15 Şubat Komplocular ile fedailiğin hesaplaşmasıdır

- Ronahi SERHAD
244 views
Uluslararası Komplocu hegomonik güçler, Rêber Apo’yu 15 Şubat 1999’da NATO’nun Gladio gücüyle kaçırıp Türkiye’ye teslim ederek Kürtlük, özgürlük ve kadınlar lehine ne varsa bitirmek istedi. Makaleme komplocu güçleri kınayarak ve ona karşı fedai eylemi gerçekleştiren şehitleri anarak başlamak istiyorum.

15 Şubat Komplo’su ile tam imha ve tasfiye dayatılıp bir halk öncüsüz bırakılarak her türlü soykırım operasyonlarına açık hale getirildi. Kapitalist çıkarları temelinde Kürt halkının kullanılması amaçlandı. Buna karşılık; Kara Gün 15 Şubat, Kürdistan tarihinde komplocularla fedailik çizgisinde hesaplaşmaya dönüştürülerek tarihsel ihanet yerle bir edildi. Şehitlerimizin tarihsel idraki tarihsel eylemler ortaya çıkararak komploculara ilk devrimci darbeyi vurdu. Böylelikle komplonun asla amacına ulaşmayacağı, gerekirse uğruna kadınların, her bir militanın ve yurtsever Kürdün ölümüne direneceği dünyaya gösterildi. Öyle ki; tüm halkımız Kürdistan’ın dört parçasında ayağa kalkarak şehitlerimizin izinde Rêber Apo’nun etrafında kenetlenerek O’nun başta kadınların ve tüm halkların iradesini temsil ettiğini dünyaya çarpıcı bir biçimde gösterdi. 15 Şubat 1999’da Önderliğimizin Türkiye’ye kaçırılmasıyla sonlanan komploya karşı Rêber Apo’nun can güvenliği başta olmak üzere sağlık ve özgürlüğüne dair üst düzeyde yaşanan haklı kaygılar ve komployu başarısız kılma amaçlı ‘Bê Serok Jiyan Nabe’ şiarıyla düşmanın askeri hedeflerine karşı fedai eylemler gerçekleştirildi.

‘Jin, Jiyan, Azadî’ çizgisi

Kesintisiz eylemlerle ’98 ve ’99 yılını Önderlik etrafında fedaileşmeye dönüştürerek tüm dünyayı hayrete düşüren eylem çizgisi, mücadele tarihimizde de yeni ilkeleri şekillendirdi. Kadın Özgürlük Hareketimiz, ‘Bê Serok Jiyan Nabe-Jin, Jiyan, Azadî’ çizgisinde komploya karşı mücadelesini derinleştirerek sürdürdü. Gençlik Hareketimiz ‘Gençlik Apo’nun fedaisidir’ sloganıyla yaşam ve mücadele çizgisini belirledi. Askeri strateji ve öncü militanlık fedailer örgütlenmesi olarak yeni bir evreye geçerek savaş kapasitesinde derinlik sağlandı. Toplumsal siyasal mücadele hattımız tamamen Önderlik etrafında kenetlenerek devrimci halk savaşını uygulama hedefiyle yürütüldü. Karanlık ve zor dönemlerden geçerken öncü katılım ve fedai eylemleriyle önümüzü aydınlatan, ne yapmamız gerektiği konusunda zihnimizi berraklaştıran, moral ve iddiamızı güçlendiren ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ ve ‘Bê Serok Jiyan Nabe’ hamle şehitlerimiz ile 2022 yılında eşsiz direnişleriyle KDP komplosuna ve faşist Türk ordusuna karşı zafer kazanan YJA Star, HPG şehitlerimizin önünde saygı ve minnetle eğiliyorum.

Şehitlerimiz, komployu yenmenin andıdır

Komplonun 25. yılında tecritle hüküm süren sessizliğin sesi olmak ve Önderlik üzerindeki zulmün ortadan kaldırılması için 12 Ocak’ta kendini yakma eylemiyle şehit düşen yurtsever Mardin halkının değerli kanaat önderi Veysi Taş’ı kalbimizde, mücadelemizde her daim yaşatacağız. Onurlu duruşu önünde saygıyla eğiliyorum. Çağrısını yerine getirmek bizler için emirdir. İnsanlık onuruna sahip çıkan Veysi Taş, ‘eylemim siyasi eylemdir, herkesin doğru anlamasını istiyorum’ diyerek bıraktığı görüntülü mesajında Kürdistan’ın genç kadın ve erkeklerine seslenerek eyleme geçme çağrısı yaptı. Benzer amaçla bir eylemi de 16 Ocak’ta Amed Sur’da “Umudum odur ki bu eylem Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne vesile olsun” diyen 25 yaşındaki Kürt genci Mehmet Akar yaptı. Anılarına doğru sahip çıkmak kesinlikle İmralı sistemini yıkmakla mümkündür. Şehitlerimiz, 15 Şubat Komplosu’nu fedai çizgide yenmenin andıdır. Komplocular, Önderliğe artık tecrit demenin de karşılamadığı dünyada eşi benzeri olmayan tanımsız bir sistem uyguluyor. Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlar; evrensel hukuk ilkelerine, faşist Türk devleti de kendi anayasasına ters düşme pahasına hem de kendinden menkul gayri hukuki, ahlaki, insani yeni yasa hükümleri çıkarıp, disiplin cezaları uygulayarak Rêber Apo’yu şahsen hedefliyor. Önderlik şahsında da kadınların özgürlüğünü, Kürt halkının statüsünü ve Ortadoğu halklarının demokratik geleceğini hedefliyor.

Tecrit AB ve CPT’nin sorumluluğunda gerçekleşiyor

Komplonun 25. yılında Önderliğimiz üzerindeki tecridin bu denli derinleştirilmesini hukuk ihlalleri sağlayan güç, tek başına faşist AKP-MHP iktidarı değildir. Başta İngiltere, ABD ve İsrail olmak üzere AB devletleridir. Komplocu güçler, Türk devletini çıkarlarına göre kullanabilmek için Kürt sorununu ölümcül bir sorun olarak tutuyor. Kürt sorunu çözümsüz bırakılarak Ortadoğu’nun derin bunalımı ve çıkmazı sürdürülüyor. Bu amaçla Önderliğimize yöneliyorlar. Toplumun direniş gücüne, savunma gücü olarak gerillaya ve direnen kadınlara, gençlere kısacası herkese saldırıp Önderliği yalnızlaştırarak imha planlarını uygulamayı amaçlıyorlar. 5 Nisan 2020’den bu yana kesintisiz mutlak tecridi normalleştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Rêber Apo’nun can güvenliği, sağlığı ve fiziki özgürlüğü açısından oldukça tehlikeli bir döneme gelmiş bulunuyoruz. İmralı özel savaş sisteminde neler olup bittiğini hiç kimse bilmiyor. İmralı’daki bu uygulamalar AB ve CPT sorumluluğunda gerçekleşiyor. Tek bir avukat, aile görüşü yaptırılmadığı için İmralı sistemi halkımız, hareketimiz ve demokratik kamuoyunun bilgisi dışında. Yasal kurumların, meşru yapıların, siyasetin dışında tutulan İmralı sisteminin adı nedir? Kürt inkarı ve soykırım sistemi! Zaten Türk ulus-devleti, iki yüz yıldır İngiltere’nin desteği ve planıyla Kürt sorununda inkar ve soykırım siyaseti izliyor.  Şimdi bunu ABD ve AB’yle ortak yürütüyorlar. Önderliğimiz elli yıllık mücadelesiyle ölümcül Kürt politikasında gedik açtığı, tersine çevirdiği, özgür yaşamın yolunu açtığı için öncülüğü ortadan kaldırılmak isteniyor.

Jin, Jiyan, Azadî’ sömürgeciliğe karşı fedaileşme iradesidir

Faşist siyasi darbe hükümetiyle yönetilen Türk devleti, ya bu suçtan vazgeçecek ya da toplum ayağa kalkarak bu suçun hesabını sormayı bilecektir. Aynı zamanda darbe rejimiyle yönetilen Türk devletiyle tüm ilişkilerin kesilmesi gerekir. Durum böyleyken hala ortada siyasi bir hükümet varmış gibi her şey normalmiş gibi AKP-MHP faşist iktidarıyla içeride ve dışarıda siyasi ilişkiler kurulamaz. Devletin yargı, anayasa, parlamento, emniyet, asker, valilik gibi tüm kurumlarını ele geçiren AKP, devletleşmiş bir AKP gerçeği sıradan bir parti olmayıp seçimle işbaşına gelen, seçimle işbaşından gidecek bir parti değildir. Özel savaş rejimidir. Türkiye özel savaş rejimiyle yönetiliyor. Kürtlere karşı soykırım savaşını yürütmesi için AKP işbaşına getirildi. Devletin organlarıyla ve yine polis, asker gücüyle, SADAT gibi gizli silahlı örgütlenmelerle kendini silahlandırmış son derece tehlikeli cinsiyetçi, milliyetçi, dinci tek adam rejimidir. Bu rejime müdahale ve topyekün mücadele gereklidir. Kürdistan Özgürlük Hareketimiz, gerillamız, halkımız, dostlarımız ve demokratik kamuoyu komploya karşı 24 yıldır mücadele ediyor. Ve bugün ‘Jin, Jiyan, Azadî’ çizgisiyle evrenselleşerek toplumsal bir duruş kazandı. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ çizgisi ataerkil komplocu sisteme, işgalci, sömürgeci düşmana karşı fedaileşme iradesidir. Rêber Apo, 15 Şubat 1999’dan bu yana geliştirdiği beş ciltlik savunmayla komployu, içinde tutulduğu İmralı cezaevi sistemini açığa kavuşturarak yargıladı. Hareketimizin öncülüğünde kadınlar, Kürt halkı ve demokratik kamuoyu da tutum ve mücadele sahibi olarak hesaplaşmayı sürdürüyor.

Komplo, Türkiye’yi yakar duruma geldi

Türkiye’de demokratik siyaset boşluğunu milliyetçilik, şovenizm doldurduğundan ve devrimci öncülük yetersiz kaldığından Türkiye halkı komplo gerçeğini yeterince anlayamadığı gibi topyekün direnişte Kürt halkı da yalnız bırakıldı. Türkiyeli halkların demokratik, barışçıl, özgür geleceğine dayatılan komplo, AKP-MHP’yle harlanarak tüm Türkiye’yi yakar duruma geldi. Ormanlar cayır cayır yanıyor, ekonomi dibe vurmuş, sosyal çürüme toplumsal erozyona yol açmış. Eğitimden, sağlığa ve iş güvenliğine kadar her yer dökülüyor. AKP-MHP’ye muhalif olan herkesin can güvenliği tehdit altında. Kürt sorununu temsil eden Rêber Apo’nun fiziki özgürlük sorununa, İmralı mutlak tecrit sistemine kayıtsız kalanlar, ‘devlet işidir’ diyerek siyaset yapanlar, dolayısıyla Kürt sorununu seçim propagandasından ibaret görenler, hatta inkar edenler yirmi yılda AKP-MHP’nin birleşik faşist cephe saldırısıyla karşılaştıkça nasıl bir kabusun içinde olduklarını daha yeni yeni görmeye başladı. Komplo ve tecrit, görüldüğü gibi sadece kadınları, Kürtleri değil tüm Türkiye siyasetini, toplumunu esir almış. Öyle ki konuşamayan, eleştiremeyen, örgütlenemeyen, eylem yapamayan, düşüncesini hürce açıklayamayan, sanatını sergileyemeyen yani AKP çizgisi dışında kalan herkes tecritte, herkes hedefte. O zaman herkesin kendisini bu tecritten, özel savaş rejiminden kurtarma sorumluluğu ve görevi vardır. AKP-MHP iktidarı döneminde cinsiyetçi politika derinleştirilerek kadınlara yönelik baskı, şiddet ve ayrımcılık ayyuka çıktı, doğrudan kadınlara, çocuklara tecavüz artarak sistematikleşti. Buna karşı mücadelemizi 2023 yılında daha etkili yürüterek tecavüzcü, çirkef iktidarı, ataerkil komplocu rejimi alaşağı ederek hesap soracağız.

Kadınlar konfederal sistemi geleceğe taşıyacak

15 Şubat Komplosu’yla mücadele, kadın özgürlük mücadelemizin özü ve amacıdır. Kadın Hareketi olarak Rêber Apo etrafında kenetlenerek 2023 yılını Rêber Apo yılı yapmada iddialıyız. Bedeli ne olursa olsun Kürdistan’ın her yerinde, yurtdışında tüm dünyada ‘Jin, Jiyan, Azadî’ çizgisiyle kadın devrimine yürüyerek kadınların ve halkların demokratik konfederal sistemini başarıyla geleceğe taşımada kararlıyız. Rêber Apo, şekillendirdiği yeni paradigmayla komplo zihniyetinin ve sisteminin dayanaklarını çürüttü, sahiplerini teşhir etti, gerçeklerini gözler önüne serdi. Kapitalist, sömürgeci sistem ve ulus-devletler karşısında toplumu iradeleştirdi, ataerkil sistem karşısında kadınları iradeleştirdi, ideolojik bakımdan silahlandırdı, güç ve rol sahibi kıldı. 21. yüzyılda demokratik sosyalizmle devrimci mücadele çizgisini yükseltti, ruh verdi.

Eylemlerimiz düşmana yönelmeli ve çok yönlü olmalı

2023 yılında her devrimci ve sistem karşıtı bireye düşen öncelikli görev yaşamlarını ve geleceklerini karartan komploya, İmralı tecrit sistemine karşı bölgesel ve küresel sahada sonuç alıcı mücadele yürütmektir. Bunun için kendini yakma protesto eylemlerine asla başvurmadan AKP-MHP iktidarını sarsan, çökerten çok yönlü eylemsellikler geliştirmek önemli. Kendini yakma eylemleri dışında eylem yapmanın, mücadeleyi geliştirmenin, savaşı her cephede vermenin büyük imkanlarına sahibiz. Radikal toplumsal hareketleri ortaya çıkarmak kadar birey ve grupların da inisiyatif alarak düşmana karşı yapacakları eylemler sınırsızdır.

İmralı sistemi ile kimse rahat nefes alamaz

Özgürlük isteyen kadınlar, Kürt halkı, özgür yaşama ve varlığını korumanın savaşı olarak mücadele yürütüyor ve Rêber Apo etrafında kenetleniyor. Geride kalan, geri olan ve bu nedenle Türkiye’nin demokratikleşmesinin, Kürt sorunun çözümünün askıya alınmasına yol açarak savaşın derinleşmesine neden olan anlayış ve tutumun sahibi Türkiyeli demokrasi güçleridir. Demokratlığı kendine olan, ayağı taşa değdikçe ses çıkaran, dar ufuklu, düşük yoğunluklu demokratlıkla bir arpa boyu yol alınamayacağı açıktır. Kimse unutmamalı ki, bu ateş sadece Kürtleri değil, herkesi yakıyor ve yakar! İmralı sistemi orada durduğu müddetçe kimse rahat nefes alamaz. İmralı sistemi, Kürdistan toplumunun imhası, Türkiye toplumunun ezilmesi, sefalete sürüklenmesi pahasına ayaktadır. İmralı tecrit sistemi ve komplo üzerinden Kürdistan ve Türkiye toplumuna ağır bedel ödetiliyor. Artık halklarımızın bedel ödememesi için Rêber Apo şahsında Kürt halkının özgürlük sorununa soykırımı dayatan komplo gerçeğiyle yüzleşerek İmralı sistemi ortadan kaldırılmalıdır. Tarihi değiştirenler cesur insanlardır ve tarih cesur insanları yazar!