Kürdistan’ın dört bir yanı ‘halk devrimi’ni yaşıyor. Demokratik, eşit, özgür toplum sistemi inşası Kürt kadınları, gençleri, çocukları öncülüğünde yürütülüyor.
2016 yılının bu ilk ayı itibariyle, yıla damgasını vuracak gelişmeleri kadınlar olarak her an ele almamız, değerlendirmemiz, varolan politikaları teşhir etmek kadar bizler nasıl bir politika izleyeceğiz, bunu belirlemek çok önemlidir.
Üçüncü dünya savaşını yaşıyoruz. 2016 yılının kadın özgürlük perspektifini tartışmak, birlikte melislerimizde, komünlerimizde biraraya gelerek paylaşmak yıla iyi bir başlangıç olacaktır. Ahlaki ve politik toplumun kurucu kadınlarıyız. Bu açıdan varlığımızın, özgürlüğümüzün tehdit edildiği böylesi süreçlerde egemenlikli sistemin tüm algı operasyonlarına, politikalarına ve saldırılarına karşı tedbirli olmak ‘kendimizi, yaşadıklarımızı ve yapmamız gerekenleri bilmenin’ temellerinden biri oluyor.
Kürdistan’da 40 yılı bulan bir mücadele gerçekliği, kendini 21. yy’ın çözüm gücü haline getirdi. İnsanlık tarihi boyunca kadınlara ve tüm ezilenlere ezberletilen birçok ‘bilgi’ bu mücadele ile hakikatine ulaşıyor. Rojava’da süren mücadele bu hakikat mücadelesinin amaçlarını ete-kemiğe büründürme yolunda ilerliyor. Bakure Kürdistan kentleri de, aynı dağları gibi adım adım, direnişle bu hakikati Bakur’da somutlaştırmaya başladı.
AKP faşizmi ve Erdoğan diktatörlüğü, küresel güçlerin Ortadoğu’da başlattıkları 3. dünya savaşı sürecinde kendine göre sonuçlar almak, Kürt halkının mücadelesini ezmek istiyor. Rusya, ABD, Avrupa devletleri sistemlerinin tıkanmayı yaşadığını biliyorlar. Suudi, İran, İsrail vb devletlerin öncülük ettiği cepheler mevcut statükonun değişmemesi ve egemenliklerinin artması için birbirleriyle çatışsalar da uzlaşmaya açık politika izliyorlar.
KDP-Barzani gibiler egemenlerine nasıl hizmet ederim yarışı içine girdiler? Her zorlandığında “bağımsız Kürdistan’ı ilan edeceğiz” laflarını ortalığa saçan Barzani, katledilen-kaçırılan Kürt kadınlarının hesabını verme gününün yaklaştığını bildiği için, ‘küçük Erdoğan’ olmayı, Kürdistan’daki küçük diktatör olmayı tercih ediyor. DAİŞ’in efendilerinden olan Suudi krallığından 8 milyar dolar alarak “Kürdistan’ı kuracağız” yalanını söylemeye devam ediyor. Ama Kürtler eski Kürtler değil… Kürdistan’ın boş lafla, egemen devletlere kölelik yaparak, onların önünde elpençe durmakla, milyonlarca dolarla oynayarak kurulamayacağını bilirler.
Kobanê ve Şengal süreci egemenleri oldukça düşündürttü ve korkuttu. Dünyanın dört bir yanından kadınlar, erkekler buraya koştular. İnsanlar bu direniş için akın ettiler. Bakur’dan, Başur’dan Rojava’ya doğru insanlar sınırları paramparça ederek aktılar. Almanlar Fransızlar, İtalyanlar, Basklılar, Katalanlar, İngilizler, Latin Amerikalılar vd halklar bu direnişlere destek için sayısız dayanışmada bulundular.
Bunun adı neydi? Bunun adı; küresel sömürgeci güç karşısında inşa edilmeye başlanan demokratik güç oluşumu idi. Kürt kadınlarının Şengal’de katliam ve kaçırılması karşısında çaresiz kalmadıklarını ve öz savunmaları temelinde kendilerini koruma gücü olduklarını ilan etmeleri, Arin Mirkan gibi nice kadın direnişleri küresel kadın özgürlük gücünü de harekete geçirdi. Afganistan’dan Latin Amerika’a kadar kadınlar ‘öz savunma’ gücü oluşturma çalışmalarını büyütme kararına ulaştılar.
Rojava ve Şengal’de başlayan, Ağustos 2015’ten bu yana da Bakur kentlerinde pratikleşmeye başlayan öz yönetimlerin inşa mücadelesi egemenlerin oyunlarını bozmaya devam ediyor. Kapitalist sistemin küresel ve Ortadoğu’daki temsilcileri DAİŞ vb eliyle başlattıkları yıkım ve kırım sürecinden sonuç almaya çalışıyorlar. Batılı devletler Kürt halkının öncülerine yönelik imha konseptini sürdürmek istemektedirler. Bakmayın ABD’nin mevcut ‘Kürt sevgisine’…
Kürtler bu devletlerin Reber APO’ya ve Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne yaklaşımlarını ölçü alıyorlar. Önderleri tecrit ve imha ile karşı karşıya olan, kadına, topluma karşı kırım dayatılan bir halk, demokratik toplum sistemini inşa etmeye devam edecektir.
Bakure Kürdistan’da öz yönetimlerin inşası; kadınların ve toplumun kendi demokratik sistemini inşa etmeleri, mevcut inkarcı rejimin aşılması Kürdistan ve Ortadoğu demokratik devriminin 2016 yılı hedefleri arasındadır. Onlar ne kadar zulümlerini arttırsalar da, 2000’lerin ilk çeyrek yılları Ortadoğu Demokratik Devrimi’ne, kadının, halkların büyük direnişine tanık olmaya başlamıştır.