun aksine Abdullah Öcalan’ın ideolojisinin birleştirici ve bütünleştirici olduğunu aktardı: “Valencia topluluğu olarak da ancak bir araya gelerek devletin üzerimizdeki baskı politikalarını boşa çıkartabiliriz. Kapitalist sistemin kendisi de şuan ciddi bir kriz içerisinde. Bu krizden çıkış yolu olarak bizden daha fazla yararlanmasına, bizi daha çok parçalamasına izin vermemeliyiz.”

O bir Lider ve hepimiz O’nun özgürlüğünü bekliyoruz

Fransa’nın Batı bölgesi Breton’dan eyleme katılan Luzi ise, Uzun Yürüyüş’ü fotoğraflayarak belge mahiyetinde arşivlemek istiyor. Eylemi, Kürt Özgürlük Hareketi’ni daha fazla tanımak için bir fırsat olarak görüyor. Fransız Luzi de Kürt Halk Önderi’nin, benimsediği paradigmadan dolayı birçok devlet tarafından ‘tehlike’ olarak görüldüğünü savunuyor. Kürt Halk Önderi’nin fikirlerinin gündelik hayatta nasıl da adım adım pratikleştiğine tanıklık ettiğini belirten Luzi gözlemlerini şu sözler ile paylaştı: “Birkaç gündür örgütlülüğün gücünü ve derinliğini gördüm. Özellikle de kadınların bu örgütlülük haline öncülük ettiğini, büyük bir inançla yoğun emek ve çaba sarfettiğini gördüm. Bu olan şey, devlet mekanizmalarında olmayan yeni ama etkileyici bir şey.”

Mücadele ile bir şeylerin değişmesi mümkün

“Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğü için şuana kadar yapılan eylem biçimlerini öğrendikçe, Öcalan’ın kadınlar ve ezilen halklar nezdinde nasıl bir konuma sahip olduğunun bilincine de varmış olduğunu paylaşan Luzi, daha fazlasını yapmanın mümkün olduğunu ifade etti: “Dünyanın farklı coğrafyalarından onlarca kişinin Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yürüyüşe geldiğini görüyorum. Bunun, tarihsel anlamda bir şeyleri değiştirebileceğine inanıyorum. Herkes Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün gerçekleşmesini istiyor. O bir Lider ve hepimiz bu anı bekliyoruz. Bu, çok uzun ve kapsamlı bir mücadeleyi gerektiriyor. Kürt toplumu ve dostları yıllardır bunun için çabalıyor. Bu çaba ve mücadele ile bir şeylerin değişmesi mümkün elbette.”

Katkılarından dolayı Lina ve Jinda Nurhak’a teşekkür.