Nudem demek bahar demek, direniş, örgütlenme, eylem demek. Nudem demek yaşam coşkusu, enerjisi, umudu, özgürlük tutkusu, dağlar demek. Nudem demek kadın güzelliği, dostluğu, yoldaşlığı, duyarlılığı demek. Nudem demek sadelik, paylaşım, sevgi, inanç, anlam, bir tutam gülüş demek!
Kato Jîrka’da şehit düşüşünün ardından bir yıl doldu. Zaman nasıl da meydan okuyor, anlamlandırma, zaman ve mekanı aşma sorunu yaşayanlara! İnanamamışken şahadetine, yıldönümünü karşılamak zorunda kalmak, çok zor biz geride kalan yoldaşlarına, dostlarına, ailene. Baharı bu kadar çok sevmenin bir diyalektiği miydi, bahara evrilirken zaman ve o muhteşem dağlar, beyazın soğuğunu ve zalim faşizmin katliamcı gerçeğini alt edememek. Yine de 8 Mart’ı karşılamış, Newroz coşkusunu yaşamış, 4 Nisan yeniden doğuşunu gerçekleştirmiş olarak, tüm zalim ve zulümlere inat kanıtladın direniş, özgürlük, kendini yeniden yeniden doğuran yaşam ve kadın yoldaşı olduğunu. Zamanı ve mekanı aşan sevgi, özgürlük ve savaş kadını olduğunu.
Doğal bir öncü
Mücadele neredeyse, Nudem yoldaş oradaydı. Harıl harıl tartışma, kararlaşma ve eyleme geçme neredeyse, Nudem yoldaş oradaydı. Örgüt demek, planlama; yani politika üretmek demek, kadın ve toplumsal özgürlük ideolojisi ve mücadelesine müthiş kilitlenmek demektir. Nudem yoldaşın olduğu yerde, bitmek tükenmek bilmeyen tartışma, yeni fikirlere ulaşma ve bu fikirleri eyleme dönüştürme vardır. Düşünsel ve ruhsal sadeliği, zenginliği hep etrafına enerji saçan, ilgi çeken, tartışmalara ortak eden ve birlikte üretmeye, yaratmaya, yaşamsallaştırmaya dönüştüren doğal bir öncü rolünü oynamada müthiş etkileyicidir. Her yerde, her koşulda, her zaman bu enerji devreye girebilir, yeni fikirlere, yeni politikalara, yeni örgütlenmelere ve eylemlere vesile olabilir. Bu yönüyle, kadındaki akışkan enerjinin yaşam, özgürlük, toplumsallık yaratan özelliğini, kişiliğinde gerçeğe dönüştüren devrimci bir kadın kişilidir O.
Belki de bu yüzden tanıyan, bilen herkes, dostları, yoldaşları ciddi bir boşluk hissetti yanı başında. Uzak diyarlarda, herkes için ulaşılması zor özgürlük mekanlarında olsa da hep varlığını, sevgisini, emeğini, yoldaşlığını, dostluğunu taşırdı yanında, kadın-erkek tüm bilenleri, yoldaşları. O yüzden eksildiler, enerjilerinden bir parçanın uçup gittiğini hissettiler, ama bir o kadar da direngenliğinin, özgürlük inadının gücünden, azminden bir parça tuttular yanlarında. Birbirini hissetmenin, anlamanın, paylaşmanın zamanı ve mekanı aşan gücüne sığındılar, bir parçalarında gerçekleşen yücelmenin, kendi paylarına düşenini almanın yolculuğuna koyuldular.
Devrim ruhuyla örülmüş bir dünya
Dağların özgürlük ruhunu, düşüncesini ve yaşam gücünü beslediğine, kadını koruduğuna, özgürleştirdiğine ve güzelleştirdiğine inanan Nudem yoldaş, hiçbir zaman dağlardan koparmadı kendini. Şehirlerde, devletli sistemin hücrelerine kadar insanların yaşamına giren, kendine bağlayan ideolojik, politik, kültürel hakimiyet saldırganlığından, kadını nesneleştirme ve pazar metasına dönüştürme oyunlarından kendini koruyabilmesi, bu bağla ilgidir. Her türlü düşman yönelimini göze alarak, her kritik aşamada, kararlaşmada ve kendini yenileyerek yeniden yeniden katılmada, dağlarda buldu kendini, özgürlük ruhunun gıdasından beslenerek ördü devrimci yaşamını. Emekle yoğrulmuş bir yaşam, devrim ruhuyla örülmüş bir dünya, mutlaka yoldaşları, kadınlar ve halkıyla buluşturmaya adanmış eylemli bir kişilik gelir akla. Bu buluşma, yanı başındaki mücadele arkadaşları kadar, başka halkların, dünyanın değişik yerlerinden kadınlarla buluşmayı da kapsar.
Ulusallıktan evrenselliğe
Onu bu kadar kadınlarla buluşturan, kadın özgürlük ideolojisi ve kadın özgürlük yoldaşı Önder Öcalan’ın demokratik uygarlık paradigmasına, demokratik ulus projesine olan bağlılık ve inançtır. Bağlılığını bilimsel kılması, emeğe dayandırması, toplumsallaştırması, tüm kadınlara ulaşan, tüm dünya kadınlarından ona ulaşan bir direniş, bir mücadele bağına dönüşmüştür. Demokratik uygarlığın kadın uygarlığı olduğu ve 21. yüzyılın kadın yüzyılı olduğu gerçeğine, böyle bir inanç ve kararlılıkla kendini katmış, kendini bu tarihsel, toplumsal gerçekleşmenin ürünü olarak gören bir göze ulaşmıştır. Bu yüzden kadın mücadelesi dendiğinde en çok akla gelenlerden biridir Nudem yoldaş. Ulusal birlikten demokratik ulusa, yine demokratik bir dünya yaratma mücadelelerinde kadın öncülüğüne öylesine güçlü bir inanç vardır ki, bitmeyen bir enerjiyle akmak ister bu alanlara. Ulusallıktan, evrenselliğe açılan bir özgür kadın gerçekleşmesidir. Kendi köküyle buluştukça özgürleşen, kişilik kazanan ve evrenselleşen özgür kadın kimliğidir. Dünyanın bir ucundaki kadın mücadelesinden aldığı moral, coşku, güç kadar, yerel komün ve meclis örgütlenmesinde örgütlü kadın duruşu, katılımı ve ruhundan beslenen sağlam bir direngenlik ve kök vardır.
Aranan bir dost oldu her zaman
Aleviliğin direngen doğal toplum damarından beslenen özgür kadın geleneğinin, demokratik sosyalizm bilinciyle sentezlenmesi, yeni ufuklar açmıştır Nudem yoldaşın mücadeleci kişiliğine. Sol gelenekten beslenen devrimcilik yıllarının başlangıcına, özgürlük aşkı ve arayışının bir durak noktası olarak, yadırgayan, kaba retçi değil, sentezleyen ve kapsayan başka bir bakışı vardır. Arayışı olan kadının mutlaka, hakikate ulaşacağına inancın esnek ve kapsayıcı kıldığı kişilik şekillenmesi, çekici kılar onu değişik yelpazelerde mücadele eden kadınlar arasında. Saygın, dinleyen, yön veren ve doğal öncülüğüne doğal bir katılım gelişir kendiliğinden. En çok da barış, kardeşlik ve demokrasi mücadelesinin ortak cephelerini oluşturma; kadın duyarlılığını, öncülüğünü bu cephenin ön koşulu olarak geliştirmenin emek kadınıdır.
Sokak mücadelelerinden, mahalle örgütlenmesine kadar, hummalı seçim çalışmalarıyla kadınları meclis kürsülerine taşımaktan dağlara uzanan bir devrim diyalektiğidir O’nun mücadelesi. Her zamanda ve mekanda “Vardık, varız, var olacağız” ısrarının devrim kişiliğidir. Bu yüzden dağlarla kucaklaşması çok görkemli olmuştur. Dağların kadını var eden, özgürleştiren ve kendi gerçeğiyle buluşturan özüne hayranlık kişiliğidir. Müthiş bir huzur bulmuştur dağlarda. Kendini bulmanın, kendi olmanın, sadeleşmenin, özgürlüğe bir adım daha yaklaşmanın yarattığı ruh ve düşünce dünyasının uyumuyla ilgilidir bu huzur. Bu yüzden mütevazı bir emek kadını, sevilen bir yoldaş, aranan bir dost olmuştur her zaman. Kendi içinde uyumu, huzuru ve kendini bulmanın coşkusunu, sevincini yakalayan, yaşayan ve yaşatan her devrimci kadının ne kadar çekici ve sevilir olacağının, güzelleşeceğinin ve güzelleştireceğinin kadın yoldaşıdır.
Özgür mekanların kadını
Öz bilinç, öz irade ve öz örgütlülüğe doğru uzanan bu uyum diyalektiği, kadını erkek egemen zihniyet ve kapitalist modernite dünyasının fetişleştiren tuzaklarından nasıl kurtaracağının sihirli formülü gibidir. Bu formülü en iyi özümseyenlerden biri olarak, düşünce-söz-eylem birliğinin gücünü yaratmanın yoldaşıdır. Bulunduğu tüm mücadele alanlarında bu uyumu yakalama arayışı olsa da en sadeleştiği, derinleştiği ve sonuç aldığı alan dağlardır. Bu yüzden dağların, özgür mekanların kadınıdır. Kendini oluşturma ve olgunlaştırmada ısrar kişiliğinin inatçı bir direngenliği vardır. O yüzden tüm görevlere hazırdır, O’nun için en zorundan en kolayına tüm çalışmalar emek ve yoğunlaşma gerektirir. Silahını sürekli temiz ve hazır tutmaktan ekmek yapışına; manga yapmaktan saatlerce yürüyerek bir görüşme isteğini karşılamaya; yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için gidilen görevlerde en ağır yükü taşımaktan devrimin ağır yükünü taşımaya uzanan bütünlüklü bir yoğunlaşma sahibidir. Zorlanan bir yoldaşına çare aramaktan tüm halkına çare bulmaya, ille de kadınlara ve kadın yoldaşlarına yoldaş olmaya adanmış bir iç sözleşmesi vardır.
O’nu büyüten, yücelten ve sevilir kılan iç sözleşmesindeki tutarlılığıdır. Bu sözleşme; özgürlük sözleşmesi, ‘kendini bil, bul’ felsefesine ilgi ve yoğunlaşmadır. Soyut değil, yaşamsal bir yoğunlaşmadır. Bildikçe uygulayan, buldukça aydınlanan ve aydınlatan, özgürleşme-özgürleştirme mücadelesine dönüştüren bir yoğunlaşmadır. Yaşam enerjisinin bu diyalektiği kurmayla bağı kesindir. Durağanlıkları olsa da, bu enerjiyi biriktirme ve bağ kurma süreçleriyle ilgilidir, yoksa bir kesintiden bahsetmek mümkün değildir. O yüzden hep bir istikrar, hep bir ilerleme, gelişme ve özgürleşme eğilimi ön plandadır. Kadın-yaşam-anlam bağını kurma arayışının güçlülüğü, Nudem’i yeni zamanın kadını yapmıştır. Bu öncülüğü tüm zamanlara, tüm kadınlara, özgürlük arayışçısı tüm insanlara yön verecek, özgürlük sözleşmesine ortak edecektir.