‘Kavga kapınızın önüne geldi’

- Nazan ÜSTÜNDAĞ
362 views
Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın zamanda yayınladığı bir rapora göre 2021 yılında her üç kadından biri şiddet gördü. Şiddet gören kadınların çoğu şiddete aile içinde uğradı ve failler yakınlarıydı. Bu yıl erkekler tarafından hedef alınan kadınların yarısı kendilerine yakın biri tarafından öldürüldüler.

Bu yılın kadınlar için şiddet dolu geçmesinin bir sebebi pandemi idi. Covid 19 virüsü insanların eve kapanmasına, böylelikle kadınların normalde şiddete karşı kullandıkları taktikleri kullanamamalarına sebep oldu. Birleşmiş Milletler’in yaptığı bir araştırmaya göre pandemi sırasında eve kapanmış kadınların 5’te biri evlerinde kendilerini güvende hissetmiyor. Örneğin Kanada’da 2021 yılının ilk 6 ayında 91 kadın öldürüldü ve böylelikle kadın katliamlarında yüzde elli bir artış oldu. Yine Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de 2021’de kadınlara karşı işlenen suçların yüzde 63 oranında arttığı görülüyor. Covid ile birlikte artan bu kadın katliamlarına gölge pandemi adı veriliyor.

Şiddetin başka bir yüzü ise tecavüz

2021’de dünyada kadınlara karşı en yoğun şiddet olduğu saptanan bölgeler Güney Amerika ve Afrika, bunların hemen ardında Türkiye’nin de içinde  bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesi geliyor. Dünyanın kadına karşı en fazla şiddet olaylarının saptandığı Meksika’da günde on kadın öldürülüyor. Üstelik Meksika’da kadınların uğradığı saldırıların sadece yüzde 5’i ceza ile sonuçlanıyor. Kadına karşı şiddetin başka bir yüzü ise tecavüz. Dünyada tecavüze uğrayanların %90’ı kadın. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınların %40’ı cinsel saldırıya uğradığını belirtiyor. Bunların %80’i ise 25 yaşın altındayken saldırıya uğruyor. Herhangi bir engeli olan kadınların cinsel saldırıya uğrama ihtimali ise diğer kadınlardan iki kat fazla. Dünyada bu yıl en fazla tecavüzün gerçekleştiği ülke Güney Afrika. İsveç 6’ıncı, Amerika Birleşik Devletleri ise 14’üncü sırada yer alıyor. Kadınlar özellikle tecavüz söz konusu olduğunda üzerlerindeki ailevi ve toplumsal baskının artacağından korkarak bunu saklamayı tercih ediyor. Kadınların sadece yüzde 20’si tecavüze uğradığında bunu bildiriyor ve kayıt altına geçiriyor. Özellikle kadın ve namusun ilintilendirildiği ülkelerde bu sebeple tecavüz hakkında bilgi toplamak oldukça zor. Ayrıca kadınların bir çoğunun aile içi tecavüze uğradığı düşünülürse rakamlara yansıyandan çok daha fazla cinsel saldırı vakası olduğunu tahmin etmek zor değil.

Kadınlar meydanlardan hesap sordu

Gerçi yukarıda bahsi geçen istatistikleri toplayan Dünya Sağlık Örgütü çalışanlarının rakamlarına güvenmek de mümkün değil. Bu sene yayınlanan bir rapora göre Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görev yapan Dünya Sağlık Örgütü görevlilerinin 21’i Kongolu kadınlara tecavüzle suçlanıyor. Nitekim dünya çapında örgütlü birçok askeri ve sivil gücün kadın kaçırmaları ve kadınların “seks işçiliği”ne sürüklenmesinde aktif rol oynadıkları biliniyor. Kadınlara karşı şiddet sadece tecavüz ve katliamdan ibaret değil. Aynı zamanda yükselen sağ hükümetler de kadınları hedef alan siyasetleriyle kadınların hayatını zorlaştırıyor ve onları kısıtlayan kanunlar geçiriyorlar. Örneğin Polonya’da veya ABD’nin Teksas eyaletinde kürtajı zorlaştıran hatta imkansızlaştıran yasalar kadınlara karşı uygulanan şiddetin başka yüzleri. Elbette kadınlar 2021 yılında gerçekleşen tüm bu şiddet türlerine sessiz kalmadılar. Polonya’da, ABD’de, Meksika’da, Filistin’de hatta Taliban’ın işgal ettiği Afganistan’da dahi kadınlar sokağa çıkarak kendilerini hedef alan politikalara direndiler. Kadın direnişlerinin belki de en büyükleri Meksika’da gerçekleşti. Günde 10 kadının öldürüldüğü Meksika’da 8 Mart’ta kadın kırımına karşı sokağa çıkan kadınlar Ulusal Saray’ı çevreleyen metal duvarları koruyan polislerle çatıştılar. Başkan Andrés Manuel López Obrador barış duvarı adını verdiği bu metal barikatları hükümet mallarını protestocuların vandallığından korumak için yerleştirdiğini açıkladı. Ancak kadınlar protestolarında Başkan’a 3 ay içinde 939 kadının öldürüldüğü Meksika’da neden kadınların hükümet binaları kadar korunmadığını sordular ve polislere “biz tecavüze uğrarken neredesiniz” diye bağırdılar. Başkan’ın uyuşturucu baronlarının kol gezdiği Meksika’da elini kolunu sallayarak gezmesine dikkat çeken kadınlar Başkan’ı canını korumaya çalışan kadınların protestolarından korkmakla suçladılar. Başkan Obrador ise kadınları, kendine muhalif gruplar tarafından manipule edilmek ve yabancı fikirleri Meksika’ya getirmekle itham etti. Meksikalı kadınlar, protestolarında kadın kırımına savaş açmayı vaad eden Obrador’un onları kandırdığını da haykırdılar.

Kavga kapınızın önüne gelmiştir

2021 yılının ilk 50 gününde 38 kadının öldürüldüğü Arjantin’de de kadınlar yılın ilk yarısı boyunca sokaktaydı. En son 2020’nin Aralık ayında kürtajın yasallaşması için sokağa çıkan Arjantinli kadınların 17 Şubat 2021’de başlayan protestolarına sebep ise 18 yaşındaki Ursula Bahillo’nun öldürülmesiydi. Ursula 8 Şubat 2021’de polis memuru olan eski sevgilisi tarafından öldürüldü. Kadınları en çok kızdıran ise Ursula’nın bu cinayeti önlemek için defalarca polise gitmiş olmasıydı. Ursula’nın mahkemeden aldığı uzaklaştırma kararı uygulanmamış, ve son şikayeti hafta sonu mazeretiyle kaale alınmamıştı. Ursula o Pazartesi 15 bıçak darbesiyle öldürüldü. Protestolarda konuşan kadınlardan biri şöyle diyordu: Vakalar her yerde. Hepimizin tanıdıkları ölüyor ya da ölüm tehditi ile karşı karşıya ama hukuk sitemi buna karşı işlemiyor. Biz yaşamak istiyoruz. Bu yıl Polonyalı kadınların ve Amerikalı kadınların gündeminde ise kürtaj haklarını kısıtlayan yasalar vardı. Amerika Birleşik Devletleri’nin 660 yerinde on binlerce kadının katılımıyla gerçekleşen protestolar Teksas başta olmak üzere birçok eyalette kürtaj karşıtı yasaların geçmesi sebebiyle geçekleşti. Protestolarda konuşan bir kadın Teksas’ta 6 haftadan büyük embriyoların kürtajla alınmasını yasaklayan yasa için şöyle dedi: “Nerede yaşıyor olursanız olun bu karanlık bir an. Çünkü kadınlar bundan böyle kürtaj için başka eyaletlere geçmek zorunda kalacak. Nerede olursanız olun kavga sizin kapınızın önüne gelmiştir. İşte o yüzden buradayız.” Teksas’daki yasa, kürtaj yapan ya da yapmaya yardım edenleri hükümete şikayet edenlere 10.000 dolar vaat ediyor ve ensest ya da tecavüz vakalarını da aynı yasaya tabi tutuyor. Oysa kadınlar çoğu zaman 6 haftadan önce hamile olduklarının farkına dahi varmıyorlar. Polonyalı kadınlar da kendilerine şiddet olarak kabul ettikleri kürtaj yasağına karşı sokaklardaydı.

Filistinli kadınlar da sokaklardaydı

Ekim 2020’de Polonya’da kürtajı neredeyse tamamen yasaklayan kanuna karşı “Kadın Grevi” olarak bilinen grubun liderliğinde sokağa çıkan 400.000 kişi Polonya’nın muhafazakar hükümetiyle karşı karşıya gelmişti. Yasa kadınların direnişi sonucunda 3 ay bekletilmişti. Ancak herşeye rağmen Ocak 2021’de yürürlüğe sokuldu ve kadınların büyük direnişi korona virüsü bahanesiyle her yerde yasaklanmaya çalışıldı.  Kadınların sokağa çıktığı başka bir ülke ise Filistin’di. Filistinli kadınlar 14 Şubat’ta Gazza’daki Yüksek Şeriat Mahkemesinin evlenmemiş tüm kadınların onlardan sorumlu bir erkeğin izni olmadan seyahat etmelerini yasaklayan kararını protesto etmek için sokaktalardı. Kadınların tepkileri bir ölçüde yasanın değiştirilmesine sebep oldu. Mahkeme kadınların yalnız seyahat etmelerine karşı çıkan erkeğin mahkemeye dilekçe vermesi gerektiğine karar verdi. Böylelikle bekar ya da boşanmış kadınların durumu ile 18 yaşından küçük erkeklerin durumunu eşitledi. Ancak elbette kadınlar bu değişimin yeterli olmadığını düşünüyor ve protestolarına devam ediyorlar.

Afgan kadınlar direniyor

Dünyada 2021 yılında kadınların toplu olarak sokağa çıktığı başka bir mesele ise Afganistan’da Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesi oldu. Tahmin edileceği gibi Taliban’ın ilk yaptığı icraatler kadınların kapanmaya zorlanması, çalışmalarının yasaklanması ve muhalif güçlerle iş birliği yaptığından şüphelenilenlerin katledilmesi oldu. Dünyada birçok yerde kadınlar Taliban’ı ve Taliban’la birlikte çalışan dış güçleri protesto ettiler. Afganistan’da ise kadınlar tüm baskıya rağmen direnişlerini sürdürme mücadelesi veriyorlar. Çin’de ise kadınlara şiddet görünmez kalmaya devam ediyor. Ancak kadınlar bu sene ilk kez şiddete karşı örgütlendiler. Gerçi sokakları doldurmadılar ama sosyal medyada onlara karşı yapılan kadın düşmanı saldırılara karşı bir İnternet Şiddeti Müzesi kurdular.