Leyla hakikat şarkısıdır

- Ezda Dicle Amed
264 views
Her yürüyüşün son bir adımı vardır. Her yol bir ufka varır. Herkes yürür, herkes yoldadır; ama herkes son adım değildir, herkes ufka varmaz. Son adım zirvedir ve ufuk hakikatte aydınlanmaktır. Son adımın sahibi kimdir? Kimdir ufka varan? Şehitlerimiz… Ki onlar için “Yürüten sensin, kudretine şükürler olsun’’ denmiştir; üstüne söz söylenemez. Şimdi son adımda gördüğümüz Leyla Amed’dir ve ufuk ışıkları içinde bizi yürüten kudrettir.

Başka çarşılarda hakikat kumaşını aramayın. Başka yollarda ufuk aramayın, bulamazsınız. Hakikat uğruna ateş ve kan içinde kalınan, yaşam ve ölüm adanan bilinçtir. Biz kulaklarımızla değil, aklımız ve kalbimizle dinliyoruz, biz gerçeklerden kaçmayı öğütleyen aldatıcı sözleri anlamıyoruz. Hakikati anlamak kadar, yalanı bilmemeyi bilmek de maharettir. Çünkü öğrendik; gerçek zordur ve zor olanı kabul etmek daha da zordur. Bütün aldanışlar buradan başlar. Biz olmayanı öğrenmemeyi, biz olmayanı sevmemeyi bilebilir misin? İşte bu soruyu sorabilmek ile başlar özgürlük. Gerçek burada kendini gösterir.

Kim diyebilir ki ayrılığa düşmüşüz

Şehitler, gerçeği görmek kadar, gerçeği inşa etme ve onu yönetme aklı ve kalbi olmak demektir. Onlar Kürdistan gerçeğinin kâşifleri, taşıyıcıları ve yaratıcılarıdır. Yani kendi gerçek olmak, hakikate ermek demektir. Hakikati ararken kendisi hakikat olanlar yani. Kimdir gerçeğin zorluğunu kabullenen, O’dur hakikat kumaşımız. Şimdi hakikat Leyla Amed’de şarkısını söylüyor.
İçimizde bir çiçek yankılanıyor…
Canımız, ciğerimiz Leyla Sorxwîn… Kim diyebilir ki ayrılığa düşmüşüz, kim? Son adımın milyonların kalbinin attığı cennetimizdir. Vardığın ufuk bizi örgütleyen, savaştıran kudrettir. Leyla aklımız, kalbimiz ve gülüşümüzsün.

Ayrılığı yendik! Ayrılığı yenin! Bir hakikatte bir bütün olmaksa buluşmak ve ayrılığı yenmek, bir hakikatte bir bütün olmaya yürüyeceğiz her gün. Ondan çok bahsedeceğiz. Şimdi seslenişimiz yalnızca onadır…   

Leyla

Çekilmiş güneş

Yıldızlar dökülmüş üstüne

Kadim zamanlar uyanmış

İncir ağacını bir sancı tutmuş

Sensiz kalmışız

Avluda badem çiçeği açtığında   

Mavzerinde gül boylandığında

Bir sabah geleceksin diye

Annenin eteğinde sakladığı baharlar çıldırmış diyorlar

Ve şimdi benim göğsümde

Yay gibi gerilmiş bir zaman var

Kan tutar mavzerleri

Bir bulut patlar ve roman olur

Leyla… Leyla…

Kürdün kızı Leyla!

Kırlangıçlar uyurken

Boynun yangın yeri olur

Darağacına yürüyüş marşı okursun

Diktatörler devrilir

Şah damarında bir ulus yeşerir Kürdistan olur

Leyla… Leyla… Leyla Amed!

Sen roman, sen duygu

İçimizde mavi bir göl uyandıran düşünce

Dalgalanır ellerinde göl ve bir kadın ulusu doğrulur

Dünyanın burçlarında saçlarımızdan sancaklar kurulur

Leyla… Leyla

Sesin gelir bağrımda oturur

Demişsin ki

Gelsem ve otursam Dicle’nin kenarına

Desem ki Amed!

Ateşin kızıyım

Kırk asrı kırk dost ile yıkamaya geldim

Bende yanmaya akar mısın?

Desem ki Amed!

Çarşılarında hakikat şarkısını söylemeye geldim

Gönül şehrim olmaya hazır mısın?

Durmadan sokaklarında Yusuf tutan uçursam ve desem

Kadın ordusu oldum da büyüdüm

Bu yer bu gök bana dar

Ama sen küçük bir kız çocuğu gibi kucaklayabilir misin beni?

Büyüyebilir misin o kadar?

Leyla… Leyla… Canımız Leyla

Yüzün düşüme benzer bahçelerdir

Pencerenin önünde bir çiçek olmaya geldim

Bak gökyüzü ne kadar dar, sen ne kadar geniş

Seni taşıyamayan kanadımı kırmaya geldim

Andok dağı oldum da seni taşımaya geldim

Bana güç ver, bana güç ver

İnancında yanmaya geldim.