3. Yol ittifakı 22 yıllık iktidarla hesaplaşacak

- Nezahat DOĞAN
234 views
Türkiye her alanda kritik bir dönemden geçiyor. Yoksulluk, ekonomik kriz, anti demokratik uygulamalar, her alanda yaygınlaşan şiddet ve baskı ortamında 14 Mayıs’a tarihlenen seçim sürecini yaşıyoruz. İktidarın hukuk tanımazlığı ve devletin tüm araçlarını kullanarak toplum üzerinde uyguladığı şiddet, seçimlere nasıl bir baskı ortamında gidildiğinin göstergesi. Kadınların hedef gösterilmesi, cins kırımı, her alanda kadınlara uygulanan şiddet, tecavüzler ve çocuk istismarları toplumu derinden yaralarken; emeğin hakkının, özgürlüğün, adaletin sağlanması için demokratik açılımın önemi ve gerekliliği de en temel toplumsal talep olarak ortaya çıkıyor.

Emek ve özgürlük; ezilenlerin, yoksulların hakkı için, halkların eşitsizliğine karşı mücadele edeceğiz diyerek 3. Yol perspektifini ortaya koyan HDP de seçimlerde belirleyici güç olarak kendini gösteriyor. Türkiye siyasetinde, bütün partiler ve ittifaklar kapalı kapılar ardında, masa toplantılarıyla seçimin yönünü belirlemeye çalışırken, HDP tüm baskılara, hakkında açılan kapatma davasına, hesaplarına bloke konmasına ve siyasetçilerinin her an tutuklanma ve yasaklanma tehdidine karşı, siyasetini alanlarda sürdürüyor. AKP-MHP iktidarı HDP’nin alanlara çıkışını polis şiddetini de kullanarak engellemeye çalışırken, HDP’nin 3. Yol ittifakıyla ve kendi adayıyla seçime gireceğini açıklaması seçim sürecinin odağına oturuyor. İttifaklar, Kürtler ve HDP olmadan seçimlerin kazanılamayacağı net olarak görüyor. 6’lı masa içindeki bazı partiler HDP’nin taleplerine, özgürlük, eşitlik ve demokrasi politikasına ve deklere ettiği prensiplere yaklaşırken, İYİ Parti 2015 seçimlerinde MHP’nin izlediği politikasızlığın aynısını takip ediyor. AKP-MHP iktidarı ise içeride Kürtleri kriminalize ederek, düşman hukukunu uygulayarak cumhuriyetin kurulduğu yıllardaki gibi sistem dışı bırakma, yok sayma, statüsünü yok sayma politikasını her alanda sürdürürken, Kuzey ve Doğu Suriye’de savaşı, şiddeti ve saldırıları yoğunlaştırarak milliyetçilik üzerinden güç kazanma hesapları yapıyor. Oradaki cihadist grupları güçlü bir biçimde desteklerken, ülkelerarası dengelerde istediği desteği bulduğu an Rojava’ya ciddi saldırılar gerçekleştirmeyi en önemli seçim planı olarak tasarlıyor. Bu amaçla, ekonominin bu kadar kötüye gittiği ve toplumun büyük kısmının açlık sınırına geldiği ülkede kaynakların önemli bir bölümünü savaşı sürdürmek için silahlara yatırmaktan geri durmuyor.  Bütün bu denklem içinde sistem ve rejim özellikle Kürt kadınları ve kurumlarını hedef alıyor.
Çünkü dünyada yükselen kadın mücadelesinde Kürt kadınlarının sürdürdüğü varlık ve varoluş mücadelesi; özgür yaşam ve demokratik modernite yürüyüşünde ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarıyla en önde yer alıyor. Bugün Türkiye’de Erdoğan rejimini yıkacak en önemli gücü de kadınların ortaklaşması ve örgütlenmesi oluşturuyor. Kadınların siyasetteki yerini ve seçimdeki rolünü Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden Yeşil Sol Parti Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ile konuştuk.

Türkiye, Kürt sorunu, savaş, ekonomik kriz, yoksulluk, cins kırımı, göç, çevre kırımı gibi çoklu krizlerle en kritik seçime gidiyor. Emek ve Özgürlük İttifakı masanın dışında bırakılmak istenirken, yaptığı hamleyle masayı mı şekillendiriyor?

Çoklu krizlerin yaşandığı süreçte gidilecek olan 2023 seçimleri olağan bir seçim sürecinden ötesini ifade ediyor. Bir yanda AKP-MHP iktidarı ile devam ettirilmeye çalışılan milliyetçilik, cinsiyetçilik, dincilik ve diğer ulus devlet kodları yer alıyor. Diğer yanda farklı olduğunu söylemekle birlikte, ihtiyaç duyulan farkı yaratamayan, yaratmayan 6’lı masa bu tarihi seçimin tek özneleri ve sahibi gibi davranıp bunun dışında kalan siyasal parti ve ittifakları sürekli görünmez ve duyulmaz kılmaya çalışıyor. Hatta bizzat iktidar eliyle her türlü hukuksal ve siyasal şiddetin hedefi haline getirilen HDP’nin zayıflatılması, siyasal denklemin dışında tutulması üzerinden seçim hesapları yapıldı, yapılıyor. HDP yani Emek ve Özgürlük İttifakı vazgeçilmez kılınan ulus devletin yerine demokratik ulus, demokratik cumhuriyet gibi yeni katılımcı, kapsayıcı, eşitlik ve özgürlüğü esas alan formları öneriyor ve tartışıyor. HDP bu tartışmalar ve çalışmalar kapsamında sadece bir ittifak zeminini değil, geleneksel, egemen siyaset tarzına müdahale ediyor. Siyasal denklemi kendisini de merkezde tutarak yeniden kuruyor, iki blok arasına sıkıştırılmaya çalışılan seçimi ve siyaseti reddederek, demokratik, toplumsal talepleri ve aslında toplumun kendisini merkezine alan ve gören bu siyaseti, 3. Yol perspektifiyle inşa etmeye çalışıyor.

Demokratikleşmenin önünü açacak olan 3. Yol siyaseti diyorsunuz… Bu siyaset biçimi seçimlerde her açıdan 22 yıllık AKP iktidarı ile bir hesaplaşmaya dönüşecek mi? Nedir o hesaplaşma?

AKP iktidarı ile geçirdiğimiz son 22 yıl aynı zamanda yüz yıllık cumhuriyetin son çeyreği. Yüzyılın tamamlayıcısı olan AKP iktidarı, kendinden önceki sürecin çok iyi bir devamcısı. Tekçilik, inkâr, asimilasyon, demokratik taleplerin baskılanması gibi aradan geçen zamana rağmen bir türlü geçmeyen toplum dışı ideoloji ve kodlar… Sorunlar karşısında siyaset üretmek, çözüm üretmek yerine, sorunları yöneten ve devletin tüm mekanizmaları ile şiddet kullanan mevcut iktidar, belki de toplumdan en çok uzaklaşan ve toplumu hedef almaktan imtina etmeyen bir süreci yaşadı ve yaşıyor. Ekonomi, ekoloji, hukuk başta olmak üzere süregiden tüm mekanizmalarıyla şiddeti üreten iktidar beka söylemi ile bu durumu meşrulaştırmaya çalışıyor ve yeni yüzyıla da bu siyasetin (siyasetsizliğin) taşınmasını hedefliyor. İlk yüzyılın muhasebesinin toplum lehine yapılması gerekiyor. Bu işin bir yanı, diğer yanı ise bu muhasebeye müteakip nelerin yapılacağı… Mevcut iktidar bu süre zarfında sermaye biriktirdi, bürokraside yerleşti. Ancak toplum da bu konuda ciddi bir deneyim ve tecrübe biriktirdi. Devletin, iktidarın müdahale ettiği bütün alanlar, konular bir direniş sürecine dönüştü. KHK, EYT, ekoloji mücadelesi, kadın mücadelesi, emek mücadelesi vb… Tüm bu alanların ortaklaştığı bir değişim talebi var. Mevcut iktidarın değişimi ve yeni iktidarın da nasıl olması gerektiğini şimdiden tarif eden bir değişim talebi bu.

Değişim ve dönüşümün talebi için diğer muhalefet kesimi masa başında siyaset üretmeye çalışırken Emek ve Özgürlük İttifakı İstanbul’da miting yaptı. Bu miting nasıl okundu neyin mesajını verdi?

Türkiye’de uzun bir zamandır konuşulan seçime dair, toplumun, kadınların, gençlerin, emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, değişim talebinin ve mücadelesinin bir parçası olmak isteyen tüm kesimlerin en ortak, en yüksek sesi oldu miting. Toplumun kendi mücadele deneyiminin siyasete dönüşmesini engelleyen devlete, iktidar aklına en büyük itirazın yükseldiği bir buluşma da diyebiliriz.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın cins kırımına, kadınların emeğinin sömürüsüne ve sistemleşen eril şiddete karşı ‘kadın politikası’ nedir?

Mevcut iktidarın en çok hedef aldığı mücadele alanlarından biri de kadınlar ve mücadeleleri oldu. 2023 yılına en güçlü mirasın kadın mücadelesi tarafından bırakıldığını söylemek yerinde olur. Erkek devlet ve şiddetinin dayattığı tüm sınırlara rağmen sınırsız bir dayanışmayla mücadeleyi esas alan kadınlar her türlü saldırıya rağmen sokakları terk etmeyerek, sözünü ve eylemini yükselterek sadece kendi mücadele alanlarına değil, toplumsal muhalefetin tüm alanlarına da rehber olan bir süreci geride bıraktı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, cezasızlık politikalarını büyüterek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek, tüm kadın kazanımlarını hedef alarak yürütülen kadın düşmanı politikalar erkek devletin tanımı. Tüm bu saldırılar karşısında dayanışmayla ve istikrarlı bir şekilde yürütülen direnişler de kadınların mücadelesinin tanımı. Kadınların emeği, bedeni ve kimliği üzerinden yürütülen, sömürü odaklı her türlü politikayı reddederek, kadınların yaşamın tüm alanlarında eşit ve özgür katılımlarını yaratacak tüm mücadele araçlarını, yöntemlerini oluşturmak ve tüm kadınların mücadelesi haline getirmek, hedefimiz bu.

21. yüzyılda yükselen ciddi bir kadın mücadelesi var. Erkek eril sistemlere karşı kadınlar örgütleniyor. Emek sömürüsüne karşı kadınlar nasıl bir mücadele veriyor ve nasıl ortaklaşıyor?

Kadınlar, emek sömürüsü ve yoksulluk bağlamında, bu alanın en birincil öznesi. Patriarkal kapitalizmin hayat bulduğu bu denklem kadınlar açısından aslında toplam bir mücadelenin de gerekçesi. Burada açığa çıkan bilinç ve farkındalık, hem emek sömürüsüne karşı, hem yoksulluğun kadınlaşmasına karşı çok ciddi pratikler açığa çıkardı. İş yerlerinde grevler, sendikalaşma, grevlerde kadınların öncülüğü… Tüm bu direnişler kapsamında açığa çıkan esas pratik; kadın hareketinin, örgütlerinin dayanışması ile açığa çıkan ve görünürlüğü artan sömürü ve direniş ve tabi ki bu kadın örgütlenmesi. Her biri kadın mücadelesini büyüten ve dayanışmanın gücünü, etkisini artıran önemli pratikler.

Kürt kadınlarının mücadelesinde özgür yaşam inşası için yükseltilen ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarı dünyada nasıl bir etki yarattı? 

Kadın mücadelesinin en önemli özelliği birbirine bakışımlı, birbirini gören, etkileyen, büyüten bir formda olması. Rojava’da hayat bulan kadın mücadelesi ve kazanımları da güçlü bir etki yarattı. Kadın devrimi olarak tanımladığımız süreç hem coğrafik olarak hem de içerik olarak önemli izler bıraktı, bırakıyor. Özellikle İran’da açığa çıkan direniş, kadın mücadelesinin kazanımlarından, birbirini etkileyen dinamiğinden ayrı ele alınamaz. Her kazanımın tüm kadınlara malolduğu bu mücadele hattı, kadın, yaşam ve özgürlüğün neden bir arada olması gerektiğini ve bunun nasıl olacağını tarihsel ve güncel gelişmelerle hem işaret ediyor hem de dayatıyor. Jîna Amini şahsında başlayan direnişin öncülüğünde kadınların olması ve yine bu direnişin tüm toplumsal kesimlerin desteklediği bir forma dönüşmesi, kadın mücadelesinin, özgürlüğünün önemi ve etkisi açısından ciddi veriler barındırıyor. Kadınlar, kendi özgürlükleri ile toplumsal özgürlüğün ilişkisini, erkek egemenliğinin kadın düşmanı politikalar ile nasıl toplum karşıtlığını ürettiğini ifşa eden mücadeleleriyle ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarını hem yaşamsal hem de dünyasal kılmıştır. Hem tarihi hem de günceli anlatan bu şiar kazanmanın da enternasyonal kadın mücadelesinin de rehberi olmuştur.

Bir kadın partisi olan HDP’nin İttifak içinde de bir kadın aday çıkaracağına dair  duyumlar var. Ortaklaşarak mı belirleyeceksiniz? Adayınız kadın mı olacak?

Bu konuda görüşmeler ve tartışmalar devam ediyor. Ortak işletilen süreçlerle belirlemeyi esas alan bir çalışma yürütülüyor. Kadın bir aday öncelikli profillerden biri olarak tarif edildi. Bu durum mevcut ihtiyaçlar dâhilinde hem korunmaya hem de değişime açık.