Kürdistan halkı, Kürt kadınları öncülüğünde PKK’nin kuruluşunun 44. yılını kutluyor. Sakina Cansız gibi bir kadın önderimizin yer aldığı, öncü rol oynadığı, mayasını oluşturduğu PKK, geçen 44 yıl boyunca devrim içinde devrimler yaratmıştır. Devrimlerle örülü özgürlük tarihi, soykırımcıların yaratmaya çalıştığı akışı tersine çevirmiştir. PKK’nin özgürlük tarihi yazması kendiliğinden ve kolay olmamıştır. Her günü bir sınav, her günü bir meydan savaşı, her günü bir arenada çarpışma gibi geçen bir tarihtir bu.
PKK’nin, 44 yıl boyunca geliştirilen tüm yok etme saldırılarına rağmen ayakta kalmayı başarması, özgürlükle örülen özünden kaynaklanıyor. PKK’nin kök hücresindeki özgürlük, onun bugüne kadar varlığını sürdürmesinin temel kaynağıdır. Nasıl ki kadın, tarih boyunca büyük direnmiş ve ana tanrıça kültürünü yaşatmışsa, PKK de tüm saldırılara, kırılmalara rağmen büyük direnmiş, kadın özgürlük ideolojisiyle açılımlar yapmış ve varlığını sürdürmeyi başarmıştır. 45. yıla girerken tüm soykırım saldırılarına rağmen direnebilmenin, düşman karşısında büyük bir varlık iradesi ve gücü gösterebilmenin kaynağı da bu kök hücredeki özgürlüksel damardan gelmektedir.
“PKK bir insanlık hareketidir”
Önder Apo, PKK’nin kurucusu, Kürt halkının, kadınların ve tüm Ortadoğu halklarının önderi olarak tarihte yerini almıştır. Bu önderlik konumu, Önderliğin verdiği büyük mücadeleler sonucu üstlendiği sorumluluğun bir gereği olarak onun omuzlarındadır. Tarihsel önderlik konumu, salt partiyi kurmanın öncülüğünden değildir. Önder Apo, zamanın ruhunu okuyan, anlayan, hisseden ve kendini zaman kılan bir evrensel özgürlük gerçekleşmesidir. Yaptığı tespitler bunu göstermiştir ve tarihe damgasını vurmuştur. İlk kuruluş yıllarında, mücadeleye gelmeyen kimi hizipçi yaklaşımlar üzerinden tasfiyeci, bozguncu dayatmalar gelişirken, üyelik tanımları üzerinden kavgalar sürerken Önder Apo “PKK şehitler partisidir” tespitini yapmıştır. Bu tespit, PKK üyesi tanımının kimi anlattığını en net ve kavgaya yer vermeyecek kadar keskin bir şekilde ortaya koymuştur. PKK’ye yönelik saldırıların, soykırımcı faşist düşman kadar sınıfsal temelli olması, karşı mücadelenin de sınıfsal olması, PKK’nin güçlü bir sınıfsal temeli olduğunu gösterir. Doğrusu, PKK’nin sınıfsal temeli, her türden sınıf egemenliğine karşı olmasındandır ve bunu 44 yıl boyunca da ortaya koymuştur. PKK bir insanlık hareketidir. Bu tespit artık hepimizindir, tüm insanlığındır. Bu tespit, savaşın insanlık onuru ve ahlakı temelinde yürütülmesi, milliyetçiliğin geliştirilmemesi için alınmış en büyük tedbiri anlatır. En zor ve karşı tepki yaratan durumlarda dahi aklına ‘PKK bir insanlık hareketidir’ ilkesini getiren PKK’lilerin yarattığı büyük tarihsel değerler bugün tüm dünyaya malolacak önemde ve değerdedir. Gerillacılığın örnek ahlaki tutumu bu tespitin ürünleri olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
“PKK bir kadın partisidir”
En güçlü ve Onu tarihsel kılan tespitlerden biri de “PKK bir kadın partisidir” tespitidir. Önder Apo’nun PKK’yi tanımlarken seçtiği kavramlar ideolojiktir. Ancak ideolojik olması, kavramların teorik olmasıyla alakalı değildir. Kavramların biraraya geldiklerinde oluşturdukları anlam ideolojiktir. Yaşamsal karşılığı devrimseldir, özgürlükseldir. Ortadoğu’da, Kürtler gibi özgürlüğü, vatanı, anlamı ve varlığına dair tüm değerleri ellerinden alınmış olan bir topluma öncülük eden PKK’nin bir kadın partisi olduğu tespiti benzersizdir. Büyük cesaret gerektiren bir adımdır. Tarihte Önder Apo’dan başka bu adımı atan erkek karakterine rastlanmamıştır. Belki dünyaya gelmiş kimi filozofların buna yakın kimi söylemleri olmuştur ancak erkeği yücelten söz, tutum ve tarzlar yanında bu tarz tutumlar kaybolmuştur. Ancak Rêber Apo’da bu, erkek egemenliğini mahkum eden, erkeği öldürmek tanımıyla devrimsel çıkışı zirveleştiren ve bunun karşısında özgür kadın kimliğini geliştirmeyi amaçlayan, bunu da partinin tüm kimliğinde görmeyi hedefleyen bir devrimsel açılımdır. Önder Apo, bu tespitle öncelikle Kürt halkındaki feodal, erkek egemenlikli, ataerkil etkilere büyük darbe vurmuştur. Kürt erkeğindeki egemenlikli yana vururken, Kürt kadınındaki geri geleneksel yana da vurmuştur. Özgür kadın olabilen, kadın değerlerini anlam yaratmanın büyük öncülüğü haline getirebilen kadın PKK’lidir. Bu anlamda kadını da derin bir özsorgulamaya yöneltmiştir. Yine bu kavramın Kürtler kadar Kürt düşmanlarında yarattıkları da tarihseldir. Erkek egemenliğinin hotzotluğuyla Kürtlere saldıran, soykırımdan başka bir düşünce bilmeyen, at-avrat-silah kelimelerini düstur edinen Türk sömürgeciliğine vurulacak en büyük darbe, kadını nesne olmaktan çıkarmak ve yaşamın öncü gücü haline getirmektir. Önder Apo tam da bunu gösteren tespitler yapmıştır.
Farkımız kadın özgürlükçü paradigmamızdır
Önder Apo dünya demokratik insanlığının yaşadığı gelişmeleri, sosyalizm öncülüğünde ortaya çıkan insanlık değerlerini yakından takip etmiştir. Bu değerlere büyük anlam veren Önder Apo’da anlam vermek, kutsama ya da tapınma şeklinde değildir. Başkaları sosyalist önderlerin sözlerini ezberleyip tekrarlarken ve aynı dönemlerde sosyalizm SSCB şahsında can çekişirken, Önder Apo sosyalizme açılım yaptırmanın büyük fikirsel arayışına girmiştir. Bu arayış Önderlikte derin bir sorgulama getirmiştir. Aynı durumu Önder Apo ilk grup aşamasına başlamadan önce de yaşamıştır. Mahir Çayanlar katledildiğinde dört yanda Mahirci söylemler olsa da Mahir’in tarzından, direnişinden hızla uzaklaşma vardır. Önder Apo bu söylemlerde bir dinsellik, bir kutsama ve bu kutsamayla beraber içini-özünü boşaltma da görmüştür. Bundan dolayı Mahirler’in direnişinin devam etmesi kararlılığını ideolojik grup aşaması dediğimiz bir süreci başlatarak pratikleştirmiştir. Bilimsel bir bakış açısı, düz mantıktan son derece uzak, direnişe odaklandığı kadar düşmanı tanımaya, anlamaya ve yenmeye odaklanan bir bakış açısı Önder Apo’nun bugüne kadar gelen öncü parti PKK’yi yaratmasının da kaynağıdır. Sosyalizmin içine girdiği tıkanmayı açmanın tek şartı, en eksik kaldığı yanı tespit edip onu tamamlamaktır. Kadın Kurtuluş İdeolojisi hem PKK’ye yeni bir adım attırma, tarihsel mesafe kazandırmadır hem de sosyalizmde açılım yapmaktır. Bugün PKK olarak dünyadaki tüm hareketlerden farkımız kadın özgürlükçü paradigmamızdır ve tüm dünya sosyalist hareketleri de bu anlamda Rêber Apo’nun önderliğini dile getirmektedir.
Yeni bir özgürlük ilkesine ihtiyaç var
Bugün dünya insanlığının karşı karşıya olduğu tüm sorunların çözümünde Önder Apo’nun ortaya koyduğu tespitler öncü rol oynamaktadır. Ulus devlet tıkanmıştır ve tüm tıkanmışlığına rağmen faşist uygulamalarla tüm dünyada varlığını sürdürmekte ısrar etmektedir. Ulus devletlerin faşist uygulamaları toplumu her yönden ezmektedir. Tüm toplum bireyleri bu saldırılar karşısında büyük acılar çekmektedir. 19. yüzyılda “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganı Fransa’da bir kadının öncülüğünde yükseltilmiş ve tüm dünyayı etkileyen bir rüzgar yaratmıştı. Bu sloganın ulusların özgürlüğünden çıkarak ulus devletlerin temeli haline getirilmeye çalışılması, direnen insanlık ve öncü örgütler açısından kabul edilmemiştir. Ancak yerine konmaya çalışılan “dünyanın tüm proleterleri, birleşin” sloganı da büyük toplumsal hareketlilikler yaratmakla birlikte aynı etkiyi gösterememiş, kapitalist modernite karşısında demokratik moderniteyi geliştirmeye ve hakim kılmaya yetmemiştir. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte varolan etkisini de kaybettiğinden, dünya insanlığının ortak değer ihtiyacı yeniden kendini hissettirmiştir. Artık yeni bir slogana, yeni bir yaşam felsefesine, yeni bir özgürlük ilkesine ihtiyaç vardır. 21. yüzyıl kadın yüzyılı olacaktır. Bunun için de yeni yaşam sloganı, yaşam manifestosu da kadın özgürlüğü eksenli olmalıdır. Yaşamın kadınla özgür olacağına odaklanmalıdır.
Kürdistan’dan evrene yayılan Jin Jiyan Azadî
Önder Apo kadın özgürlük çözümlemelerini tarihsel bilgi, bilinç ve anlamla birleştirdiğinden hem tüm kadınlara hitap edebilmiş, hem de toplumun tüm kesimlerine bu tarihsel gerçeği anlatabilmiş, tüm yüreklere dokunabilmiş ve tüm dünya insanlığına bu gerçeği kabullendirebilmiştir. Bu doğrultuda Önder Apo’nun ortaya koyduğu “Jin Jiyan Azadî” tespiti, Rojhilatê Kurdistan’dan başlayarak tüm İran’a yayılmış, başta kadınlar olmak üzere ezilen, sömürülen, sürekli saldırı altında varlığı inkar edilen, köleleştirilen, özgürlükten koparılan herkesin ilk sözü oldu. İlk söz, bizim coğrafyamızda besmeledir. Bugün Ortadoğu insanının besmelesi Jin Jiyan Azadî olmuştur. Gün onunla başlıyor, onunla devam ediyor ve zaman onunla gelişip serpiliyor. Sevinçte, tasada, neşede, kederde, öfkede ve intikamda aynı söz söyleniyor. Tüm duygularda yürekten süzülerek dile gelen söz Jin Jiyan Azadî oluyor. Tüm dünya insanlığı kendi dillerinde, kendi ritimlerinde aynı sözü dillendiriyor. Kürdistan’dan evrene yayılan Jin Jiyan Azadî ilkesi, tüm dünya insanlığının ortak arayışı, istemi, dileği ve amacı oldu. Önder Apo PKK için “sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü ve gün ışığına çıkan çiçektir…” derken adeta bugünü görür gibidir. İşte bu romanın baş karakteri olan kadın, bugün dünya topraklarında gezip dolaşmakta, tüm insanlığın yüreğine dokunmakta, tüm insanlığın nağmelerinde yer edinmekte, tüm insanlığın kulaklarında özgürlüğün en güzel sesi, ezgisi ve şarkısı olarak yankılanıyor. 45. yılda bedenleşen ve evrenselleşen PKK ve Rêber Apo gerçeği,Jin Jiyan Azadî gerçeği tüm dünyaya kutlu olsun.
ANSIZIN
I.
eski bir osmanlı şehrinde
bir sokak ortasında
yerde bir kadın yatıyorsa
kımıltısız
boyluboyunca
on bir mermi varsa bedenine saplanmış
ve soğumamışsa bedeni
soğumayacaksa sonsuza değin
etrafında bir uğultulu merak, ve tedirginlik varsa
yumrukları sıkılı kadınlar birer birer toplanıyorsa başına
ağıt yakmıyorsa hiçbiri
her biri öfkeyle yaşamı ve özgürlüğü haykırıyorsa
öldürebilir mi on bir mermi onu
II.
örtün yoldaşımın gözlerini
yüzünü örtmeyin
III.
açın başını yoldaşımın,
alnını açın,
rüzgara verin teninin ısısını,
kıvrım kıvrım saçlarını
rüzgar kendini yıkasın onunla, arınsın
buz tutmuş yürekleri eritsin I
V.
anam yeniden doğursun beni
küsmesin tenime, yüreğime,
sitemlere boğulmasın yüreği
zira hep öldüm ben
ve hep doğurdum kendimi
ben
ben kendimi hep kendimden doğurdum
V.
anne beni bir daha doğur
vurulmuş bir kadının bedeninden doğur önce
on bir mermiyi birer birer çıkar bedenimden
ellerime batan dikenleri çıkarır gibi
rüzgara karışan hasretinden doğur beni
metal soğukluğundan doğur
temmuz güneşlerine ser beni
buğdaylar biçilsin
ekinler toplansın
ve sen
bir daha doğur beni her buğday tanesinde
sitem etme
darılma
anla
ve bir daha doğur beni
VI.
amara’yı soludum ben
sürgün ovaların ürkek cesaretinden sıyrıldım
sürülmüş yüreklerin tedirginliğinden çıkıp da geldim
dağ başlarında kutsandım yol yol,
savaşan kadınların ellerinde dokudum kendimi
ve
ben kendimi hep doğurdum
ben kendimi
hep kendimden doğurdum
VII.
işte bir ekim sabahı
bir ayrılık iklimi
güneş yükseliyor
bir sokak ortasında
bir kadın uzanmış, kımıltısız
boylu boyunca
on bir mermi saplanmış bedenine
soğumamış bedeni
etrafında
bir delice ırmak akışı
bir kadın seli
ağıt yok, karalara yer yok
ansızın doğruluyor kadın
kıvırcık saçlarını düzeltiyor
tozunu silkiyor giysilerinin
tenine saplanmış mermileri birer birer çıkarıyor
ellerine batan dikenleri çıkarır gibi…